Ceza Muhakemesi Kanunu 153. Madde
Müdafiin Dosyayı İnceleme Yetkisi
1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
2) Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
- Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 326, 327, 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337).
b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160. maddesinde tanımlanan zimmet suçu.
d) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar.
3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
4) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
5) Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanır.
Ceza Muhakemesi Kanunu 153. Madde Gerekçesi
Madde, savunma hakkı ve silâhların eşitliği ilkeleri bakımından büyük önem taşıyan, avukatın “bilgilere ulaşabilmesi” konusunu düzenlemektedir. Cumhuriyet savcısı, araştırma evresinde dosya esasen elinde bulunduğundan, her türlü bilgiye sahiptir. Avukatın dosyaya ulaşabilmesi hakkı ise, karşılaştırmalı mevzuatta birbirine göre farklı şekillerde düzenlenmiştir. Esas ilke, avukatın delillerin araştırılması yönünden bir tehlike arz etmediği hâllerde dosyaya ulaşabilmesidir. İspanyol Usul Kanununun 302. ve Alman Usul Kanununun 143. maddeleri bu esası kabul etmişlerdir. Buna karşılık Doğu Avrupa ülkelerinde dosyayı inceleme hakkı, ilke olarak soruşturma evresi sona erdikten sonra başlamakta, çocuk ve malûller hakkında ise ilk ithamdan itibaren bu hak kullanılabilmektedir.
Esasta 1412 sayılı Kanunun 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla değişik 143 üncü maddesindeki düzenlemeye bağlı kalan Tasarının sistemi şöyledir:
- Kural olarak avukat, soruşturma evresine ilişkin dosyanın tüm içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
- Avukatın dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetki sınırlanabilir.
- Ancak avukatın soruşturma evresinde şüphelinin ifade veya sorgusunu içeren tutanakları, bilirkişi raporlarını, müvekkilinin hazır bulunmaya yetkili olduğu işlemlere ilişkin tutanak ve belgeleri incelemek ve harç ödemeden bunların örneklerini alma hakkı mutlaktır. Bunlar hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
- Dördüncü fıkra gereğince soruşturma evresinin sona erdiği hususunda Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararın dosyaya kayıt olunduğu tarihten itibaren henüz iddianame yazılmış bulunmasa da avukat bütün dosyayı incelemek hakkına sahiptir.
- Beşinci fıkraya göre, iddianamenin mahkemeye verilmesinden sonra avukat dosyanın bütün içeriğini yani maddî bütün delil, iz, eser ve emareleri, eşyayı, bilgisayar içeriklerini, velhasıl dosyaya dahil her şeye ulaşabilmek ve tutanak ve belgelerin örneklerini harç ödemeden alma hakkına sahiptir.
Maddenin içerdiği haklardan, suçtan zarar görenin avukatı da, altıncı fıkraya göre yararlanabilecektir. Ancak bu koşul, şüpheli veya sanığın korunmaya değer üstün yararlarının ağır basmaması yani bu konuda suçtan zarar görenin yararları ile sanığın yararları çatıştığında ağır basanın sanığın yararları olmamasıdır.
