Vatandaşlıktan Çıkma

vatandasliktan cikma

Vatandaşlıktan çıkma, herkes vatandaşlığını değiştirmede serbest olmalıdır genel ilkesine dayanan ve kişinin iradesi ve yetkili makamın kararı ile vatandaşlığın kaybı sonucunu doğuran bir müessesedir. Kişinin kendi iradesi ile sahip olduğu vatandaşlıktan ayrılabilmesinin normal yolu, yetkili makamlardan izin almak suretiyle vatandaşlıktan çıkmasıdır. Vatandaşlıktan çıkma hakkının kullanılabilmesi için, her ülke kendi kanunlarında bir kısım şartlar aramaktadır. Vatandaşlıktan çıkma hakkının kullanılabilmesi için kabul edilen ortak şart, yabancı bir devlet vatandaşlığının kazanılması veya kazanılacak olmasıdır. Başka bir deyişle vatandaşlıktan çıkma hakkının kullanılması ile kişiye vatansız kalma hakkı tanınmamaktadır.

Pozitif düzenlemelere göre, çıkma müessesesinin uygulama alanı bulabilmesi için, kişinin vatandaşlıktan çıkma yolunda bir talepte bulunması ve yetkili makamın bu talep doğrultusunda olumlu bir karar vermesi gerekmektedir. Yetkili makamın olumlu kararı olmadan, kişinin çıkma talebinde bulunması tek başına bir mana ifade etmeyecektir. Türk Vatandaşlığı Kanunuʼna göre,/çıkma iznini vermeye yetkili makam İçişleri Bakanlığıdır. Önceki düzenlemelerin aksine, Kanun, vatandaşlıktan çıkmada İçişleri Bakanlığına takdir yetkisi vermiştir. Başka bir deyişle kişi, Kanun’da öngörülen şartları şahsında gerçekleştirip vatandaşlıktan çıkma yönünde talepte bulunduğunda, İçişleri Bakanlığı kişiye çıkma izni verip vermemek hususunda takdir yetkisini haizdir.

Vatandaşlıktan Çıkmanın Şartları Nedir?

Vatandaşlıktan çıkma TVK m. 25’te düzenlenmiştir. Vatandaşlıktan çıkmak isteyen kişi, Kanun’da öngörülen şartları şahsında gerçekleştirdikten sonra, İçişleri Bakanlığından izni talebinde bulunabilecektir.

  • Ergin ve Ayırt Etme Gücüne Sahip Olmak

İçişleri Bakanlığından çıkma izni talep edecek kişinin ergin ve ayırt etme gücüne sahip olması gereklidir. Kişi, hâlen Türk vatandaşı olduğu için ergin ve ayırt etme gücü Türk hukukuna göre tespit edilecektir. Dolayısıyla, erginlik hâli ile ilgili olarak Medenî Kanun’da kabul edilen hâllerin dikkate alınması gereklidir (TMK m.11-12). Medenî Kanun’da, kanunî erginliğin yanında, evlenme ve hâkim hükmü ile kişinin ergin kılınabileceği kabul edilmiştir. Kanun koyucu, yalnızca erginlik hâlinden bahsettiğine göre, Medenî Kanun’da kabul edilen bütün erginlik hâlleri çıkma talebinde bulunabilmek için yeterli kabul edilmelidir.

Vatandaşlıktan çıkmak isteyen ergin kişinin, aynı zamanda, ayırt etme gücüne ya da temyiz kudretine sahip olması da aranmıştır. Ayırt etme gücü ise, TMK’da olumsuz biçimde tanımlanmıştır. Buna göre, “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” (m.13). Doktrinde, Kanun’un yapmış olduğu bu olumsuz tanımlama, makul şekilde hareket edebilen her şahıs temyiz kudretini haiz, mümeyyizdir şeklinde olumlu olarak ifade edilmektedir.

