Devlet Memurları Kanunu 6-7-8-9. Madde (DMK)

Devlet Memurları Kanunu 6-7-8-9. Madde (DMK)

devlet memurları kanunu 6 7 madde

Devlet Memurları Kanunu 6. Madde

Sadakat

Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar. Devlet memurları bu hususu “Asli Devlet Memurluğuna” atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimle yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki “Yemin Belgesi” ni imzalayarak göreve başlarlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.

  • İlgili Makale: 
  • 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin: 

Devlet Memurları Kanunu 6. Madde Açıklaması

Memurlar Anayasa ve yürürlükteki kanunlara uymak ve bunları milletin hizmetinde uygulamak zorundadır. Bu sorumluluklarını asıl memurluğa atanmalarını müteakip en geç bir ay içinde yapacakları yeminle tescil ederler. Statü hukukuna tabi olmalarının gereği memurların Anayasa ve kanunlara hem uymak hem de bu kanunları sadakatle milletin hizmetinde uygulamak ödev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Memurların fiil ve halleri mevzuatla sınırlandırılmıştır. Sadakat ödev ve sorumlulukları da bu sınırlandırmaların en başında gelmektedir.

Devlet Memurları Kanunu 6. Madde Sadakat Emsal Kararlar

Danıştay Beşinci Dairesi E:1981/2750, K:1983/1937

  • Devlet Memurları Kanunu 6. Madde
  • Sadakat

İncelenen dosyada, Sıkıyönetim mahkemesince tutuklu bulunan davacının, yasadışı örgüte üye olmak suçu nedeniyle yargılandığı, bu halin 657 sayılı kanunun 6. ve 7.maddelerinde belirtilen memurun tarafsızlığı ve sadakati ilkelerini zedelediği, sonuç olarak da aynı kanunun 48. maddesinde yer alan memuriyete alınma niteliklerini kaybettiği gerekçesiyle aynı kanunun 98.maddesinin b bendi uyarınca görevine son verildiği anlaşılmıştır.

657 sayılı Kanunun 48.maddesinin (A) fıkrasının 5.bendi Devlet Memurluğuna alınacaklar arasında genel şartlar sıralanmış, bunlar arasında Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak, dolaylı iflas gibi yüz kızartıcı bir fiilden dolayı hapis cezasından hükümlü bulunmamak hükmü getirilmiş ve aynı Kanunun 98.maddesinin (b) fıkrasında ise Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde memuriyetin sona ereceği belirtilmiş bulunmaktadır.

Davalı idare, Devlet Memurunun ödev ve sorumluluğu bölümünde yer alan ve devlet memurlarının sadakat ve tarafsızlık içinde görev yapması gereğini belirten 6. ve 7.maddeler karşısında, gizli örgüte üye olmak fiili nedeniyle yargılanan davacının bu halinin anılan maddelere aykırılık teşkil ettiği, dolayısı ile 48.maddede belirtilen nitelikleri kaybettiğini öne sürmektedir.

Yukarıda belirtildiği gibi, 657 sayılı kanunun 48.maddesinde devlet memurluğuna alınacak kişilerde aranacak şartlar sıralanmıştır. Sözü edilen kanunun 6. ve 7.maddelerinde belirtilen ilkelerin 48. maddedeki koşullarla hukuki bir ilgisi bulunmadığı gibi, maddenin (b) bendinde yer alan ve ancak hükümlü bulunma halinde devlet memurluğu niteliğinin kaybedilmesinin söz konusu olması nedeniyle ne sebeple olursa olsun bir kişinin tutuklu olarak yargılanmasını anılan madde bendi kapsamında kabule de hukuken olanak bulunmamaktadır.

Nitekim, 657 sayılı Kanunun 141.maddesinde açıkça herhangi bir suçtan tutuklu memurlara bu süre içinde aylıklarının üçte ikisinin ödeneceği belirtilmektedir. Yasanın bu açık hükmüne rağmen, tutukluluğa neden olan yargılama konusu nedeniyle davacının görevine son verilmesinde ve tutukluluk halinin ortaya çıktığı 15.8.1981 gününden itibaren aylıklarının 2/3 ünün ödenmemesinde mevzuata aykırılık bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu göreve son verme işleminin iptali ile aylıklarının 2/3 ünün 15.8.1981 gününden itibaren davacıya ödenmesine karar verildi.

