Gaiplerin yargılanması Ceza Muhakemesi Kanunu madde 244’de düzenlenmiştir. CMK madde 244’ te, “bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır.” denmek suretiyle gaip ceza hukuku bağlamında bu şekilde tanımlanmıştır. Gaip sanık diğer bir tanımla, hakkında bir yargılama olmasına rağmen kendisine ulaşılamayan kişidir. Gaip sanık aslında kaçak değildir. Gaip sanık ceza yargılaması ile ilgili haberi olmayan veya başka bir nedenle yargılamaya katılamayan kişidir. Gaip sanık belki de yargılandığından haberdar değildir. Bilinçli bir şekilde yargılamadan kaçan kişiye “kaçak sanık” denir. Bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili ceza mahkemesi önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır. (CMK 244/1. madde) CMK’ya göre gaiplik 3 durumda söz konusu olur:
- Sanığın bulunduğu yer bilinmeyen sanık,
- Sanık yurt dışında bulunup da yetkili mahkeme önüne getirilemeyen sanık,
- Sanık yurt dışında bulunup da mahkeme önüne getirilmesi uygun bulunmayan gaip sayılır.
CMK’nın 244. Maddesinde belirtildiği üzere gaiplik sadece kovuşturma aşamasına ilişkindir. Soruşturma aşamasında gaiplikten söz edilmez. Yani gaip hakkında soruşturma yapılabilir. Kanunun saklı tuttuğu haller dışında, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Bu sebeple gaip sanık hakkında hüküm verilemez. Asliye veya Ağır Ceza Mahkemesi, gaip sanık hakkındaki delilleri toplayarak muhafaza altına alır. Gaip sanığın ortaya çıkması beklemelidir. Gaip sanığın bulunması halinde ceza yargılamasına devam etmeli ve hüküm kurmalıdır. Bu yazımızda gaiplerin yargılanmasını ele alacağız.
Gaiplik Nedir?
Gaibin tanımı 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un birinci kitabı, gerçek kişiler bölümünde tanımlanmıştır. Kişiliğin sonu olarak belirlenen hallerden biri olan gaiplik kavramı 4721 sayılı kanunun 32. maddesinde belirtilmiştir. Kanuna göre, “Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.” diyerek gaibin tanımı yapılmıştır. Tanıma göre, kesin olarak öldüğü bilinmeyen fakat ölüm tehlikesi içinde kaybolan ve öldüğünün kuvvetli ihtimalinin olduğunu kişilere gaip denmektedir. Gaiplik mahkeme kararı ile sabit olmaktadır ve gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.
Gaip hakkında iddianame ile dava açıldığında, mahkeme tensip zaptı düzenleyerek duruşma hazırlığını gerçekleştirecek, gerekir ise toplaması gereken delil var ise onları toplayacak, toplanmış delil söz konusu ise onları koruma altına alacaktır. Ancak bunun devamını gerçekleştirerek duruşma yapamaz. Bu nedenle, sanığın gaip olması nedeniyle ceza mahkemesi durma kararı verecektir. Bu nedenle mahkeme yapacağı işlemleri yaptıktan sonra dava durması kararı verecektir. Gaiplerin yargılanmasını CMK’da düzenlenmiştir.
Mahkeme delillerin toplanması veya muhafaza altına alınması işlemini kendisi yapabileceği gibi, toplu mahkemelerde naip hakim aracılığı ile veya deliller mahkemenin yargı çevresi dışında ise o mahkemeye talimat yazarak, istinabe suretiyle de isteyebilir. Bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bir ülkede bulunup da yetkili bir mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır. Bu durumda, kural olarak kendisine ulaşılamayan bir sanık söz konusudur. Bazı durumlarda sanık kendisi hakkında yargılama yapıldığından haberdar olmayabilir. Mahkemenin, henüz görmediği bir sanığı, gıyabında ve savunmasız olarak yargılayıp hakkında hüküm kurması kabul edilemez. Bu kanun maddesi ile de, gaiplik halinde sadece delillerin muhafaza altına alınması ile yetinilmesi öngörülmüş, gıyapta hüküm verilmesi engellenmiştir.
