Memurluğun sona ermesi nedenlerinden biri de 98. maddede yer alan göreve son verme halidir. Görevine son verilen memurun muayyen bir süre sonra tekrar aynı veya başka memuriyetlere alınma hakkı bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, göreve son verme kesin hak mahrumiyeti değildir. Bu nedenle memurluktan çıkarma ile arasındaki en büyük fark buradadır. Çıkarma cezası alan memur bir daha memuriyete alınmaz iken, görevine son verilen memur, bu haktan yoksun değildir. 657 sayılı Kanunun 98. maddesine göre devlet memurluğunun sona erme halleri şunlardır:
- Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması
- Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi
- Memurluktan çekilmesi
- İstek, yaş haddi, malullük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması
- Ölümü hallerinde memurluğu sona erer.
Devlet memurluğunu sona erdiren haller 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m. 94 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümlerde aranan şartların varlığı halinde memurların görevlerine son verilmektedir. Bu hükümlerde düzenlenen durumlar memurlar için geçerli olup, kendi kanunlarına tâbi kamu görevlileri ve sözleşmeli personel için kendi mevzuatlarında farklı hükümler yer alabilir. Bu yazıda memurluğu sona erdiren haller genel olarak ele alınacaktır. Memurluğun sona ermesi hallerinden biriyle karşı karşıya kalmanız durumunda hakkınızda idari soruşturma başlatılır. Bu soruşturma kapsamında memurluğunuza son verilme ihtimali vardır. Bu nedenle idare hukuku alanında uzman bir avukattan hukuki destek almanız faydanıza olacaktır.
657 Sayılı Kanun Hükümlerine Göre Göreve Son Verme Halleri
Memurluğun sona ermesi nedenleri 98. maddede sayılmıştır. Bunların ilki 657. sayılı kanun hüküm kapsamında memurluktan çıkarılmalıdır. Burada memuriyetten çıkarılanlar için tekrardan memurluğa dönüş hakkı tanınmıştır. Çıkarma cezası alan memur bir daha memuriyete alınmaz iken, görevine son verilen memur, bu haktan yoksun değildir.
- Memurluğun Sona Ermesi – Madde 98
Devlet memurlarının
a) Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması;
b) Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi;
c) Memurluktan çekilmesi;
ç) İstek, yaş haddi, malullük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması;
d) Ölümü; hallerinde memurluğu sona erer.
657 sayılı Yasada açıkça “göreve son verilir” şeklinde bir hüküm bulunmamakla birlikte, “… ilişiği kesilir…” , “… çekilmiş sayılır…” tarzındaki ifadeler “göreve son verme” nin karşılığı olarak kullanılmıştır. Göreve son verme işleminin alınmasına neden olan “çekilmiş sayılma” ve “ilişiği kesilme” hallerinden bazıları şunlardır:
- Adaylık devresi içinde göreve son verme (Madde 56)
657 sayılı kanun 56. maddesinde “Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir.” İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Hal ve hareketlerinden memuriyetle bağdaşmayacak durumlar soyut bir konudur. Bu nedenle takdire bırakılan bir husustur. Danıştay 5. Dairesi 30/05/1968 gün ve 4172/2088 sayılı kararında, “ aday memurun görevine devam etmediği, vazifesini başaramadığı gerekçesi ile görevine son verilmesi ile ilgili olarak açılan davayı; adaylık süresi içinde anılan nedenlerden dolayı göreve son vermeyi” takdire bırakılan hususlardan saymış ve davayı reddetmiştir.
- Adaylık süresi sonunda başarısızlık (Madde 57)
Adaylık süresi içinde aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir. İlişikleri kesilenler ilgili kurumlarca derhâl Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Adaylık devresi içinde veya sonunda, 56. ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süre ile Devlet memurluğuna alınmazlar.
- Bilgilerini artırmak için yabancı memlekete gönderilenlerin hak ve yükümlülükleri (Madde 79)
657 sayılı kanun 79. maddesine göre, izinli olarak dış memlekete gönderilenler, izin bitiminde yol süresi hariç, 15 gün içinde görevlerine dönerler. Bu süre sonunda görevlerine dönmeyenler görevden çekilmiş sayılırlar. Buradaki görevden çekilmiş sayılma işlemi, göreve son vermedir. Sürelerinin bitiminde görevlerine başlamayanlar çekilmiş sayılırlar. Bu suretle çekilmiş sayılanlar aylık ve yol giderleri de dâhil olmak üzere kendilerine kurumlarca yapılmış bulunan bütün masrafları iki kat olarak ödemeye mecburdurlar.