Danıştay Sekizinci Dairesi E:1991/2221, K:1992/2529

  • Devlet Memurları Kanunu 6. Madde
  • Sadakat

Davacıya verilen devlet memurluğundan çıkarma cezasının iptali istemiyle açılan davada dava konusu işlemi iptal eden 26.03.1991 günlü 1990/772 sayılı Ankara 2. İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Dosyanın incelenmesinden, davacıya verilen cezanın, 7.7.1992 günlü 21277 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3817 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affına ilişkin yasa kapsamında olduğu anlaşıldığından, anılan yasanın 2. maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına yine aynı madde hükmü gereğince yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, avukatlık ücreti verilmemesine, Ancak davacının cezası anılan yasa kuralı uyarınca affedilmekle birlikte memuriyet görevini sürdürebilmesi için 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 6. maddesi ile öngörülen yemin yükümlülüğünü yerine getirmesi ve yemin belgesini imzalaması gerekeceğinin kuşkusuz bulunduğuna karar verildi.

Danıştay Beşinci Dairesi E:1988/786, K: 1990/61

  • Devlet Memurları Kanunu 6. Madde
  • Sadakat

İdare Mahkemesi kararıyla, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2275 sayılı kanunla değişik 81. ve 647 sayılı Kanunun 6. maddelerinin birlikte incelenmesinden mahkeme kararında aksine bir hükme yer verilmedikçe asli ceza ile birlikte feri cezanın da tecil edilmiş olacağının anlaşıldığı, davacıya Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile 5 ay hapis ve 1666 lira ağır para cezası ile 2 ay 15 gün memuriyetten men cezası verildiği davalı idarece bu kararın uygulandığından bahisle ilgiliye 2 ay 15 gün memuriyetten mahrumiyet cezası verildiği, Asliye Ceza Mahkemesi kararında feri ceza niteliğinde olan memuriyetten men cezasının tecil edilmediğine dair bir hüküm yer almadığından feri cezanın da tecil edilmiş sayılması gerektiğinde davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

Davalı idare, 647 sayılı Kanunun 1. ve 6. maddesinde feri cezaların tecili ve infazına dair bir hükmün bulunmadığını, feri cezaların adli cezaların infazındaki usullere tabi olmadığını, feri cezanın tedbir mahiyetinde olduğunu ve uygulanmasının idarenin takdirine bırakıldığını ileri sürmekte ve söz konusu kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verildi.

devlet memurları kanunu 6 7 madde dmk
devlet memurları kanunu 6 7 madde dmk

Devlet Memurları Kanunu 7. Madde

Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık

(Değişik: 12/5/1982 – 2670/2 md.) Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.

Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler.

Devlet Memurları Kanunu 7. Madde Açıklaması

Memurların tarafsız olarak görevlerini yapmaları, memurluk statülerinin ve sorumluluklarının bir gereğidir. Buradaki tarafsız olma ibaresi memurun görevini yaparken kişileri kayırma veya kamu hizmetini yerine getirirken hizmetten yararlananlara ayrımcılık fiil ve eylemlerini yapmamak olarak yorumlanmalıdır. Her idari eylem veya işlemin mutlaka bir tarafı vardır. Tarafsız kamu hizmeti düşünülemez. Ancak bu hizmetler yürütülürken meri mevzuat çerçevesinde yapılması öngörülen ve olması gereken yapılmalıdır. Memurlar; ‘Devlet’ sıfatını taşıyan ve devlet adına çalışan kamu görevlileridir. Bu sıfat hem idari hem de hukuksal olarak memurların güvenilir ve Devlete bağlı olmalarını gerekli kılar.

Devlet Memurları Kanunu 7. Madde Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık Emsal Kararlar

Danıştay Beşinci Dairesi E:1986/1723, K:1991/933

  • Devlet Memurları Kanunu 7. Madde
  • Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık

Hukuk İşleri Müdürü olan davacının bu görevden alınmasının asıl nedenini oluşturan, yılbaşı kartında yer alan Yeni Yılınızı insan haklarının çiğnenmediği, düşünce suçunun olmadığı; demokrasinin tüm kurumlarıyla işler hale geldiği, emekçi sınıfların da kapitalist sınıflar gibi örgütlenip devlet yönetiminde söz sahibi oldukları, milli gelirin adli dağıtıldığı, sosyal adaletin gerçekleştiği; ekonominizin IMF’nin, holdinglerin, para babalarının çıkarlarına göre değil, çalışan geniş halk kitlelerinin çıkarlarına göre yönetildiği; kalkınmış, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmış, tam bağımsızlığın, özgürlüğün, barışın, kardeşliğin, dostluğun, sevginin egemen olduğu yepyeni bir Türkiye’nin özlemiyle kutlar (ım) … biçimindeki ifadeler, içeriğinden de anlaşılacağı üzere, adı geçenin insan hakları, düşünce ve anlatım özgürlüğü, örgütlenme hakkı, ekonomik düzen gibi Anayasal, güncel ve toplumun her kesiminde açıkça tartışılan konulardaki kişisel düşünce ve özlemlerini açıklamaktan ibaret olup; bu ifadelerin herhangi bir siyasi parti ya da örgüt lehine ya da aleyhine bir yönü bulunmadığı gibi herhangi bir ideolojiyi savunan ya da yeren veya onu başkalarına benimsetmek amacı güden bir yönü de bulunmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu tebrik kartıyla davacının 657 sayılı Yasanın değişik 7/1.maddesinde öngörülen siyasi ve ideolojik amaçla beyanda bulunmamak yasağına aykırı hareket ettiğinden söz edilemeyeceğinden davacının eyleminin bu madde kapsamında değerlendirilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan dava konusu işlem, davacının yeni yıl tebrik kartı aracılığıyla yukarıda belirtilen kimi konular hakkındaki düşüncelerini açıklaması nedeniyle tesis edilmiş olduğuna göre, konunun düşünce açıklama özgürlüğünü ilgilendiren boyutu göz önünde tutularak, uyuşmazlığı insan hakları ile Anayasa açısından da incelemek gerekli görülmüştür.

