Cebir Suçu ve Cezası (TCK 108. Madde)

Cebir Suçu ve Cezası (TCK 108. Madde)

cebir sucu tck 108

Cebir suçu; maddi güç kullanarak bir kimsenin belli bir davranışta bulunmaya zorlanmasıdır. Halk dilinde zor kullanma olarak da bilinen cebir suçu ve cezası TCK 108. Maddede düzenlenmiştir. Tehdit, şantaj ve yağmaya çok benzemesine rağmen onlardan ufak ayrıntılarda ayrılır. Cebir kullanma suçu; bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için zor kullanılması demektir. Cebir suçu, TCK 108. maddesinde “Hürriyete Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesine rağmen, yaralama suçunun nitelikli hali olarak da uygulamada kabul edilmektedir. Cebir suçunu meydana getiren fiiller şunlardır;

  • Mağduru bir şeyi yapmaya zorlama,

  • Mağduru bir şeyi yapmamaya zorlama,

  • Bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için mağduru zorlama.

Aslında bu suç, tipik yaralama suçudur. Bu suç, mağdurla fail arasında fiziksel bir teması gerektirir. Fiziksel bir temas gerçekleşmeden bu suç gerçekleşmez. Yaralamadan farkı, mağdurun iradesinin yönlendirilmesinin amaçlanmasıdır. Yani yaralamada eylemin mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için değil, bunlar dışında bir nedenle gerçekleştirilmesi gerekir. Örneğin; bir kimse aracının önüne başka birisinin aracını park ettiğini görüp, o kimseden aracını kaldırmasını istemesine karşın, o kimse bu isteği yerine getirmediğinden bahisle onu döver ve aracı oradan çekmesini isterse cebir suçu işlenmiş olacaktır.

Cebir suçunun koruduğu hukuki yarar, vücut dokunulmazlığı, kişinin karar verme ve hareket özgürlüğüdür. Çünkü, kişinin vücut bütünlüğü ihlal edilerek bir şeyi yapması veya yapmaması istenmektedir. Cebir suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlığını taşıyan İkinci Kısmının Hürriyete Karşı Suçlar başlıklı Yedinci Bölümünün 108. maddesinde yer almaktadır. 765 sayılı eski TCK’ dan farklı olarak yeni 5237 sayılı TCK’ da ayrı bir hükümle düzenlenen cebir suçunun özelliklerini, unsurlarını, cezasını, görevli mahkemeyi, zamanaşımını, uzlaşmayı, şikayet süresini, adli para cezası, erteleme ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması hususlarını bu makalemizde inceleyeceğiz.

cebir sucu nedir
cebir sucu nedir

Cebir Suçu Nedir?

Cebir suçu; maddi güç kullanarak bir kimsenin belli bir davranışta bulunmaya zorlanmasıdır. Halk dilinde zor kullanma olarak da bilinen cebir suçu ve cezası TCK 108. Maddede düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere Latince karşılığı “vis compulsiva” olan cebir, gerçek veya var olduğu sanılan bir engeli ortadan kaldırmak için fiziki enerji kullanmaktan ibarettir. Dolayısı ile fiziki güç kullanarak bir kimsenin belli bir davranışta bulunmaya zorlanması ile cebir suçu oluşacaktır. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. Cebir halinde kişi bir acı hissetmektedir ve bu acının etkisiyle belli bir davranışı gerçekleştirmeye zorlanmaktadır. Buna karşılık, tehdit hâlinde, kişi bir tecavüzün, kötülüğün ileride meydana geleceği bildirilerek korkutulmaktadır.

Cebir suçu; failin, bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi amacıyla başka bir kişiye karşı zor kullanması veya o kişiyi yaralamasıdır. Cebir suçu bağımsız olarak işlenebilmesinin yanı sıra genellikle diğer çoğu suç tipinin tamamlayıcı bir unsurudur. Cebir suçu Türk Ceza Kanununda Kişilere Karşı Suçlar başlıklı kısmın Hürriyete Karşı Suçlar başlıklı bölümünde şu şekilde düzenlenmiştir:

Madde 108 – Cebir Suçu

  1. Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.

