Kasten yaralama suçu; kasıtlı bir eylem ile kişinin vücut bütünlüğüne zarar verme suretiyle meydana gelmektedir. Kasten yaralama suçu ile bir kimsenin vücuduna acı verilmesi, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktadır. Kasten yaralama suçu ile korunan hukuki değer mağdurun beden bütünlüğü, başka bir ifade ile vücut dokunulmazlığıdır. Hukuka aykırı bir eylemin kasten yaralama suçu oluşturabilmesi için eylemin mağdurun “vücuduna acı vermesi”, “sağlığını bozması” veya “algılama yeteneğini bozması” gerekir. Netice olarak üç halden herhangi biri gerçekleşmemişse, fiil yaralama suçu olarak değerlendirilmeyecektir. Bu üç durum;
- Mağdurun Vücuduna Acı Verme Suretiyle Yaralama: Vücuda acı verme, kişinin beden bütünlüğü üzerinde icra edilen ve maddi anlamda acı çekmesine yol açan, beden bütünlüğünü önemsiz sayılmayacak derecede ihlal eden her türlü kötü davranışı ifade eder. Örneğin, bir kimsenin koluna, kafasına vurarak acı çekmesine neden olmak basit yaralama suçu oluşturur. (TCK 86/1)
- Mağdurun Sağlığının Bozulması Suretiyle Yaralama: Sağlık, insan organizmasının bedeni ve ruhi olarak iyi ve düzenli bir şekilde işlemesidir. Kasten yaralama suçu bakımından sağlığın bozulması, mağdurun sağlığı üzerinde meydana getirilen her türlü düzensizlik ve bozukluk halleridir. Sağlığın tespiti bakımından normal bir insanın biyolojik durumu dikkate alınmalıdır. Sağlığın bozulması sürekli olabileceği gibi geçici bir durum da arz edebilir. Örneğin, failin eylemi neticesinde mağdurda fiziksel veya psikolojik bir hastalık meydana gelmesi, sağlığın bozulması suretiyle yaralama suçuna örnektir. (TCK 86/1)
- Mağdurun Algılama Yeteneğinin Bozulması Suretiyle Yaralama: Kasten yaralama suçunun seçimlik hareketi olarak algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak fiili, kişinin kendi varlığının bilincinde olmasını engelleyen, idrak, muhakeme ve düşünme yeteneğini bozan, kendi iradesiyle hareket etme imkânını etkileyen, kısmen de olsa ortadan kaldıran, her türlü hareketi kapsamaktadır. Başka bir ifadeyle mağdurun olağan akli ve ruhi durumunda meydana gelen ve olağan durumuna göre bozukluk kabul edilen geçici veya sürekli sapma halleridir. Uygulamada savcılıklar tarafından algılama yeteneğinin bozulması gerekçe gösterilerek ceza davası açılmamaktadır. (TCK 86/1)
Temel haklardan biri olan beden bütünlüğü ve vücut dokunulmazlığı hakkı, kişinin beden ve ruh bütünlüğünün korunması ve buna gelecek çeşitli etkilerle bozulmasının önlenebilmesi demektir. Beden bütünlüğü ve vücut dokunulmazlığı hakkının varlığı ve bu hakkın kabulü; kişilerin doğumundan ölümüne kadar beden bütünlüğüne yönelik olarak bir başkasının, hatta kendisinin bile gerçekleştireceği saldırılara karşı korunmasının kabulü anlamına da gelmektedir. Kasten yaralama suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı Suçlar başlıklı İkinci Kitabının İkinci Kısmın İkinci Bölümünde Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. TCK’nın 86. maddesi kasten yaralamayı düzenlerken, 87. maddesi neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu düzenlemektedir. Biz bu makalemizde TCK’nın 86. maddesinde yer alan kasten yaralamayı inceleyeceğiz.
Kasten Yaralama Suçu Nedir?
Kasten yaralama suçu, bir kimsenin vücuduna acı verilmesi, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan etkili bir eylem işlemek suretiyle zarar verilmesidir. TCK’nin 86 ve devamı maddelerinde düzenlenen yaralama suçuyla korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür.” Burada kişinin fiziki varlığı yanında psikolojik varlığı, ruh sağlığını da koruma altına alınmıştır. Kasten yaralama suçu, bir kimsenin vücuduna acı verilmesi, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan etkili bir eylem işlemek suretiyle zarar verilmesidir. Kasten adam yaralama suçu, TCK m.86 ve m.87’de ‘vücut dokunulmazlığına karşı suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Kasten yaralama suçunu; basit kasten yaralama (TCK madde 86) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (TCK madde 87) suçu olarak ikiyi ayırmak mümkündür. TCK’nin 86 ve devamı maddelerinde kasten yaralama suçu düzenlenmiştir. Anılan Kanunun;
- 86/1. maddesinde kasten yaralama suçunun basit hali,
- 86/2. maddesinde kasten yaralama suçunun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif hali,
- 86/3. maddesinde kasten yaralama suçunun bir kısım ağırlaştırıcı nedenleri,
- 87. maddesinde kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali,
- 88. maddesinde ise, kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi eylemleri düzenlenmiştir.
Kasten yaralama suçunu düzenleyen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesi;
(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Asliye Ceza Mahkemesi) (Uzlaşma Kapsamında)
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz. (Asliye Ceza Mahkemesi) (Uzlaşma Kapsamında)
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.” (Asliye Ceza Mahkemesi)
Şeklindedir. Görüldüğü üzere maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun hangi hallerde oluşacağı belirtilmiştir.
Kasten Yaralama Suçu | TCK 86. Madde |
---|---|
Kanun Maddesi | 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 86 |
Şikayet | TCK 86/1 ve 3 Şikâyete tabi değildir. TCK 86/2 Basit Tıbbi Müdahale ile giderilebilecek Yaralama Şikayete tabidir. |
Zamanaşımı | 8 yıl. |
Tutuklama ve Adli Kontrol | TCK 86/2’ye uyan fiiller tutuklama kararı verilemez. Diğer hallerinde tutuklama ve adli kontrol kararı verilebilir. |
Uzlaşma | TCK 86/1 ve 2 uzlaşmaya tabidir. TCK 86/3 hali uzlaşmaya tabi değildir. |
Etkin Pişmanlık | Etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz. |
İndirim | Şartları varsa 62 indirimi uygulanabilir. |
Memurluğa Etki | Memuriyete engel değildir. |
Görevli Mahkeme | Asliye Ceza Mahkemesidir. |

Kasten Yaralama Suçunun Şartları Nelerdir?
Kanun hükmüne göre kasten yaralama suçunun oluşması için bazı şartların oluşması gerekmektedir.
- Kasten Yaralama suçunun işlenmesi için icrai veya ihmali bir hareket gerekmektedir.