- Hazarda eğitim ve manevra amacıyla veya seferde muvazzaflık hizmeti dışında silah altına alınan memurların terhislerinden sonra göreve başlamaları (Madde 82)
Hazarda eğitim ve manevra maksadiyle veya seferde muvazzaflık hizmeti dışında silah altına alınan memurların terhislerinden sonra görevlerine başlamaları, 62 ve 63 üncü maddelerin yer değiştirme suretiyle atamaya ilişkin hükümlerine tabi olacakları 82’nci madde hükmü gereğidir. Bu şekilde, terhislerini müteakip yasal olarak belirlenen süre sonunda görevlerine başlamayanlar görevlerinden çekilmiş sayılırlar. Buradaki görevden çekilmiş sayılma işlemi de göreve son vermedir.
- Muvazzaf askerliğe ayrılan memurların terhislerinde göreve başlatılmaları ile muvazzaf askerlikte geçen sürelerin kademe ve derece intibaklarında değerlendirilmesi (Madde 83)
Devlet memuru iken muvazzaf askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınanlardan askerlik görevini tamamlayıp memuriyete dönmek isteyenler, terhis tarihinden itibaren 30 gün içinde kurumlarına başvurmak ve kurumları da başvurma tarihinden itibaren azami 30 gün içinde ilgilileri göreve başlatmak zorundadırlar. Belirtilmelidir ki 83’üncü maddenin bu hükmüne uymayanlar memuriyetten çekilmiş sayılırlar. Zira muvazzaf askerlik hizmetini yapmak için görevlerinden ayrılan memurlar 108. maddeye göre aylıksız izinli sayılırlar.
- Kadrosu kaldırılan memurlar bakımından (Madde 91)
Kadrosu kaldırılan memurlar, en geç altı ay içinde kendi kurumlarında niteliklerine uygun bir kadroya atanırlar. Bu memurlar, kurumlarında atama imkânı bulunmaması hâlinde aynı süre içinde başka bir kurumdaki kadrolara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bu şekilde atandıkları göreve başlamayanlar memuriyetten çekilmiş sayılırlar. Buradaki memuriyetten çekilme, göreve son verme karşılığıdır.
- Özürlerine dayanarak aylıksız izin alan memurlar bakımından (Madde 108)
maddeye göre özürlerine dayanarak aylıksız izin alan memurlar bakımından özürlerinin ortadan kalkmasından veya izinlerinin bitiminden sonra derhal görevlerine dönmek zorundadırlar. Görevlerine dönmeyenler görevlerinden çekilmiş sayılırlar. “Derhal göreve dönme” deyiminden, iznin bittiği günü izleyen iş günü veya özrün ortadan kalktığı günü izleyen ilk iş günü göreve başlamanın gerekli olduğunun anlaşılması gerekir. Ölüm olayının gerçekleşmesiyle özürün ortadan kalkması halinde durum değişiktir. Aylıksız izin, memurun bakmak zorunda olduğu veya memur eşlik etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya önemli bir hastalığa tutulmuş olması hallerinde bu hallerin raporla belgelendirilmesi koşulu ile verilmektedir.
Örneğin; memur, annesinin ağır bir kaza geçirmesi nedeni ile 3 aylık izin almış iken, annesinin, iznin başladığı tarihten itibaren 20’nci günde vefatı halinde; memurun 21’inci günde göreve dönmesi gerekmez. 108’inci madde, özrün ortadan kalkması durumunda memurun derhal görevine başlamasını emretmesine karşın, 104’üncü madde memurun annesinin ölümü halinde 5 gün mazeret izninin verileceğini amirdir. Bu nedenle 5 günlük mazeret izninin bitiminden sonra görevine başlamayan memurun 108. madde gereğince görevinden çekilmiş sayılma zorunluluğu geçerlilik kazanır. Bu hal, göreve son verme işlemi yerine geçer.