Görüldüğü üzere cebir suçu bir bakıma, yaralama suçunun nitelikli yani daha ağır cezaya hükmedilen bir halidir. Cebir, hürriyete karşı işlenen suçlar bölümünde yer almasına rağmen işleniş biçimi nedeniyle kasten yaralama ile karıştırılan bir fiildir. Bunun sebebi her iki fiilde de kişinin vücut bütünlüğüne müdahalenin olması ve cebir suçunun işlenmesi halinde uygulanacak yaptırım konusunda kanun koyucunun TCK md.86 kasten yaralama suçuna atıf yapmasıdır. Bu düzenlemede, cebir kullanma suçuyla ilgili olarak öngörülen ceza, kasten yaralama suçundan dolayı verilecek cezanın belli bir oranda artırılmasından ibarettir. Cebir suçu aynı zamanda kasten yaralama suçunun nitelikli hali olarak kabul edilmektedir.

Madde metninde cebir suçu, mağduru bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için zorlama şeklinde karşımıza çıkar. Cebir aslında yaralama suçunda olduğu gibi insan vücuduna acı verici fiziki bir müdahale ile icra edilir. Yani cebir ile ilgili fiiller aynı zamanda kasten yaralama suçuna da vücut veren fiillerdir. Fakat kasten yaralama suçundan farklı olarak, bahse konu fiillerin icra ediliş amacı suçun niteliğinin cebir olarak kabul edilmesi şeklinde kanunda düzenlenmiştir.

Cebir Suçu Şartları Nedir?

Failin, zor kullanması ile mağdurun iradesinin bozulmasına ve yönlendirilmesine neden olması halinde suç tamamlanmış olur. Suçun oluşmasına elverişli olmak şartıyla, kullanılan fiziksel gücün az veya çok olması fark etmez. Şartları genel olarak yaralamaya benzemekle birlikte failin amacı konusunda yaralamadan fazlasıyla ayrılır. Bu sebeple cebir suçunun şartlarını bilmek çok önemlidir. Bu şartlar;

  • Fail, bu suçu bilerek ve isteyerek yapmalıdır. Yani fail kendi özgür iradesiyle mağdura karşı zor kullanmalıdır veya onu yaralamalıdır.
  • Mağdurun suçun neticesinde yaptığı şeyi, failin zor kullanması ile yapmış olması gerekir.
  • Fail mağdurun vücut bütünlüğünü ihlal etmelidir. Fiziksel bir şekilde onu zorlamalıdır.

şeklindedir. Cebir suçu, yukarıda da bahsettiğimiz üzere kanunda belirtilen bazı suç tiplerinin tamamlayıcı unsurudur yani kanunda belirtilen suçun işlenebilmesi için cebir suçunun da işlenmesi gerekir. Örneğin; TCK’nin 148. maddesinde düzenlenen Yağma suçunun işlenebilmesi için failin mağduru ya tehdit etmesi gerekir ya da ona karşı cebir kullanması gerekir.

  • Bir şeyi yapmaya zorlama: Örneğin, aracının önüne başka bir aracın park ettiğini görüp çekmesini istemesine karşın aracını çekmeyen kişiyi isteğini yerine getirmediğinden bahisle dövmesi ve aracı oradan çekmesini istemesi
  • Bir şeyi yapmamaya zorlama: Örneğin; dayısının yeğeninin okula gitmemesi için çantasını saklaması ve yeğenini yaralaması
  • Bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için mağduru zorlama: Örneğin; failin mağdura ait dükkanın bahçesinden ablasının dükkanına geçmek için müsaade istemesi izin vermemesi üzerine mağduru hırpalaması.
cebir sucu cezasi
cebir sucu

Cebir Suçu Unsurları

  • Fail

Bu suçta fail açısından TCK’nın 108. Maddesi metninde özel olarak aranan bir özellik bulunmamaktadır. Bu suç özgü suç tiplerinden değildir. Kanunda suç olarak tanımlanan fiili işleyen kişi suçun failidir. Cebir suçunun özgü bir suç olmayıp genel suç olarak düzenlenmesinden dolayı faili gerçek kişi olmak kaydı ile herkes olabilir. Cebir suçunun faili olabilmek için herhangi bir özellik aranmamaktadır.  Eğer fail zor kullanma yetkisine sahip bir kamu görevlisi ise ya da kişilere karşı görevinin gereği olarak zor kullanma yetkisi yasayla kendisine verilen bir kişi ise bu kişilerin gerçekleştirdikleri zor kullanma yetkisi içindeki cebir eylemi suç oluşturmayacaktır.  Ancak, bu kişiler zor kullanma yetkisinin sınırını aştıklarında, haklarında 5237 sayılı TCK’nun 256. maddesi yani ‘’Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması’’ suçu uygulama alanı bulacaktır. Ancak zor kullanma yetkisine sahip olmayan kamu görevlisi nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cebir fiilini uygularsa öncelikle TCK m.86/1-2 uyarınca ceza belirlendikten sonra 3-d. fıkrasınca artırılır. Son olarak ise TCK m.108 maddesi uygulanır.

