İlk itirazlar, sadece davanın hemen başında ileri sürülmesi gereken ve böylelikle ilgili davada davanın esasına girilmesine engel nitelikteki itirazlara denir. İlk itirazlar, HMK 116. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesine bakıldığında, 1086 sayılı Kanunun 187. maddesinde yer alan ilk itirazlar, bu maddede üç bent halinde düzenlenmiştir. 187. maddede sekiz bent halinde yer alan ilk itirazlardan bir kısmı dava şartı haline getirilmiş, özellikle adli yargıda görülen hukuk davalarında, gereksiz ve zaman alıcı formalitelerin, kötü niyetli kişilere davaları sürüncemede bırakma fırsatını verdiği ve başka işe yaramadığı hususundaki yaygın kanaat dikkate alınarak, bazı ilk itiraz sebeplerinin kaldırılması suretiyle çabukluk ve güvenliğin sağlanması amaçlanmıştır. Böylece ilk itirazlar; kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı, tahkim itirazı ve asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki iş bölümü itirazı şeklinde üç bent halinde düzenlenmiştir.
HMK’da 2020 yılında yapılan değişikle ilk itirazlar iki bent halinde düzenlenmiştir. Son durumda ilk itirazlar; Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı ile Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazıdır. İlk itirazların cevap verme süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde yargılamanın hiçbir aşamasında bir daha ileri sürülemeyecektir. Bu nedenle ilk itirazların süresinde yapılması büyük önem taşımaktadır. Bu makalemizde ilk itirazların neler olduğundan, ne zamana kadar sürülebileceğinden ve yargı kararlarından bahsedilecektir.
HMK İlk İtirazlar Nedir?
İlk itirazlar, sadece davanın hemen başında ileri sürülmesi gereken ve böylelikle ilgili davada davanın esasına girilmesine engel nitelikteki itirazlara denir. Hukuk yargılamasında ilk itirazlar, HMK 116. maddede düzenlenmiştir. HMK 116. Maddeye göre;
(1) İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:
a) Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı.
b) Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı.
c) (Mülga:22/7/2020-7251/8 md.)
2020 yılında yapılan değişiklikten önce asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki iş bölümü itirazı da ilk itirazlar arasında yer almaktaydı. Şuan için ilk itiraz olarak Kanunda kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı ile Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazları yer almaktadır. İlk itirazları açıklamak gerekirse;
- Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı;
Yetki, bir davaya bakmakla görevli olan mahkemenin bulunduğu yargı çevresidir. Mahkemelerin, yargı yetkisi belli bir coğrafi bölge ile sınırlıdır. Bu coğrafi bölgeye de yargı çevresi denilmektedir. Yetki, görevden farklı olarak kural olarak kamu düzeni ile ilgili değildir. Ancak bazı durumlarda yetki kamu düzeni ile ilişkilendirilerek kesin yetki kuralları düzenlenmiştir. Bu durumda, dava sadece kanunda öngörülen mahkeme veya mahkemelerde açılabilir. Kural olarak yetki, ilk itiraz olduğu için mahkeme yetki hususunu kendiliğinden dikkate almaz. Ancak yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetki hususunda, davanın sonuna kadar resen araştırma yapmak zorunda olup kesin yetki halinde taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda ise, cevap dilekçesinde yetki itirazı ileri sürülmelidir. Yetki itirazında bulunan taraf, itirazında yetkili mahkemeyi ve yetkili mahkeme birden fazla ise yetkili seçtiği mahkemeyi belirtmelidir. Yetki itirazın dikkate alınması için yetkili mahkemenin gösterilmesi veya seçilmesi zorunludur. Ayrıca mahkeme de yetkili olmadığına karar vermesi halinde kararında yetkili mahkemeyi de göstermelidir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaması halinde, davanın açıldığı mahkeme yetkili olarak yargılamaya devam edecektir.
- Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı;
HMK 413. Maddesine göre, tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder. İkinci fıkrada ise tahkim ilk itirazının yapılmasının, tahkim yargılamasına başlamaya veya tahkim yargılamasının devamına engel olmadığı belirtilmiştir. Tahkim ile mahkeme arasındaki ilişki bir görev sorunu olmayıp mahkeme, tahkim sözleşmesini kendiliğinden dikkate alarak görevsizlik kararı veremez. Mahkemenin tahkim ilk itirazını kabul ederek davayı usulden reddebilmesi için davalının açıkça ve cevap süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunması gerekir.
HMK İlk İtiraz Ne Zaman İleri Sürülebilir?
İlk itirazlar sadece cevap süresi içerisinde ileri sürülebilir. Cevap süresi 2 hafta olup bu süre geçirildikten sonra ilk itirazın dinlenebilmesi mümkün değildir. Davalı taraf cevap süresi içerisinde olsa bile cevap dilekçesini verdiyse, bundan sonra yeni bir dilekçeyle ilk itirazda bulunamaz. Buna ek olarak; mahkeme, dava şartlarını gözden geçirmesinin ardından ilk itirazları inceler. Mahkemenin re ‘sen ilk itirazları incelemesi beklenmemelidir çünkü ilk itirazlar konusunda tarafların ileri sürmesi gerekir. Cevap dilekçesi verme süresi, HMK’nın 127. maddesinde ve 317. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddelere göre;
MADDE 127
- Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.
MADDE 317
- Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.
Hukuk yargılamasında ilk itirazlar, HMK 116. maddede düzenlenmiştir. Bu ilk itirazların cevap dilekçesi ile cevap süresi içerisinde yapılması gerekir. Davalı taraf mahkemenin yetkisine ilişkin yaptığı yetki itirazını ilk itiraz olarak cevap dilekçesi ile ileri sürmelidir. İlk itirazlar sadece cevap dilekçesi ile ileri sürülebileceğinden dolayı cevap süresi içerisinde cevap dilekçesi ile ileri sürülmeyen ilk itirazlar bir daha yargılamada hiçbir aşamada ileri sürülemeyecektir.