Sanığın yokluğu durumunu ifade etmek için “gıyap” kelimesi kullanılmaktadır. Fakat gıyap kelimesi gaiplik teriminden daha farklıdır. Bu fark kanunlar arası tanımlama yapılırken de görülebilmektedir. Gaiplik halinde kendisine ulaşılamayan bir sanıl varken, sanığın yokluğu anlamına gelen gıyap durumunda kural olarak sanığa ulaşmak her zaman olanaklıdır ancak mahkemede hazır bulunmasına gerek görülmemektedir.
Yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektiren veya derhal sanığın beraatına karar verilmesi mümkün olan suçta, usule uygun sorgusu yapılmayan ve savunması alınmayan sanığın yokluğunda duruşma yapılabilir. Bunun dışında, sanığın yokluğunda duruşma yapılmaz, dava bitirilemez ve özellikle de mahkumiyetine karar verilemez.
Ceza Muhakemesi Kanununda Gaip
CMK 244. maddesinin birinci fıkrasında gaibin tanımı yapılmış, ikinci ve üçüncü fıkrada gaip hakkında yapılacak ve yapılamayacak işlemler gösterilmiş, üçüncü fıkrada ise yapılacak işlemler sırasında kimlerin hazır bulunacağı hükme bağlanmıştır. Gaiplerin yargılanması bu madde kapsamında yapılır.
Gaibin Tanımı ve Yapılabilecek İşlemler – Madde 244
- Bulunduğu yer bilinmeyen veya yurt dışında bulunup da yetkili mahkeme önüne getirilemeyen veya getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır.
- Gaip hakkında duruşma açılmaz; mahkeme, delillerin ele geçirilmesi veya korunması amacıyla gerekli işlemleri yapar.
- Bu işlemler naip hakim veya istinabe olunan mahkeme aracılığıyla da yapılabilir.
- Bu işlemler sırasında sanığın müdafii veya kanuni temsilcisi veya eşi hazır bulunabilir. Gerektiğinde, mahkemece barodan bir müdafi görevlendirilmesi istenir.
Ceza hukukunun nasıl uygulandığını gösteren Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ise, tanımı yapılan ve gaip olarak adlandırılan kişilerin nasıl ve ne şekilde yargılamasının yapılacağı belirtilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da gaibin tanımı yapılmıştır. Buna göre;
- Bulunduğu yer bilinmeyen
- Yurt dışında bulunup mahkemeye getirilemeyen
- Yurt dışında bulunup da mahkeme önüne getirilmesi uygun bulunmayan sanık gaip sayılır denmiştir.
Sanığın yabancı bir ülkede bulunması ve bulunduğu yerin biliniyor olması hususu da, ülkeler arasında suçluların geri verilmesi anlaşması yoksa ya da yabancı ülke geri vermeyi kabul etmiyorsa, mahkemeye getirilmesi olanaksız sayılmaktadır.
Fail: CMK madde 244/1’ den anlaşılacağı üzere, gaip olan kişinin sanık statüsünde olması gerekmektedir. Yani, ortada bir tahkikat evresi yani kovuşturma evresi söz konusu olması, diğer bir deyişle şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin mahkemece kabul edilmesi ve şüphelinin sanık sıfatını taşıyor olması gerekmektedir. Sanık olan kişinin ise aynı maddede belirtildiği üzere yargılanması devam ederken bulunduğu yerin bilinmiyor olması, yargılama yapan mahkeme önüne getirilemiyor olması veya getirilmesi uygun bulunmayan bir durumda olması gerekir.
Gaip ve Firari (Kaçak) Farkı Nedir?
Gaiplik, kaçak yani firari olmaktan farklıdır. Gaip, kesin olarak öldüğü bilinmeyen fakat ölüm tehlikesi içinde kaybolan ve öldüğünün kuvvetli ihtimalinin olduğunu kişilere denilir. Kaçak ise, CMK 247. Maddesine göre hakkındaki soruşturmanın veya kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişiye denilir. Her ne kadar benzer dursalar da gaip ile kaçak kavramları birbirinden farklıdır. Bu farklara bakacak olursak;
- Gaip kişi hakkında yapılan yargılamadan haberdar değilken kaçak bilinçli bir şekilde soruşturma veya kovuşturmadan kaçmaktadır.
