Kamu davası, soruşturmanın yürütücüsü savcılığın suç işlendiğine dair yeterli şüphe oluştuğu kanaatiyle açtığı her türlü ceza davasıdır. Cumhuriyet savcısı kamu davasını açma görevini üstlenmiştir. Savcı düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunarak kamu davasını açar. Örnek vermek gerekirse Ankara/Çankaya’da işlenen hırsızlık suçu hakkında soruşturma tamamlandıktan sonra düzenlenen iddianame Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açacaktır. Savcılık tarafından ceza mahkemelerine açılan tüm davalar kamu davası niteliğindedir. Türk hukukunda kişisel ceza davası açma şeklinde bir uygulama yoktur. Açılan tüm ceza davaları kamu davasıdır. Şikayet üzerine veya savcılık tarafından kendiliğinden (resen) açılan tüm ceza davaları hukuki açıdan kamu davasıdır. Suçun şikayete tabi olup olması da önemli değildir. Nitekim bu duruma ilişkin Ceza Muhakemesi Kanununda şu düzenlemeler yer almaktadır;
- Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. (CMK 160/1 madde)
- Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. (CMK 170/2 madde)
- Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. (CMK 172/1 madde)
- Kamu davası açmak için yeterli şüphe olmasına rağmen bazı hallerde kamu davası açmak yerine kamu davası açılmasının ertelenmesi kararı verebilir. (CMK 171 madde)
Kamu davasının açılması iddianame ile gerçekleşir. İddianamede en üstte “Davacı: K.H.” şeklinde yer alan bölümde geçen “K.H.” ibaresi “Kamu Hukuku” anlamına gelmektedir. Çünkü, şikayetçisi olsun veya olmasın her türlü ceza davası üstte belirttiğimiz üzere kamu davası niteliğindedir. Oldukça sık karşılaşılan sorulardan biri de kamu davası nedir? Sorusuna bu makalemizde cevap vereceğiz.
Kamu Davası Ne Demek?
Savcı tarafından ceza mahkemelerinde açılan her türlü dava kamu davasıdır. Savcının resen veya şikayet üzerine harekete geçmesi bu sonucu değiştirmez. Bir davanın kamu davası sayılabilmesi için savcı tarafından ceza mahkemelerinde açılmış olması yeterlidir. Cumhuriyet savcısının kamu adına başlatmış olduğu ceza davası kamu davasıdır. Eski ismiyle devlet kovuşturması olarak da bilinen kamu davası; topluma veya devlete zarar verilmesi durumunda işlenen suçun cezalandırılması için kamu adına açılan davadır. Kamu davası açmak Cumhuriyet Savcılarının görevidir.
Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir. Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler. (CMK 170/1-2) Soruşturma evresinde toplanan deliller, savcı tarafından bir değerlendirmeye tabi tutulur. Savcı yeterli delilin varlığına kanaat getirirse iddianame düzenleyerek kamu davası açılması için görevli ve yetkili mahkemeye verir. Kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması halinde ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verir ve kamu davası açılmaz.
Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi başlıklı Türk Ceza Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrası şu şekildedir: “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.”
Kamu Davası Nedir? Nasıl Açılır?
