Askeri Ceza Kanunu 45. Madde
Din ve Vicdana Göre Lazım Sayılan Hareketler Cezaya Ehliyeti ve Tesiri
Bir şahsın hareketini vicdanına veya dinine göre lazım saymış olması, yapmak veya yapmamakla vukua gelen bir cezayı mucip olmasına mani teşkil etmez.
Askeri Ceza Kanunu 45. Madde Açıklaması
Bir kimsenin yapmış olduğu, hukuk düzeninde suç teşkil eden bir eylemi, sahip olduğu bazı dini veya vicdani düşüncelerle haklı görmesi, bu eylemi hukuka uygun hale getirmez, yani suç olmaktan çıkarmaz. Bunun anlamı şudur: Bir kimsenin, kanunun suç olarak cezalandırdığı bir eylemi, dini inancı veya başka kişisel düşünceleri nedeniyle hukuka uygun bularak yapması, o eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmaz ve failin işlediği suçtan dolayı cezalandırılmasına engel teşkil etmez.
Sistematik açıdan, bu hükme Askeri Ceza Kanunu’nun “Cezaya ehliyet veren ve bunu kaldıran ve hafifleten sebepler” başlıklı Altıncı Fasılda yer verilmiştir. Bu husus dikkate alındığında, söz konusu hüküm, inancını öne sürerek askeri bir suç işleyen kimsenin, kusursuz sayılmasına da engeldir. Örnek vermek gerekirse, inancına göre adam öldürmenin günah olduğunu ileri sürerek komutanının ateş emrine uymayan veya savaş karşıtı bir düşünceye sahip olduğunu söyleyerek askeri operasyona katılmayan yahut silahlı eğitime çıkma emrini reddeden ya da üniforma giymeyen kimse, eylemlerinin hukuka uygun olduğunu ve kusurunun bulunmadığını ileri süremez. Ancak böyle bir inanışın takdiri hafifletici sebep sayılması mümkündür.
- İlgili Makale:
- 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu (AsCK) Tam Metin:

Askeri Ceza Kanunu 45. Madde Din ve Vicdana Göre Lazım Sayılan Hareketler Cezaya Ehliyeti ve Tesiri Askeri Yargıtay Kararları
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu: 26.03.2015-14/37
- Askeri Ceza Kanunu 45. Madde
- Din ve Vicdana Göre Lazım Sayılan Hareketler Cezaya Ehliyeti ve Tesiri
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde vicdan ret hakkını tanıyan bir madde bulunmamaktadır. AİHM tarafından Bayatyan/ Ermenistan, Erçep/Türkiye, Feti DEMİRTAŞ/Türkiye, Tarhan/Türkiye ve Savda/Türkiye kararları ile belirtilen içtihatlara göre, vicdani ret hakkından yararlanabilmek için, kişinin öncelikle bir inanç sisteminin mensubu olduğunun ortaya konulması gerekmekte olup siyasi ve kişisel sebepler, vicdani ret talebine dayanak olabilecek yeterlilikte değildir.
Diğer taraftan suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği, ceza hukukunun dolaylı kaynaklarından olan mahkeme içtihatlarıyla ‘Maddi Ceza Hukuku’na dair yukarıda ayrıntıları belirtilen ceza normlarının yok sayılması da mümkün değildir.
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vicdani ret hakkına ilişkin kararlarının Türkiye’nin yasal düzenlemeleri yapmasına kadar olan süreçte Türk yargı organlarınca, somut olayda Kurulumuzca, uygulanmalarının, Anayasa’nın 10, 24 ve 72.maddelerine ve bu maddeler kapsamında çıkarılan yasal düzenlemelere aykırı olacağı, bu nedenlerle sanığın eylemlerinin, Askeri Ceza Kanunu’nun 87/1’inci maddesinin 2’nci cümlesinde düzenlenen emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturduğu, direnme gerekçesinin yerinde olmadığının kanaatine varılmıştır.
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu: 13.05.2010-71/47
- Askeri Ceza Kanunu 45. Madde
- Din ve Vicdana Göre Lazım Sayılan Hareketler Cezaya Ehliyeti ve Tesiri
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak zorunlu askerlik yükümlülüğü altında bulunan sanık, muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirme üzere mevcutlu olarak sevk edilmesini müteakip eğitim birliğine katıldığı 4.11.2007 tarihinden itibaren asker kişi sıfatını taşımakta olup, TSK İHK’nın 13 ve 14.maddelerine göre, askerliğin temeli olan disiplinin bir gereği olarak kanunlara, nizamlara ve amirlerinin verdiği hizmete ilişkin emirlere mutlak surette itaat etmek zorundadır.
Askeri Ceza Kanunu 46. Madde
Korku ve İhtiyari Sarhoşluğun Cezaya Tesiri
- Vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusu cezayı hafifletmez.
- Disiplin tecavüzünde ve kabahatlerinde veya hizmet esnasında yapılan suçlarda ihtiyari sarhoşluk cezayı hafifletemez.
