7. Yargı Paketi TBMM’de kabul edilerek yayınlanmıştır. ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ çerçevesinde hazırlanan 7. yargı paketi yürürlüğe girdi. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 3 (üç) maddesinde değişiklik içeren 7445 sayılı İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 05.04.2023 tarih ve 32154 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 7. Yargı paketi ile birlikte;
- Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- Ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar,
- Kat mülkiyetinden kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- Komşu hakkıyla ilgili uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuk kapsamına alındı.
- Konutlarda hakim kararı olmaksızın haciz işlemi yapılamayacak.
7. Yargı paketi özellikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu, 6102 sayılı Ticaret Kanunu, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nda yapılan önemli değişiklilerin belirtilmesi ve bazı sorunlu konuların ortaya koyulması amaçlanmıştır. 7. Yargı paketi ile çeşitli kanunlarda yapılan usul ve esasa yönelik gerçekleştirilen değişiklikler açıklanacak, uygulamaya yönelik bilgilendirmeler ve değerlendirmelerimiz yer alacaktır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda Yapılan Düzenlemeler
Konutta Haciz
Aşağıda belirteceğimiz madde ile konutta hacze ilişkin yeni bir kanun maddesi eklenmiştir. Bu maddeye göre haciz yapılması talebinde bulunulan yerin konut olduğunun icra müdürünce tespit edilmesi durumunda konuta ilişkin icra kararının mahkemenin onayına sunulması zorunlu hale getirilmiştir. Bir diğer anlatımla artık icra mahkemesinden onay alınmadan konutta haciz yapılması mümkün değildir.
MADDE 79/a
İcra müdürü, haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunu tespit ederse, bu yerde haciz yapılmasına karar verir ve bu kararı derhal icra mahkemesinin onayına sunar. Mahkeme, dosyanın tevdi edildiği tarihten itibaren en geç üç gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunun anlaşılması halinde kararın onaylanmasına kesin olarak karar verir. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine haciz işlemleri yapılır. Haciz yapılması talep edilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde ise mahkeme, konutta haciz yapılmasına dair kararı kesin olarak kaldırır. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine icra müdürü, mevcut haciz talebi hakkında yeniden karar verir.
Mahkemenin onaylama kararı üzerine hacze gidilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde hacze devam olunur. Ancak konut olmadığı kabul edilen bir yerle ilgili verilen haciz kararı üzerine yapılan haciz işlemi sırasında, bu yerin konut olduğu anlaşılır ve borçlu da haczin yapılmasına rıza göstermez ise haciz işlemine son verilir ve müteakip işlemler hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır. İhtiyati haciz hakkında, bu madde hükmü uygulanmaz.”
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 5 Fıkra 1
GEÇİCİ MADDE 19– Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, Kanuna eklenen 79/a maddesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen konutta haciz yapılmasına ilişkin kararlar hakkında uygulanmaz. Bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen konutta haciz kararları hakkında, bu değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar
İİK uyarınca hacizde aslolan alacaklının alacağına sağlıklı bir şekilde ulaşmasını sağlamak olması sebebi ile borçluların mal ve haklarının bütünü ile haczedilebilmesi gerekmektedir. Bu ana kuraldır bunu aksine bir malın haczedilemez olması için bir yasal düzenleme bulunması gerekmektedir. Buna yönelik düzenleme İİK m.82’de mevcuttur. Bu madde içeriğinde devlet malları, meslek eşyaları ve öğrenci bursları gibi mal ve haklar kapsamlı bir şekilde sayılmıştır. Eski düzenlemede ”Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri” olarak düzenlenmiş maddenin son kısmında değişikliğe gidilerek “bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası” olarak revize edilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 2
2004 sayılı Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri” ibaresi “bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası” şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasında yer alan “3,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 5 Fıkra 2
“Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, Kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ile ikinci fıkrasında yapılan değişiklikler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce haczedilmiş eşyalar hakkında uygulanmaz. Bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten önce haczedilen eşyalar hakkında, bu değişikliklerden önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur.”