Kamu davasının açılması 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 170. madde ve sonrasında düzenlenmiştir. Kamu davası açma görevi Cumhuriyet Savcılarına verilmiştir. Cumhuriyet Savcısı soruşturma evresi sonunda topladığı delillerle suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluştuğuna karar verirse bir iddianame düzenler. Cumhuriyet Savcısı düzenlediği iddianameyi görevli ve yetkili mahkemeye sunar. İddianamede gösterilmesi gereken hususlar şunlardır:
- Şüphelinin kimliği
- Müdafii
- Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği
- Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi
- Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği
- Şikayette bulunan kişinin kimliği
- Şikayetin yapıldığı tarih
- Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri
- Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi
- Suçun delilleri
- Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri
İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır; yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmez. İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.(CMK m.170/4-5) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir. (CMK m. 170/6)
Kamu Davasını Açmada Takdir Yetkisi
Kamu davası, iddia makamı olan savcılığın suç işlendiğine dair yeterli şüphe oluştuğu kanaatiyle açtığı her türlü ceza davasıdır. Savcılık tarafından ceza mahkemelerine açılan tüm davalar kamu davası niteliğindedir. Gerek şikayet üzerine gerekse savcılık tarafından kendiliğinden açılan tüm ceza davaları hukuki açıdan kamu davası olarak kabul edilirler. Soruşturma konusu suçun şikayete tabi olup olmamasının açılan ceza davasının niteliğinin kamu davası olup olmaması ile bir bağlantısı yoktur. Kanun koyucu kamu davası açma konusunda bazı hallerde Cumhuriyet Savcısına takdir yetkisi tanımıştır. Ancak bu yetki istisnai olup sınırsız değildir. Kamu davası açmada takdir yetkisi Ceza Muhakemeleri Kanunu 171. maddede düzenlenmiştir ve yalnızca bu maddede sayılan durumlarla sınırlanmıştır. Bu madde uyarınca savcının kamu davası açmayıp verebileceği kararlar şunlardır:
- Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
- Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi
Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hallerde vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmez (CMK m.173/5). Kamu davasını açmada takdir yetkisi başlıklı CMK m.171/1’e göre ise C. Savcısı iki halde takdir yetkisini kullanmak suretiyle takipsizlik kararı verebilmektedir. Buna göre; cezayı kaldıran şahsi sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsi cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)
Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresinin sonunda kamu davasının açılması için yeterli delil toplanmamışsa veya cezai uyuşmazlığı kovuşturma olanağı yoksa kovuşturmaya yer olmadığı kararını verir. Savcılık yaptığı tüm soruşturma işlemlerine rağmen halen şüphelinin suçu işlediğine dair yeterli şüpheye ulaşamamışsa takipsizlik kararı verilecektir. Nitekim CMK m.170/2’ye göre iddianame hazırlanabilmesi için sanığın suçu işlediğine dair “yeterli şüphe ye ulaşılmış olması gerekir. Yeterli şüphe ise ancak dava açılması durumunda sanığın mahkum olma ihtimalinin beraat etme ihtimalinden fazla olduğu durumlarda söz konusu olabilir. Eğer sanığın beraat etme ihtimali fazla ya da mahkum olma ihtimali ve beraat etme ihtimali eşitse, bu durumda takipsizlik kararı verilmesi gereklidir. Bununla birlikte isnat edilen fiilin suç olmadığının anlaşılması durumunda da suçluluğa ilişkin yeterli şüphe olmayacağından yine takipsizlik kararı verilecektir.
Yeterli şüphenin bulunmamasının yanında kovuşturma olanağının olmadığı hallerde de soruşturma takipsizlik kararı ile sona erdirilecektir. Uyuşmazlığı kovuşturma olanağı bulunmamasına, takibi şikayete tabı suçlarda şikayetin geri alınması örnek olarak verilebilir. Nitekim bu halde suçluluğa ilişkin yeterli şüphe olsa bile, hukuken kamu davası açma im- kanı yoktur. Bunun dışında izne tabi suçlarda iznin verilmemesi, şüpheli nin ölümü, af, zamanaşımı gibi haller de bu kapsama girer. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş bulunan şüpheliyle birlikte suçtan zarar görene de bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir (CMK m.172/1).
Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi
Uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar gören veya şüpheli tarafından bu karara itiraz edilmesi mümkündür. Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için;
- Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması,
- Yapılan soruşturmanın, kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi,
- Kamu davası açılmasının ertelenmesinin, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı ve Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir. Erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı ve kamu davası açılmasının ertelenmesi hükümleri;
- Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar,
- Kamu görevlisi tarafından görevi sebebiyle veya kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar ile asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar,
- Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar,
Hakkında uygulanmaz.