- Gaiplik soruşturma aşamasında değil kovuşturma aşamasında kullanılan bir terimdir. Kaçak terimi soruşturma aşamasında şüpheli için kovuşturma aşamasında sanık için kullanılabilir.
- Gaiplik konusu her suç bakımından gündeme gelebilir. Kaçaklık ise kanunda belirtilen katalog suçlar bakımından söz konusu olur.
- Gaip sanık hakkında tutuklama kararı verilmesi mümkün değilken kaçak sanık için gıyabında tutuklama kararı verilmektedir.
- Gaip olan sanık için dava açılsa bile duruşma açılmaz ancak kaçak sanık hakkında bu bakımdan herhangi bir engel yoktur ve duruşma açılabilir. Ancak kaçak sanık hakkında duruşma açılsa da daha önce sorgusu yapılmamış ise mahkumiyet kararı verilemez.
Gerek gaiplik gerek kaçaklıkta kendisine ulaşılamayan bir sanık söz konusudur. Ancak, gaiplikte bu durum bilinçli bir şekilde yaratılmış değilken, kaçaklık durumunda sanık bunu her zaman bilerek ve isteyerek gerçekleştirmektedir.
Gaipler Hakkında Yapılacak İşlemler Nelerdir?
Gaip olan sanık hakkında yapılacak işlemler Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 244. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, sanığın gaip olması halinde mahkeme duruşma açmaz, yargılama için gerekli sadece delilleri toplar ve toplanan delilleri muhafaza altına alır. Mahkemenin bu işlemleri akabinde gaibin ortaya çıkması veya çıkarılması beklenir. Bir naip hakim veya istinabe olunan mahkeme tarafından da delillerin toplanması işlemi yapılabilir. Naip hakim veya istinabe olunan mahkeme tarafından yapılan delillerin toplanması ve muhafazası işlemleri sırasında avukat, gaibin eşi veya yasal temsilci hazır bulunabilir. Gerekli görünen hallerde hak kaybı olmaması açısından mahkeme de re’sen gaip sanığa bir avukat da atayabilir.
Duruşma açılması
1412 sayılı kanunun 270. maddesinde, gaip olan sanık hakkında yargılama yapılamayacağı kuralının ayrıcalığına yer verilmiş ve cezası önemsiz suçlarda, gaip sanık hakkında yargılama yapılıp sonuçlandırmak olanaklı kılınmış iken söz konusu istisna maddeye alınmamıştır. Gaip olan sanık hakkında hiçbir surette duruşma açılmayacağı belirtilmiştir. Bu durum, gaiplik sona ermeden yargılamanın sona erdirilmemesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
Yasa koyucu, sanığın gaip olması halinde, kişi hakkında soruşturma yapılarak ceza davasının açılabileceğine fakat kovuşturma yapılamayacağını belirtmektedir. Fakat bozma kararından sonra herhangi bir şekilde gaip durumda olan sanığa ulaşılamıyorsa, gaip sanık hakkında duruşmaya devam edilerek dava gıyabında bitirilebilecektir.
CMK’nın 307/2. maddesi uyarınca, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise sanığın her halde dinlenmesi gerekir. Gaip hakkında duruşma açılmaz ise de, CMK mdde 175’ de belirtilen hususlar neticesinde duruşma hazırlığı yapılabilecektir. Mahkeme sadece delillerin ele geçirilmesi veya korunması amacıyla gerekli işlemleri yapar. Gaibin ortaya çıkması veya çıkarılmasının beklenmesi gerekir. Duruşma açılmışsa durdurulmasına karar verilerek kapatılmalıdır. Aynı işlemler, naip hakim veya istinabe olunan hakim aracılığı ile de yapılabilmektedir. Delillerin ele geçirilmesi veya korunması işlemleri sırasında, sanığın müdafiinin veya kanuni temsilcisinin veya eşinin hazır bulunması mümkündür. Bu nedenle mahkeme söz konusu işlemleri yapmadan önce anılanlara haber vermesi gerekir.
