Zina Nedeniyle Boşanma Davası (Aldatma)

zina nedeniyle bosanma davasi

Zina nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanununda düzenlenmiş olan özel boşanma sebebidir. TMK 161. maddede düzenlenmiştir. Halk arasında birçok eylem zina olarak kabul görmekte ise de, hukuki uygulama, doktrin ve içtihatlarda bu durum halk arasında yaygınlaşmış olan algıdan çok daha farklıdır. Evlilik birliğinin getirdiği en önemli yükümlülüklerden biri, eşlerin birbirlerine sadakatli olmasıdır (TMK m. 185/3), Sadakat yükümlülüğünün başında da “cinsel sadakat” gelmektedir. Cinsel sadakate aykırı davranışın “zina” boyutuna varması hali, kanun koyucu tarafından özel bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir.  Evlilik birliği sürerken eşlerden birinin, karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması zina denir. Bu tanıma göre zina nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için 3 şart vardır. Bu şartlar;

  • Evli olma,
  • Karşı cinsle cinsel birliktelik,
  • Kusurdur.

Bu 3 şart birlikte gerçekleşmelidir. Eşlerin başkasıyla öpüşmesi, sarılması veya dokunması vb. haller Türk Medeni Kanunu’na göre zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi hallerde özel boşanma sebeplerinden bir başkası olan haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) veya genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması gerekçesiyle boşanma davasının açılması mümkündür. Boşanma sebepleri, özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebebi olmak üzere ikiye ayrılır. Zina özel bir boşanma sebebi olup Türk Medeni Kanunu’nun 161.maddesinde düzenlenmektedir.  Davacının zina olgusunu ispatlaması halinde mahkeme tarafların diğer kusur durumlarına bakmaksızın boşanma kararı verir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Nedir?

Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin aldatmaya dayanarak evlilik birliğini bitirmek maksadıyla açmış olduğu davaya, zina nedeniyle boşanma davası denir. Eşlerin birbirlerine karşı belli başlı yükümlülükleri vardır. Sadakat, bu yükümlülüklerden bir tanesidir. (TMK m. 185/3). Boşanma sebepleri genel ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Zina, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği için Türk Medeni Kanununda düzenlenen özel boşanma sebeplerindendir. Aile mahkemesinde açılır. Aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde bu davalara asliye hukuk mahkemelerinde aile mahkemesi sıfatıyla bakılır. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (TMK m. 168) Ayrıca özel yargılama usullerine tabi bir dava türüdür. Zina nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için 3 şart aranır. Bu şartlar;

  • Evli olma,
  • Karşı cinsle cinsel birliktelik,
  • Kusurdur.

Zina mutlak boşanma sebebidir. Boşanmaya karar verilebilmesi için zina olgusunun kanıtlanması yeterlidir. Boşanmak için zina sebebine dayanılarak açılan davada ekstradan hayatın çekilmez hale geldiğinin tekrar kanıtlanması gerekmemektedir. Kişinin cinsel ilişkiye girip girmediği karinelerden yararlanılarak anlaşılabilir. Eşlerden birinin, karşı cinsten birisiyle ev, otel vb. yerde bir gece kalması dahi zina nedeniyle boşanma davası açmaya yeterlidir. Mahkeme tarafından zinanın varlığına kanaat getirildiği takdirde zinaya yani özel boşanma sebebine dayanılarak boşanma kararı verilir. 161. Madde şu şekilde düzenlenmiştir;

TMK m. 161 uyarınca;

  1. Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
  2. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
  3. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Zina aynı zamanda kusura dayanan bir boşanma sebebidir. Zina olgusunun mahkemeye kanıtlanmasıyla birlikte, mahkeme diğer tarafın kusurlarına bakmaksızın boşanmaya karar verecektir. Bir diğer şart ise zina nedeniyle boşanma davası açılan davalı eşin, karşı cinsten biriyle ve iradesiyle cinsel ilişki yaşamasıdır. Dolayısıyla cebir ya da bilincin yerinde olmadığı durumlarda; örneğin tecavüz durumunda yaşanan cinsel ilişki zina kapsamına girmeyecektir. Dolayısıyla da  aldatma nedeni ile boşanma davası açılamayacaktır. Zina eylemi sonucunda açılan boşanma davaları, çekişmeli boşanma olarak görülür. Ancak çekişmeli boşanma şeklinde görülmesi şart değildir. Taraflar aralarında anlaşarak anlaşmalı boşanma yoluna başvurabilirler. Aldatma nedeniyle boşanmada çocuğun velayeti çocuğun menfaati gözetilerek taraflardan birine verilir. Aldatma eylemini yapan eşe çocuğun velayeti verilmez şeklinde bir kural yoktur. Esas olan çocuğun menfaatidir.

zina nedeniyle bosanma davasi sartlari
zina nedeniyle bosanma davasi sartlari

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Özellikleri

  • Kusura dayalıdır: Zina nedeniyle eşin kusurlu sayılması gerekir. Bu bakımdan, eşin rızası haricinde gerçekleşen cinsel ilişkiler (cinsel saldırılar) boşanma sebebi sayılmaz.
  • Mutlak bir boşanma nedenidir: Zina nedeniyle boşanma davası mutlak bir boşanma davası olup, şartları gerçekleştiğinde hakim boşanmaya karar vermek zorundadır.
  • Özel bir boşanma nedenidir: Zina nedeniyle boşanma davası özel bir boşanma sebebi oluşturmakta olup, birden çok sebebe dayanılmış ve bu sebeplerden biri zina, diğeri ise genel boşanma nedeni ise (örneğin; evlilik birliğinin temelden sarsılması – TMK m.166/1), öncelikle özel boşanma nedeni olan zinaya dayalı nedenler incelenmelidir.
  • Davacının da başka kusurunun bulunması, karşı dava açılmamışsa önem arzetmez: Zina gibi özel ve mutlak boşanma sebebine dayanılan davalarda, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile; bu husus, karşı tarafça dava konusu yapılmamış ise artık özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamaz.

