Devlet Memurları Kanunu 128. Madde (DMK)
Karar Süresi
Disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorundadırlar. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası, kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna 15 gün içinde tevdi edilir. Disiplin kurulu, dosyayı aldığı tarihten itibaren 30 gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir.
Memurluktan çıkarma cezası için disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya, memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna tevdiinden itibaren azami altı ay içinde bu kurulca, karara bağlanır.
- İlgili Makale:
- 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) Tam Metin:
Devlet Memurları Kanunu 128. Madde Açıklaması
Devlet Memurları Kanununun “karar süresi” başlıklı 128. maddesinde kanun koyucu disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amirleri ve disiplin kurullarının hangi sürelerde karar verebileceğini hükme bağlamıştır. Buna göre disiplin amirleri uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını 15 gün içinde vermelidir. Disiplin kurulu ise kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını, dosya kendisine tevdi edildikten itibaren en fazla 30 gün içinde karara bağlamalıdır. Yüksek disiplin kurulunun memurluktan çıkarma cezası kararını 6 ay içinde vermek zorundadır.
Devlet Memurları Kanunu 128. Madde Karar Süresi Emsal Kararlar
Danıştay On İkinci Dairesi E:2003/134, K:2005/4728
- Devlet Memurları Kanunu 128. Madde
- Karar Süresi
Dosyanın incelenmesinden; davacının … Kaymakamlığına bağlı Sağlık Grup Başkanlığı görevini sürdürdüğü, … beldesindeki Sağlık Ocağı Tabipliğinde görevli bulunan Hemşire … ve Ebe … disiplin amiri sıfatıyla sağlık ocağı tabibi … tarafından kınama cezası verildiği, bu cezaların kaldırılması amacıyla söz konusu kişilerin Kaymakamlığa ve Sağlık Grup Başkanlığına itirazda bulunduğu, itiraz mercii olarak Sağlık Grup Başkanı olan davacının itirazları reddettiği, … Kaymakamlığı’nca itirazın reddi yönündeki Sağlık Grup Başkanlığı kararlarının, dava konusu işlemle kaldırıldığı söz konusu kınama cezalarının, 657 sayılı Kanunun 128. maddesindeki sürelere uyulmadan verildiği Sağlık Grup Başkanlığına uyarı yazısıyla bildirildiği halde, davacı tarafından cezaların kasten onandığı gerekçesiyle 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanunun 6. maddesi uyarınca davacı hakkında soruşturma izni verilmesine karar verildiği, bu kararın davacının itirazı üzerine Bölge İdare Mahkemesince kaldırıldığı, yine aynı gerekçeyle davacının,657 sayılı Kanunun 125/C(a) ve (ı) maddeleri uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler karşısında adı geçen hemşire ve ebeye disiplin amirince verilen kınama cezalarına yapılan itirazların davacı tarafından reddi yönündeki kararların kesin nitelik arz etmesine ve yargı denetimi dışında tutulmasına rağmen hukuka aykırı olarak davalı idarece idari bir işlemle kaldırıldığı açıktır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının idari dava türleri arasında sayılması, iptal davasının sübjektif ehliyet koşulunun, menfaat ihlali olarak yer alması, sözü edilen yasal düzenleme uyarınca, içtihat ve doktrine göre; tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinde kuşku bulunmaması, dava konusu işlemle kaldırılan disiplin cezalarını kasten onadığı ileri sürülerek davacı hakkında soruşturma izni verilmesi ve aynı gerekçeyle 1/8 oranında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılması göz önünde bulundurulduğunda, davacının dava konusu işlemle, meşru, kişisel ve güncel bir menfaatinin ihlal edildiği açık olup, bu durumda davanın diğer yönlerden incelenerek tespit edilecek hususlara göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı belirtilerek davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Danıştay İkinci Dairesi E:2003/745, K:2003/1816
- Devlet Memurları Kanunu 128. Madde
- Karar Süresi