Gaiplik belirtildiği gibi sadece sanıklar için kabul edilmiştir. Şikayetçinin duruşmada hazır bulunmaması, yargılamanın yapılmasına engel değildir. Gaip olan kişiler hakkında duruşma açılamayacağı kanun maddesi ile belirtilmiştir. Özetle, Gaip olan şüphelinin ifadesi alınmadan dava açılmasında yasal bir sakınca yoktur.
Gaibe İhtar (CMK 245)
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 244’ün devamı niteliğinde olan 245. maddede gaiplere ihtar çekilceği düzenlenmiştir. Adresi bilinmeyen gaibe, mahkeme önüne gelmesi veya adresini bildirmesi hususları uygun bir iletişim aracıyla ihtar edilir. Madde, konutu bilinmediği için kendisine ulaşılamayan gaibe her türlü iletişim araçları ile ihtar yapılabileceğini kabul etmektedir. Buradaki amaç gaibin ortaya çıkması ve yargılamanın olağan bir şekilde yürütülmesidir.
Kanunun 244. maddesinde sanık hakkında duruşma yapılamaz ibaresi ile, duruşma yapılabilmesi için sanığın ortaya çıkmasını sağlamak gerekmesi nedeniyle 245. madde düzenlenmiştir. Bu, adresi bilinmeyen gaibe, mahkeme önüne gelmesi veya adresini bildirmesi hususları, her türlü iletişim araçlarıyla duyurularak uyarılır. Uyarma zorunludur. Gaip adresini bildirmişse, bu adrese çağrı kağıdı gönderilerek duruşmaya davet edilir. İletişim araçları yönünden bir sınırlama getirilmemiş, yürürlükten kalkan 1412 sayılı Kanunun 281. maddesinin aksine, her türlü iletişim araçlarıyla, uyarının yapılabileceği öngörülmüştür.
Gaiplerin Yargılanması
Gaiplik ile kaçaklık arasındaki fark, kaçaklıkta sanık bilerek ve isteyerek kendisine ulaşılamamasını sağlar iken, gaiplikte sanığın kendisine ulaşılamamasını bilerek ve isteyerek oluşturmuş değildir, gaip belki yargılandığından bile haberdar değildir. Mahkeme önüne getirilmenin uygun bulunmamasından anlaşılması gereken, mahkemece, gaibin getirilmesi için çok masrafın yapılacak olması veya aşırı şekilde uğraşı gerektirmesi, yapılacak masraf ile elde edilecek sonuç arasında orantının bulunmaması nedenleriyle getirilmesi ne gerek görülmemesini anlatmak için kullanılmıştır. Kural olarak gaip sanık hakkında duruşma açılmaz, o halde gaip kimse hakkında soruşturma yapılır ve hatta kamu davası açılabilir ancak gaip hakkında duruşma yapılamaz.
Gaip hakkında iddianame ile dava açıldığında, mahkeme tensip yaparak duruşma hazırlığını gerçekleştirecek, gerekir ise toplaması gereken delil var ise onları toplayacak, toplanmış delil söz konusu ise onları koruma altına alacaktır. Ancak bunun devamını gerçekleştirerek duruşma yapamaz. Bu nedenle mahkeme yapacağı işlemleri yaptıktan sonra davanın durması kararı verecektir. Mahkeme delillerin toplanması veya muhafaza altına alınması işle mini kendisi yapabileceği gibi, toplu mahkemelerde naip hakim aracılığı ile veya deliller mahkemenin yargı çevresi dışında ise o mahkemeye talimat yazarak, istinabe suretiyle de isteyebilir.
Sanığa Verilecek Güvence Belgesi – CMK 246. Madde
Kanun, mahkemenin gaip olan sanık hakkında duruşmaya gelmesi halinde tutuklanmayacağı hususunda bir güvence belgesi verebilir ve bu güvence koşullara bağlanabilir. Sanık hapis cezası ile mahkum olur veya kaçmak hazırlığında bulunur veya güvence belgesinin bağlı olduğu koşullara uymazsa belgenin hükmü kalmaz. Madde, gaibin yargılamaya gelmesini saplamak amacı ile kendisine tutuklanmayacağına dair güvence verilebilmesini öngörmektedir. Bu güvence bir belge ile verilecektir ve ortaya çıkması halinde gaip sanığa, tutuklanmayacağı yolunda teminat sağlanmış olacaktır.
