Ceza Muhakemesi Kanunu 103. Madde
Cumhuriyet Savcısının Tutuklama Kararının Geri Alınmasını İstemesi
- Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafi de aynı istemde bulunabilirler.
- Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adli kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.
Ceza Muhakemesi Kanunu 103. Madde Gerekçesi
Madde, birinci fıkrasında soruşturma evresinde hakkında Cumhuriyet savcısının istemi ile tutuklama kararı verilmiş olan şüpheli hakkındaki bu kararın adlî kontrol tedbirine çevrilmesi olanağını vermektedir. Cumhuriyet savcısı veya şüpheli ve avukatı sulh ceza hakiminden tutuklamanın adli kontrole çevrilmesini isteyebileceklerdir.
Dikkat edilmelidir ki, bu usul tutuklamanın adli kontrole çevrilmesinde uygulanacaktır. Yoksa maddenin ikinci fıkrasına göre Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinde adlî kontrole veya tutuklamaya gerek kalmadığı kanısına varacak olursa şüpheliyi kendisi serbest bırakabilir; bu hususta ayrıca hâkim kararına gerek yoktur. Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdiğinde ise şüpheli kendiliğinden serbest kalır.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 103. Madde Cumhuriyet Savcısının Tutuklama Kararının Geri Alınmasını İstemesi Emsal Kararlar
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E: 2009/11390, K: 2009/13204
- Ceza Muhakemesi Kanunu 103. Madde
- Cumhuriyet Savcısının Tutuklama Kararının Geri Alınmasını İstemesi
Basit cinsel saldırı ve cinsel taciz suçlarından sanık E… A…’ın yapılan yargılanması sonunda; mağdure Kader’e yönelik basit cinsel saldırı, mağdure M…’ye yönelik basit cinsel saldırı ve cinsel taciz suçlarından mahkumiyetine dair, Erzincan 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 16.03.2009 gün ve 2009/98 Esas, 2009/198 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi katılanlar vekili ve sanık müdafi tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen katılanlar vekili ve sanık müdafin temyiz itirazlarının reddiyle cinsel taciz suçundan kurulan usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına,
Basit cinsel saldırı suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Sanığın suç tarihlerinde henüz 18 yaşını doldurmayıp 5237 sayılı TCK’nın 6/b maddesine göre çocuk sayılan mağdurelere sarılmak ve kalçasına dokunmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemlerinin TCK’nın 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, katılanlar vekili ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 25.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2006/5380, K: 2006/15709
- Ceza Muhakemesi Kanunu 103. Madde
- Cumhuriyet Savcısının Tutuklama Kararının Geri Alınmasını İstemesi
Suç tarihinde B…..Cumhuriyet Başsavcısı olan sanığa yükletilen eylem adam öldürme suçundan tutuklu şüphelileri soruşturma aşamasında yasal yetkisini kötüye kullanarak serbest bırakmaktır. Görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu, 5237 sayılı TCK’nın 257. maddesinde; “1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden an ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar ile cezalandırılır.
Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine hapis cezası veya kamunun zararına neden olan y ya da kişilere haksız kazanç sağlayan kamu görevlisi, an aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İrtikap suçunu oluşturmadığı takdirde, görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlayan kamu için görevlisi birinci fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” biçiminde düzenlenmiştir. Cumhuriyet Savcısının, tutukluyu serbest bırakma fıkra a hükmüne göre cezalan yetkisini düzenleyen CMK’nın 103/2, maddesinde “Soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısına adli kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinden şüpheli serbest kalır.” Kamu davasının açılması başlığını taşıyan aynı Yasanın 170/2. maddesinde “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü yer almaktadır. Son soruşturmanın açılması kararı, dava açan bir usul işlemi olma niteliğinden ötürü uygulamada iddianame gibi değerlendirilmektedir. Buna göre, soruşturma sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturuyorsa son soruşturmanın açılması kararı düzenlenmelidir. Somut olayda, şüpheli Cumhuriyet Başsavcısının görevli başka bir Cumhuriyet Savcısı tarafından yürütülen soruşturmada serbest bırakma yetkisini CMK’nın 100. maddesinde belirtilen tutuklama şartlarının kuvvetle değişme olasılığı gerekçesiyle kullandığı görülmektedir. Bu gerekçeye dayanılarak tutuk lamanın artık gereksiz olduğu kanısına ulaşıldığından bahsetmek olanaksızdır. Belirtilen açıklamalar karşısında, şüpheli hakkında kamu davası açmaya yeterli şüphe bulunduğu anlaşılmaktadır. CMK’nın 103/2. maddesinde düzenlenen Cumhuriyet Savcısının serbest bırakma yetkisinin varlığında kuşku bulunmamakla birlikte anılan yetkinin yasaya, yön teme ve soruşturma dosyasının içeriğine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının ve yetkinin kötüye kullanıldığı saptandığı takdirde ise bu eylemin CMK’nın 100/2. madde sinde öngörülen şüpheli veya sanığın kaçmasına, delilleri yok etme., gizleme veya değiştirmeye, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişimine, kamunun ekonomik zararına, bireylerin mağduriyetine ve kişilerin haksız kazanç sağlamasına yol açıp açmadığının açılacak kamu davası sonucu yapılacak yargılamada, mahkemece şüpheli lehine ve aleyhine tüm kanıtlar birlikte tartışılarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yukarı da belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, görevde yetkiyi kötüye kullanma suçundan şüpheli Ü…. C… hakkında Eyüp 1.Ağır Ceza Mahkemesince verilen itirazın reddine ilişkin 29.03.2006 tarih ve 2006/114 D.İş sayılı kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, aynı yasa maddesinin 4-a fıkrası uyarınca sonraki işlerin mahallinde yapılmasına, 01.11.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.