Medenî hakları kullanma yönünden kişiler, tam ehliyetliler, tam ehliyetsizler, sınırlı ehliyetliler, sınırlı ehliyetsizler olmak üzere tasnife tâbi tutulmaktadır. Tam ehliyetli olan kişilerin vatandaşlıktan çıkma talebinde bulunabileceklerinde şüphe yoktur. Başka bir ifade ile ergin ve ayırt etme gücüne sahip olan kişilerin çıkma talebinde bulunabilecekleri hususunda tereddüt yoktur. Tam ehliyetsizlerin çıkma talebinde bulunamayacakları hususunda da şüphe yoktur. Sınırlı ehliyetsizler, ayırt etme gücüne sahip küçükler ile kısıtlılardı. Sınırlı ehliyetsizlerde ehliyetsizlik asıl, ehliyet istisnadır. Küçükler vatandaşlıktan çıkma talebinde bulunamayacaklardır. Kısıtlılar ise, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılmasında da yine kural olarak yasal temsilcilerinin iznine muhtaç değildirler. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar, bizzat hak sahibi tarafından kullanılabilen, ölümle sona eren ve başkasına devredilemeyen haklar olarak tanımlanabilir. Kısıtlama kararının hangi hâllerde verilebileceği TMK m.405 vd.’da tespit edilmiştir. Buna göre, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza almış olanlar hakkında kısıtlama kararı verilir. TMK’da vesayet altına alınmış kişilerin, vesayet makamlarının izninden sonra denetim makamı olan asliye mahkemesinin de izni ile vatandaşlıktan çıkma talebinde bulunabilecekleri hükme bağlanmıştır (TMK m.463/2)

  • Herhangi Bir Nedenle Yabancı Devlet Vatandaşlığını Kazanmış Olmak veya Kazanacağına Dair İnandırıcı Emareler Bulunmak

Kanun’da yer alan bu şart, vatandaşlıktan çıkmak isteyen kişinin vatansız kalmasına engel olmak amacı ile kabul edilmiştir. Kanun, çıkma izni için talepte bulunulma anına göre iki ayrı ihtimal öngörmektedir:

  • Kişi yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmış olmalı, ya da,
  • Kişinin yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanacağına dair inandırıcı emareler bulunmalıdır.

Kanun koyucu, vatansızlığın önlenmesi ve kişinin vatandaşlığını değiştirmede serbest olması yönündeki ilkeleri bağdaştırıcı bir çözüm olması bakımından kişiye iki farklı imkân tanımıştır. Kişi müracaat anında herhangi bir yolla yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmış olabilir. Yabancı devlet vatandaşlığını kazanmanın kişinin iradesi ile veya yabancı kanun hükmü icabı olması, Türk vatandaşlığından çıkma izni talebinde bulunabilmek bakımından fark yaratmayacaktır. Vatandaşlıktan çıkmak isteyen kişi, yabancı devlet vatandaşlığını her ne şekilde kazanmış olursa olsun, İçişleri Bakanlığından çıkma izni talep edebilecektir. Çünkü kişinin vatansız kalmaması için aranan “yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış olma” şartı gerçekleşmiştir.

Türk vatandaşlığından çıkmak isteyen kişi, henüz yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanamamış olmasına rağmen, vatandaşlık kazanmak için yabancı devlet nezdinde bir kısım girişimlerde bulunmuş ve girişimlerini ispatlayıcı belgeler (teminat belgesi) elde etmiş olabilir (TVKUY m.42). Başka bir ifade ile kişi yabancı devlet vatandaşlığını henüz kazanamamıştır ve fakat kazanacağına dair inandırıcı emarelere sahiptir. Bu hâlde de kişiye çıkma izni verilebilir. Yabancı devlet vatandaşlığını kazanacağına dair inandırıcı emarelerden ne anlaşılmalıdır? TVKUY m.42/1-c’de “kazanmak istediği devlet vatandaşlığına kabul edileceğine ilişkin teminat belgesinden bahsedilmiş olsa da vatandaşlığına geçmek istediği devletin yetkili makamları tarafından verilmiş ve o devlet vatandaşlığını kazanabileceğini gösteren herhangi bir belge yeterli olmalıdır.

