İçerik Başlıkları
Memurluğun sona ermesi nedenlerinden biri de 98. maddede yer almakla birlikte göreve son verme halidir. Görevine son verilen memurun muayyen bir süre sonra tekrar aynı veya başka memuriyetlere alınma hakkı bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, göreve son verme kesin hak mahrumiyeti değildir. Bu nedenle memurluktan çıkarma ile arasındaki en büyük fark buradadır. Çıkarma cezası alan memur bir daha memuriyete alınmaz iken, görevine son verilen memur, bu haktan yoksun değildir.
657 sayılı Kanunun 98. maddesine göre devlet memurluğunun sona erme halleri şunlardır:
- Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması
- Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi
- Memurluktan çekilmesi
- İstek, yaş haddi, malullük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması
- Ölümü hallerinde memurluğu sona erer.

A. 657 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Göreve Son Verme Halleri
Memurluğun sona ermesi nedenleri 98. maddede sayılmıştır. Bunların ilki 657. sayılı kanun hüküm kapsamında memurluktan çıkarılmalıdır. Burada memuriyetten çıkarılanlar için tekrardan memurluğa dönüş hakkı tanınmıştır. Çıkarma cezası alan memur bir daha memuriyete alınmaz iken, görevine son verilen memur, bu haktan yoksun değildir.
657 sayılı Yasada açıkça “göreve son verilir” şeklinde bir hüküm bulunmamakla birlikte, “… ilişiği kesilir…” , “… çekilmiş sayılır…” tarzındaki ifadeler “göreve son verme” nin karşılığı olarak kullanılmıştır. Göreve son verme işleminin alınmasına neden olan “çekilmiş sayılma” ve “ilişiği kesilme” hallerinden bazıları şunlardır:
1. Adaylık devresi içinde göreve son verme (Madde 56)
Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir.
İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
2. Adaylık süresi sonunda başarısızlık (Madde 57)
Adaylık süresi içinde aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir. İlişikleri kesilenler ilgili kurumlarca derhâl Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
Adaylık devresi içinde veya sonunda, 56. ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süre ile Devlet memurluğuna alınmazlar.
3. Bilgilerini artırmak için yabancı memlekete gönderilenlerin hak ve yükümlülükleri (Madde 79)
Sürelerinin bitiminde görevlerine başlamayanlar çekilmiş sayılırlar. Bu suretle çekilmiş sayılanlar aylık ve yol giderleri de dâhil olmak üzere kendilerine kurumlarca yapılmış bulunan bütün masrafları iki kat olarak ödemeye mecburdurlar.
4. Muvazzaf askerliğe ayrılan memurların terhislerinde göreve başlatılmaları ile muvazzaf askerlikte geçen sürelerin kademe ve derece intibaklarında değerlendirilmesi (Madde 83)
Devlet memuru iken muvazzaf askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınanlardan askerlik görevini tamamlayıp memuriyete dönmek isteyenler, terhis tarihinden itibaren 30 gün içinde kurumlarına başvurmak ve kurumları da başvurma tarihinden itibaren azami 30 gün içinde ilgilileri göreve başlatmak zorundadırlar.
Belirtilmelidir ki 83’üncü maddenin bu hükmüne uymayanlar memuriyetten çekilmiş sayılırlar. Zira muvazzaf askerlik hizmetini yapmak için görevlerinden ayrılan memurlar 108. maddeye göre aylıksız izinli sayılırlar.

B. Memurluğa Alınma Şartlarından Her Hangi Birini Taşımadığının Sonradan Anlaşılması veya Kaybetmesi
98. maddenin (b) fıkrasına göre, memurluğa alınma koşullarından herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılan veya memurlukları sırasında bu koşullardan herhangi birini kaybeden memurun memuriyet görevi sona erer. Memurluğun sona ermesi hallerinden biri olan bu durumlar;
1. Devlet Memurluğuna Alınmada Aranan Şartlar
Devlet memurluğuna alınmada aranan şartlar 657 sayılı Kanunun 48. maddesinde genel şartlar ve özel şartlar şeklinde sıralanmıştır. Buna göre;
A) Genel şartlar
1. Türk Vatandaşı olmak,
2. Kanunun 40. maddesindeki yaş şartlarını taşımak,
3. Bu Kanunun 41. maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,
4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
5. Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
6. Askerlik durumu itibariyle;
a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,
b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,
c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
7. 53.madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.
B) Özel şartlar
1. Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41.maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,
2. Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak şeklindedir.
2. Belirtilen Şartları Taşımadığının Sonradan Anlaşılması veya Memurlukları Sırasında Kaybetmesi
- Türk vatandaşı olmadığı sonradan anlaşılan veya memur iken Türk vatandaşlığından çıkan veya çıkartılan kimsenin memuriyet görevi sona erer.
