Bilişim suçları, diğer bir tanımla siber suçlar; bilgisayar, telefon, tablet, internet gibi yeni iletişim araçları veya pos makinası gibi alışveriş araçları kullanılarak elektronik ortamda işlenen her türlü suça denir. Günümüzde bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilişim suçları ortaya çıkmıştır. Teknolojik araçların, suç işlemede sağladığı kolaylıktan faydalanan failler, yeni suç işleme yöntemleri geliştirmişlerdir. Bu nedenle bilişim sistemleri yoluyla gerçekleştirilebilecek ihlalleri saymak mümkün değildir. Giderek artan ihlaller nedeniyle, henüz çok yeni bir alan olan bilişim hukuku ortaya çıkmıştır. Bilişim suçları ve cezaları bu nedenle önemli bir konudur. Bilişim alanında işlenen suçlar ilk olarak 765 sayılı TCK’nun 525-a, 525-b, 525-c ve 525-d maddeleri ile mevzuatımıza girmiş, 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesi ile de 26.09.2004 tarihinde “TCK Bilişim Suçları” başlığı altında özel olarak, kanunun “Topluma Karşı Suçlar” başlığı altında üçüncü kısımda onuncu bölümde “Bilişim Sistemlerine Karşı Suçlar” adı altında Kanunun 243 ila 246. maddelerinde yeniden düzenlemeye konu edilmiştir. Bu kanun kapsamında bilişim suçlarına örnek vermek gerekirse;
- TCK M. 243, Bilişim Sistemine Girme Suçu,
- TCK M. 244, Sistemi Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu,
- TCK M. 245, Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu,
- TCK M. 245/A, Yasak Cihaz veya Program Kullanma Suçudur.
Doğrudan bilişim suçları ile ilgili birçok benzer olayda, bu suçlarla irtibatlı olarak, özellikle TCK’nin 136, 141, 142/2-e, 155, 157, 158/1-f-j-L maddelerinde yazılı suçlar da gündeme gelmektedir. Bilişim suçlarına halk arasında bilgisayar suçu, internet suçu, elektronik ortamda işlenen suçlar gibi terimler kullanılmaktadır. Burada esasında suçun elektronik ve teknolojik araçlar kullanılarak işlenmesidir.
Bilişim Suçları Nedir?
Bilişim suçları, diğer bir tanımla siber suçlar; bilgisayar, telefon, tablet, internet gibi yeni iletişim araçları veya pos makinası gibi alışveriş araçları kullanılarak elektronik ortamda işlenen her türlü suça denir. Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğünde, “elektronik beyin” veya “bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş sistem” olarak adlandırılan bilgisayar; “Çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran, bilgileri depolayan elektronik araç, elektronik beyin” anlamına gelmektedir. İnternet ise, dünya üzerindeki milyonlarca bilgisayarın birbirlerine bağlanmaları ile oluşan global bir bilgisayar ağları sistemini ifade eder. Bilişim de; “İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve akla uygun bir biçimde işlenmesi bilimi, bilginin elektronik cihazlarda toplanması ve işlenmesi bilimi” olarak tanımlanmaktadır. Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretideki baskın görüşlere göre de, bilişim sisteminin, verileri toplanıp yerleştirdikten sonra otomatik işleme tabi tutma imkanı veren manyetik sistemler olduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.01.2020 tarihli ve 2016/1033 E, 2020/2 K sayılı Kararı)
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda bilişim suçları; “Bilişim alanında suçlar” bölümünde düzenlenmekle beraber ayrıca, çeşitli bölümlerde de bilişim sistemleriyle işlenmesi mümkün olan suç tiplerine yer verilmistir. “Bilişim alanında suçlar” bölümünde yer alan 243. maddesinde bilişim sistemine girme, 244. maddesinde sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, 245. maddesinde banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçları düzenlenmiştir. Bunun yanında, “Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar” bölümünde yer alan 135. maddesinde kişisel verilerin kaydedilmesi, 136. maddesinde kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, 138. maddesinde ise verilerin yok edilmemesi suçları bilişim suçu olarak nitelendirilebilecek şekilde düzenlenmiştir. Öte yandan, 132. maddesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal, 124. maddesinde haberleşmenin engellenmesi, 125. maddesinin ikinci fıkrasında hakaret, 142. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde hırsızlık, 158. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde dolandırıcılık, 226. maddesinde müstehcenlik, 163. maddesinde karşılıksız yararlanma suç tiplerinin bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmeleri mümkün kabul edilmiştir. Çalışma kapsamının TCK m. 243, 244, 245, 245/A maddeleri ile sınırlı kaldığını söylemek mümkün değildir. Bu itibarla uygulamada karşılaşılan örnekler doğrultusunda bilişim alanında işlenen suçlarda aşağıdaki şekilde bir sınıflandırma yapılabilmesi mümkündür.
- Doğrudan Bilişim Suçları (Gerçek Bilişim Suçları)
- Bilişim sistemine girme (TCK m. 243)
- Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme (TCK m.244)
- Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (TCK m. 245)
- Yasak cihaz veya programlar (TCK m. 245/A)
- Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması (TCK m. 246)
- Dolayısıyla Bilişim Suçları (Bilişim Bağlantılı Suçlar)
- Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi (TCK m. 112)
- Kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi (TCK m. 113)
- Hakaret (TCK m. 125)
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK m. 132)
- Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (TCK m. 133)
- Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK m. 134)
- Kişisel verilerin kaydedilmesi (TCK m. 135)
- Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK m. 136)
- Verileri yok etme (TCK m. 138)
- Hırsızlık (TCK m. 141)
- Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık (TCK m. 142/2-e)
- Dolandırıcılık (TCK m. 157)
- Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık (TCK m. 158/1-f)
- Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (TCK m. 213)
- Suç işlemeye tahrik (TCK m. 214)
- Suçu ve suçluyu övme (TCK m. 215)
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (TCK m. 216)
- Kanunlara uymamaya tahrik (TCK m. 217)
- Müstehcenlik (TCK m. 226)
- Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (TCK m. 228)
- 5464 sayılı Kanuna muhalefet Şans
- 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Oyunları Düzenlemesi Hakkında Kanun
- 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişiye ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçları veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim Sistemine Girme Suçu
Bilişim sistemine girme suçu, TCK madde 243’te düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre;
- Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.
- Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
- Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
- (Ek: 24/3/2016-6698/30 md.) Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK’nun 243. maddesinde düzenlenen “bilişim sistemine girme” suçunda, “bilişim sistemi” madde gerekçesinde “verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağı veren manyetik sistemlerdir” şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı gerekçede, sistem içindeki bütün soyut unsurların ise “veri” terimi kapsamında olduğu da dile getirilmiştir. “Veri”; Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesinin 1. maddesinde “bir bilgisayar sisteminin belli bir işlevi yerine getirmesini sağlayan yazılımlar da dahil olmak üzere, bir bilgisayar sisteminde işlenmeye uygun nitelikteki her türlü bilgi”; 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun tanımlar başlıklı 2/k maddesinde ise “Bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değer” olarak tanımlanmaktadır. Bilişim suçları arasında yer alan bu suç tipinin oluşabilmesi için failin bilişim sistemine girmesi gereklidir.
