Taksirle öldürme suçu ve cezası, TCK 85. maddede düzenlenmiştir. TCK 85. madde uyarınca taksirle insan öldürme; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir kusurlu davranış ile öngörülebilir nitelikte bir neticenin “öngörülemeyerek” bir kimsenin ölümüne neden olmasıdır. Bilinçli taksirle insan öldürme ise yapılan kusurlu davranış ile bir kimsenin ölebileceğinin fail tarafından “öngörülmesine” rağmen, şansa veya kişisel becerilere güvenilerek davranışın yapılmasıdır. Taksirle öldürme suçu şikayete bağlı suçlardan değildir. Kamu adına soruşturulur ve kovuşturulur. Diğer bir ifadeyle ölenin yakınları veya diğer ilgililer tarafından gerçekleştirilen şikayet veya şikayetin geri alınması gibi işlemler ceza muhakemesinin işleyişinde doğrudan sonuç doğurmayacaktır. Taksirle öldürme suçu örnekleri şu şekilde verilebilir;
- Doktor hatası sebebiyle taksirle insan öldürme,
- Trafik kazası ile taksirle insan öldürme,
- İş kazası ile taksirle insan öldürme,
- Bebek ve çocuk bakımı esnasında gerçekleşen ölüm vakıaları.
Taksir, TCK’da açıkça belirtilen suçların cezasında uygulanan dikkat ve özen eksikliğinden dolayı bir suçun sonucunun öngörülmeyerek gerçekleştirilmesine yol açan hukuki durumdur. Kişi sonucu neticeyi öngörmesine rağmen gerçekleşmesini istemiyorsa bilinçli taksirden söz edilir. Bu durumda verilecek cezada 1/3’ten yarısına kadar artırım uygulanır. Verilen bu cezayı failin kusuru belirler. Birden fazla kişi aynı suçu taksirli şekilde işleyebilir. Bu durumda her fail kendi kusurundan sorumlu olur ve her failin cezası ayrı ayrı ona göre belirlenir.
Taksirle Öldürme Suçu Nedir?
Taksirle öldürme suçu, dikkat ve özen eksikliğinden kaynaklanan ve kanundaki tanımda belirtilen suçların yani neticelerinin öngörülmeyerek gerçekleştirilmesine denir. Taksirli davranışlar neticenin gerçekleşmesine yönelik hareket edilirken bu neticenin öngörülmemesi ve istenmemesinden kaynaklanmaktadır. Bunun sebebi de kişinin kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemesidir. Taksirle öldürme suçunda ihlal edilen hukuki değer kişinin yaşama hakkıdır. Çünkü söz konusu suç kişinin vücudu yani hayatı üzerinde gerçekleşir. Taksirle ölüme sebep olma suçu zarar suçudur. Çünkü suç ile yasaklanan netice ölüm olgusudur. Ölüm gerçekleştiğinde taksirle ölüme sebep olma suçu tamamlanır. Ancak bu cezalandırma şartını değil suçun neticesini oluşturur. TCK 85. Madde şu şekildedir;
- Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Taksirle öldürme suçunu kasten öldürme suçundan ayıran tek ölçüt suçun manevi unsurudur. Taksirle öldürme suçunun unsurları, manevi unsur haricinde kasten öldürme suçu ile aynı vasıftadır. Sadece kasten öldürme suçunda failin sonuca yönelen doğrudan doğruya veya olası kastı mevcut olmasına karşılık, taksirle öldürme suçunda fail öngörülebileceği ve objektif özen yükümlülüğüne uygun davranmaması nedeniyle meydana gelen sonucu öngörememekte ve bu sebeple failin sorumluluğuna gidilmektedir.
Taksirle Öldürme Suçunun Şartları Nelerdir?
Taksirle öldürme suçunun gerçekleşmesi için bazı şartlar gerekmektedir. Kişi dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak öngöremediği ya da istemediği bir şekilde ölüme sebep olmalıdır. Yani dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarla suç oluşur. Dikkat kelime anlamı olarak duygu ve düşüncelerin bir şey üzerinde toplanmasıdır. Özen ise bir iş üzerinde elden geldiğince çaba gösterme anlamına gelir.