Dava, özel sebebe (TMK m. 161) dayanmaktadır. Kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile; bu husus, karşı tarafça dava konusu yapılmamış ise artık özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamaz. Somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama yoktur. Özel boşanma sebebi ispatlanmıştır. Bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “Davacının da kusurlu olduğunu” ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmaz. Diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamaz. O halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi doğru olmamakla beraber verilen boşanma kararı sonucu itibarıyla doğru olduğundan boşanma kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması gerekmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 05/04/2021 T., 2021/1093 E., 2021/2672 K.)

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Şartları

Zina sebebine dayanarak boşanma davası açılabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gereklidir:

  • Öncelikle taraflar arasında hukuken kurulmuş mevcut bir evlilik ilişkisi gerekmektedir. Bu ilişkinin geçerli veya butlanla sakatlanmış bir evlilikten doğması önemli değildir. Önemli olan TMK m. 134 hükümlerine ve usulüne uygun şekilde evliliğin kurulmuş olmasıdır. Çünkü batıl olarak kurulmuş bir evlilik ancak hâkim kararıyla son bulabilir. Hâkim karar verene kadar gerçek bir evlilikmiş gibi hüküm ve sonuç doğurur.
  • Taraflar arasında evlilik birliğinin devam ediyor olması gerekir. Bireyin eşiyle boşanma davası devam ederken başkasıyla cinsel ilişki yaşaması durumunda da zina meydana gelmektedir. Zira evlilik henüz sona ermemiştir. Bu durumda da zinadan dolayı karşılıklı sadakat yükümlülüğü zedelenmektedir. Ayrıca mutlak butlanla sakat olan evliliklerde, evlilik birliğinin ortadan kalkması için mahkeme kararına gerek olması sebebiyle mahkeme kararından önce gerçekleşen tanıma uygun eylem, zina olarak değerlendirilir.  Bununla birlikte evlilik henüz gerçekleşmeden önce, mahkeme kararıyla evlilik birliğinin sona ermesine karar verildikten sonra ya da yok evliliklerde yaşanan bu neviden ilişki ise Türk Medeni Kanunu uyarınca zina olarak nitelendirilmemektedir.
  • Zinadan bahsedebilmek için “cinsel ilişki” koşulunun gerçekleşmesi şarttır. Karşı cinsten iki insanın cinsel ilişkiyle sonuçlanmayan öpme, sarılma, okşama gibi davranışları zinanın gerçekleşmesi için yeterli kabul edilmemektedir. Yine burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus, cinsel ilişkiye girenin 2 farklı cinsiyetten olması gerektiğidir. Kadın kadınla, erkek  erkekle cinsel ilişkiye girerse zina nedeni ile değil; başka bir sebeple boşanma davası açılmalıdır. Cinsel ilişkinin sürekli olması da gerekmemektedir; bir kere yaşanması bile yeterlidir. Hatta cinsel ilişkinin teşebbüs aşamasında kalması bile zina sayılmaktadır.
  • Zina eden eş açısından kusur şartı aranmaktadır. Zina şartı olarak eylemde bulunan eşin ayırt etme gücüne sahip olması, eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olması gerekir. Mesela fiziksel şiddet uygulanarak, bayıltılarak, kişinin isteği dışında uyuşturucu madde verilerek bilincinin kaybolmasını veya kontrol kabiliyetinin zayıflamasını sağlamak suretiyle kendisiyle cinsel ilişkiye girilmiş olması durumunda zina gerçekleşmez. Aynı şekilde ciddi hayati tehdit altında tecavüze uğrayan eşin, olay esnasında baygın olup olmadığına bakılmaksızın zina yaptığı iddia edilemez. Buna karşılık kişinin malvarlığına yönelik tehdit altında girilen cinsel ilişkide kusurun varlığı kabul edilmektedir.

Zina Nedir?

İki farklı bireyin evliliği sonucunda evlilik birliği denilen hukuki bir kurum ortaya çıkar.  Eşlerin evlenmeleri ile beraber kanundan doğan bir takım sorumlulukları vardır. Sadakat bu sorumluluklardan bir tanesidir. Evli bireyler birbirlerine karşı güçlü bir şekilde içten bağlılık duymalıdır. Sadakat yükümlülüğünün en başında ise “cinsel sadakat” gelmektedir. Cinsel sadakate aykırı davranışın “zina” boyutuna varması hali kanun koyucu tarafından boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Evlilik birliği sürerken eşlerden birinin, karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunmasına zina denir.

Bir başka tanıma göre zina, evli bir erkeğin karısından başka bir kadınla veya evli bir kadının kocasından başka bir erkekle isteyerek cinsel ilişkide bulunmasıdır. Zina yapılan kişinin evli olması şart değildir. Örneğin evli erkeğin bekâr bir bayanla cinsel ilişkiye girmesi halinde de zina gerçekleşmiştir.  Yine bunun gibi, zina edilen kişi evli ise, onun eşinin zina nedeniyle boşanma davası açması zorunlu değildir. Zina yapan eşin bunu gönül ilişkisi kurduğu bir kişiyle yapması zorunlu değildir. Bu bağlamda, bir hayat kadınıyla bir otelde veya genel evde ilişkiye girme hali de zina kapsamındadır.

Zina eyleminin sübut bulması için, zina edenin karşı tarafın rızası dâhilinde yapması zorunlu değildir. Bunun sonucu olarak, cinsel saldırı veya istismarda bulunma halinde de zina eylemi gerçekleşmiş sayılacaktır. Zina eşler arasındaki sadakat ve manevi bağımlılıkları ihlal eder.  Zina nedeniyle boşanma davasını düzenleyen TMK m. 161 hükmünde zinanın tanımı yapılmamıştır. Zinanın gerçekleşmiş sayılabilmesi için, tek bir sefer yapılması yeterli olup, tekrarına gerek yoktur.

