Memurlarla ilgili davalar çeşitlilik anlamında çok fazladır. Kurum içi disiplinin sağlanması yoluyla kamu hizmetlerinin etkili ve verimli yürütülmesinin temini amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel için birtakım disiplin kuralları öngörülmüştür. Bu kurallara uyulmaması halinde disiplin suçunu oluşmakta ve Kanunda önceden düzenlenmiş bulunan disiplin cezalarından uygun olanının verilmesini gerektirmektedir. Memurlarla ilgili davalar da kendi içinde atama isteminin reddi işlemleri, disiplin işlemleri, parasal haklar, özlük hakları şeklinde alt başlıklara ayrılabilir. İdare hukukunun alt dalı olan memur hukukunda açılacak yürütme durdurma istemli iptal davaları idare mahkemeleri nezdinde yürütülür. İdari davalar uzmanlık gerektiren davalar olup bu konuda uzman avukat tarafından yürütülmesi gereklidir.
Memurlar, idarelerin kamu hizmetlerini yerine getiren personellerdir. Bu personellerle ilgili davalar idari yargının temel işlerinden birini oluşturmaktadır. Devlet Memurları Kanunu, personel rejimimizin temel yasalarından biridir. Kamu çalışanlarının çoğunluğunu teşkil eden memur statüsündeki personelin hizmet koşullarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, aylıklarını, ödeneklerini ve diğer özlük işlemlerini düzenleyen temel yasa, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’dur. Disiplin hukukunu bilen alanında uzman idare hukuku avukatları bu alanda faaliyet göstermektedir.
Atama ve Atamama İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar
Memurların il içinde veya il dışında görev yaptığı yerden başka bir yere isteği dışında atanması ya da kendisinin atanma talep ettiği göreve atanmaması, ilk atanma, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, asalet tasdik işlemlerinden kaynaklanan davalar bu gruba girmektedir. Burada atama sebebi disiplin soruşturması sonucunda getirilen teklifler olabileceği gibi, ihtiyaç ya da idarenin işleyişindeki rotasyon veya hizmet gereği de olabilir. Yapılan atama işlemlerinin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olup olmadığı Mahkemece denetlenmektedir. Aynı şekilde atama isteminin reddi işlemleri de bu denetime tabidir. Devlet memurluğuna atanma DMK 46 ve devamında düzenlenmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; devlet memurluğuna atanacak kişiler DMK 48. madde kapsamında şartları taşımalıdır. Bu madde kapsamında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumlu sonuçlanmalıdır.
- Güvenlik soruşturması olumsuz olması sebebiyle ataması yapılmayanlar için açılacak idari davalarda sebebin hukuken geçerli, teyit edilebilir ve somut olması gereklidir.
- Atama istemlerinin reddi işlemine veya isteksiz olarak alt bölgelere yapılan atamalara karşı açılan davalarda davacı ile aynı kurumda çalışan emsal personellerin benzer şekilde atanıp atanmadığına bakılarak denetimi yapılmaktadır.
- Kurumlar arası atamalarda atanmak istenilen kurumun atamaya onay vermesi ancak çalışılan kurumun muvafakat vermemesi durumunda davacının çalıştığı kurumda hizmetine ihtiyaç bulunup bulunmadığının denetimi yapılmaktadır.
- Bütün istek dışı atama işlemlerinde atanan kişinin özür durumunun korunup korunmadığının ve özür durumunun niteliğine göre bu özrünün giderilip giderilmediğinin denetimi yapılmaktadır.
- Atama işlemi ataması yapılan memurun geçirdiği bir soruşturma nedeniyle yapılmışsa; aynı soruşturma sonucunda memura disiplin cezası verilip verilmediği, atama işleminin ikinci bir ceza niteliği taşıyıp taşımadığının denetimi yapılmaktadır.
- Atama davalarında dava konusu işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri içerisinde yapılıp yapılmadığının denetimi yapılmaktadır.
- Soruşturmaya dayalı yapılan atamalarda bu atamanın kişinin görev yerinin değiştirilmesini gerektirecek nitelikte olup olmadığının veya aynı il içinde bir birime atama yapılıp yapılamayacağı hususu denetlenmektedir.