  • Mağdur

Cebir suçunun madde düzenlemesinde “kişi” den söz edildiği için bu suçun mağduru gerçek kişi olmak şartıyla herkes olabilir. Mağdur açısından özgü bir durum söz konusu değildir. Ancak, bu fiil, üstsoy, altsoy, eşe, kardeş veya beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı işlenirse; bu durumda TCK m. 86/3 gözetilerek cebir suçundan hüküm kurulur. Her ne kadar tüzel kişiler, suçun kişi özgürlüğüne karşı suçlardan olması sebebiyle bu suçun mağduru olamasa da tüzel kişilerin organlarını oluşturan kişilerin cebir suçunun mağduru olmasında bir engel yoktur. Mağdurun isnat yeteneğine sahip olması gerekmez. Cebirde kural olarak mağdurun beden bütünlüğüne yönelik bir saldırı bulunması yeterli olmakla birlikte mağdurun failin yaptırmak istediği şeyi anlaması beklenmez. Öyle ki cebir gerçekleştiğinde; temyiz kudretine sahip olmayan çocuk, akıl hastası gibi isnat yeteneği olmayan ya da eksik olanlar bu suçun mağduru olabilirler. Cebir suçu kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla işlenirse m.265’de düzenlenmiş bulunan görev yaptırmamak için direnme suçuna vücut verecektir.

  • Suçun Konusu

Suçun hukuki konusu, hukuk tarafından korunan hukuki değer ya da hukuki menfaat olarak nitelendirilen; ceza normları ile de koruma altına alınan menfaat ve değerlerdir. Cebir suçunda korunan hukuki yarar, bireylerin kendi başlarına karar alma ve böyle alınmış bir karara göre hareket etme, irade özgürlüğü ve bu kapsamda olmak üzere kişinin vücut bütünlüğüdür. Cebir suçunun konusunu mağdurun bedeni, fiziki yapısı oluşturur. Bu suç mağdurun bedeni üzerinde yani fiziki varlığı üstünde işlenir. Bu suçla korunan hukuki yarar kişinin iradesi olsa bile; bu suçun işlenmesiyle sağlanmak istenen kişinin iradesi bir şeyi yapmak istemesine rağmen mağdura karşı fiili gerçekleştirerek; bedeni üzerinde engeller oluşturmak suretiyle bedeni ile iradesinin çatışmasıdır. Tehdit, şantaj gibi diğer hürriyete karşı suçlardan farklı olarak cebirde kişinin beden bütünlüğüne yönelik bir saldırı mevcuttur. Bu nedenle cebir suçu diğer hürriyete karşı suçlardan farklı olarak ayrıca kişinin ruh ve beden bütünlüğü de korunmaktadır.

  • Fiil

Kanundaki tanımında da belirtildiği üzere cebir suçu seçimlik hareketli bir suçtur ve üç farklı şekilde işlenebilir; mağduru bir şeyi yapmaya zorlama, mağduru bir şeyi yapmamaya zorlama veya failin bir şeyi yapmasına mağdurun müsaade etmesini sağlama. Mağdur üzerinde, mağdurun iradesini belirli bir yönde etkileme amacıyla mağdura fiziksel güç, şiddet uygulanması halinde cebir kullanma suçu oluşur.  Cebir kullanma suçu daha önce de bahsettiğimiz gibi tipik bir yaralama suçudur. Bu suç, mutlaka mağdurla fail arasında, fiziksel bir teması gerektirmektedir. Fiziksel bir temas gerçekleşmeden bu suçun işlenmesi olanağı yoktur. Cebir suçunun oluşması için failin bir davranışta bulunması gerekir. Bu davranış sonucu mağdurun canının acıması önemli değildir.