- Devlet Memurluğundan Çıkarılma
657 sayılı Kanunun 98. maddesinin (a) fıkrasına göre, Devlet memurlarının bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkartılması halinde memurluğu sona ermektedir. Aynı Yasanın Disiplin Cezalarının Çeşitleri ile Ceza Uygulanacak Fiil ve Hallerin düzenlendiği 125’inci maddesinin (E) bendinde sayılan disiplin suçlarını işleyenler bir daha Devlet memurluğuna alınmamak üzere memurluktan çıkartılırlar. 125/E madde hükümlerine göre, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır;
a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sukün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,
b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,
c) Siyasi partiye girmek,
d) Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,
e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,
f) Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak,
g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,
h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,
ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,
j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,
k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
Bu fiil ve hareketleri işleyenler bir daha Devlet memurluğuna alınmamak üzere memurluktan çıkartılırlar.
Devlet Memurluğunun Sona Ermesi
657 Sayılı kanunun 98. maddesinde devlet memurlarının;
a) Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması;
b) Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi;
c) Memurluktan çekilmesi;
ç) İstek, yaş haddi, malullük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması;
d) Ölümü; hallerinde memurluğu sona erer.
Görevine son verilen memurun muayyen bir süre sonra tekrar aynı veya başka memuriyetlere alınma hakkı bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, göreve son verme kesin hak mahrumiyeti değildir. Bu nedenle memurluktan çıkarma ile arasındaki en büyük fark buradadır. Çıkarma cezası alan memur bir daha memuriyete alınmaz iken, görevine son verilen memur, bu haktan yoksun değildir.
657 sayılı Yasada açıkça “göreve son verilir” şeklinde bir hüküm bulunmamakla birlikte, “… ilişiği kesilir…” , “… çekilmiş sayılır…” tarzındaki ifadeler “göreve son verme” nin karşılığı olarak kullanılmıştır. Bir memur, memuriyetten çekilmiş sayılsa da veya memuriyetle ilişiği kesilse de bunların geçerliliği için herhalde idari bir işleme gerek vardır. İşte, idarece tesis edilen bu işlem aslında “ göreve son verme” işlemidir. Göreve son verme işleminin alınmasına neden olan “çekilmiş sayılma” ve “ilişiği kesilme” hallerinden bazıları şunlardır:
Memuriyete Giriş Koşullarının Kaybedilmesi Suretiyle Memuriyetin Sona Ermesi
98. maddenin (b) fıkrasına göre, memurluğa alınma koşullarından herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılan veya memurlukları sırasında bu koşullardan herhangi birini kaybeden memurun memuriyet görevi sona erer. 657 sayılı kanunun 48. maddesinde Devlet memurluğuna atanacaklarda aranacak koşullar gösterilmiştir. Bu koşullar maddede “Genel ve Özel” koşullar olmak üzere teker teker sayılmıştır. Bu koşulların kaybedilmesi halinde memuriyet sona erer.
Devlet Memurluğuna Alınmada Aranan Şartlar
Devlet memurluğuna alınmada aranan şartlar 657 sayılı Kanunun 48. maddesinde genel şartlar ve özel şartlar şeklinde sıralanmıştır. Buna göre;
Genel şartlar;
- Türk Vatandaşı olmak,
- Kanunun 40. maddesindeki yaş şartlarını taşımak,
- Bu Kanunun 41. maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,
- Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
- Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
- Askerlik durumu itibariyle;
a)Askerlikle ilgisi bulunmamak,
b)Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,
c)Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
- 53.madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak.
Özel şartlar;
- Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41.maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,
- Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak şeklindedir.
Belirtilen Şartları Taşımadığının Sonradan Anlaşılması Veya Memurlukları Sırasında Bu Koşullardan Herhangi Birisinin Kaybolması Halinde Memurluğun Sona Ermesi
- Türk vatandaşı olmadığı sonradan anlaşılan veya memur iken Türk vatandaşlığından çıkan veya çıkartılan kimsenin memuriyet görevi sona erer.