Bu bağlamda, kişinin ilgili devlet vatandaşlığını kazanacağını gösteren o devletin yetkili makamları tarafından verilmiş belgeler, vatandaşlığına geçmek istediği ülkede uzun zamandan beri oturuyor olması (ikamet şartının yerine getirilmiş olması), o ülke vatandaşı ile evli olması (evlenmenin vatandaşlık kazanmada etkin olması şartıyla), ilgili ülkede sınaî, ticarî veya meslekî faaliyetlerde bulunması hâlleri örnek olarak sayılabilir. Pozitif düzenlemelerde yer alan bu hâller örnek mahiyetinde olup, somut olayın özelliklerine göre, kişinin o ülke vatandaşlığına kabulü için kolaylık sağlayacak bütün ilişkiler inandırıcı emare olarak kabul edilmelidir.

Doktrinde, haklı olarak, yabancı devlet vatandaşlığının kazanılacağına ilişkin inandırıcı emarelerin aranmasının gereksiz olduğu savunulmaktadır. Aşağıda da görüleceği gibi, kişiye yabancı devlet vatandaşlığının kazanılması yönünde izin verilmiş olması, kişinin Türk vatandaşlığını kaybetmesi sonucunu doğurmamaktadır. Bu sebeple, “yabancı bir devlet vatandaşlığının kazanılacağına ilişkin inandırıcı emareler” şartı haricindeki diğer şartları taşıyan talep sahibi herkese, çıkma izin belgesinin verilmesinde fayda olduğu kanaatindeyiz. Türk vatandaşlığından çıkmak isteyen kişinin, bu isteğinin önüne engel çıkarmanın bir anlamı olmayacağından, kişiye çıkma izni verilmesi isabetli olacaktır. Kişi, izin belgesinin süresi içinde yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmak için gerekli girişimlerde bulunur, yabancı devlet vatandaşlığını kazanır ise, kendisine çıkma belgesi verilir; yabancı devlet vatandaşlığını kazanamaz ise, izin belgesi verilmiş olması, kişinin Türk vatandaşlığına halel getirmez.

  • Herhangi Bir Suç veya Askerlik Hizmeti Nedeniyle Aranan Kişilerden Olmamak ve Hakkında Herhangi Bir Malî ve Cezaî Tahdit Bulunmamak

403 sayılı TVK’da 2003 yılında yapılan değişiklikle Kanuna girmiş olan bu iki şart 5901 sayılı Kanun’da muhafaza edildiği gibi, askerlik hizmeti nedeniyle aranan kişilerden olanlara da çıkma izni verilmemesi kabul edilmiştir. Kanun’un gerekçesinde “Herhangi bir suç nedeniyle arananlar ile mali ve cezai tahdidi bulunanlara, Devletin bu kişiler üzerindeki tasarrufunun ortadan kalkmaması için çıkma izni” verilmesinin söz konusu olmayacağı ifade dilmiştir. değişikliğinin gerekçesinde ise, “bu kişilerin vatandaşlıktan çıkmalarına izin vermenin, yeniden vatandaşlığa alınma kurumu ve izinle vatandaşlıktan çıkmanın avantajları ile birlikte düşünüldüğünde, çeşitli sorunlar doğuracak nitelikte” olduğu ifade edilmişti. Vatandaşlıktan çıkma için aranan son iki şartın içeriği ne 2003 değişikliğinin ne de 5901 sayılı Kanun’un gerekçesinden anlaşılamamaktadır. TVKUY’de çıkma izni talebinde bulunan kişi hakkında “Emniyet Genel Müdürlüğünden, Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığından ve Millî Savunma Bakanlığından arşiv araştırması” yaptırılacağı kabul edilmiştir (m.43/2). Araştırma ve soruşturma sonucunda herhangi bir suç veya askerlik hizmeti sebebi ile aranan kişilerden olmadığı ya da mali veya cezaî sınırlama olmadığı tespit edilen kişilere çıkma izni verilebilecektir.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Kanun’da öngörülen şartları taşıyan kişiye vatandaşlıktan çıkma izni verilmesi hususunda idareye takdir yetkisi verilmiştir. Çıkma izni talebinde bulunan kişiye izin verip vermeme hususunda karar verecek olan idare, herhangi bir suçtan veya askerlik sebebi ile aranan ya da hakkında malî veya cezaî sınırlama bulunan kişiye çıkma izni vermeyecektir. Kanunun vermiş olduğu takdir yetkisi ile aynı sonuca ulaşmak mümkündü. Dolayısıyla, herhangi bir suç sebebi ile aranan ya da hakkında malî ya da cezaî sınırlama bulunan kişi, Kanun’da özel olarak ifade edilmeseydi dahi, çıkma izni alamayacaktı. İçişleri Bakanlığının, bu gibilere çıkma iznini vermesini düşünmek mümkün değildir.