- Rotasyona bağlı atama işlemlerinde istek dışı atananların ilgili mevzuatlarına göre çalışma süresi, çalışma bölgesi, hizmet puanlarının üstünlüğü hususlarına uyulup uyulmadığının denetimi de yapılmaktadır.
- Atama istenilen yerde atanmak istenilen memurun hizmetine ihtiyaç duyulup duyulmadığının ve önceki görev yerinde de bulunması gerektiği ve hizmetine ihtiyaç duyulup duyulmadığının denetimi yapılmaktadır.
- İdarece mevzuatta düzenlenen şartları taşımadığı halde yapılan mevzuata aykırı atama işlemleri her zaman geri alınabilecektir.
- Asalet tasdik; aday memurluktan asli memura geçişteki süreci ifade eder.
Atama ve Atamama İşlemlerinden Kaynaklanan Memurlarla İlgili Davalar Hakkında Örnek Yargı Kararları;
Danıştay 2. Dairesince verilen bir kararda; davacının öğrenim özrü nedeniyle 2013 yılı Ağustos ayı il içi ve il dışı özür grubu atama döneminde Trabzon iline atanma talebi doğrultusunda Trabzon ili, … ilçesi, ....Ortaokulu’na matematik öğretmeni olarak atanmasına ilişkin işlemin mevzuata aykırı olduğu, idarelerin, mevzuata aykırı olan işlemlerini geri alabileceği hususları göz önünde bulundurulduğunda; davacının Trabzon ili, …. İlçesi, …. Ortaokulu’ndan, eski görev yeri olan Kars ili, … ilçesi, … Yatılı Bölge Ortaokulu’na atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediğine hükmedilmiştir.
Danıştay 5. Dairesine göre, …. Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde komiser yardımcısı olarak görev yapan davacının, 6569 sayılı Öğrenci Affı Kanunundan yararlanarak Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesine 07.05.2015 tarihinde kesin kayıt yaptırdığı, bu durum üzerine davalı idareye 07.07.2015 tarihinde başvuruda bulunarak öğretim mazeretinden dolayı Erzincan İl Emniyet Müdürlüğü emrine naklen atanma isteminde bulunduğu, ancak bu talebin Emniyet Hizmetleri Sınıfı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği uyarınca uygun görülmeyerek reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; ilgili yönetmelikte sağlık, eş durumu ve çocukların öğrenim durumu mazeretlerine dayalı atama sebeplerini düzenlemişken, personelin öğrenim özrü nedeniyle atamasını düzenleyen bir hükmün bulunmadığı, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından merkez ve taşra teşkilatına iletilmek üzere yazılan “Öğrenim Atamaları” konulu 03.07.2015 tarih ve 14759 sayılı yazıda da belirtildiği üzere personelin çocuğunun bulunmaması gerektiği görüldüğünden, Kurum Yönetmeliğinde, personelin öğrenim durumunun yer değişikliği talebinde bulunabilecek özür durumu olarak kabul edilmediği anlaşıldığından, davacının naklen atanma talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, bu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Danıştay 2. Dairesine göre ise; Şanlıurfa İli, … ilçesinde öğretmen olarak görev yapan davacının Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi Teftişi Planlaması ve Ekonomisi II.Öğretim Tezsiz Yüksek Lisans Programına katıldığından, öğrenim özrü nedeniyle Çanakkale İline naklen atamasının yapılmasına ilişkin 18.09.2013 tarihli başvurunun, Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 23.10.2013 günlü, 3039992 sayılı işlemiyle reddedilmesi üzerine açılan davada; her ne kadar davalı idareni savunmasında, anılan yönetmeliğin 38. maddesinin 3. fıkrası gereğince kaydını 1 yıl süreyle donduranların yer değiştirme isteklerinin değerlendirmeye alınamayacağı ve davacının yüksek lisans kaydını 06.09.2011 tarihinde yaptırdıktan sonra 2012-2013 Bahar döneminde kayıt yenilemediğinden 