Bir diğer ismi aldatmadır. Halk arasında birçok eylem zina olarak kabul görmekte ise de hukuki uygulama, doktrin ve içtihatlarda bu durum halk arasında yaygınlaşmış olan algıdan çok daha farklıdır. Eşlerin başkasıyla öpüşmesi, sarılması veya dokunması vb. haller Türk Medeni Kanunu’na göre zina olarak kabul edilmemektedir. Aynı zamanda eşlerden birinin eşcinsel ilişki yaşaması da yine zina kapsamında sayılmamıştır. Bu gibi hallerde özel boşanma sebeplerinden bir başkası olan haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) veya genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması gerekçesiyle boşanma davasının açılması mümkündür.

zina nedeniyle bosanma davasi nasil acilir
zina nedeniyle bosanma davasi

Zina Nedeniyle Boşanma Davasının Açılma Şekilleri

  • Zina nedeniyle boşanma davaları yalnızca zinaya dayanılarak açılabilir. Bu tarz bir durumda zinanın ispatlanılması üzerinde durulacaktır. İspatlandığında ise herhangi bir genel sebebe bakılmaksızın boşanma kararı verilecektir. Aksi takdirde davanın reddine karar verilir.
  • Zina sebebiyle beraber terditli şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılarak da açılabilir. Uygulamada en sık görülen dava açılış şekillerinden biridir. Böyle bir durumda, hâkim öncelikle zina sebebini inceleyecektir. Bunun sebebi zinanın özel boşanma nedenlerinden olmasıdır. Dava bu şekilde açıldığında zina olgusu tespit edilirse evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığına bakılmaksızın boşanma kararı verilir. Zina olgusu tespit edilmediği takdirde evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni inceleme konusu olacak ve bunun üzerinden karar verilecektir. Terditli talep sadece iki sebeple sınırlı değildir. Davacı taraf ikiden fazla sebebe dayanarak da boşanma davası açabilir. Terditli şekilde açılan davalarda, bir sebebin illa genel sebep olmasına gerek yoktur. İki özel sebebe dayanılarak da boşanma davası açılması mümkündür. Bu noktada önemle belirtilmemiz gerekir ki boşanma davalarında birden fazla sebep gösterilmesi davanın terditli açıldığı manasına gelmez. Terditli talep için bunun dava dilekçesinde anlaşılması gerekir.
  • Zina eylemi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi sayılarak dava açılabilir. Bu durum çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Örneğin davacı eş davalının bir kadınla gönül ilişkisi olduğunu ve muhtemelen de zina eylemini işlediğini düşünmüş olmakla beraber, zina olgusunu tam manasıyla ispat edemeyeceğini düşündüğünden dolayı zina nedenine değil de evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayanabilir. İşte bu tarz durumlarda davacı eşin esasında zinayı tarif eden olayı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanması mümkündür. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ispat edilmelidir. Zina eyleminin ispatı mümkün olsa bile TMK m. 161 hükmünden değil TMK m. 166/1 hükmünden boşanma kararı verilmelidir.
  • Boşanma davası, karşı dava şeklinde de açılabilir. Karşı dava cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içerisinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. (HMK m. 133/1) Örneğin esas dava zina veya başka bir nedenle açılmışsa esas davanın davalısı, davacı aleyhine zina sebebine dayanan boşanma davasını karşı dava olarak açabilir.
  • Islah yoluyla zina sebebiyle boşanma talep edilebilir. Islah, tarafların iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı nedeniyle yapamadıkları bir usul işlemini yasada aranan koşullar yerine getirilmek suretiyle yapabilmelerine olanak sağlayan bir hukuki araçtır. Islah, tek taraflı irade açıklaması ile kullanılan yenilik doğurucu bir hak olup bu nedenle karşı tarafın izni ya da mahkemenin onayı aranmaz. Islah için aranan koşulların yerine getirilmesi gerekli ve yeterlidir. Taraflar ıslahla dilekçelerinde belirttikleri vakıaları dava konusunu talep sonucunu değiştirebilirler. Islah yoluyla davanın kısmen veya tamamen değiştirilebilmesi, talep miktarının arttırılabilmesi mümkünken mevcut davanın yanına yeni bir talep eklenmesi söz konusu değildir. Buna karşılık ıslahla dava sebebi tamamen değiştirilebilir. Örneğin, davacı boşanma davasını evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle dava açtıktan sonra süresinde ıslah ile dava sebebini zina nedeniyle boşanma davası olarak ıslah edebilir. Taraflardan her biri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek yeni bir vakıa ekleyebilir. Davanın hukuki sebebini genişletip, değiştirebilir.

Her İki Eşin Zina Etmesi Hali

Zina, eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerini ihlal eden kusurlu bir eylemdir. Eşin zina yapması diğer eşin zina sebebiyle boşanma davası açabilmesine olanak sağlar. Her iki eşin de zina etmiş olması ihtimal dâhilindedir. Yani bir eş zina ediyorken diğer eş de aynı kusurlu eylemi gerçekleştiriyor olabilir. Örneğin, evlilik birliği sağlıklı yürümeyen ve birbirinden soğumuş eşlerden birinin zina yaptığını öğrenen diğer eş, bundan cesaretle kendisi de flört ettiği birisiyle zina etmeye başlayabilir.

Her iki eşin zina etmesi halinde bu kusurlu eylemlerin takası mümkün değildir. Her iki eş zina nedeniyle diğerine karşı boşanma davası açabilir. Kusuru ilk işlemenin bir önemi yoktur. Yani karşılıklı olarak açılan zina nedeniyle boşanma davalarında “önce zina etmiş olan eş” daha fazla kusurlu sayılamaz. Kusur, zinanın önce veya sonra gerçekleştirilmesiyle ölçülmez. Eylemin niteliği ile ölçülür.

Eşlerin Zina ile Şiddet Fiillerinin Kusur Kıyası

Uygulamada boşanma davalarında, eşin zina eylemi ile diğer eşin şiddet uygulaması olaylarına sık sık rastlanır. Aile mahkemeleri bu tarz durumlarda kusur değerlendirmeleri yapar. Bir eşin şiddet uygulamasıyla diğer eşin zina yapması kusur bakımından kıyaslandığında eşit değerdedir. Bu yüzden bir eşin zina, diğer eşin şiddet uygulaması gibi bir olayda tarafların birbirlerinden istedikleri tazminatı mahkeme reddeder. Bir tarafın diğer taraftan tazminat talebinde bulunabilmesi için bir tarafın kusurlu diğer tarafın kusursuz olması gerekir.