Koşulları oluştuğunda mağduru itmek bile yaralama suçunu oluşturduğu gibi, mağduru itelemek, tutmak, ona vurmak da cebir suçunu oluşturur. Hatta belki yaralama sayılamayacak tutmalar bile cebir suçu kapsamında değerlendirilebilir.  Ancak, cebir suçunu yaralama suçundan ayıran husus, yaralamada, eylemin mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için değil, bunlar dışında başka bir nedenle de gerçekleştirilmesinin mümkün olmasıdır. Şuna da değinmekte fayda vardır; failin cebir teşkil eden fiili zorlaması sonucu, mağdurun herhangi bir acı duyması gerekmediği gibi, failin cebir ile ulaşmak istediği sonuçların gerçekleşmiş olması da aranmaz. Yani, failin belli bir amaçla uyguladığı cebir sonucunda gerçekleşmesini istediği davranış yapılmamış olsa dahi suç tamamlanmaktadır.

  • Manevi Unsur

Ceza hukukunda manevi unsur, işlenen fiil ile fail arasındaki bağı ifade eder dolayısıyla suçu kasıtla mı taksirle mi işlendiğini belirtir. Cebir suçu genel kastla işlenen bir suçtur. Başka birisinin bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını veya o şeyin yapılmasına müsaade edeceğini kendi hareketinin sonucu olarak öngörmek suretiyle o kişiyi zorlama bilinç ve iradesiyle hareket etmek bu suçun kast ögesini oluşturur. Failin amacı mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisine müsaade etmesi dışında bir amaç ise, cebir suçu oluşmayacaktır. Örneğin; failin cebir suçunu maddede sayılan hususlar dışında başka bir amaçla işlemesi halinde, mesela maddi bir çıkar sağlamak için gerçekleştirdiğinde cebir suçu değil yağma suçu söz konusu olacaktır.

  • Nitelikli Unsurlar

Suçun temel şekline ilave edilen ve cezanın artırılmasını veya indirilmesini gerektiren hallere, suçun nitelikli halleri denilmektedir. Böyle durumlarda kanunda belirtilen suçun basit halinin yanında ek bir hareket, bir unsur ortaya çıkacaktır. Cebir suçuna ilişkin maddede herhangi bir ağırlaşmış veya hafifleşmiş nitelikli hale yer verilmemiştir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi aslında cebir suçu kasten yaralama suçunun ağırlaştırılmış nitelikli bir hali sayılabilir. Bunun yanında yine yukarıda bahsettiğimiz bazı durumlarda cebir suçu işlense bile kişiye ceza verilmeyebilir veya kişi cebir yerine başka bir suç tipinden sorumlu tutulabilir. Bu sebeplerden ötürü cebir suçu kendi başına nitelikli hallere sahip bir suç tipi değildir.

cebir sucu cezasi ne kadar
cebir sucu cezasi

Cebir Suçu Cezası Nedir?

  • Cebir Suçunun Temel Halinin Cezası

Cebir suçunun yaptırımı, fiilin oluşturduğu kasten yaralama suçu için tayin olunacak cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılmasıdır. Öncelikle kasten yaralama veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçlarına göre (TCK m.86 ve m.87) verilecek ceza belirlenecek ve bu ceza üzerinden belirtilen oranda artırım yapılacaktır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi cebir suçunun oluşması için istenilen amacın gerçekleşmesi koşulu yoktur. Amaç gerçekleşmiş ise bu husus 61’inci madde uyarınca cezanın bireyselleştirilmesinde, temel cezanın tayininde nazara alınabilir.

  • İndirim Halleri

TCK’da cebir suçuna ilişkin bir indirim hali düzenlenmemiştir. Ancak bazı hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde cezasızlığa hükmolunabilir ya da hakimin takdiri indirim uygulaması ile cezada indirime gidilebilmektedir. Failin kusurluluğunu etkileyen haller aşağıdaki gibidir:

  • Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi
  • Zorunluluk hali
  • Haksız tahrik
  • Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik
  • Akıl hastalığı
  • Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma

Cebir Suçu Özel Görünüş Şekilleri

  • Teşebbüs

Cebir suçu teşebbüse elverişli suçlardandır. Bu suçta mağdur bir şey yapmaya veya yapmamaya ya da failin yapmasına izin vermeye zorlanmaktadır. Bu zorlamanın gerçekleştiği anda fiil tamamlanmaktadır. Cebir suçunun teşebbüs aşamasında kaldığından bahsedilebilmesi için failin elinde olmayan nedenlerden ötürü icra hareketlerini tamamlayamaması gerekir. TCK 35. maddesi teşebbüsü, kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması hali olarak düzenlemiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere teşebbüs kasıtlı suçlara mümkünken, taksirle işlenen suçlarda teşebbüs mümkün değildir. Cebir de yaralama suçunun bir türü olduğu için kasıtlı haline teşebbüs mümkünken taksirli haline teşebbüs mümkün değildir.