Kasten yaralama suçu icrai veya ihmali bir harekette işlenebilir. Kişinin kavga esnasında başka birini bıçakla veya sopayla yaralaması icrai hareketle kasten adam yaralama suçuna örnek olarak gösterilebilir. Ancak kasten yaralama suçunun işlenebilmesi için mutlaka bir eylemde bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Örneğin; kurtarma görevi icra eden bir itfaiye erinin yangına müdahale imkanı varken müdahale etmemesi ve daha sonra kişinin yaralanması ile kurtarma görevi ile görevli personel ihmal suretiyle kasten yaralama suçunu işlemiş olabilecektir. Kasten yaralama suçu bedensel zararlar vermek suretiyle işlenebileceği gibi mağdurun algılama yeteneğinin bozulması suretiyle de işlenebilir.
- Kasten Yaralama fiiliyle bir kimsenin vücuduna acı verme veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olunması gerekmektedir.
Kasten yaralama suçunun işlenebilmesi için neticenin gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna göre icrai veya ihmali hareketle bir kimsenin vücuduna acı verme, sağılığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına, zarar görmesine sebebiyet verilmesi sonucunun gerçeklemesi gerekmektedir.
- Bir kimsenin vücuduna acı verme: Örneği çok fazla olmakla birlikte öğretmenin öğrencisine cetvelle vurması, kavga esnasında bir kişinin başka bir kişinin burnunu kırması.
- Bir kimsenin sağlığının bozulmasına neden olma: Yaşanan bir kavga esnasında kişinin kolunun kırılması, darp neticesinde vücuduna dikiş atılması ve iz kalması.
- Bir kimsenin algılama yeteneğinin bozulmasına neden olma: Kişinin kendi varlığının bilincinde olmasını engelleyen, idrak, muhakeme ve düşünme yeteneğini bozan, kendi iradesiyle hareket etme imkânını etkileyen, kısmen de olsa ortadan kaldıran, her türlü hareketi olarak belirtilmiştir. Klostrofobisi olan bir kişiyi kapalı bir yere kapatarak, köpek korkusu olan bir kişiyi köpekle korkutarak anlama, düşünme, ruhsal sakinliğinde olumsuz anlamda değişikliklere yol açmak suretiyle kasten yaralama suçu işlenmiş olur.
- Kişi kasten yaralama kastıyla hareket etmelidir.
Kasten yaralama suçunun işlenebilmesi için kişinin kasten yaralamaya ilişkin eylemleri bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Kısacası burda kişinin hangi amaçla fiili icra ettiği önemlidir. Kişi yaralama niyeti ile hareket etmemesine rağmen kişinin yaralanması halinde taksirle yaralama sorumluluğu bakımından değerlendirme yapılması gerekmektedir.
- Yaralama davranışı hukuka aykırı olmalıdır.
Kasten Yaralama suçunun işlenebilmesi için öncelikle eylemin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Belirli kurallara bağlı olarak icra edilen Boks müsabakasında müsabakanın taraflarının birbirini yaralaması kasten yaralama suçunu oluşturmaz. Ayrıca meşru müdafaa hakkının kullanılması halinde de kasten yaralama suçu oluşmayacaktır.
- Kasten yaralamaya yönelik fiil ile netice arasında illiyet bağı (neden-sonuç) olmalıdır.
Kasten Yaralama Suçunun Unsurları
- Fail: Ceza hukuku açısından, fail, suçun kanuni tanımında yer alan fiil üzerinde hâkimiyet kuran, kanuni tanıma uygun haksızlığı gerçekleştiren başka bir ifadeyle suç oluşturan fiili icra eden kişidir. Kasten yaralama suçunun faili, herkes olabilir. Bir kimsenin suç faili olabilmesi için insan olması ve hayatta olması gerekli ve yeterlidir. Bu itibarla tüzel kişilerin bir suçun faili olabilmesi mümkün değildir. TCK’nın 86. maddesinde başkasının vücudundan söz edildiğinden, suçun faili açısından herhangi bir özellik söz konusu değildir. Ancak, bu suçu bir kişi başka bir kişiye karşı işleyebilir. Mağdur ile faillik sıfatı, bu suç bakımından aynı kişide birleşmez. Bir kimsenin kendi kendini yaralaması, örneğin bileklerini kesmesi yaralama suçunu oluşturmaz.
- Mağdur: Kasten yaralama suçunun mağduru herkes olabilir. Suçun mağduru bakımından herhangi bir özellik söz konusu değildir. Mağdurun fail ile yakınlığı yasa koyucu tarafından cezanın ağırlaştırılması nedeni olarak kabul edilmiştir. TCK’nın 86. maddenin 3. fıkrasına göre; üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi halleri nitelikli hal sayılmış, yani mağdurda var olan bazı sıfatlar nitelikli hal olarak kabul edilmiş, daha ağır cezalandırma öngörülmüştür. Mağdur, suçun konusunun sahibi olan kimsedir. Bu itibarla suçtan zarar görenden farklı bir anlamı vardır. Zira mağdur suç oluşturan fiil ile haksızlığa uğradığından ceza ilişkisinin bir tarafıdır. Buna karşılık suçtan zarar gören, suçun işlenmesiyle hukukça korunan menfaatleri ihlal edildiği için suçtan kaynaklanan hukuk ilişkisinin bir tarafıdır ve talebi daha ziyade zarar ve ziyana ilişkindir. Bunun yanında, kamu davasına katılma hakkı da suçtan zarar gören kişiye aittir. Mağdur sıfatı ancak gerçek kişilere ait olabilir. Tüzelkişiler suçtan zarar görebilirse de mağdur olabilmeleri mümkün değildir. Tüzelkişiliğe sahip olmayan toplulukların da mağdur sıfatına sahip olmaları mümkün değildir. Suçun mağduru olan kişi, suçun işlendiği sırada hayatta olmalıdır. Hayvanlar ve eşya suç mağduru olamazlar.
- Suçun Konusu: Kasten yaralama suçunda cezai himayenin konusunu oluşturan hukuki değer, kişinin vücudunun veya beden bütünlüğünün dokunulmaz olmasındaki hukuki yarardır. Vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğü, kişinin bedene yönelik şiddet belirten muamelelerden kaçınma, bedensel, ruhsal ve akli sağlığını koruma, acı hissetmeme ve vücudun dış görünüşünü koruma, kötü muamelelerden kaçınma haklarını kapsar. Bu itibarla, vücut bütünlüğü, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile birlikte düşünülmeli; sadece somut bedeni değil ruhsal tamlığı da kapsar biçimde değerlendirilmelidir. Kasten yaralama suçu düzenlenirken algılama yeteneğinin bozulmasına yönelik müdahalelerin yaralama fiili kapsamına alınması da aynı görüşü doğrular. Beden tamlığı, ‘hayat hakkı’ ön şartına bağlı olduğu gibi diğer bütün hak ve özgürlükler de hayat hakkının yanı sıra beden tamlığına bağlıdır. Bu nedenle beden bütünlüğü ve vücut dokunulmazlığı, önemli bir değer olarak birçok uluslararası belgede düzenlenmiş ve bu hakkın dokunulmazlığı vurgulanmıştır.