Ya da bir tarafın kusur oranının diğer tarafın kusur oranından daha yüksek olması gerekir. Ancak bu tarz bir durumda tarafların kusur oranları birbirine eşittir. Bu yüzden bir tarafın karşı taraftan tazminat talebinde bulunması hukuka uygun olmaz. Ancak tarafların karşılıklı kusur oranlarının birbirine eşit olması boşanma kararı verilmesine engel değildir. Tarafların kusur oranı birbirine eşit olursa da mahkeme boşanma kararını hükmedebilir.

Ziya Sayılmayan Eylemler

  • Flört etmek,
  • Mektuplaşmak,
  • Buluşma yerinde (parkta, kafede, arabada vs.) öpüşüp koklaşmak,
  • Cinsel içerikli yazışmalarda bulunmak,
  • Ele ele gezmek,
  • Aynı cins ile cinsel ilişki
  • Hayvanlar ile cinsel ilişkin
  • Yapay aletler ile cinsel ilişki
  • Birlikte seyahate gitmek gibi eylemler zina olarak değerlendirilemez.

TMK m. 161 hükmünde zina fiili ile ne kast edildiği belirtilmese de zina tabirinin cinsel ilişki olarak anlaşılması gerekmektedir. Yani zinada cinsel ilişki şart koşulmuştur. Bu gibi eylemler, boşanma sebeplerinden TMK m. 166 kapsamında düzenlenmiş olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi olabilir.  Zina kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Bu yüzden zinanın boşanma sebebi sayılabilmesi için bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi gerekir. Zina eyleminde kusur ve kabahati olmayan eşe karşı zina nedeniyle boşanma davası açılamaz.

Bunun sonucu olarak, zorla veya bayıltma suretiyle eşe karşı gerçekleşen cinsel münasebetler zina sayılmaz. Aynı şekilde, tehditle gerçekleştirilen cinsel ilişki eylemleri de zina kapsamında sayılmamalıdır. Ancak söz konusu tehdidin çok ciddi ve ağır bir manevi tazyik içermesi gerekir. Soyut şekildeki, “ailemize zarar vereceğini söyledi” şeklindeki tehditlerle gerçekleşen cinsel birleşmelere temkinli yaklaşmak ve zina olgusuna taraf olanların arasındaki ilişkiyi tüm yönleriyle irdelemek gerekir. Yine şunu da belirtmek gerekir ki aldatılan eşin aldatma olgusuna tepki olarak hakaret içerikli sözler söylemesi zina nedeniyle boşanma davasında aldatılan tarafın kusuru belirlenirken dikkate alınamaz. Çünkü aldatılan taraf, evlilik içinde özgür iradesiyle değil eşinin zina fiiline tepki olarak söz konusu sözleri sarf etmektedir.

zina nedeniyle bosanma davasi affetme
zina nedeniyle bosanma davasi affetme

Hangi Durumlarda Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açılabilir?

  • Resmi nikâh sonrası düğün yapılmamış olması, zina sebebiyle dava açılmasına engel oluşturmaz.
  • Eşlerin yaşayacakları evin, evlilik sonrasında da hala temin edilmemiş olması zina sebebiyle dava açılmasına engel değildir.
  • Eşlerin evliliklerinden sonra bazı sebeplerden ötürü bir arada bulunmamaları hali zina yapan eşe karşı TMK m. 161’e göre dava açılmasını engellemez.
  • Eşler hakkında ayrılık kararı verilmiş olması da zina sebebiyle dava açılamaması için bir sebep değildir. Ayrılık sürecinde henüz evlilik son bulmamıştır. Bu yüzden zina nedeniyle boşanma davası açılması hala mümkündür.
  • Eşlerden biri için verilen gaiplik halinde de evlilik henüz son bulmadığı için zina eylemi boşanma sebebi oluşturacaktır. Çünkü aynı çatı altında bulunmamak eşlere sadakat yükümlülüğünü ihlal etme hakkı tanımaz.
  • Evlilik tescil edilmemiş olsa bile zinaya dayalı boşanma davası açılması mümkündür. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu m. 23/1 hükmünce evlendirme işlemini yapanlar, evlenmenin yapıldığı tarihten itibaren on gün içinde düzenlenecek evlenme bildirimini nüfus müdürlüğüne göndermekle, nüfus müdürlüğü de tescil etmekle yükümlüdür. Hüküm gereği yapılması gereken tescil işlemi henüz yapılmamış olsa bile evlilik gerçekleşmiştir. Boşanma için gerekli koşullar sağlanırsa boşanma kararı verilebilir. Bu yüzden zina nedeniyle boşanma davası açılması mümkündür.
  • Boşanma davası devam ederken yapılan zina eylemi, zina nedenine dayanılarak boşanma davası açılmasına engel değildir. Çünkü evlilik birliği boşanma hükmünün kesinleşmesiyle sona erer. Ancak boşanma davası devam ederken gerçekleşen zina eylemi, devam eden mevcut boşanma davasına eklenemez. Dava devam ederken gerçekleşen zina eylemi, boşanma gerçekleşmemişse, başka bir davasının konusunu oluşturabilir.
  • Birlikte yaşamaya ara verilmesi ile ayrı konut edinme kararının bulunduğu durumlarda da eşlerin cinsel sadakat yükümlülükleri devam ettiği için zina eylemi gerçekleştiğinde zinaya dayanılarak boşanma davası açılabilir. TMK m. 197/1 hükmü eşlerin ayrı yaşama haklarını güvence altına alır. Ama bu hüküm eşlerin birbirlerine karşı cinsel sadakat yükümlülüklerini ihlal edebilecekleri anlamına gelmez.

Hangi Durumlarda Zina Nedeniyle Boşanma Davası Açılamaz?