Fail ile fiilin, netice ile arasında olan sebep-sonuç ilişkisine illiyet (Nedensellik bağı) denir. Yani ölüm kişinin öngörmeden gerçekleştirdiği taksirli hareket sonucunda oluşursa nedensellik bağının varlığından söz edilir. Sonuç olarak taksirle öldürme suçunun şartları şu şekilde sıralanabilir:
- Taksirle öldürme suçu yalnızca taksirle işlenebilen suçlarda söz konusudur.
- Fail hareketlerini iradi olarak gerçekleştirmelidir.
- Fail dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketlerle bu suçu işlemelidir.
- Fail yaptığı hareketin sonucunu öngörebiliyor olmalıdır ancak sonucu istemiyor olmalıdır.
- Failin yaptığı bu hareket ile meydana gelen sonucun arasında illiyet (nedensellik) bağı olmalıdır.
“Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” (TCK m. 85)
Taksirle Öldürme Suçu Örnekleri
Taksirle öldürme suçunda, suçun düzenlenmesiyle muhafaza altına alınan hukuki menfaat kişilerin yaşam hakkıdır. Kişilerin yaşam hakkı, dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranmayarak başkalarının hayatlarına zarar verecek olan muhtemel faillere karşı korunmakla birlikte, bu koruma toplum düzeninin de gerektiği şekilde sağlanmasına hizmet etmektedir. Taksirli suçlarda teşebbüs mümkün olmaması nedeniyle, taksirle öldürme suçundan dolayı failin sorumluluğundan söz edebilmek için ölüm sonucunun muhakkak gerçekleşmiş olması gereklidir. Taksirle öldürme suçuna örnek olarak;
- Annenin uyuyakalması sebebiyle bebeğinin üzerine dönerek onu havasız bırakıp ölümüne sebep olması
- Doktorun ameliyat ettiği hastasının vücudunda sargı bezi unutması sonucunda hastanın buna bağlı olarak hayatını kaybetmesi
- Trafik kazasında yaralanan kişinin hatalı tedavi yüzünden ölmesi hali (Sağlık çalışanları taksirli öldürmeden, trafik kazasına sebep olan kişi taksirle yaralamadan sorumlu olur.)
- Reçetesiz ilaç satan eczacının verdiği ilacın kişinin zehirlenerek hayatını kaybetmesi
- Ormanda mangal yakmak isteyen kişinin ateşi kontrol edememesi durumunda çıkan orman yangınında doğan sorumluluğu.
Bazı hallerde somut olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket edilip edilmediğinin ortaya çıkması açısından bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulabilir. Örneğin ameliyat esnasında ölen kişi bakımından, yapılan tıbbi müdahalenin dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun olmayan hareketin sonucunda meydana gelip gelmediğinin ortaya çıkarılması hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilginin dışında teknik bir husus olması sebebiyle bilirkişi araştırması uygun olacaktır. Bu durumda bilirkişinin yapacağı araştırma ve hazırlayacağı rapor teknik hususlarla alakalı olup, kusurluluk bakımından değerlendirme yapma hakimin yetki alanında olması nedeniyle bilirkişiye verilen görevin kapsamı dışında kalan tespit ve düşüncelerden uzak durulması gereklidir. Bilirkişinin tanzim ettiği rapor kapsamında somut olayda hakim olaya dahil olan şahısların kusurlu olup olmadığını takdir ederek, kanunun belirlediği sınırlar çerçevesinde cezaya hükmedecektir.
Taksirle Öldürme Suçunun Unsurları
Suçun maddi unsurları fiil, fail, konu, mağdur olarak ayrılmaktadır. Taksirle öldürme neticeli suçlardandır. Failin cezai sorumluluğu dikkatsiz ve özensiz davranışlarından doğar. Yani fail dikkatsiz ya da özensiz hareket etmezse taksirle ölüme neden olma suçunu işleyemez. Taksirli suçta davranış iradeye dayalıdır. Fail iradesi dışında gerçekleşen davranışlardan sorumlu tutulmaz.
