Usulsüz Tebligat Nedir? Borçlunun İtiraz ve Şikayet Hakkı

usulsuz tebligat

Usulsüz tebligat; Kanun’da öngörülen kişi ya da yöntem kurallarına aykırı olarak çıkartılan tebligata denir. Tebligat; bir mahkeme, idari kurum veya yetkili bir merci tarafından düzenlenen belgelerin ilgili gerçek veya tüzel kişilere ulaştırılmasıdır. Tebligatın nasıl yapılacağı ve içeriği Tebligat Kanunu’nda düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu’na göre elektronik ortam da dahil tüm tebligatlar, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılır. Aynı şekilde Tebligat Kanunu’nun 9.maddesine göre de Tebligatın içeriğinde;

  • Tarafların ve varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile ikametgah veya mesken yahut iş adresleri,
  • Anlaşılacak şekilde kısaca tebliğin nedeni,
  • Davet edilen şahsın hangi mercide ve hangi gün ve saatte hazır bulunması gerektiği ve bu merciin yeri,
  • Kanunlarına göre davetiye ve çağrı kaydında yer alan sair hususlar,
  • Davetiyeyi çıkaran merciin mührünü ve mahkeme başkatibinin ve diğer mercilerde görevli memurun imzası

yer almaktadır.

Tebligat gerçek ve tüzel kişilere yapılabilir. Tebligat çeşit olarak normal ve e-tebligat olarak ayrılır. E-tebligat (elektronik tebligat), PTT tarafından; gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınarak oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresine yapılır. Tebligat masraflarını, tebligatın yapılmasını talep eden kişi ya da kurum öder. Tebligat, kurumun kendi içinde yapılması halinde kurumun memurları veya zabıta aracılığı ile yapılabilir. Yazımızda tebligat ve usulsüz tebligat hususu detaylı şekilde ele alınacaktır. İlgili kişinin hukuksal ve yargılama süreci durumunu etkileyen veya bildiren yazı ve belgelerin tümüne tebligat denir. Tebligat Kanunu’nun 8. maddesine göre tebligatta bulunan konu, tebligatı çıkaran merci veya kurumun muhataba bildirilmesini istediği evrakın içerisinde bulunur. Örneğin ödeme emri, 103 davetiyesi bunlara örnek verilebilir.

Tebligat Nedir?

Tebligat; “bilgilendirme” ve “belgelendirme” özelliği bulunan bir usul işlemidir. Tebligat ile bir işlem veya karardan hukuksal açıdan etkilenecek olan gerçek veya tüzel kişilere, o işlem veya karar hakkında bilgi vermek ve bunu belgelendirmek amaçlanır. Hukuki açıdan mahkemeler, cumhuriyet savcılıkları, icra müdürlükleri, vergi daireleri ve diğer ilgili devlet daireleri ve resmi kurumlar tarafından mevzuatta belirtilen usul ve esaslara göre yapılan resmi işlemlerin ilgili kişisini bilgilendirme amacıyla iletilen resmi evraka tebligat denir. Tebligat kural olarak o işlemin veya kararın muhatabına yapılır.

Usulsüz tebligat, daha önce de belirttiğimiz üzere mutlak geçersiz tebligat değildir. Muhatap, usulsüz yapılmış olsa da tebligatı bir şekil de öğrendiyse tebligat geçerli olacaktır. Muhatabın usulsüz tebligatın içeriğini öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olacaktır (Tebligat Kanunu m. 32/II). Muhatap, tebliği hangi tarihte öğrendiğini beyan ettiyse usulsüz tebligat o tarih itibariyle geçerli hale gelecek ve hukuki sonuçlarını doğurmaya başlayacaktır.10 Dolayısıyla, usulsüz tebliğ öğrenilmedikçe tebliğe bağlı hukuki sonuçlar doğmayacak ve tebliğe bağlı süreler de işlemeye başlamayacaktır.

  • Gerçek Kişilere Tebligat

Gerçek kişilerde muhatap, dava veya takipten hukuksal yönden doğrudan etkilenen, davanın veya takibin tarafı olan bireylerdir. Tebligatın muhataba yapılabilmesi için muhatabın fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Fiil ehliyetine sahip olmayan kişilere tebligat yapılamaz. Bu durumda tebligat yasal temsilciye yapılır. Bazı durumlarda da tebligat, tebliğ konusu işlemden hukuksal yönden doğrudan etkilenmeyen kişileri de muhatap olarak kabul eder. Örneğin, vekil aracılığıyla yürütülen işlemlerde muhatap vekildir. Vekaletname sunulduktan sonra asile tebliğ işlemi yapılmaz ve vekile tebligat yapılır.