  • Evlilik birliği daha başlamadan yani resmi nikah henüz kıyılmadan önce gerçekleşen zina eylemlerinde, zina nedeniyle boşanma davası açılamaz.
  • Evlilik birliği bittikten sonra gerçekleşen zina eylemlerinde de zina nedeniyle boşanma davası açılamaz.
  • Resmi olarak yapılmış bir evlilik şart olduğu için resmi evlilik gerçekleşmeden dini nikahla yürütülen ilişkilerde zinadan söz edilemez.
  • Nişan veya söz yapılmış olsa dahi resmi nikah henüz yapılmadan gerçekleşen zina eylemleri evlenme daha sonradan gerçekleşse bile boşanma nedeni oluşturmaz. Çünkü evlenmeden önceki eylemlere dayalı olarak dava yoluna başvurulamaz. Bu tarz durumlar için zamanaşımına uğramamışsa yanılma veya aldatma nedeniyle evliliğin iptali yoluna başvurulabilir.
  • Eşcinsel evliliklerde gerçekleşen zina eylemi boşanma konusu oluşturmaz. Çünkü eşcinsel evlilikler günümüz Türk Hukukunda geçerli evlilik sayılmamaktadır. Diğer bir ifadeyle Türk hukukunda bir evliliğin geçerliliğe kavuşabilmesi için gerekli şartlar arasında eşlerin karşı cins olması mevcuttur. Bu yüzden bu türden resmi geçerliliği bulunmayan evliliklerde zinaya dayanılarak boşanma davası açılması mümkündür.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılmalıdır?

Zina nedeniyle boşanma davası, sadece zinaya dayanılarak açılabilir. Doğal olarak ortada bir zina eyleminin olması gerekir. Sadece zinaya dayanılarak açılan boşanma davalarında hâkim zinanın ispatlanamadığını görürse dava mahkeme tarafından reddedilir. Eğer zina olgusu kanıtlanmışsa hâkim başka sebebe gerek duymadan boşanma kararını açıklar. Aynı zamanda hem boşanmanın özel sebeplerinden aldatmaya hem de şiddetli geçimsizlik gibi genel sebeplere dayanılarak da açılabilir.

Hem özel hem de genel sebebe dayanılarak açılan davalarda aile mahkemesi ilk olarak zinanın ispatlandığını gördüğünde özel nedene dayalı olarak boşanma kararı verir. Zinanın ispatlanamadığını görürse genel boşanma sebeplerini değerlendirerek onun üzerinden karar verecektir. Sonuç itibariyle boşanma davalarının hem boşanmanın özel sebeplerine hem de genel boşanma sebeplerine dayalı olarak açılması boşanma kararının elde edilmesini kolaylaştıracaktır. Ayrıca zinaya dayalı boşanma davalarında gizlilik kararı alınabilir. Gizlilik kararı, tarafların kişilik haklarının korunması veya dava sürecinin daha sağlıklı şekilde yürütülmesi için önemlidir.

Mahkeme kendiliğinden duruşmanın gizli yapılmasına karar verebileceği gibi taraflar gizlilik kararını talep edebilir. Aile mahkemesinin almış olduğu gizlilik kararı, sadece duruşmaları kapsar. Yani duruşmalar gizlilik kararı kapsamında yapılırken dosyanın taraflarca incelenmesi veya suret alınması gizlilik kararı kapsamında değerlendirilmez. Zinaya dayalı boşanma davalarının süreleri farklılık gösterir. Gizlilik kararı, hem dosya hem de taraflar adına daha sağlıklı olacaktır.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Yargılama Aşaması

Boşanma davası açıldığında gerekli usul işlemleri yapılarak yargılama aşaması eksiksiz bir şekilde tamamlanmalıdır. Boşanma davaları,  yazılı yargılama usulüne tabidir. Mahkeme re ’sen delil toplamaz. Tarafların ileri sürdüğü vakıa ve delillerle bağlıdır. Ayrıca zina nedeniyle boşanma davası hak düşürücü süreye tabidir. TMK m. 161/2 hükmüne göre “Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhalde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.” Bu süreler hak düşürücü süre olup bu süre içinde zina sebebine dayalı boşanma davası açılması gerekir. Aksi takdirde davanın usulden reddine karar verilir. Dava hak düşürücü süre içerisinde açılmışsa bir tensip zaptı hazırlanarak dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmelidir. Dava dilekçesi ile tensip zaptı davalıya tebliğ edildikten sonra davalının cevap vermesi beklenir.

Davalı, cevap dilekçesini davanın açılmış olduğu mahkemeye verir. Cevap dilekçesinin örneği mahkeme tarafından davacıya tebliğ edilir. Cevap dilekçesini verme süresi; dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.

Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Davacı, cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesi; davalı da davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde ikinci cevap dilekçesi verebilir. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.

Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. Ön inceleme duruşmasının tamamlanmasıyla birlikte hâkim tahkikata başlamadan önce hak düşürücü süreler ve zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def ’ileri inceleyerek karara bağlar. Ön inceleme aşaması da tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasına geçilir. Tahkikat aşamasında tarafların davada ileri sürdükleri bütün iddia ve savunmalar birlikte incelenir. Taraflar ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama için duruşmaya davet edilir. Tahkikat ve sözlü yargılama aşaması bittiğinde duruşmanın bittiği belirtilerek hüküm verilir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Hak Düşürücü Süre

Zina yoluyla aldatılan eş, bu durumu öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde ve her koşulda zina tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde bu eylemi boşanma davasına konu etmek zorundadır. Bir başka deyişle eşlerden biri aldatıldığında diğer eş aldatmayı öğrendikten sonra 6 ay içerisinde boşanma davası açma hakkı vardır. Boşanma sebebi daha geç öğrenilse bile zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açma süresi aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle birlikte zamanaşımına uğrar. Hâkimin dava açıldığı zaman re ’sen gözetmek zorunda olduğu bu süreler, hak düşürücü süre niteliğindedir. Bu süreler geçtikten sonra dava açılırsa davanın usulden reddine karar verilir.

 

Zinayı affetme; eşin dava açma hakkını ortadan kaldırır. (MK m.161/3)

 

Aldatılan eşin söz konusu zina eylemini konu ederek boşanma davası açma hakkı bu süreler dolduktan sonra ortadan kalkacaktır. Ancak aldatma fiili genel boşanma sebebi ile açılan bir boşanma davasında, boşanma gerekçesi olarak değerlendirilebilir. Aldatma nedeniyle boşanma davası açma süresi olan 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra, aldatan fiili genel boşanma sebepleri ile açılan boşanma davasında bir boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir. Aldatılan eşin zinaya dayanarak boşanma davası açmak için göz önünde bulundurması gereken hak düşürücü süreler, sonraki zina tarihi itibariyle hesaplanacaktır. Aynı şekilde, tekrarlanan zina eylemleri söz konusu ise bu süreler en son eylemden itibaren hesaplanır.