- Kazai rüşt kararı alanlar hariç, 18 yaşını doldurmayanlar memuriyete alınamazlar. Bu şekilde 18 yaşını doldurmadan memuriyete alınanların görevlerine son verilir. Ancak göreve alındığı sırada 18 yaşını doldurmamış olduğu sonradan anlaşılan, fakat bu hususun saptandığı tarihte 18 yaşını doldurmuş bulunan memur hakkında 98’inci maddenin (b) fıkrasının uygulanma olanağı bulunmadığına karar verilmiştir. (Danıştay 1. Daire, 10.01.1983, E. 1982/268; K. 1983/7)
- Memuriyete girdikten sonra, öngörülen öğrenim koşulunu taşımadığı sonradan anlaşılan memurun görevine son verilir.
- Kamu haklarından kısıtlı olduğu anlaşılan veya bu haklarını memur bulunduğu sırada kaybeden kimsenin de memurluk görevine son verilir.
Memuriyet Görevini Sona Erdiren ve Sona Erdimeyen Mahkumiyet Halleri
Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak devlet memurluğuna alınmada aranan şartlar arasındadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus önceden suç sayılan bir fiilin, daha sonra çıkarılan bir yasa ile suç olmaktan çıkarılması durumunda memuriyet görevini sona erdirme halini ne şekilde etkileyeceğidir.
- Mahkumiyete Sebep Olan Eylemin Sonradan Çıkan Yasa İle Suç Olmaktan Çıkarılması
Önceden suç sayılan bir fiilden dolayı hakkında hükmedilen mahkûmiyet kararı; sonradan çıkarılan yasa ile önceki mahkûmiyetine ilişkin fiilin suç olmaktan çıkarılmış olması sebebiyle ve Ceza Yasasının 7’nci maddesi hükmü gereğince de, işlendiği zamandan sonra suç olmaktan çıkarılmış fiile ceza verilemeyeceğine ve hükmolunmuş cezaların yasal sonuçları da kendiliğinden kalkacağına göre, meydana gelmemiş sayılacağından bu kimseyi hükümlü addetmek ve 657/48-(5) numaralı fıkra kapsamında düşünmek mümkün değildir. Danıştay 5. Dairesi de 11.2.1987 tarihli ve E. 1986/1534, K. 1987/188 sayılı kararında TCK’nin 2’nci maddesi hükmü karşısında, lehte hüküm getiren yasadan, kesinleşmiş kararla hükümlü bulunan kişinin de yararlanması gerektiğini, memuriyete engel bir suçtan hükümlü bulunan ve bu nedenle görevine son verilen memurun, sonradan yürürlüğe konulan yasa ile “memur olma niteliğini taşıyan kişi” durumuna girdiğini kabul ederek aksine yapılan işlemi iptal etmiştir.
- Sınav Koşuluna Uyulmadan Memuriyete Alınanların Durumları
657 sayılı kanun 50. maddesinde “ Devlet kamu hizmet ve görevlerine Devlet memuru olarak atanacakların açılacak Devlet memurluğu sınavlarına girmeleri ve sınavı kazanmaları şarttır. Sınavların yapılmasına dair usul ve esaslar ile sınava tabi tutulmadan girilebilecek hizmet ve görevler ve bunların tabi olacağı esaslar Devlet Personel Başkanlığınca hazırlanacak bir genel yönetmelikle düzenlenir.” 657 sayılı Yasanın 50’nci maddesine göre Devlet kamu hizmet ve görevlerine Devlet memuru olarak atanacakların, açılacak Devlet memurluğu sınavlarına girmeleri ve sınavı kazanmaları şarttır. Ancak istisnai hallerde bazı görevlere atanacaklar ile bazı meslek mensupları ve mecburi hizmetle yükümlü olanların memuriyete alınmalarında sınav koşulu bulunmamaktadır. Devlet memuru olarak atanabilmek için sınava girmeleri zorunlu olanlardan, bu zorunluluğa tabi tutulmadan memuriyete atananların görevlerine 98’inci maddenin (b) fıkrasına göre son verilebilir mi?