  • Tüzel Kişilere Tebligat

Tüzel kişilere yapılacak tebligatlarda öncelikle tüzel kişiliğin e- tebligat adresi mevcut ise tebliğinin o adrese yapılmasıdır. Ancak e-tebligatı yoksa muhatap, tüzel kişinin yetkili temsilcisidir. Yetkili temsilcinin birden fazla olması durumunda tebligat yalnızca birine yapılabilir. Ancak herhangi bir nedenle olağan iş saatlerinde iş yerinde olmaması halinde tebligatı kabule yetkili kişiler, iş yerinde bulunan memur veya müstahdemlerinden birisidir. Bu kişilerin evrak müdürü gibi esasen görevlendirilmiş olması gerekir. Bu kişilerinde olmaması halinde iş yerindeki diğer memur ve müstahdemlere tebliğ yapılır. Tebligat kural olarak tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. Tebligat Kanunu’nda adreste tebligat benimsenmiştir. Hem gerçek hem de tüzel kişiler de tebligat muhatabın bilinen en son adresine yapılır. Ancak bazı durumlarda tebliğ işleminde adreste kimse bulunmayacağı gibi tebligatın alınmasından kaçınılabilir veya muhatap adresten taşınmış olabilir. Bu durumlarda;

  • İlgili Adreste Kimsenin Bulunmaması veya Tebligatın Alınmasından Kaçınılması

Muhatabın, ilgili adreste bulunmaması ve kimsenin bulunmaması veya tebligatın alınmasından kaçınılması durumunda görevli memur tebligat zarfını ilgili muhtarlığa teslim eder. Tebligatın muhtarlığa teslim edildiğine dair söz konusun adresin kapısına bir yazı yapıştırır. Bu işleme dair orada bulunan herhangi bir komşuya görevli memur tarafından bilgi verilir. Tebligatın muhtarlığa teslim edildiğine ilişkin yazının kapıya yapıştırılması ile tebligat tebliğ edilmiş sayılır. Kapıya tebliğ işlemine ilişkin yazının yapıştırılmaması usulsüz tebligata neden olacaktır.

  • Muhatap Adına Tebligatı Kabule Yetkili Kişinin Muhatabın Adresten Geçici Olarak Ayrıldığını Bildirmesi Durumu

Muhataba konutundan geçici olarak ayrılması nedeniyle tebligatın teslim edilememesi durumunda, muhatap adına tebligat yapılabilecek kişilerin bunu açıkça belirtmesi ve görevli memurun bu hususu not alması gerekir. Muhatabın adresten ayrıldığı hususu tebligatın üstüne not edildikten sonra bu beyanda bulunan kişiye imzalatılır ve tebligat yapılmış sayılır. Tebligatı almaya yetkili kişinin, muhatabın adresten geçici olarak ayrıldığını beyan ederek tebligatı almaktan kaçınması halinde ise tebligat yine muhtara teslim edilir. Muhtara teslim edildiğine dair yazı kapıya yapıştırılır. Bu durumda tebligat işlemi, yazının kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır.

  • Gösterilen Adresin Muhataba Ait Olmaması veya Bu Adresten Taşınmış Olması ya da Bu Adreste Hiç Yaşamamış Olması Durumu

Tebliğ yapılacak adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki, mernis adresi olması karşısında muhatap söz konusu adreste hiç bulunmamış veya o yerden sürekli olarak ayrılmışsa tebligat yerleşim yerinin muhtarlığına teslim edilir. Aynı şekilde tebligatın muhtara veya başka bir görevliye yapıldığına dair bilgi içeren yazı binanın kapısına yapıştırılır. Tebliğ tarihi, yazının kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Ancak Yargıtay kararlarında, muhatabın adreste bulunmama sebebinin tebliğ mazbatasına yazılmamış olması, tebligatın usulsüz tebligat olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

usulsuz tebligat nedir
usulsuz tebligat nedir

Usulsüz Tebligat Nedir?

Kanun’un belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatlar geçerli değildir. Tebligat işlemlerinin hiç yapılmamasına tebligatın yokluğu olarak adlandırılır ve tebligat yeniden muhataba teslime çıkarılmalıdır. Bunun yanında Kanun’da öngörülen kişi ya da yöntem kurallarına aykırı olarak çıkartılan tebligata usulsüz tebligat denilir. Örneğin vekille takip edilen bir davada tebligatın vekil yerine asile yapılması, küçükler için yapılan tebligatların yasal temsilcileri dışında bir kimseye yapılması gibi durumlarda söz konusu olur.

İcra takibinde usulsüz tebligat durumunda gecikmiş itiraz yoluna değil, normal itiraz yoluna başvurulabilir. Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde ileri sürmesi gerekir. Ancak şikayet yoluna başvuran borçlunun ayrıca ödeme emrinin kesinleşmesini engellemek için normal itiraz yoluna da başvurması gerekir.

Usulsüz tebligat kanunda belirtilen usullere uyulmadan yapılan tebligata denir. Usulsüz tebligat durumunda tebligat yapılmamış gibi hukuki sonuç doğurur. Usulsüz tebligatı öğrenen kişi tebligat konusunu öğrendiğini beyan ettiği anda tebligat yapılmış sayılır. İlgili kişinin öğrendiğini belli ettiği tarih tebliğ olunan tarih olarak sayılır. Usulsüz tebligat direkt olarak geçersiz sayılmaz. Usulsüz tebligatın yapıldığı muhatap tarafından öğrenildiği anda tebliğ edilmiş sayılır. Ancak usulsüz tebligat öğrenilmedikçe yapılmış sayılmaz.