Taşınır ve Taşınmaz Malların Haczi
Taşınır malların haczi bulundukları yerde ve haciz tutanağına işlenerek yapılır. Motosiklet, otomobil benzeri araçların haczi ve buna benzer değerli taşınırların haczi bu kuralın istisnasıdır. Araçların haczi için trafik siciline şerh düşülerek ve öncesinde müzekkere yazılması ile yapılacaktır. Taşınmazlar konusunda ise İİK m.79’da belirtilen şekilde usule uygun kayıt düşülmesi kaydı ile yapılacaktır. Taşınmazın borçlunun borcu sebebi ile haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması gerekmektedir. Bununla alakalı İİK m.85’de düzenlenen taşınır taşınmaz malların haczi ile alakalı yeni bir revize getirilerek “haczolunur” ibaresi yerine “haczolunur; ancak bu miktarı aşacak şekilde haciz yapılamaz.” şeklinde revize yapılarak haczolunan mal miktarının alanı daraltılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 3
2004 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “haczolunur.” ibaresi “haczolunur; ancak bu miktarı aşacak şekilde haciz yapılamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Mahcuz Malları Muhafaza Tedbirleri
Hacizli mal ve hakların muhafazasıyla alakalı alacaklı malların muhafaza edilmesi, idare ve işletilmesi sebebiyle doğan masrafları peşin olarak ödemekle yükümlüdür. Haczedilen paralar, hamiline senetler, altın ve diğer kıymetli eşyaların muhafazası icra dairesi tarafından gerçekleştirilir. Mahcuz durumdaki diğer taşınırlar, masrafları peşin olacak şekilde alacaklıdan alınarak uygun bir yerde muhafaza edileceklerdir. Bununla birlikte alacaklının kabul etmesi durumunda mallar geçici olarak borçlu ve üçüncü şahıslar üzerine bırakılabilirler. Üçüncü şahsın elinde bulunurken haczedilen taşınırların alacaklının rızası ile üçüncü kişilere bırakılabilmesi mümkündür. İcra dairesi üçüncü bir kişiye rehin bırakılmış malların da muhafaza altına alınabileceğini düzenlemiştir. Bu mallar paraya çevrilirse geri verilecektir. Belirli yargı çevrelerinde icra daireleri marifetiyle haczedilen taşınır malların muhafazasını sağlamak için depo ve garajlarda yani yedieminlik kurumu düzenlenmiştir. Adalet bakanlığınca açtırılacak yedieminliklerin yürütüm ve işleyişi ile alakalı esaslar yine adalet bakanlığınca düzenlenen yönetmelikler aracılığıyla belirlenecektir. Haczin yapıldığı yargı çevresinde yediemin varsa haczolunana mallar yediemine tevdi olunabileceği gibi istenirse geri verilmek üzere geçici olarak borçlu ve üçüncü şahıslara bırakılabilecektir. 7. Yargı paketi ile birlikte muhafazasına gerek kalmayan malların tasfiyesi ile alakalı aşağıdaki yeni düzenlemeler getirilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 4
2004 sayılı Kanuna 88 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
“Muhafazasına gerek kalmayan malların tasfiyesi:
MADDE 88/a- Muhafaza işleminin dayanağı olan haciz kalkmış olup da yedieminde bulunan mallar, takibin yapıldığı yer icra dairesince bu madde uyarınca resen tasfiye edilir.
Tasfiye edilecek mallara ilişkin bilgiler, icra dairesince Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde duyurulur.
İcra dairesi, borçluya tebligat çıkararak tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde tarifeye göre belirlenen yedieminlik ücretini ödemek suretiyle malı teslim alabileceğini, aksi halde müteakip fıkralar uyarınca malın tasfiye edileceğini ihtar eder.
Borçlunun malı teslim almaması halinde icra dairesi, rehin hakkı sahibine tebligat çıkararak tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde rehinden kaynaklanan haklarını kullanabileceğini ve bu durumu icra dairesine bildirmesi gerektiğini, aksi halde müteakip fıkralar uyarınca malın tasfiye edileceğini ihtar eder.
Sicile kayıtlı mallar bakımından, malın borçlu tarafından teslim alınmaması veya rehinden kaynaklı hakkın kullanılmaması halinde icra dairesi, malın daha önce satışa çıkarılmamış olması kaydıyla, kanunun elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışa ilişkin hükümleri uyarınca resen satışını yapar.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca malın tasfiye edilememesi halinde icra dairesi, derhal yediemine tebligat çıkararak, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde varsa malın son iki yıl içinde yapılan, yoksa icra dairesince takdir edilen kıymetinin yüzde kırkı üzerinden, tarifeye göre belirlenen yedieminlik ücreti mahsup edildikten sonra bakiye tutarı ödediği takdirde malın mülkiyetinin kendisine devredilmesine karar verileceğini, aksi halde müteakip fıkralara göre işlem yapılacağını ihtar eder. Bu fıkrada belirtilen şartların oluştuğunun ve varsa bakiye tutarın yediemin tarafından ödendiğinin tespiti halinde icra dairesi, malın mülkiyetinin yediemine devrine yönelik kararın verilmesi için dosyayı icra mahkemesine gönderir.
Sicile kayıtlı mallar bakımından yedieminin malın mülkiyetinin devrini kabul etmemesi halinde icra dairesi, Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketine tebligat çıkararak, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, 30/6/2021 tarihli ve 7330 sayılı Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca belirlenen hurda bedelini ödeyeceğini bildirmesi ve bildirimde bulunduğu tarihten itibaren üç ay içinde hurda bedelini ödemesi şartıyla malın mülkiyetinin Şirkete devredilmesine karar verileceğini ihtar eder. Bu fıkrada belirtilen şartların oluştuğunun ve hurda bedelinin ödendiğinin tespiti halinde icra dairesi, hurdaya ayırma işlemlerini tamamlayarak malın mülkiyetinin Şirkete devrine yönelik kararın verilmesi için dosyayı icra mahkemesine gönderir.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca malın tasfiye edilememesi halinde icra dairesi, malın mülkiyetinin bedelsiz olarak Türkiye Kızılay Derneğine devrine yönelik kararın verilmesi için dosyayı icra mahkemesine gönderir.
İcra mahkemesi, mülkiyetin devri için gönderilen dosyalarda, en geç on gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Kabul kararıyla, malın mülkiyeti ilgiliye geçer; tüm haciz ve rehinler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleştirilir.
Tasfiye konusu malın vergi, ceza, prim gibi borçları, borçluya ait olup mülkiyet ilgiliye, tüm borç ve yüklerinden âri olarak geçer. Devir ve tescil işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.
Devir işlemlerine karşı yedieminlik alacağına dayanılarak hapis hakkı kullanılamaz. Yedieminlik ücretinin varlığı, mülkiyetin devri ve buna ilişkin işlemlerin yapılmasına engel teşkil etmez.