Suçun neticesi fiilin dış dünyadaki oluşturduğu değişikliklerdir. Bu değişiklikler ceza kanunu açısından bir önem taşıdığı müddetçe suçun neticesi sayılır. Suçun konusunu insan ya da eşya oluşturur. Taksirle öldürme suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti için Yargıtay’ın bazı görüşleri vardır. Örneğin asıl önemli olan neticeyi kimin meydana getirdiğinin tespitidir. Bu da kimin/kimlerin fiili ile suçun oluştuğunun incelenmesi ile gerçekleşir. Bunun için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor da alınabilir. Bunun dışında taksirle öldürme suçunun unsurları şu şekildedir:
- Suçun Faili: Fiili işleyen kişi ya da kişiler faildir. ‘’Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.’’ (TCK m. 37/1) Failin mutlaka insan olması ve hayatta olması gerekir. Eşya ya da ölülerin failliğinden söz edilemez. TCK m. 20/2’ye göre tüzel kişilere cezai yaptırım uygulanmaz ancak güvenlik tedbiri uygulanabilir. Taksirle öldürme suçu özgü suç olmadığı için herkes bu suçun faili olabilir.
- Suçun Mağduru: Haksızlığa uğrayan kişi suçun konusu olan kişidir. Taksirle öldürme suçunun konusu fiil kimin üzerinde gerçekleşiyorsa o kişinin vücududur. Suç ile öldürülen kişi de mağdurdur. Mağdur maktul iken suçtan zarar gören maktulün mirasçıları olabilir. Yani her durumda mağdur ve suçtan zarar gören kişi aynı değildir. Bu fiilin işlenebilmesi için kişinin hayatta olması ve sağ doğması gerekir yani suç cenine karşı işlenemez.
- Suçun Fiili: Fiil insanın davranışıdır, doğa olaylarından ya da hayvandan kaynaklanan hareketler de bu şekilde insanın fiiline etki ederse suç oluşturabilir. Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunda kişi dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketleri icrai ya da ihmali hareketlerle işleyebilir.
- Suçun Manevi Unsuru: Suçun manevi unsuru fail ve fiil arasındaki manevi bağdır. Taksirle öldürme suçunun manevi unsuru taksirdir. Taksirli suçların cezalandırılması için kanunda açık düzenleme bulunmalıdır. Taksirle ölüme neden olma suçunun haksızlık unsurunu dikkat ve özen eksikliği oluşturmaktadır. Dikkat ve özen eksikliği objektif özellik taşır.
- Nitelikli Taksirle Öldürme: Suçun nitelikli halleri TCK m. 85’in 2. Fıkrasında düzenlenmiştir. Madde şu şekildedir: ‘’Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ Bu ceza aralığı TCK’deki en geniş aralıktır. (2-15) Yargıtay’a göre kusur yoğunluğu ya da neticenin ağırlığı dikkate alınmadan alt sınırdan uzaklaşılması bozma sebebidir.
Taksirle Öldürme Suçunun Cezası Nedir?
Taksirle öldürme suçunun cezası 2 ila 6 yıl arasında hapis cezasıdır. Suçun nitelikli hali maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. 85. Maddenin ikinci fıkrasında suçun nitelikli halinin ceza sınırı ise 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Yani;
- Taksirle insan öldüren kişi 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası alır. (TCK 85/1. Madde)
- Şayet birden fazla kişinin ölüm veya yaralanmasına sebebiyle verilmişse 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilir. (TCK 85/2. Madde)
- Verilecek temel cezaya 62 indirimi şartları varsa uygulanır. Yani 1/6 indirim yapılır.
Örnek verecek olursak; taksirle insan öldürmeden dolayı TCK 85/1 gereği 3 yıl ceza verilir. Sonrasında TCK 62 uyarınca 1/6 indirim yapılır. Sonuç ceza olarak 2 yıl 6 ay hapis cezası hükmolunur.