İddianamenin Mahkemeye Verilmesi
Soruşturma evresinde toplanan deliller, bu evrenin sonunda savcı tarafından bir değerlendirmeye tabi tutulur. Sonuçta elde kamu davasının açılmasına yetecek ölçüde delil varsa savcı bir iddianame hazırlayarak görevli ve yetkili mahkemeye verir. Bu husus CMK’nın 170/2, maddesinde “soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler” denilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda savcı eldeki delillerle kamu davasını açtığında, sanığın mahkum olma ihtimalini beraat etme ihtimalinden yüksek görüyorsa, bu durumda yeterli delile ulaşmış demektir. Ancak yukarıda da açıkladığımız üzere, eldeki deliller kamu davasının açılmasına yetecek oranda değilse veya uyuşmazlığı kovuşturma olanağı yoksa savcı kovuşturmaya yer olmadığıma kararı (takipsizlik kararı) verecektir.
Yeterli şüphe kamu davası açılması için gerekli olan en az şüphe derece sidir. Dolayısıyla yeterli şüpheden fazlasıyla, örneğin kuvvetli şüpheyle de kamu davası evleviyetle açılabilecektir. Bunun dışında belirtmek gerekir ki, soruşturmanın başlaması için gerekli olan basit şüphe derecesi şüpheliden bağımsız olarak, sadece suçun işlenmesine ilişkindir. Dolayısıyla şüpheli belli olmaksızın sadece bir suçun işlendiğine ilişkin şüphe de soruşturmayı başlatmak için yeterlidir. Ancak iddianamenin hazırlanması için gerekli olan yeterli şüphe, şüphelinin isnat edilen suçu işlediği ne ilişkin olarak ortaya çıkmalıdır. Dolayısıyla iddianamenin hazırlanması için şüphelinin de net olarak belli olmuş olması gerekir.
Kamu Davası Ne Kadar Sürer?
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde kamu davasını açmakla görevli olan kişi Cumhuriyet savcısıdır. Kamu davasının mecburiliği ilkesi çerçevesinde işlenen ilgili suça dair şüpheye yeteri düzeyde kanaat getirilmiş ise dava açılır. Bu bağlamda eğer Cumhuriyet savcısı suç işlendiğine dair bilgiyi alır almaz kendisi ve kolluk kuvvetleri aracılığı ile yapmış olduğu araştırmalar sonucunda ulaştığı delillerin değerlendirilmesi ile yeterli şüpheye ulaşılması durumunda Ceza Muhakemesi Kanununun 170. maddesinde belirlenmiş olan usullere göre iddianame düzenlenir. Söz konusu düzenlenen bu iddianame yetkili ve görevli ceza mahkemesine sunulur. Bu iddianamenin yetkili ve görevli ceza mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından kamu davası görülmeye başlanır.
Kamu davası ne kadar sürer sorusuna farklı olasılıklara göre cevap vermek gerekir. Çünkü kamu davası suçun niteliği, mahkemesine, bulunduğu ile, sanık ve katılan sayısına, toplanması gereken delillere göre süresi değişir. Bu nedenle net cevap vermek imkansızdır. Fakat kamu davasının açılması ertelenmiş ise bu davalarda erteleme süresi 5 yıldır. Şüphelinin 5 yıllık erteleme süresi içinde kasti bir suç işlememiş olması gerekir. Kişi kasıtlı bir suç işlediğinde ise ertelenen kamu davası açılır.