Örneğin; bir kimse, bir şeyi yapması ve yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için başka bir kişiye cebir kullanmak üzere hareket edip ve fakat araya girenlerin engellemesi ile icra hareketlerini tamamlayamazsa bu gibi hallerde, cebir kullanma suçu teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.

  • İştirak

TCK 37. madde gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesidir. Yine madde metninden anlaşılacağı üzere iştirak kurumunun oluşması için ortada bir suç işleme kararı ve fikir ve eylem birliği olması gerekmektedir. Cebir kullanma suçu iştirak açısından genel kurallara tabi olup, herhangi bir özellik göstermez. Suça azmettiren ya da işlendiği sırada yardım eden kişiler kanundaki durumlar gözetilerek cezalandırılırlar. Suçun birlikte işlenmesi halinde ise TCK 37’inci maddesi uyarınca cezalandırma söz konusu olur. Cebir altında suç işleyen kişi ise TCK m.28 gereği sorumlu tutulmaz. Bu durumda, araç olarak kullanılan kişi mağdur konumunda bulunduğu için kusuru bulunmadığından dolayı cezalandırılmaz. Bu gibi hallerde cebir uygulayarak suç işlettiren fail bu suçtan dolayı cezalandırılır.

  • İçtima

Cebir suçu TCK’da ayrı bir maddede düzenlenmiş genel ve tamamlayıcı bir suç tipidir. Bu nedenle kural olarak cebir ile birlikte başka suçların işlenmesi halinde gerçek içtima hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşacaktır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok ihlal etmesi, dolayısıyla ile failin birden çok suçtan değil tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK’nun 44. maddesi fikri içtimai ise şöyle anlatmaktadır: ‘’İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçlardan dolayı cezalandırılır.’’

İçtima kurumlarından olan zincirleme suç kavramı da TCK m.43’te düzenlenmektedir. Buna göre; bir kimseye karşı bir şeyi yapması ve yapmaması ya da bir şeyi yapmasına müsaade etmesi için kullanılan fiziki gücün aynı mağdura karşı değişik zamanlarda, birden fazla kez kullanılması halinde TCK m.43/1 gereği zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Fail, aynı saikle TCK m. 108’de öngörülen hareketi, birden fazla kişiye karşı tek bir eylemle işlemesi halinde yine TCK m.43/2 gereği zincirleme suç hükümlerinden cezalandırılacaktır. Örneğin; fail bir şeyi yapması veya yapmaması ya da bir şeyi yapmasına müsaade etmesi için bir olayda iki kişiyi iteklerse TCK m.43/2 gereği ceza artırılacaktır.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Kanunda belirtilen belli başlı suç tiplerinin dışında, yani cebir kullanma suçunun araç olmadığı suç tipleri haricinde, fail sadece cebir suçundan dolayı cezalandırılacaktır. Ancak fail, cebir suçunun araç olduğu başka bir suç işlerse bu sefer cebir suçundan değil söz konusu suçtan cezalandırılacaktır. Örneğin; cebir, kamu görevlisine karşı görevini engellemek için gerçekleştirilirse cebir suçu değil, TCK m.265’te düzenlenen ‘’Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu’’ oluşur. Veya; kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak amacıyla cebir kullanılırsa TCK’nun 109/2. maddesinde belirtilen nitelikli hal oluşur.

Cebir Suçu Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  • Cebir Suçu Adli Para Cezasına Çevirme

Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Kanunda cebir suçunun cezası olarak kasten yaralama suçundan verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılması öngörülmüştür. Kasten yaralama suçunda ise, ilk fıkrada belirtilen hal işlendiği zaman adli para cezasına hükmedilmez. İkinci fıkradaki durumlar gerçekleştiğinde ise belli seviyede bir adli para cezasına hükmedilebilir. Bundan sebeple cebir suçu kasten yaralamanın temel halinin şekliyle işlendiğinde adli para cezasına hükmedilmesinin olanağı yoktur. Ancak cebir suçu, kasten yaralamanın ikinci fıkrasında belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeyde işlendiyse, hâkim burada fail hakkında adli para cezasına hükmedebilir.