Yerleşik içtihatlarda ifade edildiği üzere, bilişim sistemine girmek, bir bilişim sisteminde bulunan verilerin bir kısmına veya tamamına, fiziken ya da uzaktan başka bir cihaz yoluyla erişilmesidir. Bu eylem güvenlikli olmayan güvenlik önlemlerinden faydalanmak suretiyle gerçekleştirilebileceği gibi, var olan güvenlik önlemlerindeki boşluklar kullanılmak suretiyle de işlenebilir. Bu anlamda ağ üzerinden virüsler göndermek, solucanlar kullanmak veya sistemin açık kapıları zorlanmak suretiyle giriş yapılabilir. İletişimin kablolu veya kablosuz olması ile mesafenin yakın veya uzak olmasının suçun oluşumuna bir etkisi yoktur. Bir bilişim sistemine e-posta veya dosya gönderilmesi durumunda bu suç oluşmaz. Zira, yalnızca veri gönderimi söz konusu olduğundan, bu durum girme kapsamında değerlendirilemez, ancak gönderilen verinin içeriğine göre başkaca suçlar söz konusu olabilecektir. Özetle bilişim sistemine girme suçu failin hakkı olmaksızın bilişim sistemindeki dosyalara herhangi bir şekilde ulaşması ile gerçekleşmektedir.
Suçun Hukuki Konusu
Bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme suçu ile öncelikle toplum düzenini, özel hayatın gizliliğini, kamu güvenini, sırrın dokunulmazlığını, kullanıcı ve sistem sahibinin menfaatlerini, olası başka suçların işlenmesinin önlenmesini, haberleşme özgürlüğünü ve gizliliğini; aynı zamanda bilişim sisteminin güvenliğini korumaktadır. Kısacası, kişinin dijital ortamdaki özel alanı koruma altına alınmaktadır.
Fail
Ceza hukuku anlamında, hukuka aykırı eylemi işleyen kişi suçun failidir. Herkes bu suçun faili olabilir, bu bakımdan fail ile ilgili özel bir nitelik aranmamıştır. Özgü suçlardan değildir. Kuşkusuz, işlenen suçun niteliği fail bakımından temel bilişim bilgisinin üstünde ve belli bir seviyede teknolojik bilgi ve beceri gerektirir. Buna göre de korsan, hacker, siber terörist veya cracker olarak adlandırılmaktadırlar. Tüzel kişilerin ise TCK’nun 20. maddesine yer alan düzenleme itibarıyla;
- Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.
- Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.
Ceza sorumlulukları bulunmadığından bu suçun faili olamayacakları kabul edilmelidir. Ancak, eylem nedeniyle hukuki sorumlulukları bulunan şirket yetkilileri ve/veya olayın özelliğine göre yönetim kurulu başkan veya üyelerinin suçun faili olabilmesi mümkündür. Somut olaylarda TCK’nun 246. maddesi hükmü de nazara alınmalıdır. Buna göre, doğrudan bilişim suçları olarak nitelendirilen TCK 243, 244, 245 ve 245/A maddelerinde yer alan suçların “tüzel kişi yararına” işlenmesi halinde TCK m.246 gereği, aynı kanunun 60. Maddesinde yazılı güvenlik tedbirleri uygulanacaktır. Bu tedbirlere örnek vermek gerekirse “faaliyet izni iptali”, “müsadere” sayılabilir.
Mağdur
Mağdur, suçu oluşturan eylemden doğrudan etkilenen kişi veya kişilerdir. Bir başka deyişle mağdur, ceza normu tarafından korunan ve suç tarafından ihlal edilen yani suçun hukuki konusunu oluşturan hukuki çıkarların sahibidir. Herkes bu suçun mağduru olabilir. Bu suçla korunan hukuki değer “bilişim sisteminin güvenliği” olduğundan, sistem üzerinde hakkı olup, bilişim sistemine girme veya kalma eylemi nedeniyle zarara uğrayan gerçek kişi bu suçun mağduru olacaktır. Kanunda yer verilen düzenleme nazara alındığında, tüzel kişiler suçtan zarar gören olarak kabul edilmelidir.
Nitekim Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 30.09.2020 tarihli 28206/16270 sayılı kararında “20.09.2017 tarihli hükümlerin, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucu, sanığın mağdur D. Ü.’e yönelik, elektronik posta adresinin şifresini ele geçirip şikayetçinin e-mail hesabına giriş yapma ve bir süre sitede kalma eyleminin mağdur D. Ü.’e karşı işlenmesi ve bu şekilde anılan eylemden dolayı kurulan beraat hükmünün söz konusu suçtan doğrudan zarar görmeyen hakaret suçunun mağduru M.İ.Ü. tarafından temyiz edilmesi nedeniyle temyiz isteminin reddine kararı verilerek kesinleştiği anlaşılmakla, sanığın bu suç yönünden mahkemesince verilen ve hukuki değerden yoksun olan hükme karşı temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE” karar verilmiştir.
Eylem
Bilişim sistemine girme suçunun maddi unsurları, bilişim sisteminin tamamına veya bir kısmına hukuka aykırı olarak herhangi bir suretle girmek ya da hukuka uygun olarak girilen bilişim sisteminde daha sonra hukuka uygunluk sebebi ortadan kalktığı halde kalmaya devam etmek fiilidir. Suç tanımında yer alan hareketlerin yapılması suçun oluşumu için yeterli olduğundan sırf hareket suçu niteliğindedir. Suç niteliği itibariyle serbest hareketli suçlardandır.
Bilişim sistemine girme suçu, bir kimsenin emanet ettiği bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi ya da bir ağ aracılığıyla bilişim sisteminde oturum açılması şeklinde veya bir kamu kurumunun bilgisayarına dışarıdan hukuka aykırı olarak girerek sistem içerisindeki bilgileri öğrenmek şeklinde karşımıza çıkabilir. TCK m. 243’te düzenlenen bilişim sistemine girme suçunda neticenin gerçekleşmesi aranmaz. Failin eylemi ile bir zararın gerçekleşmesi aranmadığı için aynı zamanda bir soyut tehlike suçudur.
Failin, sisteme bilfiil girmeksizin elektronik posta yollaması bilişim sistemine girme suçu oluşturmayacaktır. Nitekim kanun koyucu açıkça bilişim sistemine girmiş olma şartını aramaktadır. Fakat elektronik posta yoluyla truva atı özellikli programla sisteme girilmesi halinde bu suç oluşacaktır. Amaç ne olursa olsun, kişi suç işlemek amacıyla değil de eğlencesine veya eğlenmek için bilişim sistemine girilmiş olsa bile bilişim sistemine girme suçu oluşacaktır.
Bilişim sistemine girme suçunun oluşması için bir diğer hali ise bilişim sistemine girdiğini fark etmesine karşın belli bir süre orada kalması gerektiğinden, fail girer girmez durumu fark edip sistemden çıkması durumunda bilişim sistemine girme suçu oluşmayacaktır. Mağdura ait Facebook, İnstagram, Twitter gibi sosyal medya hesabına fail tarafından şifresini kırmak suretiyle girilmesi ile hukuka aykırı olarak erişim sağlanması fiilleri de bilişim sistemine girme suçunu oluşturacaktır.
Manevi Unsur
Manevi unsuru denildiği zaman suçun kasten mi taksirle mi işlendiği hususundan bahsedilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Taksir ise, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Failin, bilişim sistemine girmeye hakkının olmadığını ve bu suretle hukuka aykırı hareket ettiğini bilmesi yeterlidir. Failde özel bir saik aranmaz, genel kast suçun oluşması için yeterlidir. Dolayısıyla, merak veya deneme amaçlı yapılan hareketler de suçu oluşturacaktır. Ancak, zorlayıcı hareketler kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak değerlendirilebilir. Maddenin üçüncü fıkrasında yazılı, suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halinde ise esasta kusura dayalı, kastın aşılması suretiyle gerçekleştirilen bir eylem söz konusudur.
Teşebbüs
Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Bilişim sistemine girme suçunda, maddenin birinci fıkrasında yer alan “kalma” eylemi ile üçüncü fıkrada yer alan taksirli eylem hariç olmak üzere suça teşebbüs mümkündür. Sisteme girmek için icrai hareketlere başlandıktan sonra eylemin gerçekleştirilememesi halinde suça teşebbüs söz konusu olacaktır.
İştirak
İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Bilişim sistemine girme suçunda iştirak mümkündür. Bilişim suçlarında iştirak mümkündür.
Bilişim Sistemine Girme Suçunun Cezası
Bilişim suçları cezaları her suç için ayrı ayrıdır. TCK madde 243/1’de “Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.” denmektedir. Buna göre bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimse için: “Bilişim sistemine girme suçunun cezası 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.”
- Hafifletici Nedenler: TCK madde 243/2’de “Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.” denmektedir. Dolayısıyla hafifletici nedenlerin uygulanabilmesi için bir bilişim sistemi olması ve bu sistemin bedel karşılığında yararlanılan bir sistem olması ve sisteme hukuka aykırı olarak girilmiş olması gerekmektedir. Bu halde: “Bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler aracılığıyla bilişim sistemine girme suçu işlenirse, faile birinci fıkra gereğince verilmiş olan cezada yarı oranına kadar indirilir.”
- Ağırlaştırıcı Nedenler: TCK madde 243/3’te “Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” denmektedir. Failin bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına hukuka aykırı olarak girmesi ve orada kalmaya devam etmesi nedeniyle: “Sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
- Adli Para Cezası: Gerçekleştirilen suça karşılık hapis cezasıyla birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım çeşididir. TCK madde 243/1’de hapis cezasının yanı sıra adli para cezasına da hükmedilmesi öngörülmüştür.
- Erteleme Kararında: Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Bilişim sistemine girme suçunda hapis cezası hakkında erteleme hükümleri uygulanabilir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşürülmesine sebep olan CMK 231. maddede düzenlenen yaptırımdır. Bilişim sistemine girme suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
- Şikayet: Takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesinin suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasına bağlı olduğu suçlardır. Bilişim sistemine girme suçun takibi şikayete bağlı değildir, resen soruşturulur.
- Zamanaşımı: Türk Ceza Kanunu m.66’da düzenlenmiştir. TCK Madde 66/e’ ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda kamu davası 8 yıl, geçmesiyle düşer. Bilişim sistemine girme suçunda zamanaşımı 8 yıldır.
- Uzlaşma: Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Bilişim sistemine girme suçu, uzlaşma kapsamında değildir.
- Görevli Mahkeme: Bilişim sistemine girme suçları bakımından Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu, TCK madde 244’te
- Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
- Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmektedir.
Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu ile verilerin ve bilişim sisteminin zarara uğratılması suçları düzenlenmektedir. TCK’nun 244.maddesi ile bilişim sistemi ve sistemdeki verilere yönelik zarar verici eylemlerin önlenmesi amaçlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasında, bir “bilişim sisteminin” işleyişini engelleme, bozma; ikinci fıkrasında, bilişim sistemindeki “verileri” bozma, yok etme, değiştirme veya erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme, var olan verileri başka yere gönderme fiilleri suç olarak düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada ise birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen eylemlerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde gerçekleştirilmesi halinde, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Suçun Hukuki Konusu
Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu ile haberleşmenin özgürlüğü, mülkiyet hakkı korunmaktadır. Hareketin yöneldiği nesne olması itibarıyla, maddenin birinci fıkrasında yazılı suçun konusu “bilişim sisteminin kendisi/işleyişi”; ikinci fıkrada yazılı suçun konusu ise “bilişim sisteminde yer alan veriler” dir. Maddenin dördüncü fıkrasında yazılı suçun konusu ise failin sağladığı “hukuki yarar” olarak kabul edilmelidir ve aşağıda ayrıca denileceği üzere bu yarar “maddi” veya “manevi olabilir.
Fail
Ceza hukuku anlamında, hukuka aykırı eylemi işleyen kişi suçun failidir. Herkes bu suçun faili olabilir, bu bakımdan fail ile ilgili özel bir nitelik aranmamıştır. Özgü suçlardan değildir. Fail eylemi kendisi veya bir başka kişi için de işlemiş olabilir. Eylemin başkası için gerçekleştirilmiş olması halinde de suç oluşur.
Mağdur
Mağdur, suçu oluşturan eylemden doğrudan etkilenen kişi veya kişilerdir. Bir başka deyişle mağdur, ceza normu tarafından korunan ve suç tarafından ihlal edilen yani suçun hukuki konusunu oluşturan hukuki çıkarların sahibidir. Herkes bu suçun mağduru olabilir. Eylem ile suçtan gören gerçek veya tüzel kişiler, bu suçtan doğrudan zarar gören olarak kamu davasına katılabilir.
Eylem
Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda, verilerin zarar görmesi sonucunu oluşturan tüm eylemle suç olarak sayıldığından; sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu serbest hareketli suçlardandır. Bilişim sisteminin engellenmesi, sistem aracılığıyla veri işleme faaliyetinin gerçekleşmesinin önlenmesi, çeşitli yollarla bilişim sistemini daimi veya geçici olarak durdurmak, bilişim sisteminin işleyişini geçici olarak kesintiye uğratmak, sistemin her türlü işlem görmesini engellemek demektir.