Gaip sanıkların kaçak durumuna düşmelerine engel olması, güvence belgesinin önemli bir yararıdır. Kural olarak burada bir kaçaklık söz konusu değildir. Hakkında yargılama yapıldığından haberi olmayan, haberi olsa da birtakım nedenlerle yetkili mahkeme huzuruna gidemeyen ve bu nedenle hakkındaki kovuşturmayı sonuçsuz bırakmak gibi bir amacı olmayan sanığa, Devletin verdiği bir olanak söz konusudur. Güvence belgesinin iki türü vardır. Bunlar;
- Sanığa verilen güvence belgesi; sanığı, işlediği iddia edilen bütün suçlardan tutuklanmaktan kurtarır.
- Suça verilen güvence belgesi; sanığı hangi suç için verilmişse o suç bakımından tutuklanmaktan kurtarır.
Tutuklanmaktan çekinen gaip sanığın duruşmaya gelmemesi yargılamanın aksamasına sebep olacağından, sanığın duruşmaya gelmesini ve davanın sağlıklı bir şekilde görülmesini sağlamak için sanığa kendisinin tutuklanmayacağına ilişkin güvence verilebilir. Mahkemenin güvencesi bir kararla ve yazılı bir şekilde olur. Güvence bir yerde oturma ya da mağdurun zararını giderme gibi, belli birtakım koşullara bağlanabilir.
Güvence belgesi hangi suç için verilmişse, sanığı o suç için tutuklanmaktan korur. Suçun niteliği ve nevi değişse bile tutuklama kararı verilemez. Güvence, sanığın bir başka suçundan dolayı da tutuklanmasını önleyemez. Sanığın işlediği iddia edilen tüm suçlardan tutuklanmasını kurtaran güvence verilmesi de olanaklıdır. CMK 246’ da düzenlenen sanığa verilecek güvence belgesi ile, geniş güvence verilmesini engelleyen herhangi bir ibare yoktur.
Sanık hakkında hapis cezasına hükmedilmesi ya da sanığın kaçma hazırlığında bulunması veya güvence belgesinin bağlı olduğu koşullara uymaması durumlarında ise güvence belgesinin bir hükmü kalmaz. Yargılama sonucunda sanık aleyhine hükmedilecek hapis cezası neticesinde tutuklanması mümkündür. Tutuklanmayacağı hususunda güvence belgesi verilen sanık hakkında aynı fiilden ötürü yakalama veya gözaltına alma koruma tedbirlerinin de uygulanmaması gerekir. Aksi taktirde kendisiyle çelişen bir durum söz konusu olur. Sanık duruşmaya geldikten sonra, diğer duruşmalara gelmez ise, bu halde sanığın kaçma hazırlığında olduğu kabul edilebilir. Fakat, duruşmaya gelmemekte geçerli bir özrü varsa bu durumda kaçma olarak değerlendirilmeyecektir. Tüm bu aşamalar ve kanunda düzenlenen hususlar hem sanığın korunmaya değer hukuki değerleri korumaktadır hem de yargılamanın amacı olan maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet etmektedir.
Gaip Sanığa Güvence Belgesi Verilmesi
Gaip sanık yargılanmak isteyip de, tutuklamaktan korkuyorsa ona güvence belgesi verilebilir. Bu belge yazılı olarak verilir. Ceza mahkemesi, zorla getirme, gözaltı, yakalama, tutuklama, güvence belgesi gibi tedbirlerle sanığı mahkemeye çıkarılmasını sağlar. Sanığı yargılayan ceza mahkemesi tüm tedbirler ile gaip sanığa ulaşamaz ise, gaip sanık hakkında duruşmaya geldiğinde tutuklamama güvencesini içeren bir “güvence belgesi” düzenleyebilir. Ceza mahkemesi, gaip olan sanık hakkında duruşmaya gelmesi alinde tutuklanmayacağı hususunda bir güvence belgesi düzenleyebilir. (CMK 246/1. madde)
- Güvence Belgesinin Amacı: Güvence belgesinin amacı; gaip hakkında mahkeme tarafında duruşma yapılmasını ve gaibin yargılanması sağlamaktır.
