Ceza verilmesine yer olmadığı kararı; ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda mahkemenin duruşmayı bitirerek CMK 223. Madde kapsamında uyuşmazlığın esasını çözmek üzere verdiği bir hüküm çeşididir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, 5271 sayılı CMK’nın 223/3-4 maddesinde düzenlenmiştir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı bir beraat kararı değildir. Esasında fiil suç teşkil etmesine rağmen sanık belli nedenlerle ceza verilmemesi sonucunu doğuran nihai bir karardır. İki sebeple ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi mümkündür:
- Failin kusuru bulunmaması: Yaş küçüklüğü (TCK 31. Madde), akıl hastalığı (TCK 32. Madde), sağır ve dilsizlik hali (TCK 33. Madde), geçici nedenlerin bulunması (TCK 34. Madde), yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin getirilmesi suretiyle işlenmesi (TCK 24/2. Madde), zorunluluk hali (TCK 25/2. Madde), cebir ve tehdit etkisiyle (TCK 28. Madde), meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması (TCK 27/2. Madde), kusuru ortadan kaldıran hataya düşülmesi (TCK 30/3. Madde)
- Kanunda düzenlenen cezasızlık halleri sebebiyledir: Etkin pişman (TCK 93, 192, 201, 221, 254, 274 vb. Madde), şahsi cezasızlık sebepleri (TCK 22/6, 167/1, 245/4, 273, 283/son, 284/son Madde), karşılıklı hakaret (TCK 129. Madde), işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı (TCK 145. Madde)
CMK’nın 223. maddesinde, iki ayrı fıkrada iki ayrı ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilebilecek durum düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada belli nedenlerle kusurun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebileceği belirtilmiştir ki, aslında burada suçun unsurları oluşmamıştır, ancak kanun koyucu bu durumları beraat nedeni saymamış, bazı nedenlerle ceza verilmesine yer olmadığına karar verme nedeni saymıştır. Dördüncü fıkrada ise suçun tamamen oluştuğu ancak bazı nedenlerle, sanığa ceza vermenin mümkün olmadığı durumlar düzenlenmiştir. Ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin nedenler, fiilin teknik olarak suç olma özelliğini kaldırmazlar, ancak bazı sebeplerle failin cezalandırılmasını engellerler, fiilin haksızlık oluşturma niteliği devam eder, bu nedenle hukuka uygunluk sebeplerinden ayrılırlar. Ceza verilmesine yer olmadığına karar vermek için, bu nedenin yasada açık bir şekilde gösterilmiş olması gerekir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Nedir?
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı, esasında fiil suç teşkil etmesine rağmen sanık belli nedenlerle ceza verilmemesi sonucunu doğuran nihai bir karardır. CMK’nın 223. maddesinde, iki ayrı fıkrada iki ayrı ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilebilecek durum düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada belli nedenlerle kusurun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebileceği belirtilmiştir ki, aslında burada suçun unsurları oluşmamıştır, ancak kanun koyucu bu durumları beraat nedeni saymamış, bazı nedenlerle ceza verilmesine yer olmadığına karar verme nedeni saymıştır. Dördüncü fıkrada ise suçun tamamen oluştuğu ancak bazı nedenlerle, sanığa ceza vermenin mümkün olmadığı durumlar düzenlenmiştir. Mahkeme duruşma sona erdikten sonra hüküm aşamasına geçer. Hüküm kararları;
- Beraat,
- Ceza verilmesine yer olmadığı kararı,
- Mahkumiyet,
- Güvenlik tedbirine hükmedilmesi,
- Davanın reddi,
- Davanın düşmesi kararı,
- Durma kararı,
- İdari-askeri-anayasal yargının görevli olmasından ötürü verilen görevsizlik kararlarıdır.
Hüküm bu sayılanlarla sınırlıdır. CMK m. 223/3-4 ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilme hallerini düzenlemektedir. Bu kararın verilebilmesi için sanık hakkında sayılan diğer kararların verilmemiş olması gerekir. Ancak mahkumiyet kararı bunun istisnasıdır. Sonuç olarak sanığın eylemi gerçekleştirdiği anlaşılırsa ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı ile beraat kararı nitelik olarak aynı değildir. Ceza verilmesine yer olmadığı kararında fiil suçtur ancak faile belli nedenlerle ceza verilememektedir. Ayrıca nihai bir karardır. Beraat kararı ise yüklenen fiil suç değilse ya da suçun sanık tarafından işlendiği sabit değilse verilebilir. Ayrıca sanığın suçu işlemediği sabitse, failin kast ve taksiri yoksa da beraat kararı verilebilir. Son olarak suçun sanık tarafından işlendiği sabitse ancak olayda hukuka uygunluk nedeni yoksa verilebilir.