Taksirle işlenen hareket ile oluşan netice failin kendisini ya da ailesini etkileyecek şekilde faili mağdur etmişse ceza verilmez. Kast edilen dikkat ve özen yükümlülüğü objektif olarak belirlenmelidir. Bilinçli taksirle olası kastın farkına da değinmek gerekirse, olası kastta netice kabullenilir ancak bilinçli taksirde netice istenmez ancak yine de fiil gerçekleşir. Yani ikisi arasındaki benzerlik neticenin öngörülmesinden kaynaklanmaktadır ancak olası kastta netice kabullenilirken bilinçli taksirde neticenin gerçekleşmesi istenmemektedir.
Şüpheli şahıs hakkında suç işlediğine dair somut deliller varsa yakalama anından itibaren 24 saat süre için gözaltına alınabilir. Cumhuriyet savcısı tekrar talimat verirse kişi serbest bırakılır ancak vermezse gözaltı süresi devam eder. Cumhuriyet savcısının bizzat ifade alması gerekir yani kolluk kuvvetlerinin aldığı ifade ile yetinmemesi gerekir. Taksirle öldürme suçunun haksızlık unsuru, objektif olarak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlardır.
Suçun Özel Görünüşlerinin Biçimleri
Teşebbüs kişinin işlemeyi kast ettiği suçun elverişli hareketlerle doğrudan icraya başlanması halinde elinde olmayan sebeplerle tamamlanamaması durumunda meydana gelir. İştirak ise taksirli suç açısından doktrinde tartışmalı bir konudur. Bazı yazarlar taksirli fiillerde iştirak mümkün derken bazı yazarlar kast olmadan iştirakin mümkün olmadığını savunur. Zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı durumlarda ceza, zamanaşımı ve yetkili mahkeme açısından suçlar tek suç gibi hüküm ve sonuç doğurur.
- Teşebbüs: Kasten işlenen fiillerde suçun işlenmesi failin düşünme aşamasından başlar. Amacına ulaşınca da fiil sona erer. Yani suçun işlenmesi fiilin düşünülmesi ve failin suç işlemeye karar vermesi ile başlar. Daha sonra fail hazırlık hareketlerini yapar ve icrai hareketlere geçer. En sonunda neticeli suçlarda netice meydana gelir ve suç tamamlanır. Fail elinde olmayan sebeplerle icrai hareketleri tamamlayamazsa suç teşebbüs aşamasında kalır. Ya da icrai hareketler tamamlanır ancak öngörülen netice gerçekleşmezse suç teşebbüs aşamasında kalır. Teşebbüs yalnızca kastla işlenen suçlarda mümkündür, taksirle işlenen suçlarda teşebbüs mümkün değildir. Bu nedenle taksirle öldürme suçunda teşebbüs mümkün değildir.
- İştirak: Doktrinde taksirli suça iştirakin mümkün olduğunu kabul eden yazarlar olduğu gibi kabul etmeyen yazarlar da vardır. İştirakin mümkün olması için dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olan hareketlerdeki iradelerin birleşmesi gerekir. Ancak taksirli suçlara iştirakin mümkün olmadığını savunanlara göre faillerin birlikte gerçekleştirdikleri hareket sadece birlikte hareket etmelerinden ibarettir. Bu nedenle öngörülmeyen ve istenmeyen bir durum için karar birliği yoktur. Hakim olan görüş de taksirli suçlarda iştirakin mümkün olmadığıdır.