Askeri Ceza Kanunu 46. Madde Açıklaması
Maddenin birinci fıkrası, özel bir sorumluluk nedeni getirmiştir. Buna göre, bir hizmetin veya bir hizmet emrinin yerine getirilmemesi suç teşkil etmektedir. Emri yerine getirilmemesi şahsi tehlike korkusundan ileri gelmekte ise, bunun, suçun oluşmasına ve cezaya etkisi yoktur. Çünkü askerlik, korkmayı değil, tehlikeye göğüs germeyi gerektirir.
Maddenin 2.fıkrası hükmüne göre, kendi iradesiyle alkol alan bir kimse, sarhoş olduğunu ileri sürerek disiplin ve ceza sorumluluğundan kurtulamayacağı gibi bu durum yargı organlarınca, hafifletici bir neden olarak da değerlendirilemez. Bunun karşıt anlamından şu sonuç çıkmaktadır: İrade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derece azalmış olan kişinin ceza sorumluluğu yoktur. (TCK m. 34/1)
AsCK’nın disiplin suç ve cezalarına ilişkin hükümleri 6413 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış ve disiplin suçlarından sorumluluk aynı yasayla yeniden düzenlenmiştir. Bu Kanunda, göreve sarhoş gelmek veya görevde iken alkollü içki içmek hizmet yerini terk etmeme cezasını gerektiren bir disiplinsizlik olarak yer almıştır. Bu nedenle iradi olarak alkol alan kişi, disiplinsizliği işlediği sırada sarhoş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Asker suçlarda da durum aynıdır. İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında AsCK’nın 1/1. ve 5252 sayılı Kanunun 3.maddeleri uyarınca, TCK’nın 34/2.maddesi uygulanır. Esasen AsCK’nın 46.maddesinin 2.fıkrası ile TCK’nın 34/2.maddesi birbirine paralel hükümler içermektedir.

Askeri Ceza Kanunu 46. Madde Korku ve İhtiyari Sarhoşluğun Cezaya Tesiri Askeri Yargıtay Kararları
Askeri Yargıtay 3.Dairesi: 16.02.2011-0133/0132
- Askeri Ceza Kanunu 46. Madde
- Korku ve İhtiyari Sarhoşluğun Cezaya Tesiri
Sanık, savunmalarında, teröristlerin baskı ve yönlendirmeleri nedeniyle arkadaşlarına çağrıda bulunduğunu, olay öncesi terörist faaliyetler tespit edildiği yeterince tedbir alınmadığı, teslim olmaktan başka çare olmadığın ileri sürmüş ise de, AsCK’nın 46/1’inci maddesinde, vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusunun cezayı hafifletmeyeceği belirtildiğinden, personelin ettiği yemine bağlı olarak canları pahasına görevlerini yerine getirmeye çalıştıkları sırada 12 kişinin şehit olup, 17 kişinin yaralandığı, sanığın olay öncesi ve sonrası konuşmaları, çatışma esnasında silahını bırakıp teslim olması, aynı şarttaki arkadaşlarının aksine teröristlerin ciddi bir tehdidi ve baskısı altında zorla müspet sözleri ifade etmiş olmaktan ziyade, onlarla aynı dili konuşmanın verdiği rahatlık içinde kendini teröristlerin yanında görerek hareket ettiği, hür iradesiyle arkadaşlarını teslim olmaya teşvik ve suç işleme kastı ile hareket ettiği anlaşıldığından, sanığın tehdit ve korku altında değil, bilerek ve isteyerek söylediği sözlerle arkadaşlarını itaatsizliğe teşvik ettiği ve suç işleme kastıyla TCK’nın 319’uncu maddesinde yazılı askerleri itaatsizliğe teşvik suçunu işlediği yönündeki mahkemenin kabulünde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu: 24.06.2004-109/101
- Askeri Ceza Kanunu 46. Madde
- Korku ve İhtiyari Sarhoşluğun Cezaya Tesiri
Sanığa verilen “nizamiyeye kayıt yaptırmaksızın askeri araçla dışarıdan alkollü içki alma” emrinin, askeri hizmetle hiçbir ilgisinin bulunmadığı ve askeri suç maksadıyla verilmiş olduğu açıktır.
Sanık hazırlık ifadesinde: “Emre karşı gelmemek için yapmak zorunda kaldım” cümlesini kullanmış, sorgusunda, Nöbetçi Astsubayından çekindiğini ve isteğini yerine getirmemesi halinde olumsuz bir durumla karşılaşma ihtimalini dile getirmeye çalışmıştır. Ancak, AsCK 46/1.maddesi: “1.Vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusu cezayı hafifletme…” şeklindedir. Bu nedenle sanığı, Nöbetçi Astsubayın istediğini yapmaya iten sübjektif sebeplerin, hukuken bir öneminin bulunmadığı ortadır.