vatandasliktan cikma sartlari
vatandasliktan cikma sartlari

Vatandaşlıktan Çıkma Belgesi Nedir?

Çıkma belgesi, Türk vatandaşlığından çıkmasına İçişleri Bakanlığınca izin verilen kişinin, yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanması hâlinde, kendisine imza karşılığı verilen ve verilmesi ile Türk vatandaşlığının kaybı sonucunu doğuran belgedir. Kişi, Türk vatandaşlığından ayrılma talebinde bulunduğu anda, yabancı devlet vatandaşı ise, kendisine derhal çıkma belgesi verilir (TVKUY m.44/2). Talep anında henüz yabancı devlet vatandaşı olmadığı için izin belgesi verilen kişi, Kanun’da öngörülen (iki yıl) sürede yabancı devlet vatandaşlığını kazanır ise, izin belgesini iade eder ve kendisine çıkma belgesi verilir (TVKUY m.46). Çıkma belgesinin verilmesi ile kişi Türk vatandaşlığını kaybetmiş olur.

Türk vatandaşları belirli şartları taşıdıkları takdirde yetkili merciden çıkma izni talep etmek suretiyle Türk vatandaşlığını kaybetme imkanına sahiptir. Fakat her vatandaş bu hakkı her zaman kullanamayıp, kanunda belirtilen koşulların mevcut olması halinde çıkma izni başvurusu söz konusu olabilecektir. Bu hak için hangi şartların arandığı 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu madde 25’de belirtilmiştir. Söz konusu hükme göre;

(1) Türk vatandaşlığından çıkmak için izin isteyen kişilere aşağıdaki şartları taşımaları halinde Bakanlıkça çıkma izni veya çıkma belgesi verilebilir.

a) Ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak.
b) Yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmış olmak veya kazanacağına ilişkin inandırıcı belirtiler bulunmak.
c) Herhangi bir suç veya askerlik hizmeti nedeniyle aranan kişilerden olmamak.
ç) Hakkında herhangi bir mali ve cezai tahdit bulunmamak.” 

Vatandaşlıktan Çıkma Usulü Nedir?

TVK bütün vatandaşlık işlemlerinde tek müracaat makamı ve usulü kabul edilmiştir. “Vatandaşlık işlemlerinde müracaat makamı ve usul” kenar başlığını taşıyan hükme göre, “Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına ilişkin başvurular yurt içinde ikamet edilen yer valiliğine, yurt dışında ise dış temsilciliklere bizzat veya bu hakkın kullanılmasına ilişkin vekâletname ile yapılır.” (TVK m.37; TVKUY m.64). Maddenin başlığında her ne kadar usulden bahsediliyor ise de maddenin içeriğinde usule ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.

Müracaat makamlarınca tamamlanan evrak gereği yapılmak, karar verilmek üzere İçişleri Bakanlığına gönderilir. Dilekçede ne gibi hususların yer alacağı ve dilekçeye hangi belgelerin ekleneceği Yönetmelikte tespit edilmiştir (TVKUY m.42). Dilekçeyi alan makam dilekçe muhteviyatının ve eklenecek belgelerin tam olup olmadığına bakar ve eksiklik varsa iade ederek bu eksikliği tamamlatır. Dilekçeyi alan makam dosyadaki belge ve bilgilerin doğruluğunu inceledikten sonra dilekçe hakkındaki görüşünü de ekleyerek dosyayı İçişleri Bakanlığına gönderir. Dilekçede belirtilen hususların doğruluğu hakkında TVKUY m.43/2’de öngörülen usûle göre soruşturma yaptırılarak dosya tamamlanır. Yapılan araştırma ve soruşturmanın sonuçları İçişleri Bakanlığına bildirilir.