Maddenin son fıkrasında, kamu davası açılıncaya kadar, soruşturma evresinde oluşturulan dosya içeriği hakkında avukat tarafından kamuya herhangi bir açıklamada bulunulamayacağı kabul edilmiştir. Bu hüküm, soruşturma evresinin gizliliği hakkındaki ilkenin doğal bir sonucudur. Adaletin adil olarak işlemesinde sistemin, savcı gibi, önemli bir yargı unsurunu oluşturan avukatın dosya içeriğine ulaşabilmesi, elbette ki uygundur. Ancak adalet sisteminin, hâkim ve savcı gibi bir yapısal unsurunu oluşturan avukat gizlilik ilkesine sadık kalacak ve bunun sonucu olarak dosya içeriğini sadece kanuna göre savunma işlevini yerine getirirken kullanacak, ancak işlevi dışı olan maksatlarla bunları kullanamayacak ve açıklamalarda bulunmayacaktır.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 153. Madde Müdafiin Dosyayı İnceleme Yetkisi Emsal Kararlar
Yargıtay 5. Ceza Dairesi E:2018/4912, K:2018/4436
- Ceza Muhakemesi Kanunu 153. Madde
- Müdafiin Dosyayı İnceleme Yetkisi
İcbar suretiyle irtikap suçundan şüpheli … hakkında yürütülen soruşturma evresi sırasında, Seydişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 28/12/2016 tarihli ve 2016/3141 soruşturma sayılı yazısı ile soruşturmanın gizliliğine karar verilmesi talebi üzerine, soruşturma dosyasına kısıtlama (gizlilik) kararı verilmesine dair Seydişehir Sulh Ceza Hakimliğinin 29/11/2016 tarihli ve 2016/2448 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Konya 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 13/01/2017 tarihli ve 2017/366 değişik iş sayılı kararının;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasındaki “Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir. Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebilir: a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83), 2. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102), 3. Çocukların cinsel istismarı (madde 103), 4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 5. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220), 6. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308), 7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316), 8. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 326, 327, 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337). b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları. c) 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçu. d) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, soruşturma konusu icbar suretiyle irtikap suçunun tahdidi şekilde sayılan suçlar arasında olmadığı gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli, 17/04/2018 gün ve 94660652-105-42-2994-2018-Kyb sayılı Kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
3628 sayılı Kanun’un 18. maddesinin son fıkrasındaki ‘İhbar konusu müsnet suç hakkında dava açılıncaya kadar bilgi vermek ve yayın yapmak yasaktır.’ şeklindeki düzenlemenin lekelenmeme hakkı kapsamında soruşturma işlemlerinin kamuya açıklanması, özellikle de yayınlanması yasağını ifade etmesi, dosya inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisinin kısıtlanmasını düzenleyen CMK’nın 153. maddesinde sayılanlar arasında icbar suretiyle irtikap suçunun yer almaması ve mahkemece gizlilik kararı icbar suretiyle irtikap suçundan verildiği halde itiraz merciince soruşturmanın terör suçlamasına ilişkin olduğu belirtilmek suretiyle farklı gerekçeyle itirazın reddedildiğinin anlaşılması karşısında kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile Konya 2. Sulh Ceza Hakimliğince verilen 13/01/2017 tarihli ve 2017/366 değişik iş sayılı kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 18/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi E:2018/2863, K:2018/9131
- Ceza Muhakemesi Kanunu 153. Madde
- Müdafiin Dosyayı İnceleme Yetkisi
Cumhuriyet Başsavcılığınca aralarında İl Tarım Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak görev yapmakta olan şüpheli Mustafa Vedat’ın da olduğu bazı şüpheliler hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan yürütülmekte olan ve 3. Sulh Ceza Mahkemesince 31.01.2012 tarihinde CMK’nın 153/2. madde ve fıkrası gereğince kısıtlama kararı verilen 2012/1089 numaralı soruşturma kapsamında, şüpheli ….’