Ceza Muhakemesi Kanunu 120. Madde
Aramada Hazır Bulunabilecekler
- Aranacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir; kendisi bulunmazsa temsilcisi veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından biri veya kendisiyle birlikte oturmakta olan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulur.
- 117. maddenin birinci fıkrasında gösterilen hâllerde zilyet ve bulunmazsa yerine çağrılacak kişiye, aramaya başlamadan önce aramanın amacı hakkında bilgi verilir.
- Kişinin avukatının aramada hazır bulunmasına engel olunamaz.
Ceza Muhakemesi Kanunu 120. Madde Gerekçesi
Madde aramada, yasal olarak bulundurulması zorunlu kişiler dışında kimlerin hazır bulunabileceklerini göstermektedir: Aranan yerin sahibi veya aranan eşyanın zilyedi aramada hazır bulunabilir. Adı geçenler hazır bulunmadıklarında, temsilcileri veya ayırt etme gücüne sahip hısımlarından birisi veya kendisi ile beraber oturmakta bulunan bir kişi veya komşusu hazır bulundurulacaktır. Ancak dikkat edilmelidir ki, yerin sahibi veya eşyanın zilyedi, orada bulunmakla beraber aramaya katılmazlar veya çıkıp gidecek olurlarsa, diğer kişiler onlar yerine hazır bulundurulmazlar. Arama, 117. maddenin birinci fıkrası gereğince suç ile ilişkili olmayan kimselerin nezdinde yapılıyorsa, bu maddenin birinci fıkrasına göre aramada bulunabilecek kişiye veya adı geçenler yerine çağrılanlara aramanın amacı hakkında, işleme girişmeden önce bilgi verilir. Ancak, 118. maddenin ikinci fıkrasında gösterilen yerlerin zilyetlerine, arama hakkında bilgi vermek zorunluluğu yoktur. Avukatın arama için çağırılması zorunlu değildir; ancak kendiliğinden geldiğinde aramada hazır bulunabilecektir.
- İlgili Makale:
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Tam Metin:
Ceza Muhakemesi Kanunu 120. Madde Aramada Hazır Bulunabilecekler Emsal Kararlar
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E:2018/278, K:2012/96
- Ceza Muhakemesi Kanunu 120. Madde
- Aramada Hazır Bulunabilecekler
Sanığın evinde uzun namlulu silah bulundurduğu bilgisi edinilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığının talebiyle Birecik Sulh Ceza Mahkemesince 15.02.2007 gün ve 2007/50 sayı ile sanığın ikametgahında gündüz bir defaya mahsus arama yapılmasına karar verildiği,
Bu karara istinaden sanığın ikametgahında 15.02.2007 tarihinde on dört kolluk görevlisi ve sanığın katılımıyla arama yapıldıktan sonra, elde edilen bir adet uzun namlulu silah, bu silaha ait şarjörler ve mermiler ile bir adet av tüfeğine Sulh Ceza Mahkemesinin anılan kararı uyarınca el konularak emanete alındığı anlaşılmaktadır.
Sanık kollukta; Ben halen yukarıda belirttiğim adreste eşimle birlikte yaşarım. Herhangi bir işte çalışmıyorum. İkametimde bulunan av tüfeği ve av fişekleri bana aittir, bu tüfek babamdan miras kaldı, tüfeğin ruhsatı yoktur, manevi değeri bulunduğundan evimde bulunduruyordum, bu silahı herhangi bir olayda kullanmadım, yine evimde yapılan aramada bulunan kaleşnikof silah bana ait değildir. Bu silahın evime nereden geldiğini hatırlamıyorum. Düşmanım yoktur, ancak beni sevmeyen bazı yakınlarım evime bırakmış olabilir,
C.Savcılığında; Bugün polisler bana ait ikamete gelerek ellerinde hakim kararı olduğunu evimde arama yapacaklarını söylediler. Ben de içeri aldım, yaptıkları aramada bana ait evde bir adet kaleşnikof marka tüfek ve bir adet av tüfeği ele geçti bu av tüfeği bana aittir bana babamdan kalmıştır, ancak kaleşnikof tüfek bana ait değildir. Bu tüfeğin benim evime nasıl geldiğini bilmiyorum. Tahminimce beni sevmeyen her hangi bir şahıs tarafından evime konulmuştur. Bu iş beni sevmeyen/erce gerçekleştirilmiş ve kaleşnikof evimde bulunmuştur. Benim bu konu ile ilgili herhangi bir düşmanım veya her hangi şüphelendiğim kimse yoktur. Kaleşnikof marka tüfek bana veya evde yaşayan diğer aile bireylerine ait değildir. Ben evimde eşim B. ve diğer çocuklarımla birlikte yaşarım. Benim veya çocuklarımın bu olayla bir ilgisi yoktur. Üstelik ben yaşlı ve hasta bir insanım, kaleşnikof marka tüfeği kullanacak dirayetimde yoktur. Üstelik bu silahı bulundurmak ve kullanmak için bir sebebimde yoktur,
Mahkemede ise; Ben evimde eşim ve küçük yaştaki çocuklarım ile beraber yaşamaktayım, benim evimde arama yapıldı, arama neticesinde bir adet av tüfeği ile bir adet kaleşnikof silah bulundu. Av tüfeği bana babamdan kalmıştır, ancak kaleşnikof marka silahın evime nasıl geldiğini bilmiyorum. Bunu kim koymuş onu da bilmiyorum, benim çocuklarımın yaşı küçüktür, onların bu silahı alması da söz konusu değildir, benim evime kim tarafından getirildiğini bilmediğim bir çanta getirilerek bırakılmış, bu çantanın içerisinde kaleşnikof silahlarla mermiler bulunmuş, ben bu çantanın kime ait olduğunu ve evime nasıl geldiğini bilmiyorum, beni sevmeyen birileri bunu evime bırakmış olabilir şeklinde savunmada bulunmuştur.