Tasfiye konusu mal üzerinde 6183 sayılı Kanun uyarınca haciz bulunması halinde icra dairesi, borçluya tebligat çıkarmadan önce tahsil dairesine tebligat çıkararak tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde muhafaza ve/veya satış işlemlerini yapmak üzere malı teslim alması gerektiğini, aksi halde malın bu madde uyarınca tasfiye edileceğini bildirir.
Tasfiye konusu malın 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamında serbest dolaşımda olmaması halinde icra dairesi, borçluya tebligat çıkarmadan önce gümrük idaresine tebligat çıkararak bir ay içinde gümrük işlemlerini yapmak üzere malı teslim alması gerektiğini, aksi halde malın bu madde uyarınca tasfiye edileceğini bildirir.
Tasfiye masrafları, öncelikle dosyadaki avanstan, avansın bulunmaması halinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Tasfiye kapsamında dosyaya ödenen tutardan; sırasıyla avanstan karşılanan masraflar, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan masraflar ve vergi, resim, harç gibi malın aynından kaynaklanan kamu alacakları ödenir. Kalan tutar, 9 uncu madde uyarınca muhafaza edilir, bankalarda nemalandırılır ve talep halinde nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödenir.
Dosyaya ödenen tutarın, Adalet Bakanlığı bütçesinden yapılan masrafı karşılayamaması halinde icra dairesi, bakiye masrafın, 6183 sayılı Kanun uyarınca borçludan tahsili için tahsil dairesine bildirimde bulunur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”
7. Yargı Paketi ile Gelen Geçici 20. Maddede Düzenlenen Malların Tasfiyesi
Yeni gelen bu düzenleme ile birlikte yedieminde bulunan malların tasfiyesi ve tasfiye süreci ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 6
2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 20- Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, muhafaza işleminin dayanağı olan haciz kalkmış olup da yedieminde bulunan mallar, takibin yapıldığı yer icra dairesince bu madde uyarınca resen tasfiye edilir. Adalet Bakanlığı, tasfiye edilecek malların sayısını dikkate alarak takibin yapıldığı yer icra dairelerinden birini veya birkaçını ya da takibin yapıldığı yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan icra dairelerinden birini veya birkaçını tasfiye işlemlerini yürütmekle görevlendirebilir.
Tasfiye edilecek mallara ilişkin bilgiler, icra dairesince Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde duyurulur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde gümrük idaresi, 4458 sayılı Kanun kapsamında serbest dolaşımda olmayan tasfiye konusu malı, gümrük işlemlerini yapmak üzere teslim almazsa, müteakip fıkralar uyarınca mal tasfiye edilir.
Yukarıdaki fıkra uyarınca mal tasfiye edilmez ve tahsil dairesi, üçüncü fıkradaki süreyi takip eden on gün içinde, 6183 sayılı Kanun uyarınca üzerinde haciz bulunan tasfiye konusu malı muhafaza ve/veya satış işlemlerini yapmak üzere teslim almazsa, müteakip fıkralar uyarınca mal tasfiye edilir.
Yukarıdaki fıkra uyarınca mal tasfiye edilmez ve borçlu, dördüncü fıkradaki süreyi takip eden on gün içinde, tarifeye göre belirlenen yedieminlik ücretini ödemek suretiyle malı teslim almazsa müteakip fıkralar uyarınca mal tasfiye edilir.
Yukarıdaki fıkra uyarınca mal tasfiye edilmez ve rehin hakkı sahibi, beşinci fıkradaki süreyi takip eden on gün içinde, rehinden kaynaklanan haklarını kullanarak bu durumu icra dairesine bildirmezse müteakip fıkralar uyarınca mal tasfiye edilir.
Sicile kayıtlı mallar bakımından yukarıdaki fıkra uyarınca mal tasfiye edilmezse icra dairesi, altıncı fıkradaki sürenin dolmasını müteakip gecikmeksizin malın, kanunun elektronik ortamda açık artırma suretiyle satışa ilişkin hükümleri uyarınca resen satışını yapar. Satış ilanları, sadece elektronik satış portalında yapılır. Malın son iki yıl içinde yapılan kıymet takdiri yoksa resen kıymet takdiri yapılır. İkinci artırmada malın satılamaması halinde, artırma sonuç tutanağının ilan edildiği tarih esas alınmak suretiyle müteakip fıkralar uyarınca mal tasfiye edilir.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca malın tasfiye edilememesi halinde yediemin, altıncı ve sicile kayıtlı mallar bakımından yedinci fıkralarda belirtilen süreleri takip eden on gün içinde malın mülkiyetini almayı kabul eder ve varsa malın son iki yıl içinde yapılan, yoksa icra dairesince takdir edilen kıymetinin yüzde otuzu üzerinden, tarifeye göre belirlenen yedieminlik ücreti mahsup edildikten sonra bakiye tutarı öderse icra dairesi, malın mülkiyetinin yediemine devrine yönelik kararın verilmesi için dosyayı icra mahkemesine gönderir.
Sicile kayıtlı mallar bakımından yedieminin malın mülkiyetinin devrini kabul etmemesi halinde Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi, sekizinci fıkradaki süreyi takip eden bir ay içinde malın 7330 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca belirlenen hurda bedelini ödeyeceğini bildirmesi ve bildirimde bulunduğu tarihten itibaren üç ay içinde hurda bedelini ödemesi halinde icra dairesi, hurdaya ayırma işlemlerini tamamlayarak malın mülkiyetinin Şirkete devrine yönelik kararın verilmesi için dosyayı icra mahkemesine gönderir.