- Manevi Unsur: Kasten yaralama suçu, madde başlığında da belirtildiği gibi genel kastla işlenebilen bir suçtur. Kast, “doğrudan kast” şeklinde gerçekleşebileceği gibi, “olası kast” şeklinde de gerçekleşebilir. Burada genel kast için, failin mağdurun vücuduna acı veren, sağlığını ve algılama yeteneğini bozan hareketleri bilerek yapmış olması ve bu sonuçları istemiş olması gerekir. Fail, doğrudan hedef aldığı mağdur bakımından olası kastla hareket edebileceği gibi, doğrundan hedef aldığı mağdurun yanında başka bir mağdurun yaralanması bakımından da olası kastla hareket edebilir. Yargıtay ise olası kastın belirlenmesinde netice unsuru üzerinde durmakta, failin öngördüğü neticeyi kabullenerek fiili icraya devam ettiği durumlarda olası kastın varlığını kabul etmektedir.
Kasten Yaralama Suçunun Cezası Nedir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesi ‘Kasten Yaralama’ suçunu açıklamaktadır. 86. maddeye göre; “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denerek suçun temel şekli belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında kasten yaralama suçunun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrası , “Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde olup, bu düzenlemeyle birinci fıkradaki düzenlemeye nazaran daha az ceza verilmesini gerektiren nitelikli hal açıklanmıştır. Maddenin üçüncü fıkrasında ise, ilk iki fıkrada belirtilen kasten yaralama fiillerinin nitelikli hallerine yer verilmiştir. Buna göre ; “Kasten yaralama suçunun;
- Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
- Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
- Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
- Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
- Silahla, işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde açıklanmıştır.
Kasten Yaralama Suçu Cezası | Kanuni Dayanağı |
---|---|
TCK 86 Temel Hali Cezası | Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası |
TCK 86 İndirim Hali Cezası | Dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası |
TCK 86 Nitelikli Hali Cezası | Cezalar yarı oranında artırılır. |
İnsan Ticareti Suçunun İhmali Davranışla İşlenmesi | Cezalarda ⅔’e kadar indirim yapılır. |
- Kasten Yaralama Suçunun Temel Halinin Cezası: Kasten yaralama suçunun temel şekli TCK’nın 86. maddesinin 1. Fıkrasında belirtilmiştir. Bu maddeye göre “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde belirtilmiştir. Görüldüğü üzere kasten yaralama suçunun temel şekli bakımından ise, seçenek bir yaptırım öngörülmemiş, hâkime bir ila üç yıl arasında bir hapis cezası belirlemesi yönünde takdir yetkisi verilmiştir.
- Kasten Yaralama Suçunun Daha Az Ceza Gerektiren Nitelikli Halinin Cezası: TCK’nın 86. maddesinin ikinci fıkrasına göre: “Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” Bu fıkra, kasten yaralama suçunun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek neticesinin daha az cezayı gerektiren bir hal olarak düzenlenmesidir. Bu fıkranın uygulanmasıyla ilgili olarak basit tıbbi müdahalenin neyi ifade ettiği, somut olayda yaralama fiili sonucu ortaya çıkan neticenin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte mi olduğu sorularının ortaya konulması gerekmektedir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralamanın tespiti tıp biliminin alanına giren bir konudur. Dolayısıyla yaralamanın etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir nitelik taşıyıp taşımadığı bilirkişilerce tayin edilecektir. Ancak genel olarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama; ilk yardımın yapılması dışında, başka müdahaleye ihtiyaç duyulmadan giderilebilen yaralama anlamına gelir.
- Kasten Yaralama Suçunun Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller: Aşağıdaki hallerin varlığı halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
- Suçun Üstsoya, Altsoya, Eşe veya Kardeşe Karşı İşlenmesi;
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan birçok suçta olduğu gibi yaralama suçunun da yakın akrabaya karşı işlenmesi eski TCK’da da yer aldığı gibi ağırlaştırıcı neden olarak öngörülmüştür. Çünkü belli yakınlıktaki kişilere karşı işlenen suç, fiilin haksızlık içeriğini arttırmaktadır. Kanunda öngörülen akrabalık ilişkileri Türk Medeni Kanunu hükümleri esas alınmak suretiyle belirlenebilir. Ana, baba ve çocukların yanında büyükanne, büyükbaba ve torunlar da altsoy ve üstsoy olmak itibarıyla kanuni tanımın içinde yer almaktadır. Üvey ana, üvey baba, üvey evlat, evlatlık, analık, babalık, üvey kaynana veya üvey kayınbaba ve kayın hısımlığından doğan hısımlık ilişkileri bu kapsamda değerlendirilemez. Mağdurun failin eşi sayılabilmesi için medeni nikâhın taraflar arasında gerçekleşmiş olması şarttır. Gayri resmi beraberlikler ve dini nikâhlı kişiler arasında meydana gelen yaralama fiilleri eşe karşı işlenmiş sayılamaz
- Fiilin Ruh veya Beden Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Olan Kişiye Karşı İşlenmesi: Buna göre fiilin ruh veya beden bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı işlenmesi cezanın artırılmasını gerektirmektedir. Kanun koyucu ruh veya beden bakımından kendini savunamayacak duruma olan kişiyi tanımlamamıştır. Doktrinde ileri yaş, hastalık, malullük, ruhi veya fiziki güçsüzlük, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma, uyku hali, baygınlık, bilinçsizlik, narkoz etkisinde bulunma, ağır rahatsızlık gibi haller bu duruma örnek olarak gösterilmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak dikkat edilmelidir ki, mağdurun sadece ruhi veya bedeni bir hastalık, yaş ve benzeri bir olumsuz nedenin etkisinde olması değil ve fakat ruhen veya bedenen kendini savunamayacak bir durumda olması gerekmektedir.
- Fiilin Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi: Kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanmıştır. Kasten yaralamanın nitelikli hali olan bu fıkrada dikkat edilmesi gereken husus; terim olarak kamu görevlisinden değil, kamu görevinden bahsedildiğidir. Yani nitelikli halin uygulanmasında esas alınacak olan kişinin kamu görevi yerine getirip getirmediğidir. Çünkü 6. maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi, örneğin; avukat kamu görevlisi olmadığı halde kamu görevi yerine getirmektedir. Türk Ceza Kanunu kapsamında kamu görevlisi kamusal faaliyeti yerine getiren kişi olduğuna göre, avukat da TCK anlamında kamu görevlisi sayılmaktadır. Bu fıkra anlamında da kamu görevi yerine getiren her mağdur TCK anlamında kamu görevlisidir.
- Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi: Burada kasten yaralama suçunun failinin bir kamu görevlisi olması ve bu suçu nüfuzunu kötüye kullanarak işlemesi hali nitelikli hal sayılmıştır. Tek başına failin kamu görevlisi olması yeterli olmayıp, ayrıca kendi nüfuzunu kötüye kullanarak bu suçu işlemiş olması gerekmektedir dolayısıyla kişisel bir nedenle işlenen kasten yaralama suçlarında bu nitelikli hal söz konusu olmayacaktır.
- Silahla İşlenmesi Hali: Suçun silahla işlenmesinin nitelikli hal sayılmasının nedeni silahın mağdur üzerinde meydana getirdiği etki, oluşturduğu korku ve suçun işlenmesini kolaylaştırması, mağdurun savunmasını zorlaştırması, fiil sonucu kişide iz bırakmasının muhtemel olması, mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü ve özgürlüğü bakımından ortaya çıkardığı potansiyel tehlikedir. Silah ile neyin kastedildiğinin belirlenmesinde TCK’nın 6. maddesinin 1. fıkrasının f bendi göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre,
“Silah deyiminden;
- Ateşli silahlar,
- Patlayıcı maddeler,
- Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
- Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
- Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler, anlaşılır.”
İlgili fıkranın 3. bendinde yer alan “saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli şeyler” ibaresi maddede sayılı olmayan ve fakat silah etkisi doğurmaya elverişli her şeyin silah olarak anlaşılması yolunu açmaktadır. Yani bir aracın yapılma amacı özel olarak saldırı ve savunma değilse de, eğer kesici, delici ya da bereleyici bir niteliğe sahip ve fail somut olayda saldırı ve savunma amacıyla kullanıyorsa artık kasten yaralamanın nitelikli hali kapsamında değerlendirilebilecek silah niteliğinde bir araçtır.

Kasten Yaralama Suçu Örnekleri
- Kasten Yaralama suçunun temel haline (TCK 86/1) örnek vermek gerekirse, yaşanan bir kavga esnasında kişinin başka bir kişiye yaralama amacıyla yumruk vurmak suretiyle yaralaması kasten yaralama suçunun temel halini oluşturmaktadır. Suçun bu hali için kişide olan yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilmeyecek derecede olması gerekmektedir.
- Yaşanan bir tartışma esnasında kişinin bir kişiyi yaralamak saikiyle itmesi ve itilen kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeyde yaralanması halinde (TCK 86/2) mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına çarptırılır. Burada esas olan kişinin yaralamadaki niyeti değil eylem sonrasında meydana gelen basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanma meydana gelmesidir.
- Kişinin kasten yaralama fiilini ağırlaştırıcı nedenlerden birinin varlığı halinde (TCK 86/3), örneğin uyuşturucu madde temini için annesinden veya kardeşinden para isteyen kişinin para verilmemesi üzerine anne ve kardeşini darp etmesi durumunda kasten yaralamanın ağırlaştırıcı nedenlerin birinin varlığı kabul edilmektedir. Bunun yanında bir annenin çocuğuna karşı terlik fırlatarak yaralaması hali de kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi anlamına gelecektir.
Kasten Yaralama Suçunun Özel Görünüşleri
- Teşebbüs: Kasten yaralama suçunun neticeleri başkasının vücuduna acı verilmesi veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasıdır. Bu neticelerden birinin ortaya çıkması ile suç tamamlanmış olur. O halde, ilgili bölümde de belirtildiği gibi, suç zarar suçudur. Bütün zarar suçlarında olduğu gibi kasten yaralama suçu da teşebbüse elverişlidir. Burada önemli olan failin elverişli hareketlerle yaralama suçunu icraya başlamış olması, ancak elinde olmayan nedenlerle, mağdurun vücuduna acı verme, sağlığını ya da algılama yeteneğini bozma neticelerinden birini gerçekleştirememiş olmasıdır. Teşebbüsün kabul edilebilmesi için bazı şartların varlığı gereklidir. Kanun maddesinden çıkarılan bu şartlara göre ilk olarak suçun kasten işlenebilen bir suç olması gerekmektedir. İncelemekte olduğumuz kasten yaralama suçu açısından bu şart bakımından bir sorun söz konusu değildir. Suçun manevi unsuru kasttır, kasten işlenebilen bir suçtur. Ayrıca olası kastla da işlenmesi mümkündür. Bu durumda ise, “olası kasta teşebbüs kabul edilmez” kuralı gereğince teşebbüs hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. İkinci şart olarak, teşebbüsün varlığı için icra hareketlerinin başlamış olması gerekir. Örneğin; Yargıtay vermiş olduğu bir kararda, sanığın hareketinin mağduru kovalamaktan ibaret olan, yakaladığı takdirde mağduru dövüp dövmeyeceği belli olmayan bir olayda sanığın hareketini suça teşebbüs olarak kabul etmemiştir.
- İştirak: Suç teşkil eden bir fiil, bir kişi tarafından tek başına işlenebileceği gibi, birden fazla kişinin katılımıyla da işlenebilir. Bir suçun icrasına iştirak eden suç ortaklarının bu suçun işlenişine bulundukları katkının normatif bir değerlendirmeyle belirlenmesi gerekir. Bu itibarla iştirak şekilleri, suç ortaklarının sorumluluk statüleri olarak da görülebilir. Kasten yaralama suçu iştirak bakımından bir özellik göstermemektedir. İştirakin her şekli mümkündür. Bir suçu kanuni tanıma uygun olarak yalnız başına işleyen kişi doğrudan (müstakil) fail olarak adlandırılır. Doğrudan faillik halinde kişi, suçu objektif ve sübjektif unsurları ile birlikte, her hangi bir hataya düşmeden ve bizzat işlemektedir. Kasten yaralama oluşturan fiilin icra hareketlerini tek başına gerçekleştiren fail de doğrudan fail olarak adlandırılacaktır. Kasten yaralama suçu, dolaylı faillik şeklinde işlenmeye de elverişlidir. Dolaylı faillikte bir kimsenin başka bir kimseyi suçun işlenmesinde araç olarak kullanması söz konusudur. Bu halde arka planda bulunan kişi, suçun icra hareketlerini gerçekleştiren kişi üzerinde üstün bir hâkimiyet kurmaktadır. Bu hâkimiyet sebebiyle arka planda bulunan kişi dolaylı fail olarak adlandırılmaktadır.