HMK’nın 117. Maddesine uyarınca da ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi halde dinlenmeyecektir. Davalı, cevap süresi içerisinde cevap dilekçesini vermesine rağmen ilk itirazda bulunmadıysa, daha sonra yeni bir dilekçeyle ilk itirazda bulunamaz. Ayrıca mahkeme tarafından, ilk önce dava şartları incelenir ve sonrasında ilk itirazlar değerlendirilir. Mahkemenin ilk itirazları resen incelemeyecek olup tarafların süresinde ve usulüne uygun şekilde ilk itirazları ileri sürmesi gerekir.
HMK İlk İtirazlar Cevap Süresinin Uzatılması Durumunda Sunulabilir mi?
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 127. maddesinde ve 317. maddesinde cevap dilekçesini verme süresi ile dilekçelerin verilmesi düzenlenmiştir. İşbu maddelere göre cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Bazı hal ve şartlarda kişinin süresinde dilekçeye cevap verebilmesi mümkün olmayabilmektedir. Bu durumda da taraflar süre uzatım dilekçesi ile ek süre verilmesini talep edebilir. Bununla birlikte ilk itirazlar konusunda süre uzatım halinde ne olacağı hakkında kanunda bir açıklık yoktur. Yargıtay kararlarına göre, davalı cevap süresi içerisinde bir süre uzatım talebinde bulunmuş ise ve mahkeme tarafından bu talep kabul edilmişse, ek süre içinde ilk itirazlar cevap dilekçesi ile yapılabilir.
HMK İlk İtirazlara İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 16.01.2017 Tarih, 2015/12264E. 2017/259K. Sayılı kararı;
Diğer davalılar vekili, taraflarınca kabul edilmeyen sözleşmede tahkim şartının bulunduğunu beyan etmiş; usul ve esastan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalılar … ve … Madencilik A.Ş. vekilinin süresi içerisinde tahkim ilk itirazını ileri sürdükleri, taraflar arasındaki 01.11.2013 tarihli … Konsantre Madeni Alım Satım Sözleşmesinde tahkim şartının bulunduğu, davacı her ne kadar tahkim şartında yer alan … Uluslararası Ticaret ve Ekonomi Tahkim Komisyonu bulunmadığından tahkim şartının geçerli olmadığını savunmuşsa da buna ilişkin olarak bilgi ve belge sunulmadığından davalının tahkim ilk itirazının süresinde ve yerinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 15.2 maddesine göre ihtilafın … Uluslararası Ticaret ve Ekonomi Tahkim Komisyon’unca çözülmesi gerektiği gerekçesiyle tahkim ilk itirazının kabulüyle davalılardan sözleşmede taraf olan … Madencilik A.Ş. yönünden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, diğer davalıların 01.11.2013 tarihli sözleşmeye taraf olmadıkları gerekçesiyle davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 07.10.2015 Tarih, 2015/3161E. 2015/12213K. Sayılı kararı
Davacı vekili, müvekkilinin kumar oynamak için …’ta …’de boş bir senet verdiğini, daha sonra bu senedin doldurulmak suretiyle davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin ihtirazi kayıt ile takibe konu borcu ödediğini belirterek müvekkilinin icra takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine ve icra tehditi altında ihtirazi kayıt ile ödediği 5.090,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yerleşim yerinin Fatih olduğunu ve icra takibinin İstanbul icra dairesinde derdest olduğunu, bu sebeple … Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; davalının yerlelim yerinin … olduğu ve …. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6685 E. sy. Takip dosyasında takip konusu 12.02.2011 tanzim ve 12.09.2012 vade tarihli 2500 USD bedelli senette ihtilaf vukuunda … mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiği, davalı vekilince yasal süresinde yetki ilk itirazında bulunulduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği sebebiyle dava dilekçesinin reddine karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.11.2014 Tarih, 2014/6629E. 2014/21935K. Sayılı kararı;
Boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK md. 168). Bu yetki kuralı re’sen dikkate alınabilecek kesin yetki değildir. Taraflarca ilk itiraz süresi içinde ileri sürülmesi halinde dikkate alınabilir. Dava dilekçesi davalıya 01.03.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı cevap süresi içinde usulüne uygun bir yetki itirazında bulunmamıştır. Mahkemece usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmadığı dikkate alınarak işin esasının incelenmesi gerektiği halde yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 24.01.2013 Tarih, 2012/14297E. 2013/1752K. Sayılı kararı;
Davanın ikame edildiği tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre, “ikame olunan davanın diğer bir mahkemede derdest olduğuna” ilişkin iddia, ilk itirazlardan (md.187/4) olup, davalı tarafından dava dilekçesinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde dermeyan edildiği takdirde dikkate alınabilir. Bu süre zarfında ileri sürülmez ise derdest dava mevcut olsa bile artık nazara alınamaz ve mahkeme bu hususu re’sen dikkate alamaz. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, yürürlüğe girdiği tarihte tamamlanmamış olan usul işlemlerine etkilidir. İlk itirazlarla ilgili süre, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce sona erdiğine göre, derdestlik bakımından işlem tamamlanmış demektir ve yeni Kanun bu durumda etkisizdir. O halde, davalının ilk itiraz süresi zarfında derdestliğe ilişkin bir itirazının bulunmadığı nazara alınarak işin esasının incelenmesi gerekirken, bu hususun “dava şartı” kabul edilip davanın usulden reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.