Zina eylemi devam etmişse hak düşürücü süre geçmiş sayılmaz. Zina eylemini yapan eş, hala başkasıyla yaşamaya devam ediyorsa süre yine geçmiş sayılmaz. Zina iddiasında bulunan eşin dilekçesinde zinayı öğrendiğini belirttiği tarih esas alınmalıdır. Karşı taraf bunun aksini iddia ediyorsa ispat yükü davalı taraftadır. Eğer ispatlanamıyorsa davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir. Hak düşürücü süreler doğru hesaplanmalı ve hataya mahal verilmemelidir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Deliller

Zina nedeniyle boşanma davasında ispat yükü davacıya yani iddia edene aittir. Zina iddiasında bulunan eş diğer eşin zina ettiğini ispat etmekle yükümlüdür. (TMK m. 6)  Zina fiili her türlü delille ispat edilebilir. Ancak zina olgusunun ispatı için taraflara yemin önerilemez. Eğer yemin yapılmış ise bu durum bozma sebebini oluşturur. Aldatan eş zinayı ikrar etse dahi mahkeme ikrar ile bağlı değildir. Hâkim zinayı ispatlayan deliller talep eder, ikrarın bir önemi yoktur. Mahkeme, zinaya dayanan boşanma davalarında her türlü delili kabul eder. Aile mahkemesi kesin delillerle bağlı değildir. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller ise yasak delil niteliğinde olup mahkemece boşanmaya dayanak edilemezler.

Bununla birlikte eşlerin ortak yaşam alanı olarak evlerinde ele geçirdikleri diğer eşe ait olan eşyalar, yasak delil kapsamında değerlendirilmezler. Mahkemece karara dayanak edilmeleri mümkündür. Zinayı ispatlayacak delillere örnek olarak aşağıdakiler gösterilebilir:

  • Tanık beyanları,
  • Telefon görüşme kayıtları veya mesajlar,
  • Aldatma olgusunu ispatlamak amacıyla bir kereye özgü yapılmış ses kaydı,
  • Sosyal medya içerikleri (instagram, facebook, twitter, whatsapp vb.),
  • Ulaşım aracı biletleri, otel kayıtları, güvenlik kamerası görüntüleri,
  • Fotoğraflar, video kayıtları,
  • Başkasından çocuğunun olması,
  • Tanık delili,
  • Başka bir nedenle savcılık tarafından başlatılan soruşturma dosyasında bulunan ve zina olgusuna dair ifadeler,
  • Banka kayıtları, kredi kartı ekstresi vb.

Eşlerden birinin diğer eşin aldatma fiilini ispatlamak amacıyla hareket ederek eşin telefonunu dinlemek, kamera kaydına almak veya yüz yüze konuşulanları kaydetmek suretiyle elde ettiği ses, fotoğraf veya video kayıtları boşanma davasında delil olarak kullanılabilir. Ancak eşin elde ettiği ses, fotoğraf veya görüntüleri delil olarak ileri sürebilmesi için zinayı kanıtlama maksadı olması zorunludur.

Bir diğer ifadeyle yapılan kayıtlar bu amacın dışında sistematik ve planlı fiiller sergilenerek elde edilmişse boşanma davasında delil olarak kullanılamaz. Örneğin aldatılan eşin, aldatan eşin arabasının iç kısmına görüntü de kaydeden bir dinleme cihazı koyarak eşinin üçüncü kişilerle diyaloglarını ve görüntülerini kaydetmesi halinde elde edilen ses veya video kayıtları aldatma sebebiyle açılan boşanma davasında delil olarak kullanılabilir. Bununla birlikte eşinin cep telefonuna aldatma fiilini ispat amacından bağımsız olarak dinleme programı yükleyerek aylarca dinleyen ve aldatma olgusunu da bu vesileyle öğrenen kişinin elde ettiği ses kaydı delil olarak kullanılamaz. Zira burada ses kaydı aldatma olgusunun ispatı amacıyla değil, sistematik ve planlı bir davranışla eşin özel hayatının izlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu yüzden hukuka aykırı bir delildir ve suç teşkil eder.

Zinanın Varlığını Gösteren Olgular

Zina sebebiyle boşanma davasının açılabilmesinde en önemli şart cinsel ilişkinin varlığıdır. Zinanın ispat edilmesi davacı kişinin sorumluluğudur. İspat için suçüstü yapılması zorunlu olmadığı gibi tanıklarında suçüstü yapması gerekmez. Yargıtay’a göre zinanın varlığına dair kuvvetli emareler varsa zina ispatlanmış sayılır. Bazı eylemler zinanın varlığına delalet eder. Bunlar;

  • Başkasıyla birlikte yaşama olgusu zinanın varlığına dair uygulamada en sık görülen haldir.
  • Karşı cinsle uygunsuz fotoğraflarının olması cinsel ilişkinin ciddi karineyle yaşandığına dolayısıyla zinanın varlığına delalet eder.
  • Otelde birlikte kalmak zinaya delalet eder.
  • Beraber tatile gitmek zinanın varlığına işaret eder.
  • Sosyal ortamlarda eşi olarak tanıtmak zinanın varlığına işarettir.
  • Birden fazla kadınla mutad sayıdan fazla konuşma kayıtlarının bulunması başka kadınlarla duygusal içerikli yazışmalar zinanın varlığına delalet eder.
  • Mutad sayıdan fazla telefon görüşmeleri ve mesajlaşma bazı günler nedenini nerede kaldığını haber vermeden eve gelmeme zinanın varlığına işaret eder.
  • Alkollü mekanda samimi şekilde görülme zinanın varlığına işarettir.
  • Otel kayıtları ve uçak biletleri zinaya delalet eder.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı

Katılma alacağı, eşlerin tasfiye aşamasında ortaya çıkan artık değerin yarısı üzerinden sahip oldukları haktır. Türk Medeni Kanununun 219. Maddesinde “Her bir eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri” edinilmiş mal olarak tanımlanmıştır. Zina (aldatma) nedeniyle boşanma kararı verilmesi halinde mal paylaşımında eşlerin katılma alacağı zina olgusu dikkate alınarak yarı yarıya paylaşılmayabilir. Mahkeme, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına karar verebilir. Ya da bu hakkın ortadan tamamen kaldırılmasına da hükmedebilir.