ın 18.06.2012 tarihinde göz altına alınıp, 20.06.2012 tarihinde tutuklanarak, 26.06.2012 tarihinde tahliye edilmesinden önce, 15.06.2012 tarihinde, İl Merkez Jandarma Komutanı olarak görevli sanık …’in, çeşitli organizasyonlardan dolayı tanıdığı ve HTS kayıtlarına göre sık sık görüştüğü Üniversitesinde öğretim görevlisi olan arkadaşı …. ile bir araya gelip, anılan soruşturmanın içeriği hakkında ona bilgi verdiği, daha önce bir siyasi partiden milletvekili aday adayı olan ve siyasi bir kariyere sahip olmak isteyen ….’in de, kendisine sanık … tarafından açıklanan bilgilerden hareketle “Merhaba; Bugün saat 14:30 gibi merkez ilçe jandarma komutanı binbaşı Mehmet …, jandarma istihbarat komutanı binbaşı (adını hatırlamıyorum o ikisi çok iyi arkadaşlar). …. beyin tayini çıktı, veda ziyaretine gelmek için aradı çağış karakolundalarmış birlikte geldiler. Sohbet ederken konu yapılan operasyona geldi, işte salınanları ve tutuklananları anlattılar ve bu işin devam ettiğini, pazartesi günü büyük bir ihtimalle il Tarım müdürlüğündeki Vedat beyin alınacağını (bunun çok gizli olduğu ve kimseye söylemememi söyleyerek) dile getirdiler. Ben sadece bu işi neden jandarma yaptı ‘neden polis yapmadı’ diye sordum, bunun üzerine, bana söyledikleri Balıkesir valisi ….’ın tercihinin böyle olduğu idi. Neden diye sordum? Dediler ki bizde bundan rahatsızız, hatta bunun sıkıntısını yaşadık çokça, ancak hedefin bu soruşturmaların ….’e ulaşmasıydı dediler, nasıl yani dedim, yani altından …. bey çıksın ve zor durumda kalarak ismi karalansın istedi vali bey dediler. Neden? dedim, derdi ne? Açık ve net Ankara’ya gidiyor, giderken onu harcamış gitmek. Eline ne geçecek sizce? dedim, cevapsız kaldılar…Ve bunun bir yıl önce başladığını, bir yıldır çok yönlü araştırılıp dinlendiğini anlattılar…Ve arkası gelecek dediler, hepsi bu kadar tekrar tekrar bunlar çok gizli olduğunu belirttiler, ben güldüm neden ben dedim biliyorsunuz ben … Partiliyim ve …. Beyi de sever sayarım benim için önemlidir dedim. Sonra havadan-sudan konuşma geçti hatta araç çağırmadılar şehre ben bıraktım onları, bilginize…” ibarelerini içeren bir elektronik ileti hazırladığı ve 15.06.2012 tarihinde elektronik iletiyi daha önce aday adayı olduğu siyasi partinin il başkanı olan tanık ….’nin elektronik posta hesabına gönderdiği, adı geçen tanığın da söz konusu elektronik iletiyi milletvekili olan …. ile İl Valisi olan ….’a ilettiği, böylece sanık …’in, soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal ederek TCK’nın 285. maddesinde düzenlenen gizliliğin ihlali suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun’un 2. maddesindeki “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır…” ve CMK’nın 161/5. madde ve fıkrasındaki “…en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır.” hükümleri dikkate alınarak, İl Merkez Jandarma Komutanı olarak görevli sanık …’in, iddia olunan suç tarihinde “en üst dereceli kolluk amiri” olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre soruşturma izni alınması için durma kararı verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabul ve uygulamaya göre de: a) Sanığın, olay tarihinde gizliliği ihlal edildiği iddia olunan soruşturmada doğrudan görev almadığını ve soruşturmanın detaylarını bilmediğini beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin ve sanığın görevinin kapsamının belirlenebilmesi için, söz konusu soruşturma dosyası incelenip, bu hususa ilişkin belgelerin onaylı örnekleri denetime olanak verecek şekilde dosyaya konulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Sanığa isnat edilen gizliliğin ihlali suçu TCK’nın 285. maddesinin 1. fıkrasında, “Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlâli açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz.” şeklinde düzenlemiş ve maddenin 3. fıkrasında fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağı ifade edilmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 92. maddesi ile yapılan değişiklikle aynı suç anılan maddenin 2. fıkrasında “Soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenerek hapis cezası ile adli para cezası seçenek olarak öngörülmüş; ancak, maddenin 4. fıkrasında suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi değil, kamu görevlisi tarafından görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK’nın 7/2. madde ve fıkrasındaki, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü gereğince suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiği gözetilmeden, sanığa TCK’nın 285/2. madde ve fıkrası gereğince 365 gün adli para cezası tayin edilip, hükmedilen cezada aynı Kanun’un 285/4. madde ve fıkrası uyarınca ½ oranında artırım yapılmak suretiyle suç tarihinde yürürlükte bulunan düzenleme hiç değerlendirilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak bozulmasına, 03.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.