… Üniversitesi Rektörlüğünden 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu uyarınca … gün ve … sayılı yazı ile gönderilen soruşturma dosyası ve Üniversite Yetkili Kurulunca verilmiş bulunan 29.4.2003 gün ve 2003/3 sayılı karar incelenerek gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; muhakkikin, yakınıcının gösterdiği tanıkların ve olay sırasında serviste bulunan diğer hasta ve yakınlarının ifadelerine başvurmadığı, sanığın ne şekilde yakınıcıya hakaret ettiğini ve onu tehdit ve yalancılıkla itham ettiğini, sarf ettiği sözlerin hakaret ve tehdit içerip içermediğini araştırmadığı, dolayısıyla eksik incelemeye dayalı olarak fezleke düzenlediği ve bu fezleke uyarınca yetkili kurulca karar verildiği anlaşıldığından, sanık hakkında verilen kararın bozulmasına, yukarıda belirtilen eksikliklerin muhakkik tarafından tamamlanarak ek bir fezleke düzenlenmesi, yetkili kurulca yeniden bir karar verilip, gerekli tebligatlar yapıldıktan sonra Dairemize gönderilmesi için dosyanın yerine çevrilmesine 19.9.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
Danıştay Sekizinci Dairesi E:1993/2433, K:1994/56
- Devlet Memurları Kanunu 128. Madde
- Karar Süresi
İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapan davacının, ikamet ettiği il sınırları dışına izinsiz çıkması nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 125/c-g maddesi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; 657 sayılı Yasanın 128. maddesinde disiplin amirlerinin uyarma kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günü izleyen 15 gün içinde vermek zorunda oldukları kuralının bulunduğu, dava konusu disiplin cezasının ise bu 15 günlük süre geçirildikten sonra verildiği, öte yandan soruşturmayı yapan kişinin aynı zamanda cezayı vermeye yetkili disiplin amiri olmasının soruşturmanın sağlığı açısından sakıncalı olabileceği, usulüne uygun olarak yapılmayan soruşturmaya dayanılarak verilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden İstanbul 6.idare Mahkemesinin 20.3.1993 gün ve 692 sayılı kararının 657 sayılı Yasada uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezasını vermeye yetkili disiplin amirinin bu cezaları gerektiren fiillerin işlenmesi durumunda kendisinin soruşturmacı olamayacağı yolunda bir kural bulunmadığı, disiplin cezasının soruşturmanın tamamlanmasını izleyen 15 gün içinde verildiği öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 125/C-g maddesinde, ikamet ettiği il sınırlarını izinsiz terk etmek aylıktan kesme cezasını gerektiren eylemler arasında sayılmış, 126. maddesinde de uyarma, kınama ve aylıktan keme cezalarının disiplin amire tarafından, diğer cezaların ise disiplin kurulları tarafından verileceği kuralı öngörülmüştür.
Aynı yasanın 134. maddesi uyarınca hazırlanan ve 24.10.1982 gün ve 17848 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Disiplin Kurulları ve Disiplin amirleri Yönetmeliğin disiplin kurullarına katılamayacak olanlar başlıklı 6. maddesinde kurul üyelerinin soruşturmasını yaptıkları memurlara ait işlerin görüşüldüğü toplantılara katılamayacağı kuralı bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 19-20 Ağustos günlerinde ikamet ettiği il sınırları dışına izinsiz çıkması nedeniyle disiplin amiri tarafından bu eylemiyle ilgili disiplin soruşturması açılarak 21 Ağustos 1992 günü savunmasının istendiği, 26 Ağustos günü verdiği savunma yetersiz görülerek 8.9.1992 gününde de dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan yönetmelik maddesinde soruşturmaya yapan kişinin soruşturduğu olayla ilgili işlerin görüşüldüğü kurula katılamayacakları öngörülmekle birlikte ne 657 sayılı yasada ne de anılan yönetmeliğin diğer maddelerinde disiplin amirinin yetkisine giren cezalardan birinin verilmesini gerektiren fiil ve hallerle ilgili soruşturmayı kendisinin yapamayacağına ilişkin bir kural bulunmamaktadır. Bu durumda disiplin amirleri uyarma kınama veya aylıktan kesme cezasını gerektiren fiilleri işleyen memur hakkında soruşturma yapmak üzere soruşturmacı atayabilecekleri gibi doğrudan kendilerinin de soruşturma yapabilecekleri açıktır.