2012 Ağustos ve 2013 Şubat dönemlerinde öğrenim özrüne bağlı olarak yer değişikliği isteyebilecek durumda olmadığından 2013 yaz dönemi özür durumuna bağlı yer değiştirme döneminde başvuruda bulunmasının mümkün olmadığı ileri sürülmekte ise de; davacının 06.09.2011 tarihinde yüksek lisans programına kayıt yaptırdığı ve 2011-2012 eğitim öğretim yılı bahar yarıyılında (Şubat 2012- Eylül 2012) tarihinde kayıtlı öğrenci olduğu, bir yıl süreyle kaydını dondurmasının söz konusu olmadığı, 2012/2013 öğretim yılı bahar döneminde harcını yatırmamış ve kaydını yenilememiş olmasının öğrencilik statüsünü ortadan kaldırmadığı, dolayısıyla 2012 Ağustos döneminde özür durumundan yararlanabilmesi için aranan şartları taşıdığı anlaşıldığından, 2013 yaz dönemindeki başvurusunun reddi yönündeki dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Danıştay 12. Dairesi 2015/3186 E. 2015/5513 K. 22.10.2015 T. “2802 sayılı Kanunun Ek I maddesi ile Adalet Bakarlığı Memur, Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği hükümleri uyarınca zabit kâtipten hakkında sadece arşiv araştırması yapılacağı arşiv araştırması kapsamında ise anılan Yönetmelikte tanımladığı bu doğrultuda hakkında verilen hükmün açıklanmasının geriye bırakılması karan karşısında, sözleşmeli zabit katipliği sınavında başarılı olan davacının arşiv araştırmasının başarısı olduğundan söz edilemeyeceğine hükmedilmiştir.”
Danıştay 5. Dairesinin 2008/63408 E. 2009/270K. 26.01.2009 T. “Görevinden alınmasını gerektirecek bir olumsuzluğu ileri sürülmeden veya hukuken kabul edilebilir bir neden ortaya konulmadan, salt takdir yetkisinden bahisle davacının atanması yolunda kurulan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı…”
İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 1996/381 E. 1998/597 K. “…meslek memuru alan davacının kendisine teşvik ikramiyesi ödenmemesi işlemine karşı açtığı davada mahkemeye sunduğu konu ile ilgili belgeler dolayısıyla güli bilgi ve belgeleri ifşa ettiğinden bahisle meslek memurluğundan alınması işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı hakkında…”
Danıştay 5. Dairesi 1996/4056 E. 1998/2720 K. “…Davalıya bilahare muvafakat verildiği ve öğretmen olarak atamasının yapılacağı göz önüne alındığında muvafakat verilmeme nedenine dayalı atamama işlerinde hukuka uyarlılık bulunmadığı hakkında…”
Memur Disiplin Cezalarından Kaynaklı Davalar
Disiplin cezaları memurların uyması gereken çalıştıkları kurumun iç düzen kurallarına uymaması halinde memurlara uygulanan cezalardır. Bu cezaların büyük çoğunluğu 657 sayılı yasanın 125. maddesinde ağırdan hafife doğru sıralanmıştır. Bunlar; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezası olarak düzenlenmiştir. Bu disiplin cezalarına ilişkin davalarda dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar bulunmaktadır.
- Disiplin cezalarına karşı ilgili tarafından doğrudan doğruya dava açılacağı gibi dava açmadan önce 7 gün içinde ilgili makama itiraz edilebilir. İtiraz yoluna başvurulması halinde ilgili kurumların 30 gün içinde bu itirazı karara bağlaması gerekir. Bu itiraz haricinde birde üst makama itiraz vardır. Bu itirazda dava açma süresi içerisinde yapılır ve dava zamanaşımını keser. 60 gün içerisinde idare cevap vermez veya olumsuz cevap verirse idare mahkemesine yürütme durdurma istemli iptal davası açılabilir.
- Suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gereği olarak kanunda yazılı olan eylemlerin gerçekleşmesi halinde o eyleme uygun ceza verilmelidir. Yani tipiklik ilkesi geçerlidir.