  • Cebir Suçu Erteleme

Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Erteleme, TCK m. 51/1’de; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır” şeklinde düzenlenmiştir. Cebir nedeniyle verilen cezanın 2 yıl ve altında olduğu hallerde hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür. Mahkemece kişinin suçlu olduğu tespiti gerçekleştirilmiştir ve kişi hakkında mahkemece bir hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen yargılama sonucundaki bu hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Cebir suçunun cezalandırılmasında, bahsedilen erteleme kararının verilmesi mümkündür.

  • Cebir Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Sanık hakkında belirlenen cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. (hagb makalemiz için tıklayın).  Kanunda belirtilen şartlar gerçekleştiği takdirde ve mahkeme tarafından sanığa 2 yıl veya altında bir hapis cezası verilirse yine mahkemenin takdiri ile fail hakkında Hagb kararı verilebilir.

Cebir Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

  • Soruşturma Aşaması

Şikayet, TCK m. 73’te; “Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Bir suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olabilmesi için kanunda bu durumun açıkça belirtilmesi gerekir. Cebir suçunun düzenlendiği kanun maddesinde, bu suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu belirtilmediği için şikayet gerekmeyecek, soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından re’sen takip edilecektir. Cebir  suçu şikayete bağlı suçlardan değildir. Bu sebeple bu suç oluştuğunda ve soruşturma makamları tarafından öğrenildiğinde re’sen soruşturma işlemleri başlatılacaktır.

Savcı, suçun işlendiği ile ilgili bilgi edindikten sonra araştırmaya koyulacak ve bu araştırmada şüphelinin aleyhine ve lehine olan delilleri toplayacaktır. Savcı, araştırması sonucunda yeterli delile ulaşırsa iddianame düzenleyerek dava açacak; aksi takdirde kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verecektir. Savcının bir iddianame düzenlemesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphenin varlığı gerekmektedir. Yeterli şüphe şartının aranmasının temel nedeni ise kişilerin gereksiz yere yargılanmalarının önüne geçilmesini sağlamaktır.

TCK m. 108 de düzenlenen cebir suç şikayete bağlı suçlardan değildir. Adli makamlarca resen kovuşturulur. Cebir sonucu gerçekleşen tıbbi yaralama basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek olsa bile, bu suç ayrı bir suçtur. Ayrıca bu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu konusu da 108. Maddede yer almamaktadır. Dolayısıyla resen soruşturmanın kural olduğu düşünülürse cebir sonucu basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama fiilinin oluşması durumunda takibi şikayete bağlı değildir.

  • Kovuşturma Aşaması

Soruşturma aşamasının iddianame düzenlenip kamu davası açılarak tamamlanmasının akabinde artık bir ceza davasının varlığından bahsedilir ve kovuşturma aşamasına geçilmiş demektir. Başka bir deyişle, kovuşturma evresi, iddianamenin kabul edilmesi veya kabul edilmiş sayılması ile başlar. Kovuşturmanın içinde farklı evrelerden bahsedilebilir; duruşma hazırlığı, duruşma, hüküm ve kanun yolu bu evrelerdendir. Soruşturmanın tamamlanması sonrasında cebir suçuna ilişkin kovuşturma aşaması gerçekleştirilecek ve kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek sonuç ceza belirlenecektir.

Cebir Suçu Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma karar için hâkim kararı aranmamaktadır. Gözaltı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun  91.maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan bu düzenlemeye göre Cebir suçunda Cumhuriyet Savcısının vereceği kararla şüpheli gözaltına alınabilecektir.

Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanununda en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın 100. Maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli veya sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır. Ceza yargılamasında aslolan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman bir istisnai nitelikte olan koruma tedbiridir Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla cebir suçu basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralama (TCK m.86/2) ile gerçekleşirse bu hal için tutuklama kararı verilemez.

Cebir Suçu Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Şikayet Süresi

Cebir suçu, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Dolayısıyla savcılık makamı suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez kendiliğinden soruşturma başlatmak zorundadır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi cebir suçu şikâyete tabi değildir yani re’sen soruşturulur ve kovuşturulur. Yani sizin savcılığa, polis veya jandarmaya yaptığınız ihbar sonucu bu suç soruşturulur. Bu ihbarda bulunmak için ise 8 yıllık zamanaşımı süresini geçirmemek gerekir.

  • Zamanaşımı

Dava zamanaşımı suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Cebir eylemi neticesinde TCK. 108. maddesinde cebir suçunun temel halinde TCK. 66/1 maddesi uyarınca dava zamanaşımı suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır.