- İçtima: Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşmaktadır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok kez ihlal etmesi, dolayısı ile failin birden çok suçtan değil yalnızca tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. Kasten yaralama suçuna gelince; aynı nitelikte birden fazla hareketin bulunması halinde suçların içtimaı ortaya çıkmaz. Fail mağdura birden fazla yumruk atarsa tek suç oluşur. Öte yandan eylem yumruk ile başlayıp, kesici veya delici aletle devam ederse, hakim tek bir fiilden ceza verir. Burada hakimin tehlikenin ağırlığını, mağdura verilen zararı ve eylemin niteliğini nazara alarak cezanın alt sınırından uzaklaşması gerekir. Öte yandan failin mağdura yöneltmiş olduğu fiilin hangi zaman zarfında gerçekleştiği de önemlidir. Buna göre bir suç değil, birden çok yaralama suçu gerçekleşebilir.
Uzlaşma, Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı
- Uzlaşma: Kamu davasının açılmasını önleyen veya açılmış olan kamu davasının düşürülmesi sonucunu doğuran uzlaşma, 5237 sayılı TCK ile getirilmiş olan bir kurumdur. Kamu davasının mecburiliği, tasarruf edilmezlik gibi ceza hukukunun temel ilkelerine istisna teşkil eden kuruma yer verilmesinin başlıca sebebi adli yargının yükünü hafifletmektir. Uzlaşma, kasten yaralama suçu bakımından, sadece suçun etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir olması hali ve kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi hali için kabul edilmiştir. Dolayısıyla, suçun nitelikli halleri ya da kastı aşan yaralama söz konusu ise uzlaşma yoluna gidilemeyecektir. Taraflara uzlaşmanın mahiyeti ve sonuçları hakkında bilgi verildikten sonra, uzlaşma teklifinin kabul edilmesi halinde uzlaşma müzakerelerine başlanacaktır. Gizli olarak yürütülen ve içeriği delil teşkil etmeyecek bu müzakereler neticesinde şüphelinin hukuka uygun bir edim ile yaralama fiili neticesinde meydana gelen zararı gidermesi yoluyla taraflar arasında ‘barış’ sağlanacaktır. Taraflar uzlaştıkları takdirde ve uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini yerine getirdiğinin anlaşılması halinde, şüpheli hakkında, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir. Edimin takside bağlandığı ya da süreklilik arz ettiği hallerde ise kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir.
- Adli Para Cezasına Çevirme: Adli para cezası, yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Kısa süreli hapis cezalarına seçenek (alternatif) yaptırım olarak hükmedilen adli para cezalarıdır. Kasten işlenen suçlarda bir yıl veya daha az süreli hapis cezaları, adli para cezasına çevrilebilir. Mahkeme, kasten yaralama suçu nedeniyle verdiği hapis cezasını, somut olayın koşullarına göre adli para cezasına çevirebilir. Maddede eylemin mağdır üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek derecede hafif olması durumunda, mağdurun şikâyeti üzerine hapis veya adli para cezasına hükmedilebileceği açıkça düzenlenmiştir.
- Erteleme: Hapis cezasının ertelenmesi, işlediği suçtan dolayı hüküm giyen mahkûma ait cezanın infazının mahkemece belirlenecek bir süre ile geri bırakılması ve mahkûmun o süre içinde yeniden bir suç işlememesi neticesinde önceki suçun ya işlenmemiş sayılması ya hükümlülüğün gerçekleşmemiş sayılması ya da cezanın çekilmiş sayılmasıdır. Bir başka deyişle cezanın ertelemesi, ilk defa hüküm giymiş veya geçmişte adli para cezasından başka bir ceza almamış bir suçlunun bazı şartları barındıran mahkûmiyetinin, mahkûmiyet sebebi olan suçun ve o suça bağlı eylemin niteliğine göre belirlenecek (değişken) bir süre içinde yeniden suç işlememesi durumunda meydana gelmemiş sayılması ve bu şekilde mahkûmiyetin infazının şartlı olarak ertelenmiş olmasıdır. Mahkeme yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit etmiş ve onu hakkında hapis cezasına hükmetmiştir. Ama mahkeme kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçmişse, ortada erteleme kararı vardır. Kasten yaralama suçuna gelince, hükmedilen ceza 2 yıl veya daha az ise ve erteleme kurumuna ilişkin diğer şartlar varsa erteleme kararı verilebilir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası olması; sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gereklidir. Tüm bu koşullar değerlendirildikten sonra; sonuç cezanın belirlenmesi ve mahkemece hükmedilen cezanın iki yıl veya daha az hapis veya adli para cezası olması halinde, CMK’nın 231. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Soruşturma ve Kovuşturma Evresi
Soruşturma Evresi
Soruşturma tanıklardan bilgi toplama işi anlamına gelir. Soruşturma, ceza yargılamasında, yani bir suçtan şüphelenildiğinde gerçeklerin açıklığa kavuşturulmasının ilk adımdır. Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısı ceza mahkemesinde cezai bir uyuşmazlığın ortaya çıkıp çıkmadığını kontrol etmektedir. Yani kovuşturma aşamasına hazırlık aşaması olarak soruşturma aşamasında, ceza mahkemesinde bir ceza davası olup olmadığını tartışmak mümkündür. Böyle bir iddia ileri sürülemezse soruşturma aşaması, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi ile sona ermektedir. Mümkünse, bu tür durumlar mahkeme hazırlayıp cezai kovuşturmayı devraldığında sona ermiştir.
Kasten Yaralama eyleminde kasten yaralama suçunun etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, suçun soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikâyetine bağlı kılınmıştır. Ancak TCK’nın 86/3. maddesinde kasten yaralama suçunun, üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, silahla işlenmesi hallerinde yaralamanın etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olması halinde dahi şikâyet aranmaksızın soruşturma ve kovuşturma yapılacağına hükmedilmiştir. Soruşturma aşamasında savcı, yeterli delilin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecektir. Aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir. Halk arasında bu karara takipsizlik kararı da denmektedir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe söz konusu olmalıdır. Böyle bir şüphe şartının şart koşulmasının nedeni, yargının iş yükünün gereksiz davalarla artırılmaması ve insanların gereksiz yere yargılanmamasıdır.
Kovuşturma Evresi
Cumhuriyet Savcılığı’nın sunduğu iddianameyi görevli ve yetkili mahkemenin kabul etmesi ile başlar. Bundan sonraki yargılama sürecini ifade eder. Suç üzerine soruşturma aşaması tamamlandıktan sonra kovuşturma aşamasına geçilir. Kovuşturma aşaması demek artık bir ceza mahkemesinde dava açılmış anlamına gelmektedir. Kovuşturma evresi mahkeme tarafından yürütülmektedir. Kovuşturma aşamasında; yargılama makamı, savcılık makamı ve savunma makamının işbirliği söz konusudur.