Arama kararının ne şekilde infaz edileceği, aramanın yapıldığı 15.02.2007 tarihinde yürürlükte olan 5271 sayılı CMK’nın 119. maddesinin 4. fıkrasında; Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur şeklinde belirtilmiştir. Buna göre, konutta yapılan arama sırasında;
- Cumhuriyet Savcısının,
- (veya) İhtiyar heyetinden iki kişinin,
- (veya) iki komşunun, hazır bulundurulması gerekmektedir.
Buna karşın uyuşmazlığa konu olayda, aramaya on dört kolluk görevlisi ile sanığın katıldığı, bununla birlikte Yasanın arama sırasında bulunmasını istediği diğer kişilerin katılmadığı, bunun da şeklen hukuka aykırı olduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesinin 2. fıkrasında; Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir şeklindeki hüküm uyarınca, arama sonucu elde edilen delilin hukuka uygun biçimde elde edilen delil niteliğinde bulunmadığı ileri sürülebilir ise de; usulüne göre alınmış bir arama kararı bulunan somut olayda, bu karara ve kararın infazı sırasında yapılan işlemlere yönelik bir itiraz vaki olmadığı gibi, arama işlemine ve arama yapılırken bir takım haklarının ihlal edildiğine yönelik olarak sanıktan gelen herhangi bir yakınma da bulunmamaktadır.
Bu nedenle, sırf arama sırasında şekle ilişkin bir koşulun ihlal edilmesine dayanılarak aramanın hukuka aykırı sayılmayacağı ve ele geçirilen delillerin hukuka aykırı biçimde elde edilmiş delil olarak nitelenemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E:2016/1146, K:2020/68
- Ceza Muhakemesi Kanunu 120. Madde
- Aramada Hazır Bulunabilecekler
“Ortacami Mahallesi, Yunusbey Caddesi, …” adresinde fuhuş yapıldığı ihbarı üzerine kolluk görevlilerince belirtilen adreste Cumhuriyet savcısından geceleyin bir defaya mahsus arama izni verilmesinin talep edilmesi üzerine Cumhuriyet savcısınca gecikmesinde sakınca bulunduğundan, suç delillerinin tespiti amacıyla geceleyin bir defaya mahsus arama yapılmasına ve suç unsuru bulunması hâlinde el konulmasına karar verildiği, kolluk görevlilerince arama yapılan konutta sanık …, inceleme dışı sanık …, mağdure…, tanıklar…, … ve …’ın olduğunun belirlendiği, tanıklar … ve …’ın aşamalarda ve mahkemedeki beyanlarında arama yapılan konuta para karşılığı ilişkiye girmek için gittiklerini belirttikleri, tanık…’nin kolluk ifadesinde arama yapılan konutu temizlediği esnada eve erkek şahısların geldiğini, temizliğe devam ettiğini, yarım saat sonra polislerin geldiğini, mağdure…’in kollukta, sanık …’in bulduğu şahıslarla para karşılığında ilişkiye girmek için inceleme dışı sanık …’nin evine geldiğini, mahkemede ise evde fuhuş amacıyla bir araya gelmediklerini, oturdukları sırada sivil kıyafetli polislerin gelerek tutanak tuttuklarını, tutanakları okumadan imzaladıklarını beyan ettiği, sanık …’in mahkemede evde tanık…, mağdure… ve inceleme dışı sanık … ile oturdukları sırada eve sivil giyimli dört polis görevlisinin geldiğini, inceleme dışı sanık …’nin ise evde mağdure… ve…’le oturdukları sırada sivil kıyafetli dört polisin geldiğini savundukları, inceleme dışı sanık … ve sanık …’in kollukta müdafileri hazır bulunmadan ifade verdikleri ancak bu ifadelerini mahkemede kabul etmedikleri, tutanak mümzilerinin duruşmada tanık olarak ifadelerinde ihbar üzerine gittikleri evde 4 kadın ve 2 erkeğin bulunduğunu belirttikleri, Yerel Mahkemece dosyadaki tanık ifadeleri ve mağdure beyanı gözetilerek sanığın mahkûmiyetine karar verildiği, yapılan aramanın ve sanıkların müdafileri olmadan alınan beyanlarının hükme esas alınmadığı olayda 5271 sayılı CMK’nın 119/4. maddesinin “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur” açık, amir