Usulsüz Tebligata Borçlunun İtirazı ve Şikayet Hakkı

Usulsüz tebligat durumunda borçlunun ilk yapacağı işlem tebligatın usulsüz olduğu yönünde şikayet yoluna başvurmaktır. Ancak şikayet yoluna başvurulması takibin durmasına neden olmayacağı için takibin kesinleşmesini engellemek adına borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi de gerekir. Zira borçlu, usulsüz tebliği öğrendiği günden itibaren yedi gün içerisinde yalnız şikayet yoluna başvurur ve ödeme emrine itiraz etmezse ödeme emri kesinleşir. Takibin kesinleşmemesi için borçlunun muhakkak itiraz yoluna da süresinde başvurması gerekir. Usulsüz tebligat durumunda gecikmiş itiraz yoluna değil, normal itiraz yoluna başvurulabilir. Borçlu ödeme emrinin kesinleşmesini engellemek için normal itiraz yoluna başvurmak zorundadır.

İcra takibi sırasında yapılan tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası, hukuksal nitelik bakımından “şikayet” niteliğindedir. Bu iddia kendisine usulsüz tebligat yapılan kişi tarafından ileri sürülebilir. Yargıtay’a göre, ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü ancak borçlu tarafından ileri sürülebilir. İcra müdürlüğü ödeme emri tebligatın usulüne uygun olup olmadığını re’sen inceleyemez. İcra müdürlüğünce tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönünde verilen karar, hukuksal sonuç doğurmayacağı gibi, aynı konuda icra mahkemesine yapılan şikayeti konusuz bırakmaz.

Tebligat şeklen yasaya uygun olarak yapılmış olsa bile muhatap tebliğ tarihi itibariyle tebliğ yapılan adreste oturmadığını ileri sürmüş ise mahkemenin muhatabın o adreste oturup oturmadığını, nüfus müdürlüğünden ve ilgili muhtarlıklardan sorması ve gerektiğinde kolluk araştırması yapılmak suretiyle bu iddiayı araştırması gerekir. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiası her türlü kanıtla ispat edilebilir. Ancak posta memuru tarafından düzenlenen tebligat tutanağı resmi mercii tarafından düzenlenen belge niteliğinde olup tutanağın aksi ancak aynı güçte ve tutanağa denk yazılı belgeyle ispat edilebilir. Tutanağın içeriğinin aksini ispat için sunulan ve karara esas alınan belgeler, tutanağa denk ve aynı güçte belgeler değilse istemin (şikayetin) reddine karar verilmesi gerekir. İcra takiplerinde ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik başvuru, hukuksal olarak şikayet niteliğinde olup borçlunun bu işlemi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluna başvurması zorunludur.

Usulsüz Tebligatı Şikayetin Yaptırımı

Usulsüz tebligat kural olarak yapılmamış sayılır. Ancak tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı onu öğrenmiş ise tebligat geçerli sayılır. Muhatabı tebliği öğrenmemiş ise tebligat yapılmamış sayılır. Bu bakımdan usulsüz tebligat mutlak olarak geçersiz değildir. Usulsüz tebligatın geçerli olmasının koşulu, “muhatabın tebliği öğrenmesi” dir. Muhatabın tebliği öğrenip öğrenmediği kendi beyanına göre saptanır. Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhatabın tebliği öğrendiği veya bunun muhatabın beyan ettiği tarihten daha erken bir tarih olduğu ileri sürülemez ve ispat edilemez. Ancak muhatap, her ne suretle olursa olsun tebliğ evrakını veya davetiyeyi alır veya bunların içeriğini öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır.

Tebligatın usulsüz olduğunun kabul edilmesi durumunda icra mahkemesince “şikayetin kabulüne ve borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine” karar verilmesi gerekir. Şayet öğrenme tarihinin borçlunun iddia ettiği tarihin dışında başka bir tarih olduğu iddia ve ispat edilemez ise borçlunun bildirdiği tarih ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak düzeltilir ve diğer itiraz ve şikayetlerin süresinde olup olmadığı değerlendirildikten sonra süresinde kabulü durumunda esası incelenir.

Yargıtay‘ın son uygulamasına göre, usulsüz tebligat şikayetlerine ilişkin kararların infazı için kesinleşmesi gerekmez. Zira icra mahkemesi kararları kural olarak verildikleri tarih itibariyle sonuç doğurur. Ödeme emri tebliğinin usulsüz olması durumunda bu ödeme emrine dayanarak konulan hacizler hükümsüz kalır. Zira ödeme emri tebligatı usulsüz olunca takip kesinleşmez ve haciz isteme hakkı doğmaz. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir. Bu nedenle henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına ve üçüncü kişilerdeki alacaklarına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, istem üzerine takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekir. Usulsüz tebligat şikâyetinin kabulü durumunda, hacizlerin kaldırılması için icra mahkemesi kararının kesinleşmesi gerekmez. Yeniden haciz istenebilmesi için icra dairesince borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ edilmesi ve takibin kesinleşmesi gerekir.

Yorum Gönderin

X
kadim hukuk ve danışmanlık