Kusur Bulunmaması Sebebiyle Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
Mahkeme ceza verilmesine yer olmadığı kararı verirken kararını gerekçeli olarak yazmalıdır. Aynı zamanda CMK m. 223’ün hangi haline girdiğini belirtmelidir. Çünkü kusur yoksa karar sicile işlemeyecektir. Bu nedenle gerekçesiyle şahsın kusurlu olup olmadığı belirtilmelidir. Kusuru olmadığı için ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilen haller şunlardır:
- Yaş Küçüklüğü: Kişinin gelişim sürecinde olayları algılama yeteneği, toplumun değer yargıları, irade yeteneği zaman geçtikçe değişmektedir. Suç oluşturan fiili işlediği sırada 12 yaşını bitirmemiş olan çocuk mutlak suretle kusursuzdur. Çünkü bu çocuklara ceza verilmesi ceza hukukunun topluma geri kazandırma ilkesi ile çelişmektedir. Bu çocuklar hakkında sadece koruyucu ve eğitici güvenlik tedbirlerine başvurulabilir. 12-15 yaş arasındaki (12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını bitirmemiş) çocuklar 12 yaşını doldurmamış çocuklara nazaran daha bilinçlidir. Ancak iradelerine hakim olamayıp suç işlerlerse davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahip olup olmadığı değerlendirilir. Eğer sahipse cezai sorumluluğu mevcuttur.Ceza sorumluluğunun varlığını çocuk hakimi araştırır. Uzmanlardan ailesi, ekonomik koşulları vs. hakkında rapor hazırlaması istenir. Kusur yeteneği yoksa ceza verilmez ancak güvenlik tedbirlerine başvurulur. Ancak kusur yeteneği varsa indirilmiş ceza yaptırımı uygulanacaktır. Fiili işlediği sırada 15-18 yaş arasında (15 yaşına girmiş ancak 18 yaşını doldurmamış) bulunan çocuklar normal koşullarda davranışlarını anlama yeteneğine sahiptir ancak yeterince gelişmemiş olabilir. Kusur yeteneği azalmış gençler için indirilmiş cezaya hükmedilir.
- Akıl Hastalığı: Kusur yeteneğini etkileyen önemli unsurlardan biri de akıl hastalığıdır. Kişi işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını kavrayamaz veya irade yeteneği önemli ölçüde kaybolmuştur. Kişi bu durumda kusurlu olamayacağından ceza verilmesine hükmedilemez. Ancak bu fiilin hukuka aykırı olduğunu değiştirmez bu nedenle güvenlik tedbirlerine başvurulacaktır. Akıl hastalığının etkileri suç oluştan her fiil açısından aynı değildir. Örneğin kleptomani (hırsızlık hastalığı) olan bir bireyin kasten insan öldürme suçunu işlemesi halinde akıl hastalığının irade yeteneğini etkilemediği kabul edilir. Akıl hastalığı tıbbi uzmanlık gerektiren bir konu olduğu için, bilirkişi raporu ile hastalığın derecesi belirlenir. Hakimin görevi ise bu rapora dayanarak somut olaya uyarlama yapmaktır. Yani kişinin hastalığının ne ölçüde iradesini etkilediğini tespit eder.
- Sağır ve Dilsizlik: İşitme yeteneği doğuştan veya sonradan kaybedilebilir. İşitme yeteneği olmayan insanlarda algılama yeteneği yeterince gelişmemektedir. Bu kişiler için suçu işlediği sıradaki yaşı önemlidir. Algılama ve davranışlarını yönlendirmeleri daha geç gelişeceği için farklı bir yaş sınıflandırması yapılmıştır. Yaş grupları; 15 yaşını doldurmayanlar, 15-18 yaş grubu ve 18-21 yaş grubu olarak ayrılır. 21 yaşını doldurmuş bireyler için algılama ve irade yetenekleri tespit edilir. Böylece akıl hastalarına ilişkin rejim göz önüne alınır.