Türk Medeni Kanununun 236/2 maddesindeki bu hükmün uygulanabilmesi için açılan boşanma davasının mutlaka zina sebebine dayanması gerekmektedir. Ayrıca mal paylaşımındaki hakkın azaltılması ya da tamamen kaldırılması durumunun hâkim takdirine bağlı bir konu olduğuna dikkat edilmesi gerekir. Zina sebebiyle açılan boşanma davaları sonucunda verilen boşanma kararlarının, zina kusurunu işleyen eşin katılma alacağının azaltılması veya bu hakkın ortadan kaldırılması sonucunun doğması sadece edinilmiş mallara katılma rejiminde mümkün olabilir. Diğer mal rejimlerinde (örneğin mal ayrılığı) zina veya hayata kastın katılma alacağı üzerinde hiçbir etkisi yoktur.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Harç ve Nafaka

Boşanma davası maktu harca tabidir. Aynı şekilde vekâlet ücreti maktudur. Boşanma davası ile birlikte maddi ve manevi tazminat talep edilse bile maktu harç alınır. Aynı şekilde boşanmanın eki (Fer’i) olarak istenen ve kabul edilen iştirak nafakası, yoksulluk nafakası için de ayrıca harç ve vekâlet ücreti ödenmesine karar verilmez. Buna karşılık, boşanma davası haricinde açılan, yani boşanmanın eki olarak açılmayan tazminat ve nafaka davalarında dava değerine göre nispi harç alınır. Aynı şekilde vekâlet ücreti de nispi alınır. Vekâlet ücretinin tayininde kusur oranının etkisi yoktur. Boşanma davalarında vekâlet ücreti, boşanma talebinin kabul veya ret durumuna göre takdir edilir. Tarafların boşanmadaki kusur dağılımı, vekâlet ücreti tayininde dikkate alınamaz. Yoksulluk nafakası kusurlu olmayan tarafa ödenen nafakadır.

Bu yüzden aldatan eşin aldattığının ispatı halinde aldatan eşe yoksulluk nafakası ödenmesine hükmedilmez. Tedbir nafakası ise boşanma sürecinde maddi sıkıntıya düşecek olan tarafa ödenmektedir. Bu yüzden eşin dava sürecinde aldattığı iddia ediliyor fakat kanıtlanamamış ise tedbir nafakası aldattığı iddia edilen eşe ödenebilir. Boşanma davası sonucunda ise aldatan eşin fiili ispat edilmiş ise tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşmeyecektir. İştirak nafakası müşterek çocuklar için ödenmekte olup; dava süreci boyunca çocuklara ödenen tedbir nafakası, dava sonucunda iştirak nafakasına dönüşmektedir. Dava sonucunda çocuklara ödenecek olan iştirak nafakasının ise boşanma davasına konu olan zina fiili ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Affetme

Zinayı affetmek eşin dava açma hakkını ortadan kaldırır.  Affedenin dava hakkı yoktur. (TMK m. 161/3) Affeden eş dava açamayacaktır. Affın geçerli olabilmesi için affın zina olayından hemen sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Affetme sözlü veya yazılı olabilir. Ya da kişi zina eylemini işleyen kusurlu tarafı affettiğini davranışlarıyla belli edebilir. Örneğin zina eylemini öğrendikten sonra uzun süre boyunca hiçbir şey olmamış gibi evlilik birliğini sürdürmesi ya da affettiği kanaatini oluşturacak davranışlar sergilemesi zımni af olarak kabul edilmektedir. Af örtülü olsa dahi kişide tereddüte mahal vermeyecek şekilde olması gerekir.

Buna göre aldatılan eşin, zina eyleminde bulunan eşi bir kere affettikten sonra aynı zina eylemine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir. Aynı şekilde zina sebebiyle açılan boşanma davasından feragat eden eş aynı eyleme dayanarak bir daha boşanma davası açamaz. Ayrıca affeden taraf artık zina nedeniyle boşanma davası açamayacağı gibi zina olgusuna istinaden başka bir sebeple boşanma davası açamaz. Zira o vakıa artık affedilmiştir. Aftan sonra bir başka zina vakasının vuku bulduğu ortaya çıkarsa af, bu yeni zina eylemlerini kapsamayacaktır. Eşlerden birisinin başkasıyla ilişki yaşaması durumunda diğer eşin onunla görüşmek ve onu eve geri getirmek için gitmesi af niteliği taşımaz.

Af, açık veya örtülü olabilir. Örneğin ilgili eş, tanıklar önünde açıkça affettiğini belirtebileceği gibi, olay sonrasında evliliğe devam etmek suretiyle örtülü şekilde afta bulunabilir. Affeden taraf, artık zina nedeniyle boşanma davası açamayacağı gibi, zina olgusuna istinaden başka bir sebeple (örneğin evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesiyle) boşanma davası açamaz. Zira o vakıa artık affedilmiştir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Zina nedeniyle boşanma davası, çekişmeli boşanma davası niteliğinde olup dava süresi ilgili yerlere yazılan müzekkerelerin cevabının beklenmesine, delillerin niteliği ve delillerin sayısına, bu kapsamda kaç tanığın davaya gelip dinleneceği ve mahkemenin bir duruşmada en fazla kaç tanık dinleyeceğine, mahkemelerin iş yoğunluğuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

Zina nedeniyle boşanma davaları genellikle yerel mahkeme aşaması 1 ile 1,5 yıl arasında sürmektedir. Bu süreçte uzman bir boşanma avukatından vekillik hizmeti almak, dava sürecinin uzun yıllara yayılmasını önlemek açısından faydalı olacaktır. Olağan kanun yolları ise ortalama 2 ile 3 yıl arasında değişmektedir. Bu durum iş yoğunluğu ve iline göre değişiklik gösterebilir.

Zina Eylemi Suç Mudur?