Öte yandan 657 sayılı yasanın 128. maddesinin a fıkrasında disiplin amirlerinin uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde vermek zorunda oldukları belirtilmekle birlikte, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğradığı hallerin belirlendiği 127. maddede bu sürenin aşılması durumunda disiplin cezası verilemeyeceğine ilişkin bir kurala yer verilmemiştir. Olayda, davacıya verilen disiplin cezasının soruşturmanın tamamlandığı 26 Ağustos gününü izleyen 15 gün içinde verildiği tartışmasızdır. Kaldı ki bu kuralın idarenin iç işleyişiyle ilgili olduğu, disiplin suçunu işleyen kişiye daha çabuk ve etkin ceza verilebilmesini sağlamak amacıyla konulduğu, bu sürenin geçirilmesi, görevliler açısından sorumluluğu gerektirirse de disiplin suçunu işleyene ceza verilmemesi gibi bir sonuç doğurmayacağı tartışmasızdır. Bu durumda, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken disiplin soruşturmasının ceza vermeye yetkili disiplin amiri tarafından yapıldığı ve 15 günlük cezası verme karar süresinin geçirildiği gerekçesiyle davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık yoktur.
Danıştay Onuncu Dairesi E:1987/2100, K:1989/2239
- Devlet Memurları Kanunu 128. Madde
- Karar Süresi
Davacı, ……….. Müze Müdürü olarak görevli iken, işlediği öne sürülen disiplin suçu nedeniyle 657 sayılı Kanunun 2670 sayılı kanunla değişik 125/C maddesinin (b) ve (g) bentleri uyarınca ……….. Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 18.4.1986 günlü ve KÜL. ve TUR.54.540/7 sayılı işlemiyle 3/30 oranında aylık kesimi cezası ile cezalandırılmış, bu işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, ……… İdare Mahkemesi 28.4.1987 günlü ve E: 1986/536, K: 1987/433 sayılı kararıyla, kabul edilir mazereti olmaksızın iki gün göreve gelmeyen ve izinsiz olarak il hudutları dışına çıkan davacıya 3/30 oranında aylık kesimi cezası verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı ise, bu kararın yerinde olmadığını öne sürerek temyizen incelenmesini ve bozulmasını istemektedir.
657 sayılı kanunun değişik 126. maddesi 1. fıkrasında, uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarının disiplin amirleri tarafından verileceği hükme bağlanmış, aynı Kanunun 128. maddesinde de, disiplin amirlerinin uyarma, İtinama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren 15 gün içinde verme zorunda oldukları belirtilmiştir.
Öte yandan, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesi 1. fıkrasında, disiplin amirlerinin yükümlülükleri belirtildikten sonra, 2. fıkrasında aynen; Bu genel sorumluluğu dışında disiplin amirleri ayrıca;
a) Memurların uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan çıkarma cezalarından biriyle cezalandırılması gereken disipline aykırı davranışlarını öğrendikleri tarihten itibaren kanunen belli süreler içinde disiplin soruşturmasını başlatarak; gerekli cezayı uygulayarak, disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğramasını önlemek,
b) Uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı tarihi izleyen 15 gün içinde vermek,
c) Uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazı, cezalarla ilişkin karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde inceleyerek sonuçlandırmak, zorundadırlar. hükmü yer almıştır.
Bütün bu kuralların birlikte incelenmesinden, disiplin cezası verilebilmesi için, kusurlu halin tespitinden sonra kanunla belli süreler içerisinde ilgili memur hakkında soruşturma açılması, bu soruşturma sonucunda oluşturulan soruşturma raporunun değerlendirilerek yetkili disiplin amiri veya kurul tarafından disiplin cezasının verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Temyiz ve dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden, davacının hakkında herhangi bir disiplin soruşturması açılmaksızın doğrudan disiplin amirince savunması alınarak, disiplin cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu işlemde, yukarıda belirtilen kanun ve yönetmelik hükümlerine uyarlık bulunmadığından, davanın reddine ilişkin mahkeme kararı yerinde görülmemiştir.