- Zincirleme Suç: Tek suç sayılan zincirleme suçlar suçun son işlendiği yerde işlenen ve dava zamanaşımının son suçun işlendiği günden itibaren başlayan kuraldır. Zincirleme suçlarda suç birden çok kez ve farklı zamanlarda işlenir. Suç aynı kişiye karşı işlenmesinin yanı sıra suç işleme iradesi kapsamında işlenmelidir. Suçun suç işleme iradesi kapsamında olmasından dolayı taksirle işlenen suçlarda zincirleme suç hükümleri mümkün değildir. Yani taksirle öldürme suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
TCK m. 50/1’e göre 1 yıl ve daha kısa süreli hapis cezaları para cezasına ya da diğer seçenek yaptırımlara çevrilebilir. Ancak eğer suç hapis cezası ya da adli para cezası şeklinde seçenek yaptırım olarak öngörüldüyse ve hapis cezası verildiyse artık adli para cezasına çevrilmez. Ayrıca adli para cezasına çevirme uygulanacaksa gerekçeli bir karar verilmelidir.
- Adli Para Cezası: Kural olarak taksirle öldürme suçunun alt sınırı 2 yıldır ancak TCK m. 50/4’te bir istisna getirilmiştir. Maddeye göre taksirli suçlardan hükmolunan hapis cezaları uzun süreli olsa dahi diğer koşulları sağladığı takdirde adli para cezasına çevrilebilir. Ancak bu hüküm bilinçli taksirde uygulanmaz. Yani taksirle öldürme suçunda da diğer şartlar sağlandığı takdirde adli para cezasına çevirme mümkün olabilir.
- Cezanın Ertelenmesi: Cezanın ertelenmesi ise hükümlü kişinin bir süreliğine denetim altında tutulması ve cezanın cezaevi dışında infaz edilmesidir. Fail hakkında hüküm kurulan ceza 2 yıl ve daha az süreli ise ayrıca diğer şartları da sağlıyorsa hapis cezasının ertelenmesi mümkündür. Eğer eylemi işleyen kişi 18 yaşından küçükse ya da 65 yaşından büyükse 3 yıla kadar hapis cezası ertelenebilir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasında, mahkeme bir hüküm verir ancak bunu açıklamayıp 5 yıllık bir denetim süresi öngörür. Taksirle öldürme suçunda verilen ceza 2 yıldan az ise hükmün açıklanmasının geriye bırakılması uygulanır. Ancak öncelikle mağdurun uğradığı zararların karşılanması gerekir.
Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme
- Şikayet Süresi: Taksirle öldürme suçu şikayete tabi bir suç değildir. Bu nedenle resen takibi yapılır. Cumhuriyet savcısı yeterli suç şüphesine ulaştığı takdirde kamu davasını resen açar. Suçun faili kamu görevlisi ise fiili görevi nedeniyle işleyip işlemediği araştırılır. Eğer kamu görevlisi tarafından suç işlendiyse yasada belirtilen yetkili mercilerden gerekli soruşturma izinleri alınır.
- Zamanaşımı: Zamanaşımı kişilere tanınan hakların ve bu hakların meydana getirdiği yaptırımların yapılması için belirlenen süre sınırıdır. Taksirle öldürme suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. 15 yıl geçtikten sonra soruşturma açılması mümkün değildir. Ceza zamanaşımı süresi ise hükmedilen cezaya göre hesaplanır. Örneğin 5 yıl ve daha az hapis/adli para cezalarında 10 yıl ceza zamanaşımı varken 5 yıldan fazla olan hapis cezalarında ceza zamanaşımı süresi 20 yıldır.
- Uzlaşma ve Etkin Pişmanlık: Failin iş birliği yapması ya da yaptığı suç oluşturan fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları azaltmaya çalışması halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Ancak taksirli öldürme suçunda fail neticeyi öngörmediği ve istemediği için etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz. Aynı şekilde taksirle öldürme suçu için uzlaşma hükümlerinin uygulanması da mümkün değildir.
- Görevli Mahkeme: Taksirle öldürme suçundan görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Görev kamu düzeninden olup yargılamanın yapılması için kamu yararı bulunmalıdır. Bu nedenle görevsiz mahkemenin davaya bakması halinde hüküm bozulur. Taksirli öldürme sonucunda maktulün yakınları şikayetçi olmazsa 85/1’e göre dava açılır. Bu nedenle görevli mahkeme cezanın üst sınırı göz önünde bulundurulduğunda asliye ceza mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taksirli öldürme fiilinin gerçekleştiği yer mahkemesidir.