- Geçici Nedenler: Kişinin davranışlarını yönlendirme yeteneğini iradesi olmadan kaybetmiş olabilir. Örneğin kimyasal madde üretim fabrikasında çalışan işçiler için ya da uyku halindeyken bebeğinin havasız kalmasına neden olan anne için durum böyledir. Alkol ve uyuşturucunun etkisine kişi haberi olmadan girmiş veya zorla kullandırılmış olabilir. İki durumda da kusur yeteneği yoktur. Ancak alkol ve uyuşturucu alma sırasında kişinin taksiri dahi olmamalıdır, eğer bilinçli bir şekilde kullanıp suç işlediyse kusurunun var olduğu kabul edilir. Bunların dışında sistemik hastalıklar da (Örn. diyabet, üremi vs.) kişinin irade yeteneğini ortadan kaldırabilir.
- Hukuka Aykırı Ancak Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi: Hiyerarşik yapı içinde amirin verdiği emir hukuka uygunsa, emrin yerine getirilmesi de hukuka uygundur. Emir hukuka aykırı ancak emredilen açısından bağlayıcı olabilir. Anayasa’ya göre kamu görevlileri görevlerini ifa ederken emri hukuka aykırı bulursa yerine getirmez ve aykırılığı emri verene bildirir. Bu durum hukuka uygunluk değil sorumsuzluk nedeni sayılır. Emri hukuka uygun hale getirmez ve emri yerine getiren de sorumlu olmaz. Emir hukuka aykırılığın yanı sıra suç teşkil edebilir. Anayasa suç teşkil eden emrin yerine getirilmesine hiçbir surette izin vermez. Yani emri yerine getiren kişi sorumluluktan kurtulamaz.
- Zorunluluk Hali: Kişinin kendisinin veya başkasının sahip olduğu bir hakkına yönelik bir tehlike vardır. Bu tehlikeyi gidermek için bazı davranışlarda bulunabilir. Bu durumda cezai sorumluluğu olmaz. Meşru savunmadan farklı olarak bir saldırı değil tehlike mevcuttur. Kişi tehlikeye bilerek neden olmamalıdır, tehlikeden kurtulmak için suç olan o eylem dışında başka bir kurtulma olanağı olmamalıdır. Ayrıca tehlikenin ağırlığı da araştırılır ve tehlikenin ağırlığı ile kullanılan araç arasında orantılılık ilkesi kabul edilir.
- Cebir ve Tehdit Etkisi: Kişinin karşı koyamadığı, kurtulamadığı bazı durumlar olabilir. Cebir, şiddet vs. uygulayan kişi dolaylı fail olur. Cebir kişiye fiziki güç kullanarak iradesi üzerinde zorlayıcı etki yaratmaktır. Şiddet fiziki güç kullanmanın ileri derecesidir. Tehdit kişinin değerlerine zarar verileceğinin söylenmesidir ve korkutmayı da kapsar. Bu gibi cebir, şiddet, korkutma, tehdit hallerinin varlığında suç işleyen kişi kusurlu sayılmaz. Kişi hakkında dava açılmışsa da ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
- Meşru Savunmada Sınırın Aşılması: Kişiye karşı haksız bir saldırı yapılabilir. Bu durumda kişi kendisini korumak için meşru savunma yoluna başvurabilir. Meşru savunma halindeyken heyecan, korku, telaş hissedilebilir. Kişi de bunların etkisiyle meşru savunmada sınırı aşabilir. Bu duygular maruz görülebilecek bir seviyedeyse faile ceza verilmemektedir.
- Kusurluluğu Ortadan Kaldıran Hataya Düşülmesi: Hata; fiili, hukuki ve şahısta hata olarak üçe ayrılır. Fiili hata olayın veya durumun gerçekte olduğundan farklı algılanmasıdır. Bunlar suçun maddi unsurlarında, suçun niteliklerinde, ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlerde, fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda olabilir. Hukuki hata ise bir hukuk kuralının varlığında veya yorumunda hataya düşülmesidir. Şahısta hata ise failin eylemini kast ettiği kişiden başkasına karşı işlenmesidir. Kişinin ceza almaması için hatanın kaçınılmaz olması gerekir, hata kaçınılabilir ise kişi sorumlu tutulur.