98’inci maddenin (b) fıkrasında; memurluğa alınma koşullarından herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılan veya memurlukları sırasında bu koşullardan her- hangi birini kaybeden memurların görevlerine son verileceği hükme bağlanmıştır. Belirtilen bu koşullar arasında Devlet memurluğuna giriş sınavını kazanma koşulu bulunmamakta, ancak Yasanın 50’nci maddesinde ilk defa Devlet memurluğuna atanacakların yarışma sınavı geçirmelerinin zorunlu olduğu hükmü belirtilmektedir. Bu maddelerin incelemesinden de anlaşılacağı gibi sınav geçirme koşulu Devlet memurluğuna alınma koşulları arasında yer almamıştır. Bu itibarla, Devlet memuru olarak atanabilmek için sınava girmeleri zorunlu olanlardan, bu zorunluluğa tâbi tutulmadan memuriyete atananların 657 sayılı Yasanın 98’inci maddesinin (b) fıkrasına göre görevlerine son vermek mümkün değildir. O halde, bu kimseler hakkında herhangi bir işlem uygulanamayacak mıdır?
İdare hukuku ilkelerine göre, idari işlemler, genel olarak tesis edildikleri andan itibaren yürürlüğe girerler ve ileriye yönelik olarak hüküm ifade ederler. Ancak, idare tesis ettiği işlemde hata olduğu kanısına varırsa, bu işlemini belirttiği koşulların varlığı halinde (idari istikrar ilkesine uymak ve kazanılmış haklara saygı koşuluyla) geri alabilir. Bu takdirde ise geri alma işlemi idarenin hatalı işleminin tesis edildiği andan itibaren ortadan kaldırır ve aynen yargı yerlerince verilen iptal kararları gibi, tesis edildikleri tarihten önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlar. Bu ilkeye uygun olarak, idare, sınavsız memuriyete atanan kimsenin atama işlemini iptal etmek suretiyle görevine son verebilir.
- Memuriyete Engel Bir Suçtan Yargılanıp Beraat Eden, Ancak Kararı Yazılı Emirle Bozulanların Durumu
İşlediği bir suç nedeniyle beraat eden ancak beraatine ilişkin kararı yazılı emir yoluyla bozulan bir kimsenin, ortada hükümlülük kararı bulunmaması sebebiyle 48/A-5 maddesindeki koşulları kaybettiği gerekçesiyle görevine son verilemez. Ayrıca, memuriyete engel olan kesinleşmiş mahkumiyet kararının yazılı emir yoluyla kaldırılması halinde memurun görevine dönmesi gerekmektedir. Yazılı emirle bozma müessesesi; yargıca yasa hükümlerine aykırı bir biçimde verdiği bir karardan ötürü uyarıda bulunmak ve yasaların yurdun her yerinde aynı şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla kurulmuş olup, bu yolla tarafların temyizen inceleme talebinde bulunmamaları nedeniyle Yargıtay’ın temyizen inceleme görevini yapamadığı hallerde incelemede bulunması ve aleyhte etki yapmamak üzere hukuka uygun karar verilmesini sağlamak amacıyla getirilmiştir.
Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının değişik 343’üncü maddesi hâkim tarafından ve mahkemelerden verilen, Yargıtay’ca temyiz edilmediği için incelenemeyerek kesinleşen karar ve hükümlerde yasaya aykırılığı haber alan Adalet Bakanının, o hükmün bozulması amacıyla Yargıtay’a başvuru yapması için Cumhuriyet Baş- savcılığına yazılı emir verebileceğini, Yargıtay ileri sürülen sebepleri varit gördüğü takdirde bozacağını, ancak bunun aleyhe etki yapmayacağını, buna karşılık varit görülen bozma sebepleri mahkûm olan kimsenin cezasının tamamiyle kaldırılmasını gerektiriyorsa, Yargıtay’ın evvelce hükmolunan cezanın çektirilmemesini kararında yazacağını açıkça hükme bağlamıştır. Bu hüküm gereğince, cezanın tamamiyle kaldırılması suretiyle lehe bozma kararı verilmesi halinde ilgilinin mahkûmiyet hükmünün tüm sonuçları ile ortadan kalktığını ve eski durumun devam ettiğini kabul etmek gerekmektedir.