- Disiplin cezası vermeden önce mutlaka isnat edilen fiili içeren ve en az 7 gün süre verilerek savunma alınmalıdır. Savunma muhakkik tarafından alınabileceği gibi talimat ile de alınabilir. Devlet Memurluğundan çıkarma cezası verilmeden önce mutlaka sözlü veya yazılı son savunma alınması gerekir.
- Disiplin soruşturmasında soruşturmacı olaydan ve olayın muhatabından bağımsız ve tarafsız bir kişi olmalıdır. Ayrıca soruşturmacı olarak atanan kişi tarafından dava konusu edilecek olan disiplin cezası verilmemelidir. Bu durum tarafsızlık ilkesine aykırı olacaktır.
- Dava konusu edilen disiplin cezası verilmeden önce mutlaka bir disiplin soruşturması açılarak soruşturma da olayların tanıklarının ifadelerine başvurulmalıdır. Olayın ana sorumlusu memurun lehine ve aleyhine tüm deliller titizlikle toplanmalıdır. Gerekli görüldüğü durumlarda disiplin soruşturmacısı tarafından olay hakkında bilirkişi incelemesi yaptırılabilir.
- Disiplin soruşturmasını başlatan kişinin disiplin amiri olması ve disiplin amiri olan kişinin tanık olarak ifadesine başvurulması hallerinde de disiplin amirinin tarafsızlığından söz edilemeyeceği için bir başka disiplin amirince cezanın verilmesi gereklidir.
- Soruşturmayı yapan muhakkik disiplin amiri olarak ceza veremeyeceği gibi cezanın itirazına bakan disiplin kurulunda da yer alamaz. Disiplin soruşturmasında teklif edilen fiilin disiplin kurulunca reddedilmesi halinde yeniden verilen cezada ilgili disiplin amiri uyguladığı cezaya uyan madde bendini de ifade etmek zorundadır.
- Kasıt aranan suçlarda disiplin cezasına uygun eylemde faiilin bilerek ve isteyerek bu fiili işlediğinin açık ve net olarak ortaya konulması gereklidir.
- Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş fiili veya halin cezaların özlük dosyasından silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanabilir. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiilin veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir. Geçmiş hizmetlerindeki başarı, olumlu sicil ve ödül belgesi alan memurlar için bir derece hafif ceza verilebilir. Son olarak benzer fiili işleyen aynı durumdaki kişilere aynı ceza verilir.
Memurlarla İlgili Davalar Kapsamında Verilen Disiplin Cezaları Hakkında Örnek İdari Yargı Kararları
Bolu İl Özel İdaresi’nde Kültür ve Sosyal İşler müdürü olarak görev yapan davacının, kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30.07.2010 tarihli ve 4456 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada Danıştay 12. Dairesinin 16.06.2015 tarih 2012\6700 E. 2015\3958 K. sayılı bozma kararına uyularak; davacıya atfedilen fiilin ve olayın somut olarak ortaya konulup gerçekliği şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmediğinden, soyut ve genel nitelikte ifadeler dikkate alınarak tesis edilen işlem hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle, iptali yolunda Ankara 14. İdare Mahkemesince verilen 29\11\2016 tarihli ve 2016\4569 E 2016\4956 K. sayılı kararın onanmasına karar verilmiştir.
Danıştay 16. Dairesi; “Ceza Mahkemesi kararı ile davacı hakkında mahkumiyete hükmedilip hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilmesi karşısında, İdare Mahkemesince, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ettiği gerekçedeki anlatımla kabul edilen eylemin sübuta erdiği şeklinde ifade kullanılmasında, masumiyet karinesi uyarınca hukuki isabet görülmemiş ise de, davacının zabıt katibi olarak görev yaptığı sırada, memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunması sebebiyle memurluktan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ve bu karar uyarınca memurluktan ilişiğinin kesilmesinde hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.”