Cezasızlık Halleri Sebebiyle Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
İşlenen fiil suç olmaya devam etmektedir. Ancak bazı durumlarda cezasızlık halleri nedeniyle faile ceza verilmeyebilir. Cezasızlık halleri iki şekilde ortaya çıkar. İlki suçun işlenmesinden sonra ortaya çıkanlardır (Etkin pişmanlık gibi). İkincisi ise suçun işlenmesi sırasında ortaya çıkabilir. Bu nedenler şu şekilde sıralanabilir:
- Etkin Pişmanlık: TCK m. 93, 192, 201, 221, 254, 274. maddelerinde düzenlenmiştir. Kişinin işlediği suçtan dolayı sonradan kendi iradesiyle pişman olmasıdır. Suç teşkil eden eylemin getirdiği olumsuzlukları giderir. Suçlu kişi fiilin oluşturduğu olumsuzlukları giderir ya da yargılanma sürecine katkıda bulunur. Hırsızlık, yağma, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflas, taksirli iflas, karşılıksız yararlanma ve başkasına ait kredi/banka kartını ele geçirme, elde bulundurma, kullanma, kullandırtma fiillerinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılır.
- Şahsi Cezasızlık Sebebinin Varlığı: Suçun kanundaki unsurlarından değildir. Sebepler suç işlendiği sırada nesnel olarak bulunur. Failin cezalandırılmamasını sağlayan kişisel durumlardır. Failin kişisel özellikleri, ilişkileri gibi örnekler verilebilir. “Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların; haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.” (TCK m. 167)
- Karşılıklı Hakaret: Üç ayrı durum olarak düzenlenmiştir. İlki mağdur kendi haksız hareketiyle hakarete neden olmuştur. Hakim hareketin ağırlığını göz önüne aldıktan sonra cezayı indirebileceği gibi tamamen de kaldırabilir. İkinci olarak kişinin kendisine kasten yaralama suçu işlenmiştir. Kişi de tepki olarak hakaret etmiştir. Bu durumda da kişiye ceza verilmeyecektir. Son olarak hakim hangisinin neden olduğunu araştıracak ve ona göre ceza verecektir. Cezayı ikisine birlikte ya da sadece birine indirim vererek belirleyebilir. Aynı zamanda ikisine de hiç ceza vermeyebilir.
- İşlenen Fiilin Haksızlık İçeriğinin Azlığı: Hırsızlık suçunun konusu olan malın değeri çok az olabilir. Bu durumda verilecek cezaya indirim yapılabileceği gibi hiç ceza verilmeyebilir. Ceza verilmemesi için suçun işleniş biçimini, özelliklerini hakim dikkate alacaktır.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Yargılama Gideri
Yapılan yargılama sonucu, sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğinde, yargılama gideri yine sanığa yükletilecek midir? Bu husus CMK’nın 327. Maddesinde:
- Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edilir.
- Bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilir.” biçiminde düzenlenmiştir.
Yargılama giderlerinin ödenmesini mahkumiyet koşuluna bağlayan ilkenin doğal sonucu olarak hakkında kamu davası açılan kimsenin beraat etmesi, ceza veya güvenlik tedbiriyle hükümlendirilmemiş olması durumunda soruşturma ve kovuşturma aşamasında yapılan yargılama giderleri sanığa yüklenmez, bu giderlerin sanıktan alınmasına karar verilemez, giderler Devlet Hazinesine bırakılır. Güvenlik tedbirine hükmedildiği takdirde yargılama giderinden sorumluluk olur. Hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kimsenin, yargılama evrelerinde davanın gerekli kıldığı zorunlu ödemeleri de Devlet Hazinesine yüklenir. Kural bu olmakla birlikte, hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bazı giderlerin yapılmasına neden olmuş ise, örneğin bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan giderler gibi, bu durumda hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanık da yalnızca kendi kusurundan ileri gelen giderlerden sorumlu tutulabilecektir.
CMK’nın 328. maddesine göre “Karşılıklı hakaret hallerinde taraflardan biri veya her ikisi hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi; bunlardan birinin veya her ikisinin giderleri karşılamaya mahkum edilmelerine engel olmaz.” Bu hükme göre karşılıklı hakaret halinde mahkeme, gerektiğinde iki taraf veya hangi tarafın neden olduğunu göz önüne alarak yalnız biri hakkındaki cezayı kaldırabilecektir. Bu durumda yargılama giderinin bunlardan birine veya her ikisine yüklenmesine de karar verilmesi gerekir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararında Vekalet Ücreti
CMK’nın 327. maddesine göre, hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kimse, yalnızca kendi kusurundan ileri gelen yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilebilir. Vekalet ücreti de yargılama giderlerinden sayıldığından, kural olarak hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığa, vekalet ücreti yükletilemez. Bu durumda katılana da vekalet ücreti yüklenemeyeceğinden herkesin yaptığı vekalet ücretine kendisi katlanır.