Kamu davası, diğer birçok dava türü gibi belirli zaman alabilir. Fakat kamu davaları genel olarak 6 ay ile 2 yıl arasında sonuçlanmaktadır. Bu süre yerel mahkeme süresidir. İstinaf ve temyiz süreleri farklıdır. Fakat bu süreler üstte belirttiğimiz üzere sanık ve katılan sayısı, suçun tipi, ağır ceza mı yoksa asliye ceza mı, dosyanın bulunduğu il ve ilçenin yoğunluğu, toplanması gereken deliller gibi bir çok kritere göre değişebilir. Savcılık tarafından şüpheli kişilere açılmış olan kamu davasında gerekli delillerin toplanması ile bir suç oluşmadığı ortaya çıkıyorsa takipsizlik kararı verir. Ancak savcılığın açtığı ceza davasında sanığın suç işlediği kabul edilirse para veya hapis cevazı şeklinde suçun mahiyetine göre karar verilir.
Kamu Davasında Şikayet
Takibi şikayete bağlı suçlarda suçtan zarar gören kimsenin failin cezalandırılmasına ilişkin isteğini yetkili mercilere bildirmesine şikayet denir. Ceza muhakemesinde kural olarak suçlar re’sen takip edilir. Ancak kanunun istisnai olarak takibini şikayete bağladığı suçlar bakımından soruşturma ve kovuşturmanın yapılabilmesi için şikayet şartının gerçekleşmiş olması gerekir. Şikayet şartı sadece belirli suçlar bakımından kabul edilmiştir. Cumhuriyet savcısının şikayet üzerine soruşturma başlatabileceği suçlar Türk Ceza Kanununda belirtilmiştir. Takibi şikayete bağlı suçlardan bazıları şunlardır:
- Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralama,
- Taksirle yaralama,
- Cinsel saldırı,
- Cinsel taciz,
- Reşit olmayanla cinsel ilişki,
- Mala zarar verme,
- Güveni kötüye kullanma,
- Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma.
Şikayetten feragat, şikayet hakkı doğduktan sonra bu hakkın süresi içinde kullanılmayacağının belirtilmesidir. Şikayetten vazgeçme ise şikayet hakkı kullanıldıktan sonra şikayetin geri alınmasıdır. Şikayet başvurusundan sonradan vazgeçilmesidir. Şikayetten vazgeçme karşı tarafın kabulüne bağlıdır.
Suç birden fazla kişiyle iştirak halinde işlenmişse, şikayetten vazgeçme hepsi için sonuç doğurur. Vazgeçme karşı tarafın kabulüyle, hüküm kesinleşinceye kadar mümkündür.(TCK m. 73/4) Vazgeçme ile şikayet hakkı düşmüş olacağından aynı olay hakkında bir daha şikayette bulunulamaz. Takibi şikayete bağlı olan suçlarda, Cumhuriyet Savcısı şikayet üzerine soruşturma başlatır ve suçun işlendiğine dair yeterli şüphe oluşmuşsa iddianame düzenler. Şikayete tabi olmayan suçlarda resen soruşturma ve kovuşturma yapılacağından, şikayetten vazgeçilmesi kamu davasını düşürmeyecektir.
Kamu Davasına Katılma
Müşteki, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar ceza mahkemesine şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler. İtiraz, istinaf veya temyiz aşamalarında kamu davasına katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan kamu davasına katılma istekleri, itiraz, istinaf veya temyiz başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır. (CMK 237.madde) Kamu davasına katılma (davaya müdahil olma), kamu davasının açılmasından sonra davanın açıldığı ceza mahkemesine dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma zaptına geçirilmesi suretiyle olur. (CMK 238/1. madde) Yani, kamu davasında katılma isteği mahkemeye dilekçe vererek veya duruşmada beyanda bulunularak dile getirilebilir.
Mağdur veya suçtan zarar gören kamu davasına katıldığında, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz. (CMK 239. madde) Kamu davasına katılan (müdahil olan) mağdur veya suçtan zarar gören kişi, kamu davasını sonuçlandıran kararlara karşı itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma hakkına sahiptir. (CMK 234/1-b-6. madde) Katılma usulü 238. maddede düzenlenmiştir:
- Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
- Duruşma sırasında şikayeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
- Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz.