Yukarıdaki fıkralar uyarınca malın tasfiye edilememesi halinde icra dairesi, malın mülkiyetinin bedelsiz olarak Türkiye Kızılay Derneğine devrine yönelik kararın verilmesi için dosyayı icra mahkemesine gönderir.
İcra mahkemesi, mülkiyetin devri için gönderilen dosyalarda, en geç on gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Kabul kararıyla, malın mülkiyeti ilgiliye geçer; tüm haciz ve rehinler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleştirilir.
Tasfiye konusu malın vergi, ceza, prim gibi borçları, borçluya ait olup mülkiyet ilgiliye, tüm borç ve yüklerinden âri olarak geçer. Devir ve tescil işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.
Devir işlemlerine karşı yedieminlik alacağına dayanılarak hapis hakkı kullanılamaz. Yedieminlik ücretinin varlığı, mülkiyetin devri ve buna ilişkin işlemlerin yapılmasına engel teşkil etmez.
Tasfiye masrafları, öncelikle dosyadaki avanstan, avansın bulunmaması halinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Tasfiye kapsamında dosyaya ödenen tutardan; sırasıyla avanstan karşılanan masraflar, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan masraflar ve vergi, resim, harç gibi malın aynından kaynaklanan kamu alacakları ödenir. Kalan tutar, 9 uncu madde uyarınca muhafaza edilir, bankalarda nemalandırılır ve talep halinde nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödenir.
Dosyaya ödenen tutarın, Adalet Bakanlığı bütçesinden yapılan masrafı karşılayamaması halinde icra dairesi, bakiye masrafın, 6183 sayılı Kanun uyarınca borçludan tahsili için tahsil dairesine bildirimde bulunur.
İcra daireleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yedieminlerde bulunan malların tespiti için gerekli işlemleri yapar. Bu hâlde kolluktan yardım istenebilir. Adalet Bakanlığı, bu fıkrada belirtilen tespit işlemlerinin yapılması için gerekli tedbirleri alır ve düzenlemeleri yapar.
Adalet Bakanlığı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirler ve yürürlüğe koyar. Usul ve esasların yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bu maddenin uygulanmasına başlanır. Bu husus Adalet Bakanlığının resmi internet sitesinde duyurulur.”
Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun ile Alakalı Değişiklikler
İlgili kanunun 20. Maddesinde gümrüklerde yakalanan uyuşturucu maddelerinin ne suretle zapt edileceğine dair düzenleme mevcuttur. Bu düzenlemede hangi kişiler bakımından tutanak düzenlenebileceği, izinsiz imal edilen ve ihraç edilmeye çalışılan uyuşturucu malların yakalandıktan sonra cumhuriyet savcılığınca muhafaza altına alınacağı, uyuşturucu madde ile alakalı analizler yapılacağı düzenlenmiş olup yeni yargı paketi ile birlikte müsaderesine kimin karar vereceği ve süreci ile alakalı düzenleme getirilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 7
12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Uyuşturucu maddelerin kesin olarak raporları alındıktan sonra, yönetmelikte belirlenen usule uygun olarak alınacak örneklerin saklanması kaydıyla müsaderesine sulh ceza hâkimliğince soruşturmanın her safhasında karar verilir.
Müsaderesine karar verilen uyuşturucu maddeler gereği yapılmak üzere mühürlü olarak mahalli mülki amirliğe teslim edilir.
Örnek olarak alınan uyuşturucu maddeler hükümle birlikte müsadere edilir ve ancak hükmün kesinleşmesinden sonra mahalli mülki amirliğe teslim edilir.”
Geçici Madde 2
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce elkonulmuş uyuşturucu veya uyarıcı maddeler bakımından da 20 nci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan değişiklikler uygulanır. Kovuşturma evresinde; ilk derece mahkemesinde görülmekte olan dosyalar bakımından mahkemesince, istinaf veya temyiz kanun yolunda olan dosyalar bakımından ise UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle ilk derece mahkemesince derhal karar verilir. Örnek alınmamış dosyalarda yeterince örnek alınır.
Örnek olarak alınan uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ancak hükmün kesinleşmesinden sonra mahalli mülki amirliğe teslim edilir.”
Avukatlık Kanunu ile Alakalı Getirilen Düzenleme
Büro Kurma
Avukatlık kanunun 43. Maddesinde avukatların baro bölgelerinde büro kurma zorunlulukları düzenlenmiştir. Ve büronun faaliyet gösterebilmek için kat maliklerinin iznine gerek duymaması, birden fazla bürosunun olamayacağı gibi düzenlemeler yapılmıştır. Bunlara ek olarak yeni yargı paketi ile birlikte avukatların büro kurarlarken giderlerin karşılanması için nasıl finansman sağlanacağı ile alakalı ek fıkra hükmü getirilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 10
19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 43 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “Avukatların büro kurma giderlerinin karşılanması için kredi ve finans kuruluşları ile kredi veren kamu kurum ve kuruluşlarınca uygun şartlarda finansman desteği sağlanır. Desteğin sağlanmasına ilişkin usul ve esaslar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından belirlenir.”
Baro Keseneği-Avukatlık Kanunu M.65
Avukatlık kanununun 65.maddesinde yıllık miktarı ve ne surette ödeneceği açıklanmaktadır. Vadesinde ödenmeyen keseneklere karşı yürütülecek faiz tipi belirtilmektedir. 7. Yargı paketi ile gelen düzenlemeden önce mesleğin ilk beş yılı ile alakalı keseneğin yarı oranında alınacağı düzenlenmişti. Yeni düzenleme ile birlikte bu durumda kaldırılarak ilk beş yıl keseneğin alınmayacağı düzenlenmiştir.