Ancak karşılıklı hakaret nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğinde, hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın, vekalet ücreti ödemesine hükmolunur.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Kararı Verilmesinde Usul
Ceza verilmesine yer olmadığına kararı verebilmek için, yapılan yargı- lama sonunda sanık hakkında, beraat, durma, düşme gibi mahkumiyet dışında bir karar verilemeyecek olması gerekir, eğer mahkumiyet dışında bir karar verilecekse artık ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemez.
Başka bir deyişle, ancak sanığın eylemi gerçekleştirdiğinin anlaşılması halinde, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilir. Örneğin akıl hastası olan bir kimsenin suç işlediği iddia edildiğinde ceza verilmesine yer olmadığına karar verebilmek için, öncelikle bu kişinin atılı suçu işleyip işlemediği değerlendirilecek, işlediği kanısına varıldığı takdirde, kusur yeteneğini kaldıran akıl hastalığının tesiri altında atılı suçu işlemesi nedeniyle TCK 32/1. ve CMK 223/3. maddeleri uyarınca “kusuru bulunmadığından ceza verilmesine yer olmadığına, TCK 57. maddesi gereği akıl hastalıklarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmelidir. Yerleşmiş uygulamada bu yöndedir.
CMK’nın 223/9. maddesinde, derhal beraat kararı verilebilecek hallerde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği belirtilmiş ise de, kanaatimizce beraat verilebilecek hiçbir halde ceza verilmesine yer olmadığına karan verilemeyeceğinden, bu düzenleme gereksiz bir düzenleme olmuştur.
Tüm kararlar gibi ceza verilmesine yer olmadığına kararı da gerekçeli olarak verilmelidir. Sanığın, atılı suçu hangi biçimde işlediği, neden bu suçu işlediğinin sabit kabul edildiği ve uygulanması gereken yasa maddeleri ile, hangi maddeye göre ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği gerekçeli kararda ayrıntılı olarak gösterilmelidir. Ceza verilmesine yer olmadığına karan son karar niteliğinde olduğundan bu kararla birlikte yargılama gideri ve vekalet ücretine ile ilgili karar da verilmelidir. Ceza verilmesine yer olmadığına kararı, son karar niteliğinde olduğundan temyiz (veya istinaf) yasa yoluna tabidir, bu karara karşı itiraz etmek mümkün değildir.
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararının Sicile Etkisi
Ceza verilmesine yer olmadığı kararı ceza davası devam ederken ceza mahkemesinin duruşma devresini bitirip, esası çözdüğü hükümdür. Hüküm verilirken mahkeme maddeyi, hangi halden dolayı bu kararın verildiğini gerekçeli olarak yazmalıdır. Gerekçede kusurun olmadığı yazıyorsa karar sicile işlemeyecektir. Sicile işlemediği için de sabıka kaydında gözükmeyecektir. Sonuç olarak memuriyete de engel değildir.
Sanığın kusurunun bulunmaması halinde verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararı beraat kararına daha yakındır. İşlenen eylemin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararı ise mahkumiyet kararına daha yakındır. Sanığın kusurunun bulunmaması dolayısıyla verilen ceza verilmesine yer olmadığı kararı adli sicile kaydedilmez. Etkin pişmanlık nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı adli sicile kaydedilir. (Adli Sicil Yönetmeliği m. 13)
Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararına İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E:2020/15354 K:2022/13614
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
CMK’nın 223/4-d maddesinde düzenlenen “fiilin haksızlık içeriğinin azlığı” gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilmesi için eylemin suç olarak tanımlandığı Kanun maddesinde bu konuda açık bir düzenlemeye yer verilmesinin zorunlu olması ve kasten yaralama suçunda bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemesi karşısında, sanık hakkında TCK’nın 29. maddesinin uygulanma koşulları tartışılarak, karar verilmesi gerekirken, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi, Kanuna aykırı, katılan …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2016/187 K:2017/14279
- Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı
Karşılıklı hakaret nedeni ile CMK’nın 223/4-c maddesi gereğince “ceza verilmesine yer olmadığına” yerine “ceza verilmesinden vazgeçilmesine” biçiminde anılan Kanun maddesinde öngörülmeyen bir karar türüyle hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, katılanlar … ve … vekilinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı yasanın 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca; temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, “ceza verilmesinden vazgeçilmesine” ibaresi hükümden çıkartılıp yerine “CMK’nın 223/4. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına” ibaresi eklenerek HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04/12/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Av. Umur Yıldırım – Stj. Av. Cansel Koç