Memurluktan Çekilmek Suretiyle Devlet Memurluğunun Sona Ermesi
Memuriyetin sona erme hallerinden biri de memurluktan çekilme halidir. 657 sayılı Kanunun 94 ila 97. maddeleri arasında konuya ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
- Çekilme (Madde 94)
Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mazeretsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır. Çekilmek isteyen memur yerine atanan kimsenin gelmesine veya çekilme isteğinin kabulüne kadar görevine devam eder. Yerine atanan kimse bir aya kadar gelmediği veya yerine bir vekil atanmadığı takdirde, üstüne haber vererek görevini bırakabilir. Olağanüstü mazeretle çekilenler, üstüne haber vermek şartıyla bir ay kaydına tabi değildirler.
- Çekilmede devir ve teslim süresi (Madde 95)
Çekilen Devlet memurlarından devir ve teslim ile yükümlü olanlar, bu işlemlerin sonuna kadar görevlerini bırakamazlar. Hizmet icaplarına göre devir ve teslim işlemleri için gerekli süreler, yönetmelikte belirtilir.
- Olağanüstü yönetim hallerinde çekilme usulü (Madde 96)
Olağanüstü hal, seferberlik ve savaş hallerinde veya genel hayata müessir afetlere uğrayan yerlerdeki Devlet memurları, çekilme istekleri kabul edilmedikçe veya yerine atanacaklar gelip işe başlamadıkça görevlerini bırakamazlar.
- Çekilen ve çekilmiş sayılanların yeniden atanmaları (Madde 97)
Memurlardan mali ve cezai sorumlulukları saklı kalmak üzere;
- 94 üncü maddenin 2. ve 3. fıkrasına uygun olarak memuriyetten çekilenler altı ay geçmeden,
- Bu Kanuna göre çekilmiş sayılanlar ile 94. maddenin 2. fıkrasına uymadan görevlerinden ayrılanlar bir yıl geçmeden,
- maddede yazılı zorunluluklara uymayanlar 3 yıl geçmeden,
- maddeye aykırı hareket edenler hiçbir surette,
Devlet memurluğuna alınamazlar.
Emekliye Ayrılmak Suretiyle Memurluğun Sona Ermesi
Devlet memurları; istekleri, yaş haddi, malullük ve sicil nedenlerinden biri ile emekliye ayrılabilirler.
- İstekle Emekliye Ayrılma
5510 sayılı Yasaya göre yasada belirlenen hizmet yılını dolduran iştirakçiler istekleri halinde emekliye ayrılabilirler. Burada emekli olmak için aranan prim şartı başta olmak üzere diğer şartların da sağlanması gerekir.
- Yaş Haddi Nedeni ile Emekliye Ayrılma
Memurun, emeklilik için yasalarca saptamış bulunan yaşa geldikten sonra isteğine bakılmaksızın emekliye ayrılmasıdır. Böylece yasal olarak saptanan yaş sınırını dolduran memurların emekliye ayrılması ile görevleri sona erer.
- Malullük Nedeni ile Emekliye Ayrılma
5510 sayılı Yasanın 5754 sayılı Yasa ile değişik geçici 4. maddesi hükmü gereği bazı hükümleri yürürlükte olan T.C. Emekli Sandığı Yasasına göre her ne nedenle olursa olsun vücutlarında meydana gelen arızalar veya uğrayacakları iyileşmesi olanaksız hastalıklar yüzünden görevlerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere malul denir. Malullük kendi içerisinde üçe ayrılır.
- Görev malullüğü
- Adi malullük
- Harp malullüğü
İştirakçilerin malullüğünün usulüne uygun olarak saptanması gerekir. Bu konuda usulüne uygun belge; tabip raporudur. Bu rapora dayanarak Malullük nedeni ile emekliye ayrılmayı memur isteyebileceği gibi, kurumun resen emekli etme yetkisi de vardır.
- Resen Emekliye Ayrılma
İdare, memurun isteğine bakmaksızın, yasal koşullar gerçekleştiği takdirde emekliye sevk edebilir. Yasal koşullar ise ya kurumların teşkilat Yasalarında, ya da 5510 sayılı Yasada gösterilmiştir.