  • Uzlaşma

Ceza hukukunda uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanunun 253. ve 254. Maddelerinde düzenlenmiştir ve suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaştırma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir. Ancak cebir suçuna, uzlaşma kapsamında yer verilmemiştir. Bu nedenle fail cebir suçunu işlediği takdirde uzlaşma isteminde bulunamaz.

Uzlaştırma hakkında detaylı bilgiyi buradan alabilirsiniz. https://alternatifcozumler.adalet.gov.tr/
  • Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş bir kişisel cezasızlık ya da ceza da indirime sebep olan kurumdur. Etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için düzenlenmemiştir. Kimi suç tipleri için öngörülen etkin pişmanlık hükümleri, kanunilik ilkesi gereğince yalnızca düzenlenmiş olduğu suç tipleri bakımından uygulanabilecek bir hukuki müessesidir. Cebir suçunun hiçbir hali için etkin pişmanlık kurumu düzenlenmemiştir.

  • Görevli Mahkeme

Cebir suçunda belirlenen ceza, kasten yaralama sonucu verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılması sonucu belirleneceği için, belirlenecek ceza en fazla 4 buçuk yıl olabilir. Bu sebeple belirlenen ceza sınırı 10 yılın altında kaldığı için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi olur. Cebir suçu işlendiği takdirde dava Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür.

Cebir Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Ceza Dairesi -1.6.2015, 7676- 2015/30232 K.

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın, istediği ilacı yazmayan katılana “ilacı yazmanız için illa sizi dövmemiz mi lazım, illa sizi vurmamız mı lazım” biçiminde sözler söyleyip akabinde darp ettiği eyleminde, söylenen sözlerin yaralama iradesini açıklamaya yönelik olması nedeniyle sadece cebir suçunun oluştuğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, tehdit suçundan da ayrıca mahkumiyet hükmü kurulması bozma nedenidir.


Yargıtay 4. Ceza Dairesi -1.11.2011 gün,2009/13053 E.-2011/19863 K.

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın, ayrı yaşadığı eşi mağdureyi eve geri dönmesini sağlamak ve boşanma davasından vazgeçirmek amacıyla yaralama eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 108. Maddesinden düzenlenen “cebir” suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmamış ise de karşı temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.


Yargıtay 3. Ceza Dairesi 07.07.2015 gün, 3785/24048

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın aleyhine icra takibi yapan müşteki avukatı taşınmazları üzerindeki haczi kaldırmasını talep ettiği müşteki avukatın bu hususu kabul etmemesi nedeniyle müştekiyi buna zorlamak için yaraladığı, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 108/1. maddesindeki cebir suçunu oluşturduğu ve söz konusu madde uygulanarak cezanın artırılması gerektiği gözetilmede yazılı şekilde eksik ceza tayini…


Yargıtay 3. CD 18.04.2007 tarihli, 2006/7207 Esas, 2007/3495 Karar

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde
  1. Mağdur Z.Ç… hakkında Erzurum N. Hastanesi Baştabibliği tarafından düzenlenen 03.07.2001 tarihli raporda yaralama sonucu mağdurun yaşamsal tehlike geçirmeksizin çene kemiğinde kırık meydana geldiğinin bildirilmiş olmasına göre, 5237 sayılı Yasanın 87/3. maddesinde belirtildiği üzere kırığın hayat fonksiyonlarına etkisini tespit eden yeni bir adli rapor aldırılıp, hükümden sonra 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 4. maddesi ile 5237 sayılı Yasanın 87/3. maddesinde yapılan değişiklik gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
  2. Şartları oluşmadığı halde sanık hakkında 5237 Yasanın 87/3. maddesi ile tayin olunan cezada aynı Yasanın 108/1. maddesi uyarınca artırıma gidilmesi,

Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK’un 326. maddesi uyarınca kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA…


Yargıtay 4. CD 01.06.2015 tarihli,2015/7676 Esas, 2015/30332 Karar

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın, istediği ilacı yazmayan katılana ‘ilacı yazmanız için illa sizi dövmemiz mi lazım, illa sizi vurmamız mı lazım’ biçiminde sözler söyleyip akabinde darp ettiği eyleminde, söylenen sözlerin yaralama iradesini açıklamaya yönelik olması nedeniyle sadece cebir suçunun oluştuğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki ‘fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi’ çerçevesinde alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, tehdit suçundan da ayrıca mahkumiyet kurulması bozmayı gerektirmiştir.