Danıştay 12. Daire 2016/7586 E. 2018/1451 K. “…Davacı hakkında verilen mahkûmiyet kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesince, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılmak üzere bozulması üzerine, dava konusu uyuşmazlığın esasının uzlaşma işlemleri sonucunda verilecek kararın da göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi gerektiği hakkında…”
Danıştay 5. Daire 2016/19861 E. 2018/14359 K. “…Disiplin kurallarının, temel olarak idarenin iç düzeninin korunması fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlilerinin hizmet dışındaki özel hayatına yönelik fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için bu düzeni bozan, kamu hizmetinin iyi ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması gerektiği hakkında…”
Danıştay 12. Daire 2016/8182 E. 2018/2178 K. “…Emeklilik isteminin onaylandığı tarih itibarıyla artık memuriyet statüsünde olmayan davacı hakkında emeklilik onay tarihinden sonra göreve son verme işlemi tesis edilemeyeceği hakkında…”
Danıştay 12. Daire 2018/143 E. 2018/2178 K. “…Soruşturmaya bağlı atama ile isteğe bağlı atamanın sonuçlarının farklı olduğu, isteğe bağlı atama yapılmış olmasının soruşturmaya bağlı atamanın yapılmasını engellemeyeceği hakkında…”
Memurların Parasal Haklarına İlişkin İşlemlerden Kaynaklanan İdari Davalar
Memurların parasal haklarına ilişkin işlemleri de idari davaya konu edilerek alınabilmektedir. Memurların parasal haklarıyla ilgili uyuşmazlıklar, maaş alacağı ve ikramiyeyle ilgili uyuşmazlıklar, ek ders ve ek ödemeler ile ilgili uyuşmazlıklar, döner sermaye uyuşmazlıkları, kişiye borç çıkarılmasına ilişkin tazminatlar, uçuş tazminatları, sürekli ve geçici görev yolluğu ücreti olarak sıralamak mümkündür.
- Devlet memurlarına idarece yapılan hatalı ödemelerin geri istenilmesine ilişkin işlemler idari yargı yerlerinde dava konusu edilebilmektedir. Bu davalarda Danıştay önemli bir ölçüt getirmiştir. Bu konuda davacının hilesi veya idarenin açık hatası varsa davalar reddedilmektedir. Eğer açık hata veya hile yoksa son 60 gün içerisinde yapılan ödemeler geri istenebilir şeklinde içtihat oluşturmuştur.
- Memurların maaşlarının ödenmemesi, geç ödenmesi veya eksik ödenmesine ilişkin işlemler idari davaya konu edilebilir. Bazen hatalı olarak yapılan fazla ödemenin geri istenmesi de dava konusu edilebilmektedir. Bu davalarda kişinin maaşı alacağını hak edip etmediğine ve davacıya yapılan ödemenin veya ödememe işleminin hukuka uygun olup olmadığının denetimi yapılır.
- Sürekli görev yolluğu memurların bir yerden başka bir yere tayin olması halinde kendisine ve ailesine ödenen yevmiye, taşınma ve yol giderlerine karşılık ödenen ücrettir. Yolluk konusu 6245 sayılı kanunda düzenlenmiştir.
Memurların Parasal Haklarına İlişkin İşlemler Hakkında Örnek İdari Yargı Kararları;
Danıştay 5. Dairesi; “Hatalı yapılan atama nedeniyle fazladan yapılan maaş ödemelerinin geri alınabileceğini, ancak faiz istenemeyeceğine hükmetmiştir.”