Taraflardan birisi diğer eşe karşı olan sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği takdirde boşanmada kusurlu olup tazminat ödemesine hükmedilebilmektedir. Zina, eski Türk Ceza Kanunu’nda suç sayılmakta iken 5237 sayılı TCK’da suç olmaktan çıkarılmıştır. Bu sebeple günümüzde zina fiilinin cezai bir yaptırımı bulunmamakta; zina nedeniyle boşanma davası açan eş, mahkemeden ancak yukarıda ayrıntılı olarak ifade edilen hukuki taleplerde bulunabilmektedir. Eski Türk Ceza Kanunu’nda zina fiili suçtu ve hapis cezası vardı. Ancak yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu’nda zina fiili suç değildir.

Aldatma ile boşanma konusuna ilişkin bir diğer önemli husus ise zinanın kanıtlanması ve bu kanıt için kullanılabilecek deliller hususudurYargıtay Hukuk Genel Kurulu 2002 yılında verdiği bir kararında; “Aynı konutta yaşayan eşlerin özel yaşamlarının iç içe geçtiğini, özel alan sınırının muğlaklaştığını, bu sebeple eğer bir eş diğerinin günlük, mektup veya fotoğraflarını ve tabi ki sosyal medya içerisindeki bilgilerini zorla ve tehdit yoluna başvurmaksızın ele geçirebiliyorsa bunun karşı tarafın sadakatsizliğini ortaya çıkartabilmenin belki de tek yolu olabileceği düşüncesi ile özel hayata müdahale olarak sayılmayacağı” ve bu verilen aldatma nedeniyle açılmış boşanma davalarında delil olarak kullanabileceğine hükmetmiştir.

Görüleceği üzere burada önemli olan husus elde edilen delilleri zorla ya da hukuka aykırı bir yolla ( şifre kırma vs.) gibi elde edilmemesidir. Zira; ispat yükü bu noktada aldatma sebebi ile dava açan eşe düşmektedir. Bu noktada delil olabilecek hususlar; aldatan eşin yukarıda izah edildiği gibi ele geçirmek suretiyle fotoğraflar, sms kayıtları, Whatsapp konuşmaları, sosyal medya paylaşımları, hamilelik durumu ya da evlilik dışı çocuğun varlığı, otel vb. konaklama yerleri kayıtları vb. olabilmektedir. Aldatma nedeniyle açılan boşanma davalarında aldatılan eş boşanma talebinin ve mal mülk paylaşımının dışında, maddi ve manevi tazminat da talep edebilmektedir çünkü aldatan eş sadakat gibi evliliğin getirdiği büyük bir yükümlülüğü ihlal ettiği için tam kusurlu sayılmaktadır. Aynı zamanda nafaka da talep edebilir.

Zina Nedeniyle Boşanma Davası Yargıtay Kararları

T.C Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No. 2000/2-1128 Karar No. 2000/1153 Karar Tarihi: 20.9.2000

  • Zina Nedeniyle Boşanma Davası

ÖZET : Tanıkların sözünü ettiği hakaret olayından sonra taraflar barışıp birlikte Almanyaya gitmişler ve orada kalmışlardır.

Koca eşini affetmiş, geçen olayları hoşgörü ile karşılamıştır. Artık bu olaylar boşanmaya esas alınamaz.

Boşanma davası açılınca eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakları doğar. İstek olmasa bile dava süresince, davaya bakan hakim gerekli tedbirleri re’sen almak zorundadır.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; …. Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.9.1999 gün ve 1998/576 E. 1999/520K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.1.2000 gün ve 1999/13328 E.- 2000/225 K. sayılı ilamı;

  1. Toplanan delillerden, tanıkların sözünü ettiği hakaret hadisesinden sonra tarafların barışıp birlikte Almanya’ya gittikleri ve orada uzunca bir süre birlikte kaldıkları anlaşılmaktadır. Gerçekten bu durum karşısında koca eşini affetmiş, geçen olayları hoşgörü ile karşılamıştır. Artık bu olaylar boşamaya esas alınamaz. Tanıklar Almanya’da oluşan bir olaydan da söz etmemişlerdir. Davanın reddi gerekirken, deliller yanlış değerlendirilerek boşamaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
  2. Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar ( M.K. m. 162/2, 137). Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden ( re’sen) alınması zorunludur. ( M.K. 137). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın ve yanındaki müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI :

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA) oybirliği ile karar verildi.


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, Esas: 2016/15763, Karar: 2018/4706, Tarih: 09.04.2018

  • Zina Nedeniyle Boşanma Davası

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-karşı davacı kadına ait bir sosyal paylaşım sitesi hesabında yer alan görüşmelerin casus yazılım ile elde edildiğinin ve hukuka aykırı delil niteliğinde olan bu görüşmelerin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağının …


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi , Esas: 2016/24076, Karar: 2018/10959, Tarih: 15.10.2018

  • Zina Nedeniyle Boşanma Davası

Zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için öncelikle; davalı eşin başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gereklidir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin dava açılmadan önce başka bir kadınla birlikte birden fazla kez farklı otellerde tatil yaptıkları ve o kadınla birlikte aynı odada birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre Türk Medeni Kanunu’nun 161’nci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. O halde; davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas: 2014/20635, Karar: 2015/9686, Tarih: 11.5.2015

  • Zina Nedeniyle Boşanma Davası

Davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı boşanma davası, öncelikle “zina” (TMK. m. 161), bunun kabul edilmemesi halinde “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK. m. 166/1) sebebine dayandığına göre; sorun, davacı-karşı davalı (kadın)’ın, gerçekleşen eyleminin “zina” olarak kabul edilip edilmeyeceğindedir. Mahkeme, kadının gerçekleşen bu eylemini “güven sarsıcı tutum ve davranış” olarak değerlendirmiştir. Oysa, evli bir kadının, teyzesinin oğlu da olsa otuz yaşında olan bir erkekle tatile gidip, aynı otelde kalması ve bu kişiyi bir kaç kere kocası evde yokken geceleyin müşterek konuta alması zinaya delalet eder. Dosyadaki deliller karşısında kadının zinası gerçekleşmiştir. Öyleyse, karşı boşanma davasının “zina” (TMK. m. 161) sebebiyle kabulü gerekirken, değerlendirmede yanılgı sonucu Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinden boşanma kararı verilmesi doğru olmamıştır.

X
kadim hukuk ve danışmanlık