Bilişim sistemini bozma, sistemin veri işleme faaliyeti yapamayacak hale getirilmesi, yapılacak bir saldırı ile sistemi tamamen yok etmek veya yararlanamaz hale getirmek, kalıcı şekilde sistemden yararlanılmasını engellemek şeklinde gerçekleşebilir. Verileri yok etme, verilerin sistemden tamamen silinmesi veya veriyi içeren sistemin yeniden biçimlendirilmesi suretiyle gerçekleşir. Verilerin değiştirilmesi, bir verinin yerine başka bir veri konulmasını, verinin içeriğinde, kapsadığı konularda değişiklik yapılmasını, nitelik değiştirmesini ifade etmektedir.
Manevi Unsur
Manevi unsur denildiği zaman suçun kasten mi taksirle mi işlendiği hususundan bahsedilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Taksir ise, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
Maddenin ilk iki fıkrasında düzenlenen suçlar genel kastla işlenebilir. Ancak, özellikle dördüncü fıkrada yazılı suç bakımından manevi unsurun öğretide farklı görüş ve yorumlara konu edildiği görülmektedir. Suçun oluşması için failde suç işleme kastının yeterli olmayacağı, ayrıca haksız çıkar sağlama özel kastının da aranması gerekeceği ağırlıklı görüş olarak benimsenmekle birlikte, amaç unsurunun aranmadığı ve suç işlemeye yönelik kastın yeterli olacağı da ileri sürülmektedir.
Nitekim Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 11.06.2020 tarihli 21566/13171 sayılı kararında ise suçun oluşabilmesi için failin sağladığı çıkarın haksız olduğunu bilmesi gerektiği ve buradaki haksızlığın suçun maddi unsurlarından çıkara ilişkin bir nitelendirme olduğu için kusur değil, kast kapsamında olduğu ve bu suçun kasten işlenebileceği ifade edilmektedir.
Teşebbüs
Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmek veya orada kalmaya devam etmek suçu teşebbüse elverişlidir. Özellikle TCK’nun 244/2-3 maddelerinde yazılı suç ile aynı maddenin dördüncü fıkrasında yazılı suça teşebbüs halinin somut her olayda genel hükümler gözetilerek değerlendirmeye konu edilmesi gerçekten çok önemlidir. Zira, eylem TCK’nun 244/4 maddesinde yazılı suça teşebbüs olarak kabul edildiğinde, bu suçun “tali norm” olma özelliği nedeniyle başkaca suçlar ve suçların içtimai gündeme gelebilecektir.
İştirak
İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda iştirak mümkündür. Bilişim suçlarında iştirak mümkündür.
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçunun Cezası
TCK madde 244/1 ve 244/2’de “Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denmektedir. Buna göre:
- Bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası,
- Bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
- Ağırlaştırıcı Nedenler: TCK madde 244/3 ve 244/4’te “Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” denmektedir. Buna göre: “Banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde ceza yarı oranın arttırılır, failin kendisinin veya bir başkasının yararına haksız bir çıkar sağlaması halinde 2 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.”
- Adli Para Cezası: Gerçekleştirilen suça karşılık hapis cezasıyla birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım çeşididir. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda adli para cezasına çevrilemez.
- Erteleme Kararında: Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda hapis cezası hakkında erteleme hükümleri uygulanabilir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşürülmesine sebep olan CMK 231. maddede düzenlenen yaptırımdır. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
- Şikayet: Takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesinin suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasına bağlı olduğu suçlardır. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçun takibi şikayete bağlı değildir, resen soruşturulur.
- Zamanaşımı: Türk Ceza Kanunu m.66’da düzenlenmiştir. TCK Madde 66/e’ ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda kamu davası 8 yıl, geçmesiyle düşer. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunda zamanaşımı 8 yıldır.
- Uzlaşma: Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçu, uzlaşma kapsamında değildir.
- Görevli Mahkeme: Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçları bakımından Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, TCK madde 245’te;
- Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
- Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
- Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
- Birinci fıkrada yer alan suçun; a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, Zararına olarak işlenmesi hâlinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
- (Ek: 6/12/2006 – 5560/11 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmektedir.
Banka kartları ve kredi kartlarının usulsüz olarak çoğaltılması ve kullanılması suç olarak sayılmıştır. 01.03.2006 tarihli ve 26095 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde,
- Banka kartı; “mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kart”;
- Kredi kartı ise; “nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarası” olarak tanımlanmaktadır.
Banka kartının mülkiyet hakkı bankaya, kullanım hakkı ise kart hamiline aittir. Banka kartına sahip olabilmek için, kart hamilinin öncelikle bankada bir mevduat hesabının veya özel cari hesabının bulunması gerekli olup bu kart, kart hamilinin ATM üzerinden kendi hesabına ulaşmasını, hesabından para çekmesini, havale ve diğer bankacılık işlemlerini yapmasını sağlamaktadır. Kredi kartı ise bankalar ve kart çıkarmaya yetkili kuruluşların müşterilerine belirli limitler dahilinde açtıkları krediler ile nakit kullanmaksızın mal veya hizmet alımı veya nakit kredi çekme olanağı sağlamak için verdikleri bir ödeme aracıdır.
Suçun Hukuki Konusu
TCK’nun 245/1 maddesinde yazılı suç bakımından korunan hukuki yarar karma bir nitelik taşır. Hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçları gibi mal varlığına karşı işlenen suçların koruduğu hukuki yararlar da korunmaktadır. Ancak asıl korunan hukuki yarar, bilişim sistemi içerisinde yer alan banka veya kredi kartlarına duyulan güvenin korunmasıdır. İkinci fıkrada yazılı suç yönünden korunan hukuki yarar, karma bir nitelik taşımakta olup, banka veya kredi kartlarına olan güvenin korunması ve kartlarda sahteciliğin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Maddenin üçüncü fıkrasında yazılı suç bakımından ise öncelikle bilişim sistemi ve onun güvenli bir şekilde çalışması amaçlandığı gibi aynı zamanda sağlanmak istenen bir yarar söz konusu olduğundan mal varlığı da korunmak istenen yararlar arasındadır.
Fail
Ceza hukuku anlamında, hukuka aykırı eylemi işleyen kişi suçun failidir. Herkes bu suçun faili olabilir, bu bakımdan fail ile ilgili özel bir nitelik aranmamıştır. Özgü suçlardan değildir. Ancak banka çalışanlarının sahte kart üretilmesini sağlayarak bu kart ile menfaat temin etmeleri bankacılık zimmeti suçunu oluşturabileceğinde bu suç yönünden failin banka parası üzerinde denetim ve koruma yetkisi olan bir fail olması gerekmektedir.