Taksirle Öldürme Suçu Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/9-381 E. 2014/136 K. ve 25.03.2014 Tarihli Kararı
- Taksirle Öldürme Suçu
- TCK 85. Madde
Hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açılan sanığın bir kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda kusurunun bulunup bulunmadığı. Sanığın olay tarihinde saat 18.00 sıralarında gece vakti ve zemini ıslak, geliş ve gidiş yönünün refüj ile ayrıldığı, üç şeritli yolda kullanmakta olduğu otomobil ile trafik ışıklarının bulunduğu kavşağa geldiği, kendisine yeşil ışığın yanması nedeniyle hızını azaltmadan kavşağa girdiği, sanığın gidiş yönüne göre yolun solundan karşıya geçmeye çalışan ve orta refüjden sonra üç şeritli yolun ilk şeridini geçip ikinci şeridine gelmiş bulunan ölen yayaya çarparak yaralanmasına ve sonrasında kaldırıldığı hastanede ölmesine neden olduğu, sanığın yayayı görmesine rağmen kendisine yeşil ışığın yanmasına güvenerek hızını yavaşlatmak için fren tedbirine başvurmadığı ve kendi beyanına göre yoldan başka araç geçmediğinden şeridini değiştirme imkanı varken değiştirmediği, sadece korna çalarak ölen yayayı uyarmaya çalıştığı hususları gözönüne alındığında,
Sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine aykırı olarak kavşağa girerken hızını azaltmaması ve hızını mevcut şartlara uydurmaması nedeniyle olayın ve bunun sonucunda ölümün meydana gelmesinde ölenle birlikte kusurlu olduğu ve soruşturma aşamasında alınan 20.02.2007 tarihli bilirkişi raporunun oluşa ve tüm dosya kapsamına uygun bulunduğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine beraatına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/12-103 E. 2014/552 K. ve 09.12.2014 Tarihli Kararı
- Taksirle Öldürme Suçu
- TCK 85. Madde
Uyuşmazlık; Taksirle yaralanma nedeniyle sanıkların görev yaptığı hastanenin acil servisine getirilen Yasin’in çeşitli branşlarda görevli sanıklarca yapılan muhtelif tetkik ve değerlendirmelerden sonra taburcu edildiği ve ertesi gün “göğüs ve batın travmasına bağlı kot fraktürleri, pelvisfraktürü ve gelişen akciğer embolisi’ komplikasyonu sonucu” öldüğü olayda, doktor olan sanıkların görevlerinin gereklerini yapmada ihmal gösterip göstermedikleri, ihmal gösterdiklerinin kabulü halinde ise gerçekleşen ölüm neticesi ile eylemleri arasında nedensellik bağı bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak da eylemlerinin taksirle ölüme neden olma suçunu mu, yoksa TCK’nın 257/2. maddesi kapsamında görevi ihmal suçunu mu oluşturacağının belirlenmesine ilişkin olup … gerekli mesleki özen ve titizliği göstermedikleri Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Kurulu raporlarıyla saptanan sanıkların görevi ihmal suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekir” sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/9- 254 E. 2011/31 K. ve 05.04.2011 Tarihli Kararı
- Taksirle Öldürme Suçu
- TCK 85. Madde
Uyuşmazlık; sanığın taksirle bir kişinin ölümüne ve iki kişinin de basit tıbbi bir müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu somut olayda, mağdurların sanıktan şikayetçi olmaması durumunda, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 85. maddesinin 1. fıkrası ile mi, yoksa 2. fıkrası ile mi uygulama yapılacağının belirlenmesine ilişkindir.