Yargıtay 4.CD 06.03.2013 tarihli, 2010/17352 Esas, 2013/6292 Karar

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanık Serkan D.’nin mağdura ait dükkanın bahçesinden ablasının evine geçmek için izin istemesi, mağdurun da izin vermemesi nedeniyle aralarında çıkan tartışmanın şiddetlenmesi üzerine birbirlerini hırpaladıklarını savunması karşısında, sanığın mağduru bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesini (somut olayda bahçeden geçmeye izin vermesini) sağlamak amacıyla mı, yoksa mağdurun bahçeden geçmesine izin vermemesinden doğan kızgınlıkla mı yaraladığı belirlenerek sonucuna göre TCK’nın 108. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi yerine, yetersiz gerekçeyle anılan madde uygulanarak fazla cezaya hükmedilmesi…

Cebir Suçu Örnek Şikayet(İhbar) Dilekçesi

………  (Suçun İşlendiği Yer Buraya Yazılacak) Cumhuriyet Başsavcılığı’na

Müşteki  : İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres

Vekili      : Av. Umur YILDIRIM

Şüpheli  : İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres

Suç           : Cebir Suçu (TCK m. 108)

Suç Tarihi ve Yeri : …/…/…

Konu     :Şüpheli …’nın 5237 sayılı TCK’nun madde 108 ‘’Cebir’’ suçundan ve şüpheli hakkında tarafınızca da tespit edilecek diğer suçlardan cezalandırılması.

Açıklamalar

  • Şüpheli … isimli şahıs, …/…/…. tarihinde müvekkilim …’yı arayarak müvekkilimin kendi arabasını ona satmasını istemiştir. Ancak bu araba için, aracın ortalama piyasa değerinden çok daha aşağı bir fiyat önermiştir.
  • Bu fiyat üzerine müvekkilim, doğal olarak ve sakin bir dille kendisine arabasını satmayacağını belirtmiştir.
  • Bu telefon görüşmesinin yaşandığı günü takip eden gün şüpheli … isimli şahıs müvekkilimin iş yerinin önüne gelerek müvekkilimin çıkış saatini beklemiştir.
  • Müvekkilim işten çıktıktan sonra şüpheli şahıs, bir önceki günkü önerisini tekrarlamış ve müvekkilimin üzerine yürümüştür. Ancak müvekkilimin yine bu teklifi reddetmesi üzerine şüpheli şahıs müvekkilime yumruk atarak ‘’Bu arabayı bana satacaksın’’ demiştir.
  • Bu hareket üzerine korkan müvekkilim şüphelinin söylediklerini kabul ederek arabasını satmayı onaylamıştır. Ardından müvekkilim ve şüpheli notere gidip söz konusu arabanın satışını gerçekleştirmişlerdir.
  • Şikayet konusu olayda cebir suçunun oluştuğu açıktır. Bu sebeple müvekkilim adına bu suçtan dolayı şikayette bulunmak hasıl olmuştur.

Hukuki Sebepler  : TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

Hukuki Deliller    : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar, noterde yapılan satış işleminin bir örneği, müvekkilimin vücudun yer alan ve uzman doktor tarafından teşhis edilen darp izleri ve ilgili her türlü yasal delil.

Sonuç ve İstem : Şüpheli …’nın ; müşteki müvekkilim …’yı, kendi arabasını şüphelinin belirttiği fiyata şüpheliye satması için öneride bulunduğu, müvekkilim tarafından reddedilen bu öneri üzerine şüpheli …’nın müvekkilime yumruk atarak ve ‘’Bu arabayı bana satacaksın!’’ diye bağırarak müvekkilime karşı zor kullandığı ve bunun sonucunda iradesi sakatlanan müvekkilimin çaresiz kalması sonucu beraber notere giderek satış işlemini gerçekleştirdikleri sebeplerinden ötürü şüpheli …’nın 5237 sayılı TCK’nun 108. maddesinde değinilen ‘’Cebir’’ suçunun işlenmesinden ve resen değerlendirilecek nedenlerle, şüpheli hakkında ilgili sevk maddeleri nedeniyle kamu davası açılmasına ve yargılama sonunda cezalandırılmasına karar verilmesini, saygıyla arz ve talep ederiz. …/…/….

                Müşteki Vekili

          Av. Umur YILDIRIM

X
kadim hukuk ve danışmanlık