İçişleri Bakanlığı, şartların mevcudiyeti hâlinde ilgili hakkında bir karar verecektir. Kanun, önceki düzenlemelerin aksine İçişleri Bakanlığına bir takdir yetkisi vermiştir. Dolayısıyla, Kanun’da öngörülen şartlar gerçekleşmiş olsa da İçişleri Bakanlığı kişinin Türk vatandaşlığından çıkmasına izin vermeyebilecektir.

Vatandaşlıktan Çıkmanın Sonuçları Nedir?

  • İlgili Hakkındaki Sonuçları

403 sayılı ETVK’da Türk vatandaşlığını kaybın sonuçları, kayıp şekline bakılmaksızın bir bütün olarak düzenlenmiş ve kişinin “kayıp tarihinden başlayarak yabancı muamelesine tâbi” tutulacağı kabul edilmişti. 5901 sayılı Kanun’da bu yönde genel bir düzenlemeye yer verilmemiş, her bir kayıp şeklinin sonuçları ayrı ayrı düzenlenmiştir. Ancak bu durum, bir eksiklik olarak kabul edilemez. Çünkü hangi yolla olursa olsun, Türk vatandaşlığını kaybeden kişiler, kayıp tarihinden itibaren yabancı muamelesine tâbi tutulacaktır. Dolayısıyla, yabancıların sahip olacağı kadar haklara ve yükümlere sahip olabileceklerdir. Türk vatandaşlığının kayıp şekli, kayıp anının tespiti ve kaybın hüküm ve sonuçları bakımından farklılaşmaktadır. 5901 sayılı Kanun’da yer alan hükme göre, çıkma belgesini imza karşılığında teslim alan kişi Türk vatandaşlığını kaybetmekte ve yabancı muamelesine tâbi tutulmaktadır. Kanun’da yer alan hükme göre, “Çıkma belgesinin ilgiliye imza karşılığı teslimi ile Türk vatandaşlığı kaybedilir. Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerin nüfus aile kütüklerindeki kayıtları kapatılır ve kayıp tarihinden itibaren yabancı muamelesine tâbi tutulurlar.” (TVK m.27/1). Genel kural bu olmakla birlikte, çıkma izni almak suretiyle yabancı devlet vatandaşlığını kazanan anʼasıl Türk vatandaşlarının Türkiye’de sahip olabileceği hakların kapsamı, diğer yabancılara göre genişletilmekte ve neredeyse Türk vatandaşlarına eşit haklara sahip olacakları kabul edilmektedir.

İstisnaî düzenlemenin amacı, yurt dışında bulunan ve bulunduğu devlet vatandaşlığını kazanmak isteyen Türk vatandaşlarının, Türkiye’de yabancı muamelesine tâbi tutulması, onları ekonomik ve sosyal bakımdan rahatsız etmekteydi. Başka bir anlatımla, izin alarak Türk vatandaşlığından çıkanlar ile izin almadan Türk vatandaşlığından çıkanlar arasında Türkiye’de yararlanabilecekleri haklar bakımından herhangi bir ayrım yapılmaması bir kısım sıkıntıları beraberinde getirmekteydi. Yetkili makamlardan çıkma izin alarak yabancı devlet vatandaşlığını kazanan kişiler de Türkiye’ye giriş, ikamet ve seyahat, çalışma, taşınmaz edinme ve ferağı gibi özel hukuk kökenli hakların kullanımı bakımından yabancı muamelesine tâbi tutuldukları için, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkarak yabancı devlet vatandaşlığını kazanmaktan kaçınmaktaydılar. Nitekim başta Almanya olmak üzere, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının sayısı üç buçuk milyonu aşmasına rağmen, izin almak suretiyle Türk vatandaşlığından ayrılarak yabancı devlet vatandaşlığını kazananların sayısı oldukça azdır.