“Baro keseneğinin yıllık miktarı, genel kurulca belirlenir ve her yılın ocak ve temmuz aylarında iki eşit taksitte ödenir. (Ek cümle:11/7/2020-7249/12 md.) Şu kadar ki, mesleğin ilk beş yılında baro keseneği alınmaz. Vadesinde ödenmeyen keseneğe T.C. Merkez Bankası reeskont işlemlerinde uygulanan faiz oranında yıllık temerrüt faizi uygulanır.”
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 11
1136 sayılı Kanunun 65 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “yarı oranında alınır.” ibaresi “alınmaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda Getirilen Düzenleme
Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması genellikle akıl hastalığı bulunan, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka türlü mümkün olmaması durumunda gerekli kurumlara yerleştirilir. Hakimler bu konuda basit yargılama usulü ile karar verir. 7. Yargı paketindeki düzenleme ile birlikte hakimin süreci hızlı ilerletmesi için yeni bir düzenleme gelmiştir.
İcra ve İflas Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 14
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 437 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “dinler ve gecikmeksizin” ibaresi “dinler, tahkikatı tamamlar ve gecikmeksizin en geç iki gün içinde” şeklinde değiştirilmiştir.
5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Alakalı Düzenleme
7. yargı paketi ile birlikte 5235 sayılı kanunun 5. Maddesinde parasal sınır yönünden bir değişikliğe gidilmiştir. Asliye ticaret mahkemelerinin gördüğü tek hakimli parayla ölçülmesi mümkün olan davalardaki parasal sınır 500 bin liradan, 1 milyon liraya çıkartılmış ve sınırın her yıl değerleme oranı ile birlikte artırılacağı belirtilmiştir. (7445 sayılı Kanunun 15. maddesi)
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ki Yeni Düzenlemeler
Göçmen Kaçakçılığı Suçu
Türk ceza kanununun 79. Maddesinde düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunun alt sınırı, 7. Yargı paketi ile birlikte “üç yıldan” “ beş yıldan” olarak değiştirilmiştir.
“26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 79 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç yıldan” ibaresi “beş yıldan” şeklinde değiştirilmiştir.” (7445 sayılı Kanunun 16. maddesi)
Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu
Türk ceza kanununun 188. Maddesinde düzenlenen Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde İmal Ve Ticareti Suçu ile alakalı olarak, yeni yargı paketindeki düzenleme ile birlikte, sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri ile amfetamin ve türevlerinin imal ve ticareti suçlarına dair cezaların yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir.
“5237 sayılı Kanunun 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan “sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,” ibaresi “bazmorfin, sentetik kannabinoid ve türevleri, sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri veya amfetamin ve türevleri olması,” şeklinde değiştirilmiştir.” (7445 sayılı Kanunun 17. maddesi)
- Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak Ya Da Uyuşturucu Veya Uyarıcı Madde Kullanmak
7. yargı paketi ile birlikte Türk ceza kanununun 191. Maddesindeki düzenlemede değişikliğe gidilmiştir. Bu suçlarda cumhuriyet savcısı tarafından verilecek erteleme kararlarının kolluk kuvvetlerine bildirilmesi düzenlenmiştir. Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirleriyle alakalı olarak verilen uzatma süreleri 2 yıla çıkarılmıştır.
“Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.
Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.” (7445 sayılı Kanunun 18. maddesi)
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na İlişkin Düzenlemeler
Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi
Bir soruşturmada genellikle en son çare olarak başvurulan delil elde etme yöntemlerinden bir tanesi gizli soruşturmacı görevlendirilmesidir. Başka türlü delil elde etme ihtimali bulunmamalıdır. Bu surette bir soruşturmada kamu görevlisi gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu görevlendirmeyi atayacak kişi hâkimdir.
“Hâkim, soruşturmacının yedinci fıkranın (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan suç bakımından kamuya açık yerlerde ve işyerlerinde delil toplamak amacıyla ses veya görüntü kaydı yapmasına izin verebilir.” (7445 sayılı Kanunun 19. maddesi)
Sanığın Duruşmada Hazır Bulunmaması
CMK m.193 gereği sanığın duruşmada hazır bulunması ve sorgusunun yapılması gerekmesi sebebi ile, eğer sanık gelmemesini geçerli bir sebeple ispat edemezse sanığın hazır bulundurulması kararı verilecektir. Yüzyüzelik ve doğrudan doğruyalık ilkeleri gereği sorguların yüz yüze yapılması gerekmektedir. Adil yargılanma bakımından önemli bir koşuldur. 7. Yargı paketi ile birlikte mahkemenin mahkûmiyete ve ceza verilmesine yer olmadığını anladığı hallerde davanın sorgu yapılmadan bitirilebileceği düzenlemesi getirilmiştir.
“Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.” (7445 sayılı Kanunun 20. maddesi)
Hükmün Açıklanması ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
7. yargı paketinin CMK m.231’de düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edebileceği ve itiraz merciinin, karar ve hükmü inceleyerek, esasa ve usule ilişkin olarak hukuka aykırı bir durum tespiti halinde gerekçesi ile karar ve hükmü kaldırıp, dosyayı yeniden gözden geçirme için mahkemesine göndereceği düzenlenmiştir.
“ Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz mercii, karar ve hükmü inceler; usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde, gerekçesini göstererek karar ve hükmü kaldırır ve gereğinin yapılması için dosyayı mahkemesine gönderir.” (7445 sayılı Kanunun 21. maddesi)
Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının İtiraz Yetkisi
Bölge adliye mahkemelerinin ceza dairelerinin kesin karar hükmünde vermiş oldukları kararlarına ilişkin bölge adliye mahkemelerinin cumhuriyet başsavcılığı itirazında sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararı etkileyecek nitelikte esaslı bir hukuki hatanın bulunması gerektiği bu itirazın sanık veya müdafi nin dava dosyasında belirlenen son adresine tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde yazılı olarak da cevap vermesinin mümkün olduğu 7. Yargı paketinde yer almıştır. .
“Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir.”
“Sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararı etkileyecek nitelikte esaslı bir hatanın bulunması zorunlu olup, bu itiraz sanık veya müdafiine daire tarafından tebliğ olunur. Tebligat, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. İlgililer, tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir.” (7445 sayılı Kanunun 22. maddesi)
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’na İlişkin Düzenlemeler
7. yargı paketi ile birlikte 5275 sayılı kanuna çocuğun hastalığı sebebi ile kadın hükümlü hakkında infazın ertelenmesine karar verilmesi maddesi eklenmiştir.
“Çocuğunun hastalığı nedeniyle kadın hükümlünün cezasının infazının ertelenmesi
MADDE 16/A- (1) İnfazına başlanmış olsa bile, toplam on yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen kadın hükümlünün, engelliliği nedeniyle bakıma muhtaç olan veya ağır bir hastalığa maruz kalan on sekiz yaşını doldurmamış çocuğunun bulunması ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağının değerlendirilmesi hâlinde, cezasının infazı Cumhuriyet Başsavcılığınca bir yıla kadar ertelenebilir. Erteleme süresi her defasında altı ayı geçmemek üzere en çok dört kez uzatılabilir. Erteleme süresi içinde zamanaşımı işlemez. Çocuğun engellilik nedeniyle bakıma muhtaç olma veya ağır hastalık hâli, 16 ncı maddenin üçüncü fıkrasına göre belirlenir. Erteleme süresi içinde; hükümlünün ertelemenin amacına veya yükümlülüklere aykırı davrandığının denetimli serbestlik müdürlüğü veya kolluk birimlerince tespit edilmesi, hükümlü hakkında kasten işlenen bir suçtan dolayı kamu davası açılması veya çocuğun iyileşmesi hâlinde, erteleme kararı kaldırılarak ceza derhâl infaz olunur. Hükümlü, Cumhuriyet savcısı tarafından erteleme süresi içinde;
- a) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek,
- b) Belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak,
- c) Ekonomik durumu göz önünde bulundurularak belirlenen güvence miktarını yatırmak,
yükümlülüklerinden en az birine tâbi tutulur. Hükümlü hakkında ayrıca Cumhuriyet savcısı tarafından yurt dışına çıkamama yükümlülüğü konulur.” (7445 sayılı Kanunun 23. maddesi)
Hükümlü Olanların Tedavi ve Rehabilitasyon Programlarına İlişkin Düzenlemeler
Yukarıda bahsettiğimiz TCK m.191 de düzenlenen uyuşturucu ile alakalı suçlardan dolayı rehabilitasyon programına alınanlara ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir.
“Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde yer alan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan hükümlü olanların tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılması zorunludur. Bu suçtan hükümlü olanlar için tedavi ve rehabilitasyon programlarının uygulanacağı müstakil ceza infaz kurumları açılabileceği gibi mevcut ceza infaz kurumlarının bir bölümü de bu amaç için düzenlenebilir. Tedavi ve rehabilitasyon birimleri ile programlarının asgari standartları Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca belirlenir. Tedavi ve rehabilitasyon programlarının başarılı olabilmesi amacıyla hükümlünün izin, ziyaret ve görüşme hakları uzman görüşü doğrultusunda geçici olarak kısıtlanabilir. Başka bir suçtan hükümlü olup uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı olduğu tespit edilen hükümlüler hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.” (7445 sayılı Kanunun 24. maddesi)
“Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde yer alan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan hükümlü olanlar ayrıca tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılma yükümlülüğüne tabi tutulur.” (7445 sayılı Kanunun 25. maddesi)
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanununa 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullananlar hakkında uygulanacak tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin görevler
MADDE 12/A- (1) Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesi gereğince Cumhuriyet savcısı tarafından hakkında denetimli serbestlik tedbiri veya tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri verilen şüpheliyle ilgili olarak denetimli serbestlik müdürlüğünce;
a) Tedaviye tabi tutulmak,
b) Belirlenen programlara katılmak,
c) Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren ortamlarda çalışmaktan yasaklanmak,
d) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek,
e) Bir bölgede denetim veya gözetim altında bulunmak,
f) Eğitim kurumuna, eğitim programına veya mesleki uğraşlarına ilişkin eğitime devam etmek,
g) Belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmak,
h) Gözetim altında ücret karşılığı çalıştırılmak,
ı) Silah bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek,
i) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek,
yükümlülüklerinden en az üçüne veya daha fazlasına karar verilir. Yükümlülükler, şüphelinin ihtiyacına göre bu fıkrada belirtilenlerle sınırlı olarak her aşamada değiştirilebilir veya ilave yükümlülükler getirilebilir. Gerekli görülmesi halinde denetimli serbestlik süresi içinde şüphelinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespit edilmesi için denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından test yapılabilir veya bu amaçla şüphelinin ilgili kuruma sevki sağlanabilir.