Devlet Memurluğun Sona Ermesi Danıştay Kararları
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2021/171 E, 2021/756 K. “İçtihat Metni”
- Devlet Memurluğun Sona Ermesi
- Devlet Memurları Kanunu 98. Madde
Temyiz Edenin İddiaları: Davacı tarafından; ifadelerin çelişkili ve tutarsız olduğu, mesajlarda cinsel içerikli yazışma olmadığı, başka tanıkların ifadesi alınmadığı, yanlış anlaşılmaya sebebiyet verecek yazışma olmadığı ve ölçülülük ilkesine aykırılık olduğu ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Davalı idare tarafından; dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin (B) bendinin 2. alt bendinde, memurluğa alınacaklarda aranacak özel şartlar arasında, “kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak” şartına yer verilmiş; 98. maddesinin (b) bendinde, memurların “memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi” hali, Devlet memurluğunu sonra erdiren sebepler arasında sayılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, “Atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan alanlarda; itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak” Diyanet İşleri Başkanlığı kadrolarına atanacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, atanmalarında dini öğrenim şartı esas alınan alanlarda görev yapan personelin; 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (B) bendinin 2. alt bendi ile aynı Kanun’un 98. maddesinin (b) bendi uyarınca Yönetmelikte aranılan “itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu” şeklindeki ortak nitelik şartını kaybettiğinden bahisle görevine son verme işleminin tesisi için, ”İslam törelerine uygun olmayan bir eylemin bulunmasının” yanında diğer bir şart olarak ”bu eylemin çevresinde bilinir olması gerektiği” ancak, bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda görevine son verilebileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta, davacının ortak niteliği kaybettiğinden bahisle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de, dosyada yer verilen bilgi ve belgeler dikkate alındığında, davacıya atfedilen fiil ve davranışların alenileştiğine, mesleğine ya da sosyal çevresine yansımaları olduğuna ilişkin yeterli bir bulgunun olmadığı, dolayısıyla, davacıya isnat edilen fiillerin yönetmelikte aranan çevresinde bilinir olduğu hususunun her türlü şüpheden uzak, somut, inandırıcı ve tereddüde yer bırakmayacak kesin deliller ile ispat edilemediği, davacının Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5/1-(b) maddesinde düzenlenen “…itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak” şartını kaybettiğinden bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, anılan fiilli nedeniyle davacının görevine son verilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına
Karar veren Danıştay On ikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Hukuki Değerlendirme
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2017/2847 E, 2019/10594 K. “İçtihat Metni”
- Devlet Memurluğun Sona Ermesi
- Devlet Memurları Kanunu 98. Madde
Maddi Olay:
Askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada meydana gelen mayın patlaması sonucu yaralanarak gazi unvanı alan ve bu kapsamda hizmetli olarak işe yerleştirilen davacının, 16.06.2015 – 29.06.2015 tarihleri arasında, … Defterdarlığındaki görevine mazeretsiz olarak gelmediğinden bahisle göreve gelmediği günlere ilişkin tutulan tutanaklara istinaden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca görevden çekilme isteğinde bulunmuş sayılarak görevine son verilmiştir.
Bakılan dava, bu işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İlgili Mevzuat:
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasında, “Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Hukuki Değerlendirme:
Dava konusu olayda; askerlik hizmetini yerine getirdiği sırada 24.08.2007 tarihinde meydana gelen mayın patlaması sonucu kafatasında ağır hasar meydana gelen ve yaklaşık bir buçuk yıl boyunca çeşitli askeri hastanelerde geçirmiş olduğu ameliyatların ve yapılan tedavilerin arkasından… Askeri Hastanesinin 11.02.2009 tarih ve… sayılı raporuyla, kafatasındaki 30 cm² çapındaki hasar nedeniyle askerliğe elverişli olmadığına karar verilen ve almış olduğu gazilik unvanına istinaden kamuda istihdam edilen davacının, yaşamış olduğu kafatası hasarının meydana getirdiği sorunlar nedeniyle bazı günler görevine devam edemediği yönündeki iddiası da göz önüne alındığında, dava konusu işlemden önce ortaya çıkan ve süreklilik arz etme ihtimali bulunan söz konusu rahatsızlığının, göreve gelmediği günlere ilişkin mazeret olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarının bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek tespit edilmesi gerektiği halde bu yola başvurulmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki… İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.