- Katılma davayı durdurmaz.
- Katılan, Cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın kanun yollarına başvurabilir.
- Katılan, vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalır. Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.
Kamu Davasına Katılabilecekler
5271 sayılı CMK’nın müdahaleyi düzenleyen 237. Maddesinde ise mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kamu davasına katılabilecekleri hükme bağlanmıştır. Magdur suçtan doğrudan doğruya etkilenen kişiyi ifade ettiğine göre, bunun yanında ayrıca suçtan zarar gören ibaresinin yer alması, CMK bakımından suçtan zarar görenlerin de kamu davasına katılabileceği anlamına gelmektedir. Suçtan dolaylı zarar görme kavramını, sadece mağdurun işlenen fiile bağlı olarak hayatını kaybetmesi veya suçun mağdurunun yaşının küçük olması ya da akli bir maluliyetinin bulunması hallerine münhasır olarak, kanuni temsilci, birinci ve ikinci derece akrabalarla sınırlı tutmak gerekmektedir.
Kanunda tüzel kişiler de kamu davasına katılabilecekler arasında sayılmıştır. Bu bağlamda fiilen tüzel kişiliği temsile yetkili kişilerin davaya katılması söz konusu olacaktır. Malen sorumlunun da kamu davasına katılması mümkün kılınmıştır. Yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra, maddi ve mali sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişiye malen sorumlu denir. Her ne kadar kanun koyucu bu kişilerin katılan olarak kamu davasına müdahale etmelerine imkan tanımış ve savcıyla birlikte iddia faaliyeti yürütmelerini öngörmüşse de, işin doğası gereği bu kişilerin çoğu kez sanık lehine hareket etme eğiliminde oldukları ve iddia faaliyetinden çok savunma süjesi gibi bir faaliyet yürüttükleri görülmektedir.
Kamu Davasına Katılanın Hakları
Katılma hakkı olanların kamu davasına katılmalarının kabulü halinde, bir takım haklara sahip olmalarını öngörmüştür. Bu bağlamda kamu davasına katılmanın iki önemli getirisi bulunmaktadır. Bunlardan ilki delil ikame edip delillerin tartışılmasına katılma imkanıdır. Diğeri ise verilen kararlara karşı kanunyoluna başvurabilme hakkıdır. Katılan bunlar dışında başkaca haklara da sahip olur; ancak ilgililerde kamu davasına katılma motivasyonu oluşturan en önemli iki menfaat bunlardır.
Kamu davasına katılan kimse duruşmalara katılıp delil ileri sürebilir ve delil araştırması yapılmasını isteyebilir. CMK m.215 ve 216’da öngörüldüğü üzere, her bir delil ortaya konulduktan sonra, muhakemenin diğer taraflarıyla birlikte katılana da delile karşı bir diyeceği olup olmadığı sorulur. Bu şekilde ona söz hakkı verilerek delillerin tartışılmasına imkan sağlanır. Dolayısıyla katılan sıfatını almak, muhakemenin gidişatını ve içeriğini etkileme şansını da beraberinde getirmiş olur.
Bunun dışında kamu davasına katılmış olmak ve katılan sıfatını almak, ilgili kimseye kanunyollarına da başvuru imkanı vermektedir. Yukarıda da incelediğimiz üzere, katılma talebinde bulunmayan bir kimsenin kanunyoluna başvuru imkanı hiçbir şekilde yoktur. Başvurusu haksız olarak reddedilen veya karara bağlanmayanların ise istisnai olarak kanunyoluna başvuru imkanı bulunmaktadır. Ancak kural olarak kamuyoluna başvurmak suretiyle kamu davasına katılma olmaz. Bu bağlamda yargılama sırasında verilen kararların veya hükmün hukuka aykırılıklar barındırdığı kanaatinde olan mağdur, suçtan zarar gören veya malen sorumlunun, bunlara karşı kanunyoluna başvurabilmesinin tek yolu katılma talebinde bulunmasından geçmektedir.