- Kazai rüşt kararı alanlar hariç, 18 yaşını doldurmayanlar memuriyete alınamazlar. Bu şekilde 18 yaşını doldurmadan memuriyete alınanların görevlerine son verilir. Ancak göreve alındığı sırada 18 yaşını doldurmamış olduğu sonradan anlaşılan, fakat bu hususun saptandığı tarihte 18 yaşını doldurmuş bulunan memur hakkında 98’inci maddenin (b) fıkrasının uygulanma olanağı bulunmadığına karar verilmiştir. (Danıştay 1. Daire, 10.01.1983, E. 1982/268; K. 1983/7)
- Memuriyete girdikten sonra, öngörülen öğrenim koşulunu taşımadığı sonradan anlaşılan memurun görevine son verilir.
- Kamu haklarından kısıtlı olduğu anlaşılan veya bu haklarını memur bulunduğu sırada kaybeden kimsenin de memurluk görevine son verilir.
- Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak devlet memurluğuna alınmada aranan şartlar arasındadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus önceden suç sayılan bir fiilin, daha sonra çıkarılan bir yasa ile suç olmaktan çıkarılması durumunda memuriyet görevini sona erdirme halini ne şekilde etkileyeceğidir.
- Önceden suç sayılan bir fiilden dolayı hakkında hükmedilen mahkûmiyet kararı; sonradan çıkarılan yasa ile önceki mahkûmiyetine ilişkin fiilin suç olmaktan çıkarılmış olması sebebiyle ve Ceza Yasasının 7’nci maddesi hükmü gereğince de, işlendiği zamandan sonra suç olmaktan çıkarılmış fiile ceza verilemeyeceğine ve hükmolunmuş cezaların yasal sonuçları da kendiliğinden kalkacağına göre, meydana gelmemiş sayılacağından bu kimseyi hükümlü addetmek ve 657/48-(5) numaralı fıkra kapsamında düşünmek mümkün değildir.
- Danıştay 5. Dairesi de 11.2.1987 tarihli ve E. 1986/1534, K. 1987/188 sayılı kararında TCK’nin 2’nci maddesi hükmü karşısında, lehte hüküm getiren yasadan, kesinleşmiş kararla hükümlü bulunan kişinin de yararlanması gerektiğini, memuriyete engel bir suçtan hükümlü bulunan ve bu nedenle görevine son verilen memurun, sonradan yürürlüğe konulan yasa ile “memur olma niteliğini taşıyan kişi” durumuna girdiğini kabul ederek aksine yapılan işlemi iptal etmiştir.
C. Memurluktan Çekilmek Suretiyle Devlet Memurluğunun Sona Ermesi
Memuriyetin sona erme hallerinden biri de memurluktan çekilme halidir. 657 sayılı Kanunun 94 ila 97. maddeleri arasında konuya ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
1. Çekilme (Madde 94)
Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mazeretsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.
Çekilmek isteyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir.
Olağanüstü mazeretle çekilenler, üstüne haber vermek şartıyla bir ay kaydına tabi değildirler.
2. Çekilmede devir ve teslim süresi (Madde 95)
Çekilen Devlet memurlarından devir ve teslim ile yükümlü olanlar, bu işlemlerin sonuna kadar görevlerini bırakamazlar. Hizmet icaplarına göre devir ve teslim işlemleri için gerekli süreler, yönetmelikte belirtilir.
3. Olağanüstü yönetim hallerinde çekilme usulü (Madde 96)
Olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hallerinde veya genel hayata müessir afetlere uğrayan yerlerdeki Devlet memurları, çekilme istekleri kabul edilmedikçe veya yerine atanacaklar gelip işe başlamadıkça görevlerini bırakamazlar.
4. Çekilen ve çekilmiş sayılanların yeniden atanmaları (Madde 97)
Memurlardan mali ve cezai sorumlulukları saklı kalmak üzere;
- 94 üncü maddenin 2. ve 3. fıkrasına uygun olarak memuriyetten çekilenler altı ay geçmeden,
- Bu Kanuna göre çekilmiş sayılanlar ile 94. maddenin 2. fıkrasına uymadan görevlerinden ayrılanlar bir yıl geçmeden,
- maddede yazılı zorunluluklara uymayanlar 3 yıl geçmeden,
- maddeye aykırı hareket edenler hiçbir surette,
Devlet memurluğuna alınamazlar.
D. Emekliye Ayrılmak Suretiyle Memurluğun Sona Ermesi
Devlet memurları; istekleri, yaş haddi, malullük ve sicil nedenlerinden biri ile emekliye ayrılabilirler.
1. İstekle Emekliye Ayrılma
5510 sayılı Yasaya göre yasada belirlenen hizmet yılını dolduran iştirakçiler istekleri halinde emekliye ayrılabilirler. Burada emekli olmak için aranan prim şartı başta olmak üzere diğer şartların da sağlanması gerekir.
2. Yaş Haddi Nedeni ile Emekliye Ayrılma
Memurun, emeklilik için yasalarca saptamış bulunan yaşa geldikten sonra isteğine bakılmaksızın emekliye ayrılmasıdır. Böylece yasal olarak saptanan yaş sınırını dolduran memurların emekliye ayrılması ile görevleri sona erer.