Danıştay 2. Dairesi; “Davacının, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucunda ölüme sebebiyet ve yaralama suçundan dolayı almış olduğu 5 yıl hapis cezasının infazına başlanıldığı tarih ve şartlı tahliye edildiği tarih arasında aylık ve diğer özlük haklarından yararlandırılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılı bulunmadığına hükmetmiştir.“
T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2021/4552 Karar No : 2022/406
Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava konusu istem: Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde aday polis memuru olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca memuriyetle ilişiğinin kesilmesine ilişkin 22/03/2019 tarihli işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının asli memurluğa ataması, hakkında FETÖ/PDY kapsamında soruşturma yürütülmesi nedeniyle 657 sayılı Kanun’un 56. maddesi kapsamında uygun görülmemiş ise de, davacı hakkında yürütülen soruşturmada isnat olunan eylemin doğruluğunu ortaya koyabilecek bir delil bulunmadığı, hakkında isnat olunan suç yönünden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görüldüğünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütüne üye olduğu, iltisakı ya da irtibatı olduğunu ortaya koyan bir mahkeme kararı veyahut soyut iddia dışında kabul edilebilir delillerin bulunmadığı, davacının terör örgütüyle iltisakının bulunduğunun ortaya koyulamadığı anlaşıldığından, adaylığının sonlandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline ve yoksun kaldığı parasal haklarının hak ediş tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; 16/09/2020 tarihli ara kararı ile davalı idareden davacı hakkında yapılan disiplin soruşturmasının sonuçlanıp sonuçlanmadığının sorulduğu, verilen cevaba ekli 15/01/2020 tarihli Olur ile araştırma raporu sonucunda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğinin bildirildiği, aday polis memuru olan ve hakkında FETÖ/PDY terör örgütüne üye olduğu suçlamasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada isnat olunan eylemin doğruluğunu ortaya koyabilecek bir delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına kararı, davalı idare tarafından yapılan araştırma sonucunda ise dosyanın işlemden kaldırılmasına kararı verilen davacının hakkında devam eden soruşturmanın FETÖ/PDY kapsamında olduğundan bahisle 657 sayılı Kanun’un 56. maddesi uyarınca memuriyetle ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı, istinaf istemine konu idare mahkemesi kararı sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından istinaf başvurusunun belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin kısmı, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri, Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyize konu kararın, “yoksun kaldığı parasal haklarının hak ediş tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine” ilişkin kısmına gelince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; temyiz incelemesi sonunda, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa, Danıştayın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun maddesinin gerekçesinde; temyiz incelemesinde sadece maddi hatalarda değil, aynı zamanda yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen eksiklik ya da yanlışlıklarında düzelterek onama kararı verilmesinin sağlandığı, uygulamada, vekâlet ücretine, yargılama giderlerine ya da faize hükmedilmesinin unutulması ya da bunların yanlış hesaplanması gibi, kararın asli olmayan unsurlarında görülen bir kısım eksiklik ya da yanlışlıklar nedeniyle bozma kararları verildiği, bunun mahkeme tarafından tekrar karara bağlandığı ve yine bu kararlara karşı yeniden kanun yollarına başvurulabilmesi nedeniyle hem zaman hem de emek kaybına neden olunduğunun görüldüğü, bu suretle esasa etkili olmayan konularda Danıştayın kesin karar vermesi sağlanarak uyuşmazlığın hızla sonuçlandırılmasının amaçlandığı hususlarına yer verilmiştir.
Bir idari işlem veya eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda, uygulanacak yasal faizin başlangıç tarihi olarak; idareye başvuru varsa başvuru tarihinin, başvuru yoksa davanın açıldığı tarihin esas alınması gerektiği hususu, Danıştay içtihatlarıyla istikrar kazanmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklara uygulanacak “yasal faizin başlangıç tarihi”nin, dava açma tarihi olan 06/04/2019 tarihi esas alınarak, bu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte idarece davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken; söz konusu parasal hakların; “hakediş tarihlerinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine” şeklinde hüküm kurulmasında hukuka ve Danıştay içtihatlarına uygunluk bulunmamakta ise de; bu yanlışlık; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan eksiklik ve yanlışlık kapsamında olduğundan, İdare Mahkemesi kararının, “Dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların, dava açma tarihi olan 06/04/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine” şeklinde düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.”
Memurlarla ilgili davalar idare mahkemesine açılır. Yürütme durdurma istemi kesinlikle talep edilmelidir. Memurlarla ilgili davalar uzman idare hukuku avukatı ile yürütülmesi gereken özel davalardır. Kişi hakkında doğurduğu sonuçlar bakımından etkileri çok büyüktür. Bu sebeple hak kaybına uğramamak için idare hukukunda uzman bir avukattan danışmanlık ve avukatlık hizmeti almanızı öneririz.