Kasten yaralama suçunda fail kovuşturma evresinde sanık olarak isimlendirilir. Kovuşturma evresinde sözlü yargılama yapılır ve yargılamalar duruşmalı olarak ilerler. Duruşmada sanık ve sanık vekili dinlenir bunun yanı sıra müşteki yani şikâyet eden kişi de dinlenir. Ayrıca müşteki sıfatına sahip olan taraf, katılma talebi sunduğu takdirde mahkemenin kabulü ile katılan sıfatına sahip olur. Kovuşturma evresi son evredir. Sanığa verilecek ceza kovuşturma evresinin sonunda belirlenir. Ancak sanık bu aşamadan önce kendisine isnat edilen suçu ve cezasını tam olarak öğrenmiş olmalıdır. Ayrıca cezalandırılması için de suçu işlediği sabit olmalıdır. Kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek cezaya hükmolunur. Eğer sanık suçsuz bulunursa beraatına hükmedilecektir.
Kasten Yaralama Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk
Gözaltına alma, yakalandıktan sonra Cumhuriyet Savcısınca serbest bırakılmayan kişinin Kanunda belirtilen koşulların varlığı durumunda, gözaltına alma bağlamında gerçekleştirilecek soruşturma işlemleri tamamlanıncaya kadar ve herhalde kanunda kabul edilen sürelerin sonuna kadar özgürlüğünün Cumhuriyet Savcısının kararıyla kısıtlanmasıdır. CMK, kolluğun, yakalanan kimseyi kendiliğinden gözaltına almasını kabul etmeyip, bu konuda karar verme yetkisini Cumhuriyet Savcısına bıraktığı gibi; gözaltını, yakalanan kimsenin içinde bulunduğu hukuksal statü olarak değil, kendine özgü koşulları olan ayrı bir koruma tedbiri olarak düzenlemiştir. Buna göre, yakalanan kimsenin gözaltına alınabilmesi için,
- Gözaltına almanın soruşturma yönünden zorunlu olması ve
- Kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığı gereklidir. CMK gözaltı süresini, yakalananın yakalama yerine en yakın hakim önüne gönderilmesi için zorunlu süre hariç yakalanma anından itibaren 24 saat olarak kabul etmiştir. Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle, Cumhuriyet Savcısı gözaltı süresini her defasında bir günü geçmemek üzere üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir.
Tutuklama kararı ise, CMK’nın 100. Maddesinde düzenlenmiştir. Tutuklama kararı ise kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmayan şüpheli veya sanığın somut ve kuvvetli şüphe oluşturan delillere dayanılarak hakim veya mahkeme kararı ile geçici olarak özgürlüğünden yoksun bırakılması şeklindeki bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararıyla ulaşılmak istenen amacın neler olduğu hususundaki yaklaşımların ortak yanı, sanığın yargılamada hazır bulunmasının sağlanması, delillerin karartılmaksızın muhafazası, yargılamanın mümkün olan en hızlı şekilde yürütülebilmesidir. Türk Ceza Kanunu md. 86/2’deki kasten yaralama fiilinin mağdurun şikayetine tabi olması ve cezanın dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası olması nazara alındığında, Ceza Muhakemeleri Kanununun 100. Maddesindeki şartları taşımadığından tutuklama kararı verilemez. Ama kasten yaralama fiilinin Türk Ceza Kanununun 86/1. Maddesi ile 86/3. Maddesinde düzenlenen kasten yaralamanın nitelikli hali varsa, CMK’nin 100. Maddesinde yer alan şartların varlığı halinde hakim tutuklama kararı verebilir. Diğer yandan CMK’nin 100/3 maddesine uyarınca, kasten yaralama silahla işlenmişse veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama mevcutsa, tutuklama nedeni var sayılır, hakim doğrudan tutuklama kararı verebilir.
İfade, Savunma ve Yargılama Süreci
Bir suç ile ilgili olarak kovuşturma aşamasına geçmeden önce soruşturma evresinin en önemli ceza muhakemesi işlemlerinden birisi şüphelinin ifadesinin alınmasıdır. Kovuşturma evresinde ise bu işlem sanığın sorgusu olarak ortaya çıkmaktadır. Soruşturma evresinde Şüphelinin ifadesi suç soruşturmasına yön vermekte ve delillerin toplanmasına yardımcı olmaktadır. Kovuşturma evresinde ise sanığın sorgusu yargılamanın seyri ve delillerin değerlendirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Kasten Yaralama neticesinde maddi gerçekliğin ortaya çıkartılabilmesi için soruşturma aşamasında şüphelinin, kovuşturma aşamasında sanığın, mağdurun ve tanıklarının ifadesi alınması gerekmektedir. İfade alma işlemi kolluk tarafından yapılabileceği gibi Cumhuriyet savcısı tarafından da yapılabilir.
Savunma suç işlediği iddia edilen kişinin, yetkili organ önünde, üzerine atılan suçu işlemediğini, fiilin hukuka aykırı olmadığını, bazı kanuni nedenlerle cezalandırılmaması gerektiğini veya iddia edildiğinden daha az cezayı hak ettiğini ileri sürmesidir. Savunma hakkının temel unsuru, sanığın müdafiini özgürce seçmesi ve seçilen müdafiin özgürce kendisine verilen yetkileri yani ‘müvekkilini savunma hakkını’ etkin bir şekilde kullanabilmesidir. Savunma hakkı kural olarak sanığa ait bir haktır. İddiaya, iddianın muhatabının cevap vermesi gerekir. Uyuşmazlığın hukuki cephesinin uzmanlığı gerektirmesi ve avukatlığın bir meslek olması kural olarak avukat müdafiin hizmetinin satın alınmasını gerektirir. Sanığın hukuki savunmasını hazırlarken bu uzman kişiden yardım alması veya bu uzman kişinin sanık adına veya onun yanında ve onun yararına hukuki savunmayı üstlenmesi mümkündür.
Kasten Yaralama suçunda iyi bir ceza avukatı, öncelikle müvekkiline isnat edilen suça ve müvekkilin eylemine ilişkin değerlendirmelerini yaparak hukuki anlamda savunmasını yapmalı, müvekkilin lehine ve aleyhine hususları en ince ayrıntısına kadar irdelemeli ve bu hususları müvekkilin lehine olacak şekilde profesyonel bir savunma stratejisi hazırlamalıdır. Ceza yargılaması kişilerin özgürlüğünden alıkonulması gibi önemli hususları ihtiva ettiği için mutlaka alanında uzman bir ceza avukatından profesyonel hukuki destek hizmeti almalarıdır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu noktada ve diğer konularda hukuki anlamda destek vermekteyiz.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme
- Şikayet Süresi: Kasten yaralama suçunda eylem sonucunda oluşan etkinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti aranır. Mağdurun 6 ay içinde şikayet etmesi gereklidir. Ancak TCK 86/1 ve 3. Maddelerinde yer alan durumlar şikayete tabi olmadığından şikayet süresi söz konusu değildir.