(2) Birinci fıkra uyarınca tedaviye tabi tutulmak yükümlülüğüne karar verildiği takdirde bu karar derhal ilgili sağlık kurumuna gönderilir. Bu durumda şüpheli, sağlık kurumunda ayakta veya yatarak tıbbi tedaviye tabi tutulur. Sağlık kurumu, gerekli görmesi halinde şüphelinin rehabilitasyon amaçlı programlara katılmasına da karar verir. Şüpheli, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespiti için her zaman sağlık kurumunca çağrılabilir, kolluk görevlileri aynı amaca yönelik olarak şüpheliyi sağlık kurumuna yönlendirebilir. Kolluk görevlileri sağlık kurumunun çağrısının gerçekleştirilmesi bakımından sağlık kurumuna yardım etmekle görevlidir.
(3) Soruşturma evresinde veya bu madde uyarınca belirlenen yükümlülüklerin yerine getirilmesi sırasında Cumhuriyet savcısı veya yetkili kamu görevlileri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 432 nci maddesinde yer alan koşulların bulunması halinde ayrıca bu durumu, yetkili vesayet makamına bildirir.
(4) Yükümlülüklerin belirlenmesi veya yerine getirilebilmesi bakımından gerekli görülmesi halinde bu madde uyarınca yapılacak iş ve işlemler hakkında şüphelinin ailesine bilgi verilebilir veya ailesinden bilgi istenebilir.
(5) Şüpheli, bu madde uyarınca yapılan işlemlerin kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle iki hafta içinde şikâyet yoluyla Cumhuriyet savcısına başvurabilir. Cumhuriyet savcısı bu başvuruları gecikmeksizin değerlendirir.
(6) Bu madde hükümleri Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca verilecek kararlar bakımından da uygulanır. Bu durumda beşinci fıkra uyarınca yapılacak başvurular, kararı veren mahkemece değerlendirilir.
(7) Bu maddenin ikinci fıkrası uyarınca uygulanacak yükümlülükler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infaz edilmesi durumunda uygulanan tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılma yükümlülüğü, Sağlık Bakanlığının uygun göreceği tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinde yerine getirilir. Sağlık Bakanlığınca uygun tedavi ve rehabilitasyon merkezleri açılır. Sağlık Bakanlığınca uygun görülen kurum ve kuruluşlar tarafından da bu merkezler açılabilir. Kendiliğinden bu merkezlere başvuran kişiler de tedavi ve rehabilitasyon hizmetinden faydalandırılır. Sağlık Bakanlığının tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerine ilişkin ihtiyaç ve talepleri tüm bakanlıklar, belediyeler ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından karşılanır.
(8) Bu madde uyarınca hakkında yükümlülüğe karar verilenler için yetki ve görevleri dahilinde tüm bakanlıklar, belediyeler ve ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından görevleri kapsamında eğitim, sosyal uyum ve denetim amacıyla her türlü çalışma yürütülür.” (7445 sayılı Kanunun 27. maddesi)
Türk Ticaret Kanunu’na İlişkin Düzenlemeler
Ticari Davalar, Çekişmesiz Yargı İşleri ve Delilleri
Türk ticaret kanununun 4. Maddesi uyarınca, her iki tarafın ticari işletme ilgili hususlarda hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmadan TTK m.4 de gösterilen konularda doğan hukuk davaları ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olarak görülecektir.
“13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “beş yüz bin” ibaresi “bir milyon” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bu fıkrada belirtilen parasal sınır, 6100 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre artırılır.”(7445 sayılı Kanunun 30. maddesi)
Dava Şartı Olarak Arabuluculuk
Yeni düzenlemeden önce ticari davalarda paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için başvuru düzenlenirken yeni düzenleme ile birlikte “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabuluculukla alakalı bilgi verilmek gerekirse, ilgili başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içerisinde sonuçlandırmalıdır. Zorunluluk hali mevcutsa bu süre iki hafta daha uzatılabilecektir.
“6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir.” (7445 sayılı Kanunun 31. maddesi)
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu İle Alakalı Düzenlemeler
Arabuluculuğun Sona Ermesi
Arabuluculukla ilgili kanunun 17. Maddesinde arabuluculuğun hangi durumlarda son bulacağı açıklanmıştır. Ve sonrasında işletilen prosedürle alakalı bilgi verilmiştir. Yeni yargı paketinde arabuluculuk faaliyeti sonunda arabulucunun tarafların hazır olmadığı durumda arabulucunun her türlü iletişim aracını kullanarak tarafları bilgilendirebileceği düzenlenmiştir.
“7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “yapar.” ibaresi “yapar ve taraflar hazır değilse her türlü iletişim vasıtasını kullanarak hazır bulunmayan tarafları bilgilendirir.” şeklinde değiştirilmiştir.” (7445 sayılı Kanunun 32. maddesi)
- Maddenin devamına yeni bir madde eklenerek milletlerarası sulh anlaşma belgelerinin icrası ile alakalı arabuluculuk faaliyetlerini düzenleyen 17/A maddesi eklenmiştir.