Katılmadan sonra verilen kararların katılana tebliği de ona tanınmış haklardandır. Nitekim CMK m.241/1’de “katılmadan önce verilmiş olan kararlar katılana tebliğ edilmez” denilmektedir. son olarak mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında, cinsel saldırı suçu ile alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Bununla birlikte mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz.
Kamu Davasının Düşmesi
Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde ceza mahkemesi tarafından kamu davasının düşmesine karar verilir. Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiş olan kamu davasının düşme sebepleri:
- Şikayete tabi suçlarda şikayetten vazgeçme
- Sanığın ölümü
- Genel af
- Dava zamanaşımı
- Ön ödeme
- Uzlaşma
- Soruşturma izni gereken durumlarda soruşturma izni verilmemesi
Bu sebeplerin varlığı halinde davanın düşmesine karar verilir ve dava sona erer.
Kamu Davası Cezaları Nelerdir?
Hüküm mahkemenin cezai uyuşmazlığa ilişkin olarak verdiği son kararı ifade eder. Uyuşmazlığı çözen, davanın esasını halleden, ceza davasını ve dolayısıyla ceza muhakemesi ilişkisini sona erdiren karardır. CMK 223/1’e göre;
- Beraat,
- Ceza verilmesine yer olmadığı,
- Mahkumiyet,
- Güvenlik tedbirine hükmedilmesi,
- Davanın reddi,
- Davanın düşmesi kararları hükümdür.
- Beraat: Aklanma anlamına gelmekte olup, fail hakkında cezaya hükmolunmaması halini ifade eder. Beraat sanık hakkında verilen kararlar içerisinde sanığın en lehine olan karardır. Beraat kararı aşağıdaki hallerde verilir: Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması,
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı: fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen sanığa ceza verilmeyen bir hüküm çeşididir. Sanık hakkında; yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması, yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi, meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması, kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi, hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen, etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık sebebinin varlığı, karşılıklı hakaret, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı, dolayısıyla, faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
- Mahkumiyet kararı: verilmesi sanığın cezalandırılması anlamına gelmektedir. Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilir (CMK m. 223/5). Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır.
- Güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi kararı: da suçun işlendiğinin sabit olduğu durumlarda verilebilir. Güvenlik tedbirleri işlenen suç ile bağlantılı olarak söz konusu fiili işleyen kişinin göstermiş olduğu tehlikelilik göz önünde bulundurularak suçun konusu ile ilgili veya suçun işlenişinde kullanılan araçla bağlantılı olarak uygulanan, eğitme, koruma altına alma, iyileştirme, tedavi etme, tehlikeliliği önleme amacı güden bir ceza hukuku yaptırımıdır.
- Davanın reddi kararı: aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa verilir. Aynı fiilden dolayı bir kez yargılanma “ne (non) bis in idem” kuralı geçerli olmalı ve dava reddedilmelidir.
- Düşme kararı: Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir.
Kamu Davası Hakkında Emsal Kararlar
10. Ceza Dairesi 2021/14499 E. 2021/14131 K.
- Kamu Davası Nedir?
Tüm bu açıklamalar ışığında, her ne kadar, sanıkta ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddenin niteliği ve miktarı, ele geçiriliş biçimi, şüpheli hakkında istihbari bilgi bulunması, sanığın hayatın olağan akışına uymayan savunması ve tüm dosya kapsamına göre, şüpheli hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmiş ise de;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172/2. maddesinde yer alan “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz” şeklindeki düzenleme karşısında, somut olayda, “Kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilemediği anlaşıldığından; İzmir 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 29/01/2021 tarihli ve 2021/357 değişik iş sayılı “kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın kaldırılması talebinin reddine” ilişkin kararının kanuna uygun olduğu anlaşıldığından kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
12. Ceza Dairesi 2021/4223 E. 2021/8898 K.
- Kamu Davası Nedir?