- Zamanaşımı: Kasten yaralama suçunun 86. maddede düzenlenen hafif ve temel şekli ile aynı maddede düzenlenen nitelikli hallerin gerçekleşmesi halinde, dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren sekiz yıldır. Yaralama fiilinin vücutta kemik kırılmasına neden olduğu hallerde zamanaşımı sekiz yıl olmakla birlikte, bu nedenle cezanın arttırılmasının yanı sıra 86/3 hükmünün de uygulanması söz konusu ise dava zamanaşımı süresi on beş yıldır. Yaralama suçu neticesinde ölüm meydana gelmesi halinde de dava zamanaşımı süresi on beş yıl olarak öngörülmüştür. Fiil işlendiği sırada fail, on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamışsa bu sürelerin yarısı; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamışsa bu sürelerin üçte ikisinin geçmesi zamanaşımının dolması için yeterli kabul edilecektir. Kasten yaralama suçu bakımından hükümde belirtilen sonuç ceza, beş yıla kadar hapis veya adli para cezası ise on yıl; beş yıldan fazla hapis cezası ise yirmi yıl geçtikten sonra infaz edilemeyecektir. Görüldüğü üzere, cezanın infaz edilmesine engel olan süreler isabetli olarak dava zamanaşımı sürelerinden uzun tutulmuştur. Zira suçun kovuşturulmasına engel olan sürelerden farklı olarak bu hallerde, fail yargılanmış, mahkemece ‘suçlu’ olduğuna hükmedilmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir.
- Etkin Pişmanlık : Hükme göre hâkim, failin daha önce suç işleyip işlemediği, suç işlemişse bu suçlar arasındaki benzerlik; failin şahsi, sosyal, psikolojik, sosyo-psikolojik durumu, ailevi ve toplumsal konumu, geliri eğitim ve öğrenimi ve mesleği gibi objektif ve subjektif koşulları ve etkin pişmanlık halleri dışında suç sonrası oluşan zararı giderme, teslim olup delillerin ortaya çıkmasına yardımcı olma, mağdurun hastane masraflarını karşılama, duruşmadaki tutum ve davranışlar ile mahkemedeki ikrar; verilen cezanın failin geleceğini olumsuz yönde etkileme olasılığı gibi hususları dikkate alarak cezada indirim yapılıp yapılmayacağına, yapılacaksa altıda bire kadar olmak üzere indirim oranına karar verecektir.
- Görevli Mahkeme : Kasten yaralama suçu bakımından yargılamayı yapmakla görevli mahkeme TCK’nın 86. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında öngörülen suç için ilgili kanunun 11. maddesi uyarınca asliye ceza mahkemesidir. İlgili kanuna göre, mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Bu hükme bağlı olarak kasten yaralamanın TCK’nın 86/3’te yer alan nitelikli halleri bakımından görevli mahkeme suçun temel şekline göre belirlenecektir. Yani suçun nitelikli halleri bakımından ise, temel şeklinin yargılanacağı asliye ceza mahkemesi görevlidir.
Kasten Yaralama Suçuna İlişkin Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin Esas No: 2015/35229, Karar No: 2017/9337 sayılı ve 20.09.2017 tarihli kararı
- Kasten Yaralama Suçu
- TCK 86. Madde
- Sanık hakkında takibi şikayete bağlı olmayan silahla yaralama eylemi sebebiyle dava açılmışsa da, sanık hakkında suçun silahla işlendiği sabit olmadığından TCK.86/3e maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi karşısında, TCK’nın 86/2 maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunun şikayete tabi hale geldiği, müştekinin de soruşturma aşamasında şikayetinden vazgeçtiği dikkate alınarak, sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonucuna göre açılan kamu davasının düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi zorunluluğu,
- Sanık hakkında tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün, “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçuna dair olması karşısında, bu suçu düzenleyen TCK’nın 191. maddesinde 18.06.2014 tarih ve 6545 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle yapılan değişiklik çerçevesinde sanık hakkındaki dayanak mahkûmiyet ilamıyla ilgili bir değerlendirme yapılıp yapılmadığı araştırılarak, tekerrüre esas alınmasını gerektirecek kasti suçtan mahkûmiyet niteliğinde olup olmadığının belirlenmesinde ve bunun sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ: Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘nun ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmüş olmakla, tebliğnameye kısmen aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA …”
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Esas No: 2017/6153, Karar No: 2018/154 sayılı ve 16.01.2018 tarihli kararı
- Kasten Yaralama Suçu
- TCK 86. Madde
a) Avukat stajyeri olan müştekinin, Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nde görevli haciz memuru tanık … ile birlikte olay tarihinde sanığa ait iş yerine haciz işlemi için gittikleri, sanığın haciz işlemine itiraz etmesi üzerine taraflar arasında yaşanan tartışmada, sanığın maket bıçağı ile müştekiyi yüzünde sabit iz oluşturacak şekilde yaraladığı olayda; sanığın üzerine atılı suçu silahtan sayılan maket bıçağı ile kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlemesi karşısında sanık hakkında; 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken birden fazla ağırlaştırıcı nedenin ( 86/3-c, 86/3-e) birarada bulunması nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas- 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA …”
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Esas No: 2016/18679, Karar No: 2018/190 sayılı ve 16.01.2018 tarihli kararı
- Kasten Yaralama Suçu
- TCK 86. Madde
1) Sanık hakkında kasten yaralama ve … suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
…
Kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünde, sanığın 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca verilen temel cezasının, 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan satırla mağduru yüzünde sabit iz oluşacak nitelikte yaralaması nedeniyle artırım yapıldığı paragrafında uygulama maddesinin 86/3-e maddesi yerine, 86/2. maddesi olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
… hükmün bu sebeple, 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 322. maddesi gereğince, … hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA …”
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin Esas No: 2016/4956, Karar No: 2018/6175 sayılı ve 14.05.2018 tarihli kararı
- Kasten Yaralama Suçu
- TCK 86. Madde
Suça sürüklenen çocuk hakkında mahkemenin 07/12/2011 tarih ve 2011/247 esas, 2011/416 sayılı kararı ile hırsızlık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği 13/03/2012 tarihinden itibaren 3 yıllık denetim süresi içerisinde 07/07/2013 tarihinde işlediği kasten yaralama suçu nedeniyle bildirim yapılan Çorum 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/06/2014 tarih 2013/393 esas ve 2014/476 karar sayılı mahkumiyetine konu suçun 5237 sayılı TCK’nın 86/2-3.a maddesinde düzenlenen suça ilişkin öngörülen cezaların türü ve üst sınırı itibariyle uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak öncelikle denetim süresi içerisinde işlenen suç yönünden uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA …”