- Hangi Suçlar İçin Güvence Belgesi Verilir? Güvence belgesi, TCK’daki tüm suç tipleri için düzenlenebilir. Suçun cezası veya tipi güvence belgesi verilmesi açısından önemli değildir. Fakat, güvence belgesi sanığın yargılandığı suç için verilmişse, o suç için geçerlidir. Başka bir suçtan tutuklanabilir.
- Güvence Belgesinin Şarta Bağlanması: Güvence belgesi, bazı koşullara bağlanabilir. Adli kontrol hükümlerinden bazıları güvence belgesi verilmesinin şartı haline getirilebilir. Örneğin, yurtdışı yasağı, belli zamanlarda imza atma, teminat verme gibi koşullar güvence belgesinde yer alabilir.
- Güvence Belgesinin Sağladığı Teminatlar: Güvence belgesi, sadece tutuklama tedbirinin değil, özgürlüğü daraltan tedbirlerin de uygulanmasını engeller. Ancak, arama, el koyma, iletişimin tespiti vs. gibi koruma tedbirlerine başvurulabilir.
Güvence Belgesinin Kaldırılması
CMK 246. Maddenin ikinci fıkrasına göre, sanık yargılandığı suçtan hapis cezasına mahkum olur ise (o halde adli para cezasına mahkumiyet halinde güvence hükümsüz kalmaz, sonuç ceza hapis olmalıdır, hapsin adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlere çevrilmesi halinde de güvence hükümsüz kalmaz) veya gaibin kaçma hazırlığında olduğu anlaşılır ise veya güvence şarta bağlanır da bu koşul yerine getirilmez ise, güvence belgesi hükümsüz kalır ve bu durumda sanığın tutuklanması olanaklı hale gelir. Bu durumda da tutuklama açısından CMK’nın 100. Maddesindeki koşullar aranmalıdır. Yani güvence belgesi 3 durumda hükümsüz kalır. Bunlar;
- Mahkumiyet
- Gaibin kaçma hazırlığı
- Güvence şarta bağlanır da bu koşul yerine getirilmez ise güvence belgesi hükümsüz olur.
Güvence belgesi verilmemesi kararına karşı itiraz edilebilir. Güvence belgesi verilmesine ilişkin karara katılan veya savcı; güvence belgesi verilmemesine ilişkin karara sanık veya avukatı itiraz edebilir. İtiraz; asliye ceza mahkemesi tarafından verilen kararlarda ağır ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesi tarafından verilen kararlarda bir sonraki numaralı ağır ceza mahkemesine yapılır.
Güvence Belgesi Verilmesi/Verilmemesi Kararına İtiraz Edilebilir Mi?
Kural olarak hakim kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulabilmekte ve mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmesi için kanunda bu durumun açık biçimde belirtilmesi gerekmektedir. CMK’nun 248. maddesi 7. fıkrasında gaip sanığa güvence belgesi verilmesine ilişkin 246. maddenin kaçak sanıklar hakkında da uygulanabileceği düzenlenmekte ve aynı maddenin 8. fıkrasında da güvence belgesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebileceği hükme bağlanmaktadır. Bu durumda mahkeme kararı olmakla birlikte, güvence belgesi verilmesine ya da verilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilecektir.
İtiraz süresi yedi gün olup, süre kararın öğrenildiği günden itibaren başlayacaktır. İtiraz bir dilekçe ya da tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak şeklinde yapılabilecektir. İtiraz beyanının zabıt katibine başvuru üzere, katip tarafından tutanağa bağlanması halinde CMK 268. maddesinin 1 fıkrası gereği tutanağın mahkeme başkanı ya da hakimi tarafından onaylanması gerekmektedir. İtiraz üzerine mahkeme itiraz nedenini yerinde görürse kararını düzeltecektir. Mahkeme itirazı yerinde görmezse en geç 3 gün içerisinde itirazı incelemeye yetkili mercine gönderecektir. İtiraz mercinin verdiği karar kesindir.