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04/06/2020 gün ve 2018/6-472-2020/262 sayılı ilamında, “sanık hakkında açılan kamu davasına katılma hakkı bulunan suçtan zarar görene CMK’nın 233. maddesi uyarınca duruşma gününü bildirir çağrı kağıdı tebliğ edilmesi ve CMK’nın 234/1-b maddesinde sayılan hakları kullanma imkanının tanınması gerekirken, bunun yapılmamasının, duruşmadan haberdar edilmeden yargılamaya devam edilerek delil sunma hakkı elinden alınan suçtan zarar gören yönünden hak kısıtlaması niteliğinde olduğunun” belirtilmesi karşısında, suçtan zarar gören… adına İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne duruşma günü usulüne uygun olarak bildirilip, davaya katılma imkanı sağlanmadan hüküm tesis edilmesi suretiyle CMK’nın 234. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün sair yönleri incelenmeksizin isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 15/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
6. Ceza Dairesi 2021/24184 E. 2021/20208 K.
- Kamu Davası Nedir?
Sanıkların üzerlerine atılı 5237 sayılı TCK’nın 150/1. maddesi delaletiyle aynı Yasa’nın 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunun, takibinin şikayete tabi olduğu, 5237 sayılı TCK’nın 73/5. maddesine göre, takibi şikayete bağlı suçlarda sanıklardan biri hakkındaki vazgeçmenin diğer sanıklara da sirayet edeceğinin hüküm altına alındığı, mağdur …’ın 23.10.2020 tarihli oturumda sanık …’tan şikayetçi olmadığını beyan etmesi ve şikayetin bölünmezliği kuralı gereğince, vazgeçmenin diğer sanıklar … ve …’ı da kapsadığının anlaşılması karşısında 5237 sayılı TCK’nın 73/4. ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar …, … ve …’dan şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması hususu da belirlenmiş olup, bu yönden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 22/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Ceza Dairesi 2021/12997 E. 2021/22297 K.
- Kamu Davası Nedir?
Sanığa yüklenen suçun yasa maddesinde öngörülen cezanın türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e maddesinde belirlenen 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin, zamanaşımını kesen son işlem olan sorgusunun yapıldığı tarih olan 14.12.2010 tarihinden karar tarihine kadar dolduğu, beraat kararının kesinleşme tarihi dosyada bulunmamakta ise de; iddianame ve iftira suçu nedeniyle sanığın sorgusunun beraat kararından sonra yapılması nedeniyle, mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden tebliğ namedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Bozmaya uyularak; mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen düşme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan katılan vekilinin, zamanaşımının gerçekleşmediğine yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 08.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. Ceza Dairesi 2020/3311 E. 2021/9063 K.
- Kamu Davası Nedir?
Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki araçla meskun mahal içerisinde, hız limitinin azami 50 km olduğu, bölünmüş, asfalt kaplama cadde üzerinde Milas’tan Bodrum istikametine seyri sırasında havanın yağışlı ve zeminin kaygan olması sebebiyle olay mahalline geldiğinde virajı alamayarak aracın hakimiyetini kaybetmesi sonrasında yol kenarındaki ağaca çarpması sonucu sanığın, aşamalardaki beyanları ile sabit olmak üzere hız limitinin üzerinde 70-80 km hızla seyrederek aracının hızını yol ve hava şartlarına uydurmadığından asli kusuru ile araçta ön yolcu koltuğunda bulunan eşi maktul …’in ölümüne sebebiyet verdiği olayda; sanık üzerine atılı eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 22/6. maddesi kapsamında kaldığından bahisle sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/4-b. maddesi uyarınca beraat kararı verilmesinde, mahkemenin kabul ve takdirinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının delillerin takdirinde hataya düşülerek ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiği yönündeki temyiz itirazlarının reddi ile hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 21/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.