Mağdur
Mağdur, suçu oluşturan eylemden doğrudan etkilenen kişi veya kişilerdir. Bir başka deyişle mağdur, ceza normu tarafından korunan ve suç tarafından ihlal edilen yani suçun hukuki konusunu oluşturan hukuki çıkarların sahibidir. Herkes bu suçun mağduru olabilir. Yerleşik içtihatlar nazara alındığında, TCK’nun işbu maddesinde yazılı banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan doğrudan zarar gören olarak davaya katılma hakkına sahip olan kişi kural olarak, “kart sahibi/hamili” olup, kuralın belirlenmesinde belirleyici olan ise bu kartın yasal yollardan üretilmiş gerçek bir kart olmasıdır.
Maddenin birinci fıkrasında yazılı “gerçek kart” bakımından kural bu olmakla birlikte, istisna; banka ya da finans kuruluşları tarafından üretilen, banka veya kredi kartlarının, hamile tesliminden önce ele geçirilerek menfaat emin edilmesi halinde, suçtan zarar görenin “kart hamili” değil, kartın sahibi lan ilgili “banka” olduğu kabul edilmektedir. Zira, bu halde mağdurun başvurusu ile üretilen “gerçek kart” henüz mağdurun zilyetliğine geçmiş değildir.
Eylem
Maddenin ilk fıkrasında yazılı suçun “gerçek kart” kullanılmak suretiyle sağlanan haksız menfaat, ikinci fikrada yazılı suçun esasta bir “kart sahteciliği” ve üçüncü fıkrada yazılı suçun ise “sahte kart” ile menfaat sağlamaktan ibaret eylemler olduğu görülmektedir. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun oluşması için öncelikle ortada gerçek ve sahte olmayan bir kredi kartının bulunması gerekmektedir. Kredi kartının fiziken ele geçirilmiş olması gerekmemektedir.
Suçun oluşabilmesi için fail tarafından kartın kullanılmış veya kullandırılmış olması gerekmektedir. Fail başkasına ait banka veya kredi kartını ele geçirerek, rızası olmadan birden fazla kullanıldığında, zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Fail birden fazla kişinin birden fazla banka veya kredi kartını kullandığı takdirde kart sayısınca suç oluşacaktır. Fail, aynı kişiye ait birden fazla banka veya kredi kartını kullandığı takdirde yine kart sayısınca suç oluşacaktır.
Manevi Unsur
Manevi unsuru denildiği zaman suçun kasten mi taksirle mi işlendiği hususundan bahsedilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Taksir ise, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu kasten işlenebilen suçlardandır, taksirle işlenmesi mümkün değildir. Doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir.
Teşebbüs
Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda, bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girmek veya orada kalmaya devam etmek suçu teşebbüse elverişlidir. ATM’ye kartın fiziki varlığını ele geçirmeye yönelik düzenekler yerleştirmekten ibaret eylemler, hazırlık hareketini aşan icrai bir boyutu bulunmadığı takdirde TCK’nun 245/1 maddesinde yazılı suça teşebbüs olarak değerlendirilemez. Bu mahiyetteki eylemler, ekonomik bir değeri olan karta yönelik olması itibarıyla TCK’nun 141/1 maddesinde yazılı “hırsızlık” suçunu oluşturacaktır. Kart bilgilerinin ele geçirilmesi amacıyla söz konusu eylemin gerçekleştirilmesi halinde ise TCK’nun 136. maddesinde yazılı “kişisel verilerin ele geçirilmesi” suçuna teşebbüs suçu oluşacaktır.
İştirak
İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda iştirak mümkündür. Bilişim suçlarında iştirak mümkündür.
Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçunun Cezası
TCK madde 245’te:
- Başkasına ait bir banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunun cezası 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası,
- Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek suçunun cezası 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve 10 bin güne kadar adli para cezası,
- Sahte bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlama suçun cezası 4 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ve 5000 güne kadar adli para cezasına
hükmedilir.
- Şahsi Cezasızlık Nedeni: TCK madde 245/4 uyarınca: “Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına işlenmesi halinde şahsi cezasızlık nedeni oluşacağından cezaya hükmolunamaz.
- Adli Para Cezası: Gerçekleştirilen suça karşılık hapis cezasıyla birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım çeşididir. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu adli para cezasına çevrilemez.
- Erteleme Kararında: Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda hapis cezası hakkında erteleme hükümleri uygulanabilir.
- Etkin pişmanlık, TCK’nun 245/5. maddesinde “etkin pişmanlık” düzenlemesine yer verilmiş olup fıkranın açık hükmü gereği ancak maddenin birinci fıkrasında yazılı suç bakımından etkin pişmanlık hükmü uygulanabilir. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 14.10.2019 tarihli 11632/12206 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kabul ve uygulamaya göre de etkin pişmanlık hükmünün, 245/3. madde ve fıkrasında belirtilen suçta uygulama yeri bulunmadığı halde, 168. madde ile uygulama yapılmak suretiyle eksik ceza tayini mümkündür.
Buna göre, failin suçun işlenmesinden sonra bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde verilecek cezada TCK’nun 168. maddesi hükmü uyarınca indirim yapılacaktır. Bu hükmün uygulanabilmesi için; “Maddenin açık hükmüne göre sadece birinci fıkrada yazılı suç bakımından mümkündür. Öncelikle suçun tamamlanması gerektiği gözetilmelidir. Teşebbüs aşamasında kalan suçlarda etkin pişmanlık uygulaması mümkün değildir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşürülmesine sebep olan CMK 231. maddede düzenlenen yaptırımdır. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
- Şikayet: Takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesinin suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasına bağlı olduğu suçlardır. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçun takibi şikayete bağlı değildir, resen soruşturulur.
- Zamanaşımı: Türk Ceza Kanunu m.66’da düzenlenmiştir. TCK Madde 66/e’ ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda kamu davası 8 yıl, geçmesiyle düşer. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda zamanaşımı 8 yıldır.
- Uzlaşma: Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu, uzlaşma kapsamında değildir.
- Görevli Mahkeme: Görevli Mahkeme, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu bakımından Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Yasak Cihaz veya Programlar
Yasak cihaz veya program TCK’nun 245/A maddesinde düzenlenmiş olup bu madde metnine göre;
“(1) Bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair güvenlik kodunun münhasıran bu Bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların işlenmesi için yapılması veya oluşturulması durumunda, bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, sansa arz eden, satın alan, başkalarına veren veya bulunduran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
07.04.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6698 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa eklenen 245/A maddesi, esasta Kanunda yer alan önemli bir boşluğu doldurmuş ve münhasıran bu bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların işlenmesi için hazırlık hareketi niteliğindeki bazı cihaz, bilgisayar programı, şifre ve güvenlik kodlarına ilişkin seçenek hareketler yaptırım altına alınmıştır.