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin Esas No: 2017/26406, Karar No: 2018/8521 sayılı ve 09.07.2018tarihli kararı
- Kasten Yaralama Suçu
- TCK 86. Madde
1. Sanık … hakkında katılan …‘ne yönelik yaralama, sanık … hakkında ise genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık … müdafii ve sanık …‘ın bir sebebe dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık … hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
2. Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bozmadan önce 02.11.2010 tarihli hükümde sanığa doğrudan verilen adli para cezasının, TCK.nun 52/4. maddesi gereğince 9 taksitte tahsiline karar verildiği ve hüküm yalnız sanık tarafından temyiz edildiği halde bozma sonrası verilen kararda, taksit yapılmaması suretiyle CMUK.nun 326/son maddesinde yer alan kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında taksitlendirmeye yer olmadığına ilişkin E-3 bölümünün hükümden çıkarılması yerine “Sanığa verilen adli para cezasının miktarı, sanığın ödeme gücü nazara alınarak 5237 sayılı TCK.nun 52/4. maddesi uyarınca birer aylık arayla 9 eşit taksit halinde tahsiline” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Sanık … hakkında, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik sanığın temyiz itirazı ile mağdur …‘e yönelik yaralama suçundan kurulan ve kesin olarak verilen hükmün suç vasfına yönelik Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan temyiz itirazının incelemesinde ise;
Sanığın eylemi nedeniyle mağdur …‘ün adli tıp raporunda belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı ve eyleminin TCK.nun 86/1. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmakla;
Sanığa yüklenen suçların yasa maddelerinde öngörülen cezalarının türü ve üst sınırı itibariyle 5237 sayılı TCK.nun 66/1-e maddesinde belirlenen 8 yıllık asli dava zamanaşımının, son kesen usulü işlem savunmasının alındığı 21.04.2008 tarihinden 10.05.2016 günlü hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, kamu davalarının düşürülmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısı ve sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 66/1-e, 67/3 ve CMK.nun 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİNE …”
Ceza Genel Kurulu 04.04.2017, 2017/3-35-2017/210
- Kasten Yaralama Suçu
- TCK 86. Madde
Özet: Adli rapor, mağdur beyanını doğruluyor ise, yaralama suçunun sübuta erdiğinin kabul olunmalıdır.
09.01.2009 tarihinde katılanın, zeytin toplamakta olan sanıkla tartıştığı, tartışma sırasında sanık tarafından darbedilerek bacağından yaralandığı iddiasıyla telefonla durumu ilçe jandarma komutanlığına bildirdiği, aynı gün görevlilerce götürüldüğü Çine Devlet Hastanesi’nde düzenlenen adli raporda, katılanın sağ bacağında basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte morluk ve yaygın ekimozların bulunduğunun belirtildiği olayda; katılanın anlatımları ve bu anlatımlar ile uyumlu adi rapor içeriği, tanık Cihan’ın olay günü sanıkla katılan arasında tartışma yaşandığına ilişkin beyanları ve sanığın da olay günü katılanla zeytin toplama nedeniyle tartıştığını doğrulaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunun sübuta erdiğinin kabulü gerekmektedir.

Kasten Yaralama Suçu Örnek Suç Duyurusu
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına
Mağdur: Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi
Vekili: Av. Umur YILDIRIM
Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat: 4 No: 7, 06530 Çankaya/ ANKARA
Şüpheli : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi
Suç: Kasten yaralama (TCK md. 86)
Suç Tarihi: …/…/….
Konu: Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikayet dilekçesidir.
Açıklamalar :
- Burada müvekkil hakkında, kim olduğuna ve şüpheli tarafından kasten yaralama suçunun nasıl konu edildiğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
- Yaşanılan olay ayrıntılı bir biçimde izah edilmelidir.
- Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
- Dilekçenin ekinde yer verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.
Hukuki Sebepler: TCK ve ilgili diğer tüm mevzuat.
Hukuki Deliller: Tanık, suça konu olayın video görüntüleri ve ilgili her türlü delil.
Sonuç ve İstem: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Tarih
Müşteki Vekili
Av. Umur YILDIRIM
İmza
Kasten Yaralama Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
- Kasten adam yaralamanın cezası ne kadardır?
86. maddeye göre; “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denerek suçun temel şekli belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında kasten yaralama suçunun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrası , “Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde olup, bu düzenlemeyle birinci fıkradaki düzenlemeye nazaran daha az ceza verilmesini gerektiren nitelikli hal açıklanmıştır. Maddenin üçüncü fıkrasında ise, ilk iki fıkrada belirtilen kasten yaralama fiillerinin nitelikli hallerine yer verilmiştir. Bu nitelikli hallerin varlığı halinde ise ceza yarı oranında artırılır.
- Kasten yaralama tutuklama olur mu?
Türk Ceza Kanunu md. 86/2’deki kasten yaralama fiilinin mağdurun şikayetine tabi olması ve cezanın dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası olması nazara alındığında, Ceza Muhakemeleri Kanununun 100. Maddesindeki şartları taşımadığından tutuklama kararı verilemez. Ama kasten yaralama fiilinin Türk Ceza Kanununun 86/1. Maddesi ile 86/3. Maddesinde düzenlenen kasten yaralamanın nitelikli hali varsa, CMK’nin 100. Maddesinde yer alan şartların varlığı halinde hakim tutuklama kararı verebilir. Diğer yandan CMK’nin 100/3 maddesine uyarınca, kasten yaralama silahla işlenmişse veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama mevcutsa, tutuklama nedeni var sayılır, hakim doğrudan tutuklama kararı verebilir.
- Kasten yaralama suçu para cezasına çevrilir mi?
Kasten işlenen suçlarda bir yıl veya daha az süreli hapis cezaları, adli para cezasına çevrilebilir. Mahkeme, kasten yaralama suçu nedeniyle verdiği hapis cezasını, somut olayın koşullarına göre adli para cezasına çevirebilir. Maddede eylemin mağdır üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek derecede hafif olması durumunda, mağdurun şikâyeti üzerine hapis veya adli para cezasına hükmedilebileceği açıkça düzenlenmiştir.
- Kasten yaralama sucu sicile işler mi?
Hapis cezası ile adli para cezaları kararları adli sicil kaydına işlenir. Bu bağlamda kasten yaralama suçu da sicilde yer almaya devam edecektir. Adli para cezasına ilişkin ceza ile hapis cezası kesinleşmeden sonra sicile kaydedilir. Adli para cezası ödendikten sonra sicilden otomatik olarak silinmez. Ancak kasten yaralama eylemi neticesinde HAGB alınması ve denetim süresince suç işlenmemesi halinde kasten yaralama suçu sicile işlemeyecektir.