Yetkili makamlardan izin almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkan asli Türk vatandaşlarının Türkiye’de yararlanacakları hakları düzenleyen 28’inci madde 09.05.2012 tarih ve 6304 sayılı Kanun’la güncellenmiştir. 6304 sayılı Kanun’da da izin alarak Türk vatandaşlığından çıkan kişilerin, Türkiye’de, Kanun’da öngörülen haklardan Türk vatandaşları gibi yararlanmaya devam edecekleri prensibi muhafaza edilmiştir. Bu kişilerin, çıkma izni aldıkları tarihin ve yabancı devlet vatandaşlığını kazanma gerekçelerinin önemi yoktur. Başka bir ifade ile yabancı ülke vatandaşlığını kazanmadan önce, İçişleri Bakanlığından çıkma izni alan kişiler ile yabancı devlet vatandaşlığını kazandıktan sonra çıkma izni alan kişiler arasında, öngörülen istisnaî haklardan yararlanma bakımından herhangi bir ayrım yapılmamış, farklılık yaratılmamıştır.

6304 sayılı Kanun’la yapılan düzenlemede, Türk vatandaşlığından çıkan kişinin haklardan yararlanacak altsoyunun kapsamı genişletilmiştir. Şöyle ki, önceki dönemlerde ve 5901 sayılı Kanun’da, Türk vatandaşlığından çıkan ana veya baba ile birlikte işlem gören çocuklar, Kanun’da öngörülen istisnaî haklardan yararlanabiliyorlardı. Yapılan değişiklikle, Türk vatandaşlığından çıkan kişilerin üçüncü dereceye kadar alt soylarının Kanun’da öngörülen istisnaî haklardan yararlanmaya devam edecekleri hükme bağlanmıştır (m.28/1). Kanun, Cumhurbaşkanına istisnaî haklardan yararla- nacak alt soyun kapsamını genişletme hususunda da yetki vermiştir. Buna göre, “Cumhurbaşkanı gerekli görmesi halinde üçüncü dereceden itibaren hangi dereceye kadar olan altsoyların bu maddede tanınan haklardan faydalanabileceğini belirleyebilir.” (28/4). Bu hüküm, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkan kişileri ve onların üçüncü dereceye kadar olan alt soyunu bir nevi “özel statülü yabancı” kategorisine dâhil etmiştir.

İzin alarak Türk vatandaşlığından çıkan doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış kişiler ve onların üçüncü dereceye kadar olan altsoyu, yani eski Türk vatandaşı ve onun üçüncü dereceye kadar olan yabancı ülke vatandaşı altsoyu, Kanun’da tespit edilen haklar dışında kalan haklardan Türk vatandaşları gibi yararlanmaya devam edeceklerdir. Başka bir deyişle bu madde kapsamında kalan kişiler Türkiye’de;

  • Seçme-seçilme,
  • Muafen araç veya ev eşyası ithal etme,
  • Bir kadroya dayalı ve kamu hukuku rejimine tabi olarak asli ve sürekli kamu hizmeti görevlerinde bulunma, (madde kapsamında kalan kişiler kamu kurum ve kuruluşlarında işçi, geçici veya sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilirler) haklarından yararlanamayacaklardır.
  • Sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tâbi olmak şartıyla,

Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edeceklerdir. Ayrıca madde kapsamında kalan kişilerin askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü söz konusu değildir. Başka bir anlatımla, izin alarak Türk vatandaşlığından çıkan kişiler ve bunların üçüncü dereceye kadar olan alt soyu Kanun’da tespit edilen hak ve yükümlülüklerden yararlanamayacak, diğer haklar bakımından Türk vatandaşları ile eşit statüye tâbi olacaklardır.