Anayasanın Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlığını taşıyan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10/1. maddesine koşut düzenleme getiren 26. maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci tümceleri Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayama hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. hükmünü taşımakta; ikinci fıkrasında da sözü geçen özgürlüklerin sınırlanabilme nedenleri tek tek sayılmak suretiyle gösterilmiş bulunmaktadır. Fıkraya göre, Bu hürriyetlerin kullanılması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü hallerde meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla sınırlanabilir.

Dava konusu işleme neden yapılan ve içeriği yukarıda belirtilen yılbaşı tebrik kartında yer alan ifadeler davacının kimi konulardaki düşünce ve kanaatlerini dilek ve özlem biçiminde açıklamaktan ibaret olup; bu haliyle sözü geçen eylemin Anayasanın 26/1. maddesi kapsamında düşünülmesi gerektiğinden tesis edilen işlemde bu yönden de hukuka uyarlık görülmemiştir.


devlet memurları kanunu 8 9 madde dmk
devlet memurları kanunu 8 9 madde dmk

Devlet Memurları Kanunu 8. Madde

Davranış ve İşbirliği

Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar. Devlet memurlarının işbirliği içinde çalışmaları esastır.

Devlet Memurları Kanunu 8. Madde Açıklaması

Memurlar; görev yaparken ve görevi dışındaki davranışlarında dikkatli olmak zorundadır. Memurluk görevi; güven, doğruluk, dürüstlük, kültür, ahlaki ve toplumsal değerlerde örnek davranışlar sergilenmesi gereken bir görev olmalıdır. Memurlar bu sıfatlara uygun olan davranışlarda bulunmaya hem mevzuatla hem de uygulama ile zorlanmalıdır. Devletin asli ve sürekli hizmetlerini Devlet adına yürütecek memurun güvenilir olması devletin de işlerini güvenilir kılacaktır. Memurun güvenilirliği hem memuriyete ilk girişlerde yaptırılan güvenlik araştırmasıyla hem de memuriyeti boyunca idari gözetim altında tutulmasıyla sağlanır.


Devlet Memurları Kanunu 9. Madde

Yurt Dışında Davranış

Devlet memurlarından sürekli veya geçici görevle veya yetişme, inceleme ve araştırma için yabancı memleketlerde bulunanlar Devlet itibarını veya görev haysiyetini zedeleyici fiil ve davranışlarda bulunamazlar.

Devlet Memurları Kanunu 9. Madde Açıklaması

İtibar veya görev haysiyeti gibi kavramlar bu Kanunla tamamlanmış kavramlar değildir. Bunlar göreceli ve kişilere göre değişken soyut ve sübjektif kavramlardır. Ancak Devletin itibarına aykırı fiil veya eylemde bulunma halleri; ulusal veya uluslararası protokol kurallarına, yürürlükteki ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerine, ahlaki değerlere Türk kültürü ve geleneklerine aykırı davranışlarda bulunmak şeklinde değerlendirilebilir. Memurlar yurt içinde hizmet içindeki ve dışındaki fiil ve halleri ile sorumlu davranmalarının yanında, yurtdışına geçici veya sürekli görevle gitmeleri hallerinde gittikleri ülkelerde Türkiye Cumhuriyetinin birer temsilcisi olmalarından dolayı memurluk statüsünün gerektirdiği itibar ve güveni sağlamakla yükümlü olduklarını yurt dışında da göstermeleri gerekir.


Devlet Memurları Kanunu 6 – 7 – 8 – 9. madde emsal karar aramak için https://karararama.danistay.gov.tr/

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık