Borçlum eşi/çocuğu üzerine mal kaçırmış ne yapabilirim? Bu soruyu her alacaklı bir defa da olsa sormuştur. Borçluların sık başvurduğu bir yöntem olan mal kaçırma hususu alacaklının borcu tahsil etme imkanını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Borç; geri verilme şartı ile alınan a da herhangi bir alış-veriş vb. sebeple ödenmesi gerekli olan para, mal gibi ödevlerdir. Bir kişiden ya da kurumdan borç alan kişi borçlu durumuna düşer ve bir yükümlülük altına girer. Ancak genel olarak borçlular borcunu ödemekten kaçınır ve bunun için çeşitli usulsüz yollar dener. Bunlardan birisi de borçlunun kendi üzerine bulunan taşınır ya da taşınmaz malların eşinin, çocuğunun, annesinin, babasının hatta yakın arkadaşlarının üzerine geçirmesidir.
Borçlunun kendi üzerine olan taşınır ya da taşınmaz malları bir başkasına devretmesi mallara haciz gelmesinin önüne geçilmeye çalışılmasıdır. Nitekim bu sayede borçlu kendi üzerinde herhangi bir mal varlığı olmadan, ailesi ya da arkadaşları üzerinden para kazanmaya devam etmektedir. Özetle görünürde olan durumla gerçekte olan durum arasında fark ortaya çıkmaktadır. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu yazımızda borçlu kişinin eşinin ya da çocuğunun üzerine mal kaçırması halinde neler yapılabileceğinden bahsedeceğiz. Borçlum eşi/çocuğu üzerine mal kaçırmış ne yapabilirim? Sorusunun hadi gelin cevabını verelim.
Borçlumun Mal Kaçırması Halinde Ne Yapabilirim?
Borçlu; kendisine bir icra takibi başlatılmış olsa dahi malları üzerinde malik olup, istediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Ancak bu tasarruf hakkının bir sınırı vardır ki o da alacaklının alacak miktarıdır. Borçlu; kendi üzerine olan mallardan alacaklının elde edeceği meblağı da satıyor veya harcıyorsa alacaklının bir takım hakları doğar. Bunlardan birisi borçlunun mal kaçırmasını önleme hakkıdır. Borçlum eşi/çocuğu üzerine mal kaçırmış ne yapabilirim? Sorusunun ilk cevabı tasarrufun iptali davası açmaktır.
Borçlu; borcunu ödememek için çeşitli yollara başvurabilir. Bunlardan birisi de icraya konuldukları zaman malların haczinin ya da satışının önlenmesi için mal kaçırmaktır. Borçlunun mal kaçırması halinde alacaklı, alacağını elde edecek bir mal olmadığından, alacağını elde edemez. Ancak 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda yer alan 277. Madde ve devamı maddeleri borçlunun mal kaçırmasının önüne geçmek için getirilmiş hükümlerdir. Alacaklının borçlunun mal kaçırmasının önüne geçmek için açacağı dava tasarrufun iptali davasıdır.
Borçlunun mal kaçırması, birçok durumda gündeme gelebilir. Bunlara boşanma davası, miras davaları gibi örnekler verilebilir. Borçlu alacaklıya olan borcunu ödememek için çeşitli önlemler alarak hileli davranışlarda bulunabilir. Bunların önüne geçmek için öncelikle hukuki destek alarak, mal kaçırmanın önüne geçebilirsiniz. Ardından deliller toplanarak dava açılabilir ve mahkemenin kararıyla hukuki yaptırımlar uygulanabilir. Elde edilecek deliller ile kast edilen, mal varlığının değeri, durumunu gösteren belgeler olabilir. Bu delilleri elde ettikten sonra alacaklı haklarını korumak için mahkemeye başvurabilir. Malın iade edilmesi için açılan bu davada delilleri usulüne uygun toplamak ve mahkemeye sunmak gerekmektedir. Ancak önemli olan hususlardan birisi da borçlunun eşi ya da çocuğu üzerine mal kaçırması halinde yapılacaklardır.
Borçlum Eşi ve Çocuğu Üzerine Mal Kaçırması
Borçlu kişinin mal kaçırmak için başvurduğu hileli yollardan en önemlisi, kendi üzerinde olan taşınır ya da taşınmaz malları eşi ya da çocuğunun üzerine geçirmesidir. Bu nedenle alacaklının yapacağı en önemli şey borçlunun eşi ve çocuğuna yönelik tedbir kararı aldırmak olacaktır. Bu hem alacaklının haklarını koruyacağı gibi hem de borçlunun eşinin ve çocuğunun haklarını koruyacaktır. Borçlum eşi/çocuğu üzerine mal kaçırmış ne yapabilirim aslında eşi ve çocuğu üzerine mal kaçırması durumunda ne yapılması gerektiğinin cevabıyla aynıdır.
Mahkeme kararı ile eş ve çocuk üzerinde tedbir kararı aldırmak onların haklarını ve mallarını da korumaya yöneliktir. Yani borçlunun eşi ve çocuğu maddi açıdan mağdur olmamış olur. Eğer bir mal kaçırma durumu söz konusu ise ve bu durumdan çocuklar etkileniyorsa geçici velayet kararı aldırılabilir. Geçici velayet kararı ile çocuğun güvenlik, bakımı için gerekli tedbirler alınabilir. Son olarak bir mal kaçırma durumu söz konusu ise borçlunun eşi ve çocuğunun haklarının korunması için mahkeme zorlama haczine yönelik karar verebilir. Bu durumda borçlu; eş ve çocuğun mallarının haczine zorlanır.
Tasarrufun İptali Davası
Tasarrufun iptali davası diğer adıyla borçlunun alacaklıdan mal kaçırmasını engellemek için açılan bir davadır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 277 ve devamı hükümlerinde düzenlenen bu husus alacaklının tatmin edilmesi için getirilmiştir. Alacaklı davayı açtığı takdirde, dava konusu mal üzerindeki haklarını tekrar alma yetkisi kazanır. Tasarrufun iptali davası için bazı şartlar gerekmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
- Alacaklının borçluya verdiği borç gerçek olmalıdır.
- Borçlu hakkında verilen bir aciz vesikası olmalıdır. Bu aciz vesikası kesin ya da geçici olabilir.
- Borçlu hakkında bir icra takibi başlatılmış olmalıdır.
- Borçlu hakkında başlatılan icra takibi kesinleşmiş olmalıdır.
- Dava konusu tasarruf 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ndaki iptale tabi tasarruflardan olmalıdır.
- Dava konusu tasarruf, borcun doğumundan önce yapılmalıdır.
İptale tabi tasarruflar, ivazsız tasarruflar, aciz halinde iken yapılan tasarruflar ve hileli tasarruflar olarak üçe ayrılır. Bu dava, borçlu hakkında geçerli bir icra takibi yapıldıktan sonra iptale tabi bir tasarruf olması halinde açılır. Bu davayı açmak için 5 yıllık bir zamanaşımı öngörülmüştür. Tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl geçtiği takdirde tasarrufun iptali davası açılmaz. Son olarak bu davada zorunlu arabuluculuk şartı getirilmemiştir.
Borçlumun Mal Kaçırması Halinde Ne Yapabilirim Hakkında Mahkeme Kararları
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/17406 E. 2013/1406 K. ve 07.02.2013 Tarihli Kararı
- Borçlum eşi/çocuğu üzerine mal kaçırmış ne yapabilirim?
İhtiyati haciz yolu, kamu alacağının tahsil güvenliği için öngörülmüş yasal yöntemlerden biri olup; ihtiyati haciz uygulanmasına neden olacak durumlar da, 6183 sayılı Yasanın 13. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Anılan madde hükmüne göre;
- 9 uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise,
- Borçlunun belli ikametgahı yoksa,
- Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,
- Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,
- Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa,
- Hüküm sadır olmuş bulunsun bulunmasın para cezasını müstelzim fiil dolayısiyle amme davası açılmış ise,
- İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, bu kanunun 27, 29, 30 uncu maddelerinin tatbikını icabettiren hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde, alacaklı amme idaresinin en büyük memurunun kararıyla ihtiyati haczin tatbik olunacağı düzenlenmiştir.
Mahkemece, borçlu şirket ve davacı hakkında gönderilen ödeme emirlerine konu takip dosyaları celbedilip, yasanın öngördüğü yukarıda yedi bent halinde sayılan durumların, dava konusu olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, bu doğrultuda ihtiyati haciz işleminin uygulanıp uygulanmadığı araştırıldıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2011/12904 E. 2012/4878 K. ve 18.04.2012 Tarihli Kararı
- Borçlum eşi/çocuğu üzerine mal kaçırmış ne yapabilirim?
Davacı vekili, davalı borçlu Funda aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlu Funda’nın üzerine kayıtlı aracını mal kaçırma amaçlı davalı Uğur’a sattığını belirterek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İptal davasının koşullarından biri alacaklının elinde kesin (İİK 143) veya geçici (İİK 105/II) aciz belgesinin bulunması gerektiğidir. Kesin veya geçici aciz vesikasının bulunması, iptal davası için ön koşul ise de, bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra karar düzeltme aşamasında bile alınıp ibraz edilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun hacze kabil malının bulunmaması halinde durumu tespit eden haciz zaptı, geçici aciz belgesi niteliğinde kabul edilebilir.
Mahkemece usulüne uygun olarak düzenlenmiş kesin aciz vesikasının ibraz edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu takdirde aciz hali gerçekleşmiş sayılır. Somut olayda, borçlunun annesinin hazır olduğu 09.10.2009 tarihli haciz işleminde borçluya ait hacze kabil mal bulunamadığı, bunun dışında taşınmaz, araç ve mevduat haczine yönelik işlemlerin sonuçsuz kaldığı icra dosyası içeriğinden anlaşmaktadır. Bu bakımdan davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Bunun yanında mahkemenin gerekçesinde de belirlediği üzere haciz işlemi için 22.06.2010 ve 18.02.2011 tarihlerinde borçlunun yerleşim yerine gidildiğinde dava konusu aracın satış tarihinden sonra borçlunun kullanımında olduğunun belirlenmiş olması bakımından, davalı Uğur’un borçlu Funda’nın alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu anlaşılmaktadır (İİK 280/I). Hal böyle olunca davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.