Suçun Hukuki Konusu
Suçla korunan hukuki değerin diğer bilişim suçlarında olduğu gibi birden fazla olduğu, başta bilişim sisteminin güvenliği ve ayrıca bu korunan değere bağlı olarak, bilişim sistemi sahibi ve kullanıcılarının malvarlığı, özel hayatı ile haberleşme özgürlüğü gibi değerler de korunmaktadır. Suçun konusunu, maddede yer alan ibare ve sıralama itibarıyla, cihaz, bilgisayar programı, şifre veya sair güvenlik kodu oluşturmaktadır. Suç konuları itibarıyla ilk akla gelen kuşkusuz ATM’lere yerleştirilen kredi kartı bilgilerini kopyalama yönelik “cihaz” lardır. Keza, işyerlerinde ödeme yapıldığı strada POS cihazları üzerinden kopyalama yapan cihazlar da bu kapsamda değerlendirilebilecektir. Bu anlamda, kart kopyalamaya ve üretmeye yönelik “encoder” veya kart bilgilerini kopyalamaya yönelik “skimmer” gibi cihazlar suçun konusudur.
Bu mahiyetteki eylemler öncelikle TCK’nun 136. maddesinde yer alan “kişisel verileri ele geçirme” suçu kapsamında kalmaktadır ve ATM’ye yerleştirilen veya kullanılan cihazın niteliğine göre, ayrıca TCK’nun 245/A maddesinde yazılı bu suçun da oluşabileceği dikkate alınmalıdır. Bu suretle ele geçirilen kişisel verilerin (TCK m. 136), aynı zamanda banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (TCK m. 245) suçunda kullanılması halinde, eylemlerin bir bütün olarak TCK’nun 245. maddesi kapsamında kalacağına ilişkin Yargıtay kararları mevcuttur. Aynı sonuca TCK’nun 245/A maddesinde yazılı suç bakımından ulaşılamayacaktır. Burada “hazırlık hareketi” niteliğindeki eylemler yaptırıma bağlanmıştır ve bu nedenle madde de yazılı bu suçun ayrıca oluşacağı kabul edilmelidir. Diğer suç konuları ise; münhasıran bu bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmek için oluşturulan her türlü yazılım, şifre kırmayı sağlayacak yazılımlar ve ses, parmak izi ve retina gibi güvenlik önlemlerini aşmayı sağlayacak kodlardan ibarettir. Suç konularına ilişkin henüz yerleşik bir uygulama bulunmadığından, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde uzman bilirkişi raporu aldırılması, olağan kanun yolu denetiminde suçun unsurlarının değerlendirilebilmesi bakımından uygun olacaktır.
Fail
Ceza hukuku anlamında, hukuka aykırı eylemi işleyen kişi suçun failidir. Herkes bu suçun faili olabilir, bu bakımdan fail ile ilgili özel bir nitelik aranmamıştır. Özgü suçlardan değildir.
Mağdur
Burada bir nevi hazırlık hareketleri cezalandırıldığından suçun “mağduru”nun “toplumu oluşturan bireyler” olacağı kabul edilmelidir. Bu anlamda, denetime konu edilmiş bir karar bulunmamakla birlikte, tıpkı 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçunda olduğu gibi bu suçta, gerçek veya tüzel kişilerin suçtan doğrudan zarar gören olarak davaya katılmaları olanaklı değildir.
Eylem
Maddede suça ilişkin seçenek hareketlere yer verilmiş olup münhasıran bu bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların işlenmesi için yapılan veya oluşturulan ve bu anlamda suçun konusu cihaz, bilgisayar programı, şifre veya sair güvenlik kodunu “İmal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışa arz eden, satın alan, başkalarına veren, bulunduran” kişinin eylemi atılı suçu oluşturmaktadır.
Manevi Unsur
Manevi unsuru denildiği zaman suçun kasten mi taksirle mi işlendiği hususundan bahsedilir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Taksir ise, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Suçun “kasten” işlenebilen bir suç olduğu, ancak kanunda “münhasıran bu Bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların işlenmesi için yapılması veya oluşturulması durumunda” ibaresine yer verilmesi nedeniyle ayrıca “amaç” unsurunun da aranması gerekeceği belirtilse de farklı görüşler de mevcuttur. “Amaç” unsuru kabul edildiği takdirde, suç olası kastla işlenemeyecektir. Ayrıca hukuka uygunluk nedenlerine madde gerekçesinde de değinildiği ve “Bu tür cihaz ve programların, bilişim sistemlerinin güvenliğini test etmek amacıyla yapılması veya oluşturulması halinde belirtilen suç oluşmayacaktır.” İfadesine yer verilmiştir.
Teşebbüs
Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Yasak cihaz ve programlar suçunda, Seçenek hareketlerin niteliğine göre suça teşebbüs mümkündür. Kart bilgilerinin ele geçirilmesi amacıyla söz konusu eylemin gerçekleştirilmesi halinde ise TCK’nun 136. maddesinde yazılı “kişisel verilerin ele geçirilmesi” suçuna teşebbüs suçu oluşacaktır.
İştirak
İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Yasak cihaz ve programlar suçunda iştirak mümkündür. Bilişim suçlarında iştirak mümkündür.
Yasak Cihaz veya Programlar Suçunun Cezası
TCK madde 245/A’da; “Bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”
- Adli Para Cezası: Gerçekleştirilen suça karşılık hapis cezasıyla birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım çeşididir. Yasak cihaz veya programlar suçu adli para cezasına çevrilemez.
- Erteleme: Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Yasak cihaz veya programlar suçunda hapis cezası hakkında erteleme hükümleri uygulanabilir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşürülmesine sebep olan CMK 231. maddede düzenlenen yaptırımdır. Yasak cihaz veya programlar suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
- Şikayet: Takibi şikayete bağlı suçlar, bir suç hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesinin suçun mağdurunun veya suçtan zarar gören kişilerin şikayetçi olmasına bağlı olduğu suçlardır. Yasak cihaz veya programlar suçunun takibi şikayete bağlı değildir, resen soruşturulur.
- Zamanaşımı: Türk Ceza Kanunu m.66’da düzenlenmiştir. TCK Madde 66/e’ ye göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda kamu davası 8 yıl geçmesiyle düşer. Yasak cihaz veya programlar suçunda zamanaşımı 8 yıldır.
- Uzlaşma: Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Yasak cihaz veya programlar suçu, uzlaşma kapsamında değildir.