Sevk ve idaresindeki araçla trafik kazası yapan sanık bir kişinin ölümüne ve 5237 sayılı TCK’nin 89. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kalacak şekilde iki kişinin de yaralanmasına neden olmuştur. Bu hali ile sanığın eylemi 5237 sayılı TCK’nin 85. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen suçu oluşturmakta ise de, anılan Yasanın 89. maddesinin 5560 sayılı Yasa ile değişik 5. fıkrası uyarınca mağdurların yaralanmaları aynı maddenin 1. fıkrası kapsamında olması nedeniyle şikayete bağlı bulunduğundan ve her iki mağdurda sanıktan şikayetçi olmadıklarından, sanığın eylemi taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/9-189 E.2009/220 K. ve 06.10.2009 Tarihli Kararı
- Taksirle Öldürme Suçu
- TCK 85. Madde
Olayda bilinçli taksir halinin bulunup bulunmadığı,
Sanık sürücünün, Karadeniz sahil yolu inşaatında kullanılmak üzere, sevk ve idare- sinde bulunan 61 K 3467 plakalı araca yüklettiği dolgu malzemelerinden, 40×30 cm. ebatlarında bir taşın, önce karayoluna düşüp buradan sekerek yol kenarında yayalara ayrılan bölümde yürümekte olan A K’a çarparak ölümüne neden olması biçiminde gelişen olayda, Karayolları Trafik Yasasının 65. maddesinin 1. fıkrasının (c) ve (g) bentlerinde belirtilen düzenlemeye aykırı olarak, kamyon kasasını aşacak şekilde dolgu malzemesi yükletilip, bu yükün üzeri branda çekilerek kapatılmadan ve başkaca tedbir de alınmadan şehirlerarası yola çıkılması halinde, normal yaşam koşulları gereği, sarsıntının da etkisiyle kamyondaki taşların düşebileceğinin ve başka araçlara ya da olayımızda olduğu gibi yol kenarında yürümekte olan insanlara çarparak, yaralanma ve ölümlere yol açabileceğinin kamyon sürücüsü sanık tarafından da öngörülmesi gereken bir husus olduğu, buna rağmen sözü edilen hatalı taşıma yönteminin zaman ve emekten tasarruf sağlaması ve bu yöntemle ilgili geçmiş deneyimlerinin şanslı sonuçlanması gibi nedenlerle, sanığın bu riski göze aldığı anlaşıldığından, sanığın meydana gelen neticeyi 5237 sayılı TCK’nin 22/3. maddesi kapsamında öngördüğünün, ancak istemediğinin, dolayısıyla da olayda bilinçli taksir halinin bulunduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-54 E. 2011/120 K. ve 07.06.2011 Tarihli Kararı
- Taksirle Öldürme Suçu
- TCK 85. Madde
Sanığın, şehir merkezinde, iki caddenin kesiştiği yerde bulunan çayevinin önünde tabanca ile iki el havaya ateş ettiği ve maktulün de, sanığın tabancasından çıkan merminin isabeti sonucu öldüğü hususunda bir kuşku bulunmamasına karşın, sanığın; maktulü doğrudan hedef aldığına ilişkin yeterli kanıt bulunmamaktadır.
Buna göre atış mesafesi, kullanılan silahın niteliği, elverişliliği ve etki alanı, tanık anlatımları ve dosyadaki kanıtlar gözönünde bulundurulduğunda; tartıştığı diğer sanığı korkutarak olay yerinden kaçırmak gayesiyle hareket eden ve kimseyi özelikle hedef almayan sanığın, doğrudan öldürme veya yaralama kastı ile hareket etmediği, ancak elindeki elverişli silahla ve silahın etki alanı içerisinde kendisinin de oturduğu ve maktulün öldüğü apartman da dâhil olmak üzere çok sayıda yüksek katlı ev bulunan şehir merkezinde havaya doğru iki el ateş etmesi sonucunda, mermilerden birinin herhangi birisine isabet edebileceğini öngördüğü, buna rağmen ateş etmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze aldığı ve kabullendiği, bunun sonucunda da maktulün ölümüne neden olduğu olayda, eyleminin, “olası kastla öldürme” suçunu oluşturacağı kabul edilmelidir.