Ödeme yapmayan müşteriden paranızı nasıl alabilirsiniz? Bu sorunun cevabı sıklıkla tarafımıza sorulmaktadır. Ödeme yapmayan müşteriden paranızı bir çok farklı şekilde alabilirsiniz. Borçlunun borçlu olduğu parayı alacaklıya iradesiyle ödememesi halinde alacaklının bu alacağı tahsil etmek için;
- İlamsız icra takibi (İcra müdürlüğünde)
- Alacak davası (Genel mahkemelerde) açabilir.
Bazen işletmelere müşteriler borcunu ödememektedir. Yani işletmelerden bir ürün ya da hizmet satın almasına karşın borcunu ödememektedir. Müşteri borcunu sürekli ertelemekte, çeşitli bahaneler üreterek borcunu ödememektedir. Bu durumda hukuki yollara başvurmak kaçınılmaz hale gelmektedir. Makalemizde “Ödeme yapmayan müşteriden paranızı nasıl alabilirsiniz? Sorusuna detaylı olarak cevap vereceğiz.
Ödeme Yapmayan Müşteriden Paranızı Nasıl Alabilirsiniz?
Hizmet veya ürün satışında borçlunun kendi rızasıyla alacaklı ücretini hizmet aldığı tarafa ödenmektedir. Olması gereken bu olmakla birlikte borçlular her zaman borçlarını kendi istek ve iradeleriyle zamanında ödemeyebilirler. Böylesi durumlarda alacaklıların alacaklarını elde etmek amacıyla harekete geçmeleri gerekecektir. Fakat burada kast edilen alacaklının borçluya karşı doğrudan bir girişimde bulunması değildir. Zira hukukumuzda borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklıların tek başlarına borçluya karşı zor kullanma yetkisi bulunmamaktadır. Buna kendiliğinden hak alma yasağı (ihkak-ı hak yasağı) adı verilmektedir. Alacaklının alacağına kavuşması ve borçlunun borcunu ödemeye zorlanması ancak Devlet vasıtasıyla ve onun kullanma yetkisine sahip olduğu yargılama ve cebri icra kuvvetiyle mümkündür.
Alacaklının borcunu ödemeyen borçluya karşı tercih edebileceği iki yol bulunmaktadır.
- Bunlardan birincisi alacaklının borçluya karşı alacak davası açması ve bu davadan elde edeceği olumlu kararı ilamlı icra takibine koymasıdır.
- İkinci yol ise dava açma yoluna gitmeksizin doğrudan icra dairelerinden alacak hakkıyla ilgili ilamsız icra takibi başlatmaktır.
Her iki durumda da alacak hakkına kavuşabilmek için son aşama icra aşaması olmaktadır. Alacak hakkıyla ilgili ister elinde bir mahkeme kararı bulunsun isterse bulunmasın, borcunu kendi rızasıyla ödemeyen borçluya karşı alacaklı icra takibi başlatmak durumundadır.
İlamsız İcra Takibi
İhtarname süresi içinde olumlu cevap verilmezse yani borç ödenmezse ilamsız icra takibi yapılabilir. İcra takibi, alacaklının borçludan kendi rızası tahsil edemediği alacağını devlet eliyle tahsil etmek için icra müdürlüğü nezdinde başlatmış olduğu hukuki işlemdir. İlamsız icra takibi, herhangi bir mahkeme kararına dayanmayan, para borcu, teminat ya da diğer alacaklar için icra müdürlüğünde yapılan icra takibidir. Bu icra yolunda alacaklının elinde bir belgenin, ilamın veya bir alacağı gösterir ve ispat eder nitelikte herhangi bir belgenin olması şart değildir.
Alacaklı alacağını mahkeme ilamı ile tespit ettirmek zorunda değildir. Yalnızca para ve teminat alacakları için dava açma zorunluluğu olmadan ilamsız icra yoluna da başvurulabilir. İstisnai olarak bazı hallerde kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliye edilebileceği de kabul edilmiştir. İlamsız icra takibi başlatmak için alacağın mahkeme ilamı ile tespit edilmesi gerekmediği gibi, alacağın bir senede bağlanmış olması da şart değildir.
Alacak Davası
Üstte açıkladığımız üzere göre bir alacağı tahsil etmenin yollarından biri ilamsız icra takibi açmak iken alacak davası açmaktır. Alacağın tahsiline ilişkin aşağıda vereceğimiz bu bilgiler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında düzenlenmektedir.
Borçlunun borçlu olduğu parayı alacaklıya iradesiyle ödememesi halinde alacaklının bu alacağı tahsil etmek için dava açabilir. Açılacak alacak davasında borcun doğduğu, borcun borçlusunun davalı taraf olduğu, borcun geçerli bir borç olduğu ispat edilmeye çalışılır. Söz konusu borcun kaynağına göre alacak davasında yapılacak ispat faaliyeti değişmektedir. Örneğin borcun kaynağı bir haksız fiil ya da sözleşme olabilir. Sebepsiz zenginleşme ve vekaletsiz iş görme de borçlar hukukuna göre borç kaynakları arasındadır. Dava konusu edilen alacak hakkının kaynağı her ne ise buna göre ispat yükü ve ispat araçları değişiklik gösterecektir. Yine alacağın miktarı ve türüne göre de senetle ispat zorunluluğu söz konusu olabilmektedir. Kısacası, alacak davasında alacak hakkının varlığı ispat edilerek lehe hüküm elde edilmeye çalışılacaktır. Bir borcun doğumu iradeye dayalı olabileceği gibi irade dışında da gerçekleşmiş olabilir.
- İradeye dayalı olarak bir borcun meydana gelmesi istenmiş ise buna hukuki işlemden doğan borç denilir ve sözleşmeler bu şekilde borç doğurur.
- Borç iradeye dayalı olmakla birlikte iradenin kusurlu olmasından kaynaklanmış ve bu nedenle başkasına verilen zararların tazmin borcu doğmuş ise buna da haksız fiilden doğan borç denilmektedir.
- Borcun doğumunun iradeye dayanmaması halinde, bir şahsın malvarlığı azalırken diğer bir şahsın malvarlığı bir sebep olmaksızın zenginleştiyse buna da sebepsiz zenginleşmeden doğan borç denilmektedir. Yahut doğrudan bir kanunun bir yükümlülük yüklemesiyle de borç irade dışı doğmuş olabilir.
Yukarıda açıklandığı üzere yasal yollardan doğmuş olan bir borcun borçlusu tarafından ödenmemesi halinde alacaklı olan kişinin alacağını tahsil etmek üzere alacak davası açması gerekmektedir.
Alacak davası sonunda borçlu borcunu ödemeye mahkum edilecektir. Mahkeme tarafından verilen bu ilamın icrası için ise ilamlı icra yoluna başvurulması gerekmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen bu takip yoluna ilamlı icra takibi denilmektedir. Bu takip yoluna başvurulması neticesinde borçlunun mallarının haciz veya iflas yoluyla paraya çevrilmesi suretiyle alacaklının alacağını tahsil etmesi sağlanır.
İhtarname
Mahkeme veya icra yoluna başvurmadan önce avukat aracılığıyla borçluya bir ihtarname göndermek de fayda vardır. Bu şekilde hukuki itilaf çıkmadan, mesele mahkeme safhasına girmeden hallolabilir. İhtarname noter aracılığı ile çekilir. İhtarname ile borçlu borcunu ödemesi gerektiği resmi yolla dile getirilir.
Noter aracılığıyla yollanan ihtarname ortalama 1-15 gün arasında ulaşır ancak duruma göre bu süre değişiklik gösterebilir. İhtarnamenin APS ile gönderilmesi durumunda ise ortalama 1-2 gün içerisinde ihtarname gidecektir. İhtarnamenin gönderiliş saati de bu durumu etkileyen faktörlerdendir. Sonuç olarak, kendiliğinden borcunu ödemeyen borçlu karşısında alacaklı taraf ya dava açma yoluna gitmeli ya da ilamsız icra takibi yoluna başvurmalıdır.
📌 Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu 2019/5 E. , 2022/1 K. sayılı Kararı
“İfa zamanı gelmemiş (vadesi gelmemiş, muaccel olmayan, müeccel) bir alacak için açılmış dava, erken açılmış dava niteliğinde olduğundan, bu davanın açılmasında henüz hukuki yarar bulunmamaktadır. O nedenle, HMK’nın 114/1-h bendinde dava şartları arasında sayılan hukuki yararın bulunmadığı durumda, davanın esastan değil, HMK’nın 115/2. maddesi gereği usulden reddine karar verilmesi gerekir.”