- Görevli Mahkeme: Yasak cihaz veya programlar suçu bakımından Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 08.01.2014 tarih, 2013/18356E. 2014/237K. Sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
Şikayetçinin kimliği ile katılan bankaya başvurup kredi kartı sözleşmesi imzaladıktan sonra düzenlenen kredi kartını alıp kullanan sanığın eyleminin dosya içerisinde mevcut belgelere göre suç tarihinin 01.06.2005 tarihinden önce olması karşısında, suça konu kredi kartının kullanıldığı son tarih katılan bankaya sorulup kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra kredi kartı kullanılarak ATM cihazından para çekildiğinin tespit edilmesi halinde 765 sayılı Yasanın 525/b-2 maddesi, alışveriş yapıldığının tespit edilmesi halinde ise, 765 sayılı Yasanın 504/3. maddesi, suç tarihi 01.06.2005 tarihinden sonra olması halinde ise TCK.nun 245/3. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı cihetle karşılaştırma yapılmak suretiyle lehe olan kanunun tespiti gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 13.04.2017 tarih, 2017/3801E. 2017/9251K. Sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
Emekli aylığını çekmek için ATM önüne gelen katılanın kendisine yardım etmesini istediği sanığın, katılana ait kart ile başka bir kartı el çabukluğu ile değiştirip katılandan kart şifresini öğrendiği, işlem yaparken ATM cihazının kartı yuttuğunu söyleyip katılanı banka şubesine gönderdiği, görevlinin ATM cihazı içerisinden başka birisine ait kartı çıkarttığı ve katılanın hesabını kontrol ettiğinde 550,00 TL olan parasının çekilmiş olduğunu fark ettiği olayda, sanığın suça konu bankamatik kartını hakimiyetine geçirip kullanmak şeklindeki eylemi ile birlikte TCK’nın 245/1 maddesinde düzenlenen banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun maddi unsurlarından olan başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçirme veya elinde bulundurma koşulunun gerçekleştiği, sanığın katılana ait hesaptan suça konu kartı kullanarak para çekmek suretiyle haksız menfaat temin edildiği ve TCK’nın 245/1. maddesinde düzenlenen banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun tamamlandığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 03.05.2017 tarih, 2016/10781E. 2017/4966K. Sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
Şikayetçinin rızası olmadan e-mail ve Facebook hesabına girip şifrelerini değiştirmek suretiyle bilişim sistemine girmesini engellediğinden bahisle açılan davada; suç tarihi itibariyle yürürlükte olan TCK’nun 243/1. maddesinde “bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden…” ibaresinin yer aldığı dikkate alınarak, sanığın suçu kabul etmemesi, şikayetçinin hesabına sanığın giriş yaptığının tespit edildiği, dosya içerisinde e-mail şifresinin değiştirilmesine dair bir tespitin bulunmaması karşısında, kalmaya devam ettirdiğine ve şifre değiştirdiğine ilişkin deliller tespit edilip sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini, sanığın sadece giriş yaptığı ve kalmaya devam ettiğinin tespiti halinde ise eyleminin TCK’nun 243/1. maddesi kapsamındaki suçu oluşturacağı gözetilmeden, eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 12.05.2015 tarih, 2014/22477E. 2015/8987K. Sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
- Katılanın ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete ait hesaptan sanığın hesabına havale edilen toplam 2.965 TL’den; katılanın beyanına göre 990 TL’sinin çekildiği, bakiye 1.975 TL’ye banka tarafından bloke konulduğu, yine olay tarihinde katılanın ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete ait hesaptan Abdulhakim Araç adına olan hesaba 990 TL havale işleminin yapıldığının anlaşılması karşısında; çekildiği belirtilen 990 TL’nin banka şubesinden veya ATM’den çekilmesi halinde kamera görüntüsü olup olmadığı tespit edilip, çekildiği ana ilişkin kamera görüntülerinin temin edilerek görüntülerdeki kişinin kimliğine dair araştırma yoluna gidilmesi, pos cihazından harcama yapıldığının anlaşılması halinde ise işyerlerinin tespiti ile işlem anında kamera görüntüsü bulunup bulunmadığının sorularak, varlığı halinde, kamera kaydında görüntüsü bulunan kişinin sanık veya başkaca bir kişi olup olmadığının değerlendirilmesi, kamera kaydının bulunmaması ya da elde edilen görüntülerin kimlik tespitine elverişli olmaması halinde ise alışveriş yapılan işyerlerinden alım-satım işlemine ait fatura, fiş veya benzeri bir belgenin bulunup bulunmadığının, faturanın kimin adına tanzim edildiğinin tespitinin yapılması,
- 990 TL’nin ATM’den çekildiğinin tespiti halinde, paranın sanığın başlangıçtan beri kullandığı şifre ile gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunun araştırılıp sonucuna göre tüm deliller çerçevesinde sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi,
- Sanığın, katılanın ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete ait hesabın bulunduğu banka veya başka bankalar nezdinde hesaplarının bulunup bulunmadığının sorularak, tespit edilen hesaplarında benzer türde havale işlemleri yapılıp yapılmadığının, hesap hareketlerinde dikkat çekici bir dalgalanma olup olmadığının araştırılması,
- Suça konu paranın internet üzerinden işlemini gerçekleştiren 85.104.251.196 IP numaralı bilgisayarın kullanıcısı ile yine aynı tarihte Abdulhakim Araç adına olan hesaba 990 TL havale işleminin gerçekleştirildiği 88.245.105.118 IP numaralı bilgisayar kullanıcısının kimler olduğunun tespit edilerek, dinlenmeleri ve sanık ile irtibatlarının bulunup bulunmadığının araştırılması,
- Sanığın, IP kullanıcıları olarak gözüken kişiler ile …’ın suç tarihinde kullandıkları telefon numaralarının ilgili GSM şirketlerinden tespit edilmesi bu numaraların suç tarihine ilişkin baz istasyonu sinyal bilgilerini de içerir şekilde HTS kayıtlarının getirtilmesi suretiyle, sanık ile bu kişiler arasında yapılan herhangi bir görüşme olup olmadığının tespiti, sanığın suç tarihinde ve halen ikamet ettiği yer ile paranın çekildiği yerden sinyal verip vermediğinin araştırılması suretiyle, sanık ile bu kişiler arasında olay tarihinde bulundukları yer ya da yerlerin ve birbirleri ile irtibatları olup olmadığı hususlarının tespiti,
- Sanığın savunmasında, suç tarihinde …’nde çalıştığını, maaşının yatırılması için katılanın ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete ait hesaptan adına para havale edilen hesabı açtırdığını, bankamatik kartını 2007 yılının 7. ayında kaybettiğini, bu hususu aynı zamanda patronu olan …’e söylediğini, onun kayıp olayını bankaya bildireceğini söylemesi üzerine bankaya herhangi bir başvuruda bulunmadığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, …’in açık kimlik ve adres bilgilerinin sanıktan da sorulmak suretiyle araştırılıp bulunmasından sonra tanık olarak dinlenmesi; sanığın bankamatik kartını kaybettiğine ilişkin herhangi bir başvuru yapılıp yapılmadığının ilgili bankadan sorularak, şayet yapılmış ise başvuruya ilişkin belgelerin istenmesi, ayrıca sanığa kartın şifresini kart üzerine yazıp yazmadığı veya üçüncü kişiler ile paylaşıp paylaşmadığı hususunun açıklattırılmasından sonra, tüm deliller çerçevesinde sanığın hukuksal durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,”
Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 19.01.2015 tarih, 2014/18179E. 2015/564K. Sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
“TCK’nın 244/2, 62, 58/6, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Oluşa ve kabule göre; sanık …’ın, resmi nikahlı eşi olması nedeniyle daha önce bildiği katılan …’e ait facebook hesabının şifresini, katılanla aralarındaki boşanma davasının devam ettiği ve fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, hakkı bulunmadığı halde kullanmak suretiyle bilişim sistemindeki katılana özel kısma girdiği ve buraya kendisine ait resmi koyacak kadar süreyle hukuka aykırı olarak sistemde kalmaya devam edip, katılana ait facebook hesabının şifresini değiştirerek, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişimini engellediği olayda, sanığın sübut bulan eyleminin TCK’nın 244/2. maddesinde düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,”
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 18.01.2023 tarih, 2020/11243E. 2023/118K. Sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
- Davaya konu olay, sanığın mağdura ait fotoğraf, ad ve soyadı kullanarak açtığı facebook hesabı üzerinden mağdurun arkadaşları ile cinsel içerikli yazışmalar yaptığı iddiasına ilişkindir.