Getirilen bu düzenlemeden de anlaşılacağı gibi, çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkıp yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış olanlardan hakları korunacaklar, sadece doğum yolu (soy bağı ya da toprak esası) ile Türk vatandaşlığını kazanmış olanlarla bunların üçüncü dereceye kadar olan alt soylarıdır. Diğer bir ifade ile sonradan Türk vatandaşlığını kazanmış kişilerin çıkma izni almak suretiyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmaları hâlinde bunlar, öngörülen haklardan yararlanamayacaklardır.

Mevcut düzenlemeye göre, asli yoldan Türk vatandaşlığını kazanmış olup da çıkma izni almak suretiyle yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış olan kişiler ile bunların üçüncü dereceye kadar olan altsoyu, Kanun’da yararlanamayacakları veya tâbi olmayacakları açıkça hükme bağlanmış hak ve yükümlülükler dışında Türk vatandaşları gibi işlem görecekler, haklardan yararlanacak, yükümlülüklere katlanacaklardır. Bu kişilerin, çıkma iznini aldıkları tarihin ve yabancı devlet vatandaşlığını kazanma gerekçelerinin hiçbir önemi yoktur. Başka bir ifade ile yabancı ülke vatandaşlığını kazanmadan önce İçişleri Bakanlığından çıkma izni alan kişiler ile yabancı devlet vatandaşlığını kazandıktan sonra çıkma izni alan kişiler, öngörülen istisnaî haklardan yararlanabileceklerdir. TVK m.28’de öngörülen haklardan yararlanmak isteyen altsoy, durumunu belgelendirmelidir. Başka bir ifade ile izin alarak Türk vatandaşlığından çıkan kişi ile soy bağını kanıtlaması gereklidir.

Doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere, TVK m.28’de sayılan haklardan faydalanabileceklerini gösteren bir nevi kimlik belgesi niteliğindeki “mavi kart” verilecektir. Mavi kartların, kendine özgü bir kimlik numarası bulunmaktadır. Kanun’da öngörülen haklardan yararlanmak isteyen kişilerin, mavi kartlarını ibraz etmeleri yeterlidir. Diğer bir ifade ile yetkili makamlardan izin alarak Türk vatandaşlığından çıkan doğumla Türk vatandaşı olan kişiler, bir nevi ya kimlik kartı olan mavi kart ile TVK m.28 kapsamında kalan haklardan yararlanma bağlamındaki işlemlerini gerçekleştireceklerdir.

  • Eşe Olan Etkisi

Türk vatandaşlığından çıkmanın eşe olan etkisi TVK 27/2’nci maddede açık olarak düzenlenmiştir. Buna göre, eşlerden birinin çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybetmesi diğer eşin vatandaşlığına etki etmez (TVKUY m.50/1).

  • Çocuklara Etkisi

Türk vatandaşlığından çıkan ana veya babaya bağlı olarak çocukların Türk vatandaşlığını kaybetmelerinde basit bir yöntem kabul edilmiştir. Kanun’da yer alan hükme göre, “Türk vatandaşlığını kaybeden ana ya da babanın talebinin bulunması ve diğer ebeveynin de muvafakat etmesi halinde çocukları da kendileri ile birlikte Türk vatandaşlığını kaybederler. Muvafakat verilmemesi halinde hâkim kararına göre işlem” yapılacağı kabul edilmiştir (TVK m.27/2).

vatandasliktan cikma sonuclari
vatandasliktan cikma sonuclari

Çocuğun ana veya babaya bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybetmesi için, küçük olması gerekli midir?

Kanun’da çocuğun küçük olmasından bahsedilmediği gibi, Türk vatandaşlığını kazanan ana veya babaya bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaza- nacak çocuklarla ilgili düzenlemede olduğu gibi (TVK m.20/2), velayetten de bahsedilmemektedir. Hâl böyle olunca, yetkili makamlardan izin almak suretiyle Türk vatandaşlığından çıkan ana veya babanın çocuğu, küçük olup olmamasına bakılmaksızın onlara bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybedecek midir? Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Türk vatandaşlığından çıkan ana veya babanın çocuklarının vatandaşlıklarının, çıkma- dan etkilenebilmesi için, onların küçük olmaları gereklidir) Her ne kadar Kanun’da çocukların küçük olmalarına yönelik hüküm bulunmasa da bu bir eksiklik olarak kabul edilmez. Ana ya da babanın muvafakati yalnızca velayet altındaki çocuklar bakımından söz konusu olabileceği için, ancak küçük çocukların vatandaşlığı ana veya babanın Türk vatandaşlığından çıkmasından etkilenebilecektir.