“MADDE 17/A- (1) 25/2/2021 tarihli ve 7282 sayılı Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunla kabul edilen Sözleşme kapsamında arabuluculuk sonucu düzenlenen sulh anlaşma belgelerinin yerine getirilmesi için icra edilebilirlik şerhinin asliye ticaret mahkemesinden alınması zorunludur. İcra edilebilirlik şerhi, tarafların kararlaştırdıkları yer mahkemesinden, kararlaştırdıkları yer yoksa sırasıyla karşı tarafın Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesinden, sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir. İcra edilebilirlik şerhinin verilmesine ilişkin inceleme dosya üzerinden, Sözleşme hükümleri ile 18 inci madde hükmüne göre yapılır. Mahkeme, gerektiğinde gerekçesini de göstererek duruşma açabilir.” (7445 sayılı Kanunun 33. maddesi)
- Bir başka eklenen madde ise, “Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk” hakkında 17/B maddesi olmuştur. Taşınmazın devrine veyahut taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak tesis edilmesine ilişkin davaların arabuluculuk faaliyetine dahil olacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.
MADDE 17/B-
(1) Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişlidir.
(2) Birinci fıkra kapsamındaki uyuşmazlıklarda, tarafların yazılı olarak kararlaştırması ve arabulucunun bu kararı tutanak altına alması halinde arabulucunun talebiyle, arabuluculuk süreciyle sınırlı olmak ve konulduğu tarihten itibaren üç ayı geçmemek üzere tasarruf yetkisinin kısıtlandığına dair tapu siciline şerh verilir. Bu şerh, tarafların anlaşamaması veya tarafların şerhin kaldırılması konusunda anlaşması halinde arabulucunun talebiyle, üç aylık sürenin sonunda ise kendiliğinden kalkar.
(3) Arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi, taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasıyla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslar gözetilmek suretiyle düzenlenir.
(4) Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin alınması zorunlu olup bu şerh taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinden alınır. Mahkeme yapacağı incelemede anlaşma içeriğini, arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı ve taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasıyla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslara uyulup uyulmadığı yönünden denetler; bu kapsamda kurum veya kuruluşlardan bilgi veya belge talep edebilir ve gerektiğinde duruşma açabilir.
(5) Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin verilmesiyle ilgili diğer hususlar hakkında 18 inci madde hükmü uygulanır.” (7445 sayılı Kanunun 34. maddesi)
Dava Şartı Olarak Arabuluculuk
7. yargı paketinde arabuluculuk kanununun 18/A maddesinde düzenlenen dava şartı olarak arabuluculuk kurumunun zorunlu tutulması ile alakalı kısama ek olarak avukatı bulunsa dahi arabulucunun tarafı bilgilendirmesi gerektiği eklenmiştir.
“6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin yedinci fıkrasına üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ve onaltıncı fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Avukatı bulunsa bile asıl tarafı da bilgilendirir.”
“Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.”(7445 sayılı Kanunun 36. maddesi)
- Yargı paketi ile birlikte bazı uyuşmazlıklarda dava şartı olarak arabuluculuk zorunlu hale getirilmiştir. Bu uyuşmazlıklar arabuluculuk kanunun 18/B maddesinde şöyle sayılmıştır;
- Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
- Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar.
- 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar.
- Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar.
6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanununda Yapılan Düzenlemeler
7. yargı paketi ile birlikte ilgili kanunun 4. Maddesi şöyle değiştirilmiştir;
Bu Kanun kapsamında yapılacak müracaatlar hakkında karar vermek üzere Bakanlığın merkez teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hâkim ve savcılar arasından Adalet Bakanı tarafından atanacak dokuz kişiden oluşan bir Komisyon kurulur. Komisyon Başkanı bu üyeler arasından Adalet Bakanı tarafından belirlenir. Komisyon, iş durumuna göre üç üyeden oluşan heyetler halinde de çalışabilir. Heyetlerin başkanları Adalet Bakanı tarafından; heyetlerin oluşumu ve yokluklarında birbirlerinin yerine bakacak üyeler ile iş bölümü Başkan tarafından belirlenir. Başkan, Komisyonun ve heyetlerin verimli ve uyumlu şekilde çalışmasından sorumludur. Komisyon asgari yedi üyeyle, heyetler üye tam sayısıyla toplanır; kararlar üye tam sayılarının salt çoğunluğuyla verilir.” (7445 sayılı Kanunun 39. maddesi)
- Ceza hukuku bakımında bireysel başvurularla alakalı değişiklik;
Ceza hukuku bakımından soruşturma ve kovuşturma süreçleri ile özel veya idare hukuku ile alakalı yargılamaların gerektiği gibi makul bir sürede bitirilmesi ve mahkeme kararının eksik veya geç veyahut hiç icra edilmediğinden bahisle, 9/3/2023 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan bireysel başvuruların, başvuru yollarına gidilememesi sebebi ile verilen kabul edilemezlik kararına ilişkin tebliğinden itibaren 3 aylık period içerisinde yapılacak başvuru ile komisyon tarafından inceleneceği düzenlenmiştir.
6384 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih” ibaresi “9/3/2023 tarihi” şeklinde değiştirilmiştir. (7445 sayılı Kanunun 40. maddesi)
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nda Yapılan Düzenleme
7. yargı paketi ile birlikte iş kanunda 3. Maddede düzenlenen iş mahkemelerinde dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk maddesinde, kanunla, bireysel veyahut toplu iş sözleşmesiyle alakalı işçi ve işveren alacağı ile birlikte tazminatı da dahil olmak üzere işe iade istemi ile açılan itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında zorunlu arabuluculuk dava şartı olarak düzenlenmiştir.
“12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına şu cümle eklenmiştir. “Bu alacak ve tazminatla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları hakkında birinci cümle hükmü uygulanır.” (7445 sayılı Kanunun 41. maddesi)