Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
İhbar ve Şikayet
- Suça ilişkin ihbar veya şikayet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.
- Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılan ihbar veya şikayet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
- Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikayette bulunulabilir.
- Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan ihbar veya şikayet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
- İhbar veya şikayet yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapılabilir.
- (Ek: 15/8/2017-KHK-694/145 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/140 md.) İhbar ve şikayet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir. Bu durumda şikayet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı 173. maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın kabulü halinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından görülebilir.
- Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur.
Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde Gerekçesi
Tasarının soruşturmaya ilişkin İkinci Kitabının Birinci Kısmının Birinci Bölümünün bu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, suçlara ait ihbar ve şikayetlerin hangi mercilere yapılacağı, üçüncü ve izleyen fıkraları ise ihbar veya şikayetin yapılmasına ilişkin usul kuralları göstermektedir.
İhbarlar Cumhuriyet savcılığına, kolluk makam ve memurlarına ve sulh ceza hâkimlerine, vali ve kaymakamlara, yurt dışında işlenip Türkiye’de takibi gereken yani Türk Ceza Kanununun 3 ilâ 7. maddelerinde belirtilen suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik veya konsolosluklarına yapılabilecektir. İhbarlar sözlü veya yazılı olabilirler. Sözlü yapıldığında hemen tutanağa bağlanacaktır. İhbarı alan ve yukarıda belirtilen bu merciler ihbarı hemen, yerine göre yasal veya adlî mercilere vereceklerdir. Şikâyet usulünü dördüncü ve beşinci fıkralar göstermektedir:
Suç soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı ise şikayet, Cumhuriyet savcılığına, mahkemeye veya yukarıda gösterilen idari mercilere yapılabilecektir. Şikayet yazı ile yapılabileceği gibi sözlü olarak da ifade edilebilir. Bu ikinci halde şikâyet, başvurulan merci tarafından bir tutanağa bağlanacaktır. Maddenin beşinci fıkrasıyla, soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı suçlarda önceden usulüne uygun bir şikayet bulunmasa da hak düşümü süresi içinde olmak koşuluyla mahkemeye yazı ile veya duruşma tutanağına geçirilecek beyanla yapılacak şikayetin, şikayet yokluğunu ortadan kaldıracağı kabul edilmiştir. Maddenin son fıkrası, soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarda ihbarın şikâyet hükmünde olduğunu beyan ile bu husustaki Yargıtay içtihadını kanun hükmü haline getirmiştir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde İhbar ve Şikayet Emsal Kararlar
Yargıtay 9. Ceza Dairesi E:2013/15486, K:2014/567
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikayet
Hakaret suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz incelemesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına,
İftira suçundan kurulan hükme ilişkin temyize gelince; İftira suçunun oluşabilmesi için; failin 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinde sayılan yetkili makamlara ihbar ve şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerektiği, somut olayda; sanığın, Toki ile iş yapan taşeron Fast Ajans Yayıncılık İnşaat ve Toplu Konut Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketinin çalışanı olan katılan hakkında ofiste fuhuş yaptığı yönündeki iddiasını içerir kendisi tarafından imzalanan ancak altında … ve … isimleri yazılı olan dilekçeyi gönderdiği Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinde sayılan yetkili makam olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca mağdura isnat edilen hukuka aykırı fiil nedeniyle hakkında idari ve disiplin yaptırımı uygulanmasının da söz konusu olmadığının anlaşılması karşısında, iftira suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden beraati yerine ayrıca atılı suçtan da mahkumiyet hükmü kurulması, kanunu aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı bozulmasına, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2016/5492, K:2016/12965
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikayet
Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda atılı taksirle yaralama suçu bakımından beraatine ve sanık hakkında suç üstlenme eyleminden ötürü Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, sanık müdafiinin temyiz itirazının sanık hakkında yapılan suç ihbarına yönelik olduğu, taksirle yaralama suçu nedeniyle kurulan beraat hükmüne yönelik bir itirazda bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