hükmüne aykırı olarak aramanın, o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmaksızın yapılması nedeniyle icrası bakımından hukuka aykırı olduğu ve bu arama işlemi sırasında ele geçirilen delillerin de hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 217. maddesinde hâkimin ancak hukukun izin verdiği yöntemlerle elde edilen delilleri dikkate alabileceğinin hüküm altına alındığı, anılan Kanun’un 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde de ortaya konulmak istenen delilin kanuna aykırı olarak elde edilmiş olması hâlinde reddolunacağının ifade edilerek hukuka uygun elde edilmeyen delillerin ispat aracı olarak kabul edilmeyeceği ve hükme esas alınmayacağının açıklandığı hususları karşısında arama işleminin ve bu işlem sonucunda elde edilen ve Yerel Mahkemece mahkûmiyet hükmüne esas alınan delillerin de “hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil” olduklarının kabulü gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E:2013/464, K:2015/132
- Ceza Muhakemesi Kanunu 120. Madde
- Aramada Hazır Bulunabilecekler
Kolluk tarafından ihbar üzerine sanığın evinde PKK silahlı terör örgütüne ait patlayıcı madde bulunduğu ve valiye suikast yapılacağı ihbarı üzerine Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile konutta o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulmaksızın yapılan arama sonucunda 228 adet ruhsatsız merminin ele geçirilen, yasadışı herhangi bir eyleme katıldığına dair kayıt bulunmayan ve PKK terör örgütü ile de bağlantısı tespit edilemeyen sanığın tüm aşamalarda aramada ele geçen suç unsuru şeylerin varlığını ve zilyetliğini kabul etmediği, başka kişiler tarafından evine konulmuş olabileceğini savunduğu, arama sırasında evde bulunan ve beraatlerine karar verilen inceleme dışı sanıkların da eve geldiklerinde kapının açık olduğu, ele geçen mermileri evde daha önce hiç görmedikleri şeklinde beyanda bulundukları, suça konu mermiler ve bu mermilerin içinde bulunduğu şeffaf naylon poşet parçası üzerinde yapılan incelemede parmak izi tespit edilemediği, poşet içeresinden çıkan 7,65 mm çaplı fişekler ile inceleme dışı sanıklardan Lalihan’ın üzerinde bulunan aynı çaplı tabancanın şarjöründen çıkan mermilerin modellerinin farklı olduğu anlaşılan somut olayda; kolluk tarafından aramanın 5271 sayılı CMK’nın aramanın güvenirliliği ile ilgili 119/4. maddesinin “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur” amir hükmüne aykırı olarak o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi hazır bulundurulmaksızın yapılması nedeniyle icrası bakımından hukuka aykırı olduğu ve arama sonucu elde edilen suça konu mermilerin hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş delil niteliğinde bulunduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen arama işleminde elde edilen delilin ve buna ilişkin düzenlenen tutanağın, yerel mahkemece hükme esas alınmasında ve Özel Dairece de bu hükmün onanmasında isabet bulunmamaktadır.
Yapılan arama işleminin icrası bakımından hukuka aykırı olduğu kabul edildikten sonra, hukuka aykırı aramada elde edilen maddi delil dışındaki diğer delillerin somut olayda mahkûmiyet için yeterli olup olmadığına gelince; Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte hukuka uygun olarak elde edilmiş delillerle ispat edilebilmesidir. Bu itibarla, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağının belirlendiği olayda; sanığın tüm aşamalarda suçlamayı, aramada ele geçen şeylerin varlığını ve zilyetliğini kabul etmediği de gözetildiğinde dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmamaktadır.