Ceza Muhakemesi Kanunu 106. Madde
Salıverilenin Yükümlülükleri
- Salıverilmeden önce şüpheli veya sanık, yetkili yargı merciine veya tutukevinin müdürüne adresini ve varsa telefon numarasını bildirmekle yükümlüdür.
- Şüpheli veya sanığa soruşturmanın veya kovuşturmanın sona erdirileceği tarihe kadar, yeniden beyanda bulunmak suretiyle veya iadeli taahhütlü mektupla önceden verdiği adreslerdeki her türlü değişiklikleri bildirmesi ihtar olunur; ayrıca, ihtara uygun hareket etmediğinde, önceden bildirdiği adrese tebligatın yapılacağı bildirilir. Bu ihtarların yapıldığını belirten ve yeni adresleri içeren tutanak veya tutukevi müdürünün düzenleyeceği belgenin aslı veya örneği yargı merciine gönderilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu 106. Madde Gerekçesi
Adli kontrol mekanizmasının iyi işlemesi ve özellikle davaların makul bir sürede sonuca bağlanabilmesi için, sanığın usul işlemlerinde hazır bulunması gereklidir. Çoğunlukla adresi bilinmediği için şüpheli veya sanığa tekrar ulaşmak, güçlükler yaratmakta ve davalar bu nedenle uzamaktadır. Bu nedenle madde, salıverilen şüpheli veya sanığa, adres değişikliklerini bildirme zorunluluğunu getirmiş ve bilinen adrese yapılacak tebliğlerin şahsına yapılmış sayılacağının şüpheliye veya sanığa ihtar edilmesi; ayrıca, maddenin ikinci fıkrasına göre şüpheli veya sanığa soruşturma veya kovuşturma sona erinceye kadar, önce bildirdiği adreste değişiklik olursa bunu da iadeli taahhütlü mektup ile salıverilme kararı veren mercie bildirilmesinin ihtarı öngörülmüştür. Tutuklu iken tahliye edilen sanık, yukarıda belirtilen bilgiyi tutukevi müdürüne verecek müdür de ihtarların yapıldığını ve yeni adresleri içeren tutanak ve belgenin asıl veya örneğini yargı merciine gönderecektir. Bu hükümlerin amacı, davaların gecikmesinde etkin neden oluşturan bir hâli gidermektir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 106. Madde Salıverilenin Yükümlülükleri Emsal Kararlar
Yargıtay 3. Ceza Dairesi E: 2006/9474, K: 2007/7160
- Ceza Muhakemesi Kanunu 106. Madde
- Salıverilenin Yükümlülükleri
Mahkemece yapılan lehe aleyhe değerlendirmesi 5252 sayılı Yasanın 9/3. madde sine uygun olup Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve Ceza Daireleri uygulamalarına uygun ve yeterli görüldüğünden, yine mağdurdaki yaralanma yönünden ise dosyada mevcut geçici rapor ve Edirne Adli Tıp Kurumu raporundaki açıklamalar, raporlara karşı bir itirazın bulunmaması, raporlardaki bilgilerin dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerle örtüşmüş bulunması gözetilerek yeniden rapor aldırılmasına gerek görülmediğinden ayrıca CMK’nın 106/2. maddesinin “tutuklama” üst başlığı altında “salıverılenin yükümlülükleri” alt başlığı altında düzenlenmiş olduğu dosyanın tetkikinden sanığın başlangıçtan beri adresini değiştirmediği, bu yöndeki bozma istemi gereğinin yerine getirilmesinin sonuca etkili olmayacağı gözetilerek tebliğnamedeki bozma isteyen düşüncelere iştirak olunmamıştır.
Sarık müdafinin temyiz itirazları, oluşa, yapılan yargılamaya, toplanan delillere, gerekçeye ve uygulamaya göre yerinde görülmüş olduğundan reddiyle hükmün onanmasına, oyçokluğu ile karar verildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi E:2010/2726, K:2010/3793
- Ceza Muhakemesi Kanunu 106. Madde
- Salıverilenin Yükümlülükleri
Sanık A. Ç.’ın 8.2.2005 günü sorgusunun yapıldığı oturumda bildirdiği 1163 sok.no:18 Zeytinlik/İzmir adresinde duruşma gününü bildiren tebligatın birlikte sakin eşi R. Ç.’a 19.10.2004 tarihinde, sanık S. B.’a 10.06.2002 tarihli sorgusunun yapıldığı oturumda bildirdiği 494 sok.no:21/5 Bahçelievler/İzmir adresinde duruşma gününü bildiren tebligatın birlikte sakin annesi A. B.’a 25.8.2004 gününde tebliğ edildiği, görevsizlik kararı üzerine yeniden duruşma gününün bildirilmesine ait tebligatların ise taşındıklarından ve adreste tanınmadıklarından 21.10.2006 ve 25.10.2006 tarihlerinde bila tebliğ iade edildiği,12.4.2007 günü yeniden dinlenen sanıklara CMK 106. maddesi uyarınca adres değişikliğini bildirmeleri hususunda ihtarat yapıldığı, adres değişikliğini bildirmeyen sanıkların sorgularında beyan ettikleri ve daha önce de birlikte sakin yakınları imzasına geçerli bir tebligat yapıldığı, sanık A. Ç.’a mahkumiyet hükmünün Tebligat Kanununun 35. maddesine uygun olarak 4.12.2007 tarihinde, S. B.’a 28.11.2007 gününde tebliğ olunmasına karşın müdafilerinin 5320 s. Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 s. CMUK’un 310. maddesinde ön görülen kanuni süre geçtikten sonra, 24.01.2008 ve 24.06.2008 havale günlü dilekçeleriyle temyiz ettikleri anlaşılmakla; sanık A. Ç. müdafinin vaki temyiz, sanık S. B. müdafinin vaki eski hale getirme talebiyle birlikte temyiz isteminin aynı kanunun 317. maddesi uyarınca istek gibi reddine,
Sanık M. Y. A. müdafinin temyiz itirazlarına gelince; 5237 s. Türk Ceza Yasasının 7 ve 5252 S. Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9. maddeleri hükümleri karşısında; sanığa yüklenen ruhsatnamede sahtecilik suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu; olay gününde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 S. TCK’nın 102/4 ve 104/2.maddelerinde ön görülen dava zamanaşımının suçların işlendiği 2000 ve 2001 yıllarından temyiz inceleme gününe kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 S. Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 S. CMUK’un 321. maddesi uyarınca istek gibi bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Kanunun 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen dava zaman aşımı sebebiyle 765 S. TCK’nın 102/4 ve 104/2 maddeleri uyarınca ortadan kaldırılmasına, 02.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.