Nitekim TVKUY’de çocuk tanımlanmış ve onsekiz yaşını tamamlamamış olan kişi çocuk olarak kabul edilmiştir (m.3/1-c). Cocuklar hâlihazırda Türk vatandaşı oldukları için, küçük olup olmadıkları da Medenî Kanuna göre tespit edilecektir. Çocuğun Türk vatandaşlığından ayrılan ana veya babaya bağlı olarak Türk vatandaşlığından çıkması için, velayetin vatandaşlıktan çıkan tarafta olmasına gerek yoktur. Türk vatandaşlığından çıkan eş, velayet kendisinde olmasa da çocuğunun kendisiyle birlikte Türk vatandaşlığından ayrılmasını talep edebilir. Bu durumda velayeti kendisinde bulunan eş muvafakat eder ise, çocuk velayet hakkına sahip olmayan ana veya babaya bağlı olarak Türk vatandaşlığından ayrılabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, çocuğun Türk vatandaşlığından çıkan ana veya babaya bağlı olarak vatandaşlıktan çıkması ile, çocuğun velayeti arasında doğrudan bir bağlantı bulunmadığıdır.

Diğer ebeveyn muvafakat vermez ise, hakim neye göre karar verecektir?

Diğer eşin, yabancı olması hâli Kanun’da düzenlenmemiştir. Yönetmelikte ise, “Ana ya da babadan birinin yabancı olması halinde çocuk, Türk vatandaşlığını kaybeden ana ya da babaya bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybeder.” (m.50/5) hükmü yer almaktadır. Yönetmelikteki bu hükmün, TVK m.27/2 hükmüne aykırı olduğu kanaatindeyim. Zira Kanun’da, ana-babanın vatandaşlık durumları nazara alınarak bir ayrım yapılmamıştır. Dolayısıyla bu hâlde de diğer eşin muvafakati aranmalı, muvafakat verilmemesi hâlinde, hâkim hükmüne göre karar verilmesi isabetli olacaktır.

Diğer eşin muvafakat etmemesi hâlinde, mahkemeden alınacak karara göre işlem yapılacaktır. Karar verecek mahkeme, HMK m.6’da düzenlenmiş genel yetki kuralı çerçevesinde, davalının yerleşim yeri asliye mahkemesidir. Mahkeme, çocuğun vatandaşlığının değişmesini, TMK’da boşanmada çocuklar bakımından ana-babanın haklarını düzenleyen hükümler çerçevesinde, “Durumun Değişmesi” kenar başlığını taşıyan 183’üncü maddesinde öngörülmüş olan “yeni olayların ortaya çıkması” kapsamında değerlendirecek ve karar verecektir. Mahkemenin vereceği karara göre, çocuğun vatandaşlığı, ana veya babaya bağlı olarak değişebilecektir143. Mahkeme, kural olarak Türk vatandaşlığından ayrılan ana veya babaya bağlı olarak çocuğun vatandaşlığının değişmesinin, çocuğun menfaatine olup olmadığını araştıracak ve bir karar verecektir.

TVK 27/3’üncü maddede, “Vatandaşlığın kaybı, çocukları vatansız kılacak ise bu madde hükümleri uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, çocukların analarına veya babalarına bağlı olarak Türk vatandaşlığını kaybetmeleri onları vatansız kılacak ise, çocuklar Türk vatandaşı olarak kalmaya devam edeceklerdir. Başka bir ifade ile çocukların ana veya babalarına bağlı olarak Türk vatandaşlığından ayrılmaları, onlara bağlı olarak yabancı devlet vatandaşlığını kazanmaları şartına bağlanmıştır.

X
kadim hukuk ve danışmanlık