3. Malullük Nedeni ile Emekliye Ayrılma
5510 sayılı Yasanın 5754 sayılı Yasa ile değişik geçici 4. maddesi hükmü gereği bazı hükümleri yürürlükte olan T.C. Emekli Sandığı Yasasına göre her ne nedenle olursa olsun vücutlarında meydana gelen arızalar veya uğrayacakları iyileşmesi olanaksız hastalıklar yüzünden görevlerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere malul denir. Malullük kendi içerisinde üçe ayrılır.
- Görev malullüğü
- Adi malullük
- Harp malullüğü
İştirakçilerin malullüğünün usulüne uygun olarak saptanması gerekir. Bu konuda usulüne uygun belge; tabip raporudur. Bu rapora dayanarak Malullük nedeni ile emekliye ayrılmayı memur isteyebileceği gibi, kurumun resen emekli etme yetkisi de vardır.
4. Resen Emekliye Ayrılma
İdare, memurun isteğine bakmaksızın, yasal koşullar gerçekleştiği takdirde emekliye sevk edebilir. Yasal koşullar ise ya kurumların teşkilat Yasalarında, ya da 5510 sayılı Yasada gösterilmiştir.
Devlet Memurluğun Sona Ermesi Danıştay Kararları
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/171 E, 2021/756 K. “İçtihat Metni”
- Devlet Memurluğun Sona Ermesi
- Devlet Memurları Kanunu 98. Madde
Temyiz Edenin İddiaları: Davacı tarafından; ifadelerin çelişkili ve tutarsız olduğu, mesajlarda cinsel içerikli yazışma olmadığı, başka tanıkların ifadesi alınmadığı, yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek yazışma olmadığı ve ölçülülük ilkesine aykırılık olduğu ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Davalı idare tarafından; dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin (B) bendinin 2. alt bendinde, memurluğa alınacaklarda aranacak özel şartlar arasında, “kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak” şartına yer verilmiş; 98. maddesinin (b) bendinde, memurların “memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi” hali, Devlet memurluğunu sonra erdiren sebepler arasında sayılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, “Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan alanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak” Diyanet İşleri Başkanlığı kadrolarına atanacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan alanlarda görev yapan personelin; 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (B) bendinin 2. alt bendi ile aynı Kanun’un 98. maddesinin (b) bendi uyarınca Yönetmelikte aranılan “itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu” şeklindeki ortak nitelik şartını kaybettiğinden bahisle görevine son verme işleminin tesisi için, ”İslam törelerine uygun olmayan bir eylemin bulunmasının” yanında diğer bir şart olarak ”bu eylemin çevresinde bilinir olması gerektiği” ancak, bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda görevine son verilebileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta, davacının ortak niteliği kaybettiğinden bahisle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de, dosyada yer verilen bilgi ve belgeler dikkate alındığında, davacıya atfedilen fiil ve davranışların alenileştiğine, mesleğine ya da sosyal çevresine yansımaları olduğuna ilişkin yeterli bir bulgunun olmadığı, dolayısıyla, davacıya isnat edilen fiillerin yönetmelikte aranan çevresinde bilinir olduğu hususunun her türlü şüpheden uzak, somut, inandırıcı ve tereddüde yer bırakmayacak kesin deliller ile ispat edilemediği, davacının Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5/1-(b) maddesinde düzenlenen “…itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak” şartını kaybettiğinden bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, anılan fiilli nedeniyle davacının görevine son verilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına
Karar veren Danıştay On ikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Hukuki Değerlendirme
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2017/2847 E, 2019/10594 K. “İçtihat Metni”
- Devlet Memurluğun Sona Ermesi
- Devlet Memurları Kanunu 98. Madde
Maddi Olay:
Askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada meydana gelen mayın patlaması sonucu yaralanarak gazi unvanı alan ve bu kapsamda hizmetli olarak işe yerleştirilen davacının, 16.06.2015 – 29.06.2015 tarihleri arasında, … Defterdarlığındaki görevine mazeretsiz olarak gelmediğinden bahisle göreve gelmediği günlere ilişkin tutulan tutanaklara istinaden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca görevden çekilme isteğinde bulunmuş sayılarak görevine son verilmiştir.
Bakılan dava, bu işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlgili Mevzuat:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasında, “Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Hukuki Değerlendirme:
Dava konusu olayda; askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada 24.08.2007 tarihinde meydana gelen mayın patlaması sonucu kafatasında ağır hasar meydana gelen ve yaklaşık bir buçuk yıl boyunca çeşitli askeri hastanelerde geçirmiş olduğu ameliyatların ve yapılan tedavilerin arkasından… Askeri Hastanesinin 11.02.2009 tarih ve… sayılı raporuyla, kafatasındaki 30 cm² çapındaki hasar nedeniyle askerliğe elverişli olmadığına karar verilen ve almış olduğu gazilik unvanına istinaden kamuda istihdam edilen davacının, yaşamış olduğu kafatası hasarının meydana getirdiği sorunlar nedeniyle bazı günler görevine devam edemediği yönündeki iddiası da göz önüne alındığında, dava konusu işlemden önce ortaya çıkan ve süreklilik arz etme ihtimali bulunan söz konusu rahatsızlığının, göreve gelmediği günlere ilişkin mazeret olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarının bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek tespit edilmesi gerektiği halde bu yola başvurulmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki… İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.