- İzmir Emniyet Siber Suçlarla Mücadele Adli Bilişim Büro Amirliğince düzenlenen 27.04.2015 tarihli inceleme raporunda; sanıktan elde edilen bilgisayar hardiskinde facebok internet sayfasından kullanıcı hesabının açıldığı ve … … isimli kullanıcı ile görüşme yapıldığına dair tespit yapılamadığı, … … isimli şahsa ait facebook üzerinde oluşturulan kullanıcı hesabı olduğu ve bu hesabı görüntüleyerek buradan mağdur …’nun fotoğraflarına, arkadaşlarına ve kullanıcısı tarafından görüntülenmesine izin verilen bilgilerin görüntülendiği değerlendirilmiştir.
- Mağdur ad, soyad ve fotoğrafı ile açılan sahte facebook hesabı ekran görüntüsü ve mağdurun arkadaşı … ile sanığın facebook üzerinden yazışmalarına ilişkin ekran görüntüsü 01.08.2012 ve 02.08.2012 tarihli tutanaklar ile tespit edilmiştir.
- Tanık F.Y., mağdur … izindeyken mağdurun facebook hesabından kendisine mesaj gelmesi üzerine yazışmaya başladığını, bir süre sonra cinsel içerikli mesajlar gelmeye başlayınca, karşıdaki şahsın arkadaşı … olmadığını anladığı ve mağdur …’yu durumdan haberdar ettiğini beyan etmiştir.
- Sanığın, 01.07.2012 tarihinde mağduru birçok defa aradığına ilişkin HTS kayıtları dosyada mevcuttur.
- Facebook vekili tarafından gönderilen 04.09.2012 tarihli cevap yazısında, bilgi yetersizliği nedeniyle … … ismi ile oluşturulan profil tespit edilemediği, söz konusu profilin şirket kullanım koşullarına uygunluğunun incelenmesi amacıyla tespit edilebilmesi için talepte belirtilen sayfanın bağlantı adresinin veya söz konusu profil oluşturulurken kullanılan e-posta adres bilgilerinin gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir.
- Sanık üzerine atılı suçu işlemediğini beyan etmiştir.
….
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.12.2015 tarihli ve 2014/4 Esas, 2015/775 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … ve 326 ıncı maddenin son fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,”
İstanbul BAM 17. CD. E. 2017/61 K. 2017/575 T. 5.4.2017 sayılı kararı;
- Bilişim Suçları Yargıtay Kararları
Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliğine bağlı unsurların A1 Caddesi üzerinde yaptıkları kontrollerde N1 plakalı aracın kimlik kontrolü amacıyla durdurulduğu, araç şoförü olan sanığın yapılan UYAP sorgulamasında hakkında Anadolu 30. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yakalama emri bulunduğunun anlaşıldığı, yapılan kaba üst aramasında montunun sağ cebinde aşırı belirginlik fark edilerek sorulduğunda sanığın cebindeki üzerinde “bankomat” , “F1bank”, “X1”, “her kart geçer” şeklinde çeşitli ibareler bulunan materyali görevlilere gösterdiği, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Adli Bilişim Büro Amirliğinin inceleme raporuna göre sanıktan elde edilen aparatın bankalara ait ATM cihazlarındaki kart girF2 yuvasının bulunduğu bölüme takılarak kart kullanıcılarının kartlarını kopyalamaya yarayan cihaz olduğu, manyetik kart kopyalama aparatının içerisinde herhangi bir belge, bilgi ya da dokümana rastlanılmadığının bildirildiği anlaşılmakla,
TCK’nun 245/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için haksız olarak ele geçirilen banka veya kredi kartının ya da kart bilgilerinin kullanılması suretiyle haksız menfaat temin edilmesi ya da kullanılmaya yönelik icra hareketlerine başlanması, engel nedenlerle menfaatin temin edilemeyerek suçun teşebbüs aşamasında kalması gerektiği, somut olayda Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü Devriye Ekipler Amirliğine bağlı unsurların A1 Caddesi üzerinde yaptıkları kontrollerde kimlik kontrolü amacıyla durdurulanN1 plakalı aracın şoförü olan sanığın uyap sorgulamasında hakkında verilmF2 yakalama emri bulunduğunun anlaşılması üzerine yapılan kaba üst aramasında montunun sağ cebinde aşırı belirginlik fark edilmesi nedeniyle sorulması üzerine sanığın bankalara ait ATM cihazlarındaki kart girF2 yuvasının bulunduğu bölüme takılarak kart kullanıcılarının kartlarını kopyalamaya yarayan cihazı görevlilere gösterdiği manyetik kart kopyalama aparatının içerisinde herhangi bir belge, bilgi ya da dokümana rastlanılmadığının tespit edildiği dikkate alındığında sanığın banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunun icra hareketlerine başlamadan yakalanması nedeniyle mahkemece hükmolunan banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlamaya teşebbüs suçunun olayda uygulanma imkanının bulunmadığı, her ne kadar sanığın TCK’nun 245/2. maddesinden cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; aparatın ele geçirildiği yer ve içerisinde kopyalanmış veri olmaması nedeniyle söz konusu suçun icra hareketlerine başlamadığı anlaşıldığından atılı suçtan da cezalandırılamayacağı, sanığın eyleminin TCK’nun 245/A maddesinde düzenlenen yasak cihaz veya programlar bulundurma suçunu oluşturduğu ancak bu suçun yürürlük tarihinin 07/04/2016 tarihi olduğu, suç tarihi itibariyle herhangi bir yaptırımının bulunmadığı anlaşılmakla, Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin sanığın eylemine uygun olmayan bir şekilde vasıflandırmada hataya düşerek verdiği kararının kaldırılmasına ve sanığın atılı suçtan beraatine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.