CMUK’un 253. maddesinde düzenlenen şekilde, davayı esastan bitiren ve hüküm niteliğinde bulunmayan kararın temyiz kabiliyeti olmadığı, CMK’nın 158. maddesinde düzenlenen suç ihbarının gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yer almasının temyizi kabil hale getirmeyeceği, ihbar üzerine yapılacak soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ilgili itirazların ileri sürülebileceği anlaşılmakla, isteme uygun olarak dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine, 23.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E:2007/22591, K:2010/506
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikayet
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık J. Q. hakkında ANKARA 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 07.09.2005 tarihinde 2005/272 esas ve 2005/668 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 28.11.2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
30.09.2004 keşide tarihli çekle ilgili olarak şikâyet hakkı doğmadan 02.11.2004 tarihinde şikâyette bulunulmuş ise de; sanık hakkında bu şikâyet üzerine kamu davası açılarak kovuşturma aşamasına geçilmiş ve şikâyetten de vazgeçilmemiş olması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinin son fıkrasında “yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde yargılamaya devam olunur” hükmü de dikkate alınarak, tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
Sanığın sorgusu için CMUK’un 225. maddesine/CMK’nın 195. maddesine göre düzenlenen uyarılı davetiyenin tebliğinin, Tebligat Kanunu’na uygun olmadığı gözetilmeden hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün bozulmasına, 19.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi E:2012/15641, 2014/470
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikayet
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine: ancak; TCK’nın 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun konusu hukuken geçerli, gerçek bir resmi belge olduğu, yargılama konusu olaydaki suça esas L 01 405890 seri no’lu evlenme cüzdanının ise henüz doldurulmamış, geçerli ve hukuki nitelik taşıyan bir belge olmadığı cihetle, sanığın evlendirme dairesinde boş vaziyette bulunan evlilik cüzdanını yırtmaktan ibaret olayda, anılan Yasa’nın 30/2. maddesine göre suçun nitelikli unsurlarında hatanın bu unsura ilişkin kastı ortadan kaldıracağı, sanığın sadece suçun temel şekline göre cezalandırılması gerektiği ve CMK’nın 158/6. maddesinde “yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur” denilmesi karşısında sanığın eyleminin TCK’nın 151/1. maddesinde düzenlenen “mala zarar verme” suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına 13.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E:2007/23505, K:2010/1305
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikayet
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanıklar W. Ö. ve Ö. Ö. hakkında DÖRTYOL 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 05.04.2007 tarihinde 2006/500 esas ve 2007/131 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet ve düşme hükümlerinin sanık W. Ö. ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 28.11.2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi:
Sanık Ö. Ö.’in sorgusu için CMUK’un 225. maddesine göre düzenlenen uyarılı davetiyenin tebliğinin, Tebligat Kanunu’na uygun olmadığı gözetilmeden hüküm kurulması,
Suça konu 15.12.2004 keşide tarihli çeklerle ilgili olarak şikâyet hakkı doğmadan 16.12.2004 tarihinde şikâyette bulunulmuş ise de; sanık hakkında bu şikâyet üzerine kamu davası açılarak kovuşturma aşamasına geçilmiş ve şikâyetten de vazgeçilmemiş olması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinin son fıkrasında “yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde yargılamaya devam olunur” hükmü de dikkate alınarak, yargılamaya devam olunarak mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, usulüne uygun şikâyet bulunmadığından düşme kararı verilmesi,
20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” yürürlükten kaldırılmış, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımları farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olduğundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, sanıkların hukuksal durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık W. Ö. ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bozulmasına, 26.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi E:2015/8736, K:2019/12151
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikayet
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi.
Sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme talebinin hükmedilen ceza miktarları nazara alındığında 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’un 318. maddesi uyarınca reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği görüşüldü: Sanık hakkında basit cinsel saldırı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Olayın intikal şekli ve zamanı, savunma iddia edilen eylemlerin niteliği ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Sanık hakkında cinsel taciz suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; sanığın, mağdure …’e yönelik eyleminin 2011 yılı haziran ayında son bulduğu, hakkında yürütülen disiplin soruşturmasının mağdurenin şikayeti üzerine değil tanık Turhan’ın dilekçesine istinaden yapıldığı, mağdurenin müfettişe ifade verirken şikayetçi olması ise 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesi anlamında yetkili makama yapılmış şikayet sayılmayıp, mağdurenin Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği 07.02.2012 tarihli ifadesiyle şikayet koşulunun gerçekleştiği, cinsel taciz suçunun takibi şikayete bağlı olup, suç tarihinden şikayetin bildirildiği 07.02.2012 gününe kadar 5237 sayılı TCK’nın 73/1. maddesinde öngörülen altı aylık kanuni şikâyet süresinin geçtiği anlaşıldığından, süresinde şikayette bulunulmaması nedeniyle sanık hakkında müsnet suçtan görülen kamu davasının düşmesine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 05.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2014/8999, K:2015/3308
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikâyet
Taksirle yaralama suçundan şikayetin süresinde yapılmaması nedeniyle sanıklar hakkındaki davanın düşmesine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık …’a ait olup, sanık …’in yetkilisi olduğu şirkete kiralanmış bulunan ve … 5. kattaki işyeri camının, pencere kasasından blok halde söz konusu binanın önünde ayakkabı boyacılığı yapan katılanın üzerine düşmesi sonucu katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede yaralandığı olayda, 11.08.2008 günü saat 17:00 sıralarında gerçekleşen olay nedeniyle acil servise kaldırılan, başındaki yarasına dikiş atılıp, parmağındaki tendon kesisi onarılan katılanın 15.12.2008 tarihinde vekili vasıtası ile verdiği dilekçesinde şikayetini bildirdiği, 6 aylık şikayet süresinin son günü olan 11.12.2008 tarihinin kurban bayramı tatilinin son gününe geldiği ve bu nedenle sürenin 1 gün uzadığı, buna göre şikayetin 12.12.2008 günü mesai saati sonuna kadar yapılabileceği görülmekle şikayetin süresinde yapılmadığına ilişkin kabulde bir isabetsizlik görülmemiş, CMK’nın 158/6. maddesindeki düzenlemenin, iddianameye konu suçun kovuşturmada değişmiş ve takibi şikayete bağlı suç haline geldiğinin anlaşılması durumunda uygulanabilmesi ve somut olayda, eylemin baştan itibaren şikayete tabi olması, vasıf değişikliğinden söz edilmesinin mümkün olmaması karşısında maddenin uygulanma şartları oluşmadığından tebliğnamedeki bozma isteyen görüşün gerekçesine iştirak edilmemiştir.
Sanığa isnat edilen taksirle yaralama suçunun TCK’nın 89/5. maddesi uyarınca soruşturma ve kovuşturmasının şikayete tabi olduğu ve şikayet hakkının 6 aylık yasal süre içinde kullanılmasının gerektiği, ancak şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesini, 6 aylık sürenin geçmesinden sonra, 15.12.2008 tarihinde verdiği anlaşılmakla, süresinde şikayet hakkının kullanılmaması sebebiyle TCK’nın 73/1-4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca verilen düşme kararında bir isabetsizlik bulunmadığından, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak onanmasına, 24/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi E:2010/18243, K:2010/18016
- Ceza Muhakemesi Kanunu 158. Madde
- İhbar ve Şikâyet
Sanık F1 Nakliyat Kömür Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi hakkındaki hükmün temyiz incelemesi: 20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5941 sayılı “Çek Kanunu” ile 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”un yürürlükten kaldırılmış ve adına karşılıksız çek düzenlenen tüzel kişiler hakkında sadece güvenlik tedbiri olarak “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” öngörülmüş ise de; 20.12.2009 tarihinden önce işlenen karşılıksız çek keşide etme fiilinden dolayı TCK’nın 5 ve 20/2. maddeleri ile 5560 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca tüzel kişiler hakkında yaptırım uygulanmasına olanak kalmaması nedeniyle, sanık şirketin beraatine karar verilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün istem gibi bozulmasına,
Sanık K1 hakkındaki hükmün temyiz incelemesi: Sanığın 30.03.2010 tarihli ödeme taahhüdü dilekçesinin mahallinde değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Katılan vekili, şikayet hakkının henüz doğmadığı 28.05.2007 tarihinde şikayette bulunmuş ise de, sanık hakkında bu şikayet üzerine kamu davası açılarak kovuşturma aşamasına geçilmiş ve şikayetten vazgeçilmemiş olması ve 5271 sayılı CMK’nın 158. maddesinin son fıkrasında “yürütülen soruşturma evresine geçildikten sonra suçun şikayete bağlı olduğunun anlaşılması halinde; mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde yargılamaya devam olunur” hükmünün de getirilmiş olduğu dikkate alınarak kovuşturma koşulu suça konu çek yönünden gerçekleştiğinden, yargılamaya devamla sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, şikayetin geçersiz olduğu belirtilerek davanın düşmesine karar verilmesi, yasaya aykırı katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, hükmün istem gibi bozulmasına, 13.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.