Terk nedeniyle boşanma davası son yıllarda sıkça açılan bir boşanma davası türüdür. Evlilik birliğini taraflara birlikte yaşama hak ve sorumluluğu getirmektedir. Türk Medeni Kanunu 185. maddesi uyarınca koruma altına alınan bu hak ve yükümlülüktür. Evlilik birliği süresince eşlerin geçerli bir neden olmadıkça birlikte yaşaması gerekir. Eşlerden birinin evi terk etmesi durumunda diğer eş tarafından boşanma davası açılabilir. Fakat terk nedeniyle boşanma davası sıkı şartlara bağlanmıştır. Terk, özel ve mutlak boşanma sebeplerinden olup TMK m. 164’de düzenlenmiştir. Hakim, terkin şartları mevcutsa, boşanmaya karar verecektir. TMK m. 164 hükmüne göre;
- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
- Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
Ortak yaşam kurmak ve bir arada yaşamak, evlilik ilişkisinin temel unsurlarıdır. Bu durumda zorunlu sebepler olmadıkça kural, karı-kocanın bir arada yaşamasıdır. Zira evlilik birliğinin getirdiği sorumluluklarını yerine getirmediğinde eşin bu birliktelikten vazgeçme isteği ile ortak yaşam alanından çekilmesi durumu meydana gelebilir. Bir diğer tanımla terk; eşin, evlilik birliğinin kendisine yüklediği ödevleri yerine getirmemek kast ve amacıyla haklı bir sebep olmadan ve sürekli olarak ortak yaşamı kendi isteğiyle terk etmesi veya haklı bir neden bulunmaksızın ayrı yaşamasıdır. Terk mutlak ve özel bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Bu sebeple terke dayanan boşanma davalarında şartların gerçekleşmesi halinde ayrıca çekilmezlik unsuru aranmaksızın boşanmaya karar verilmesi gerekecektir. Ortak konuttan, haklı bir neden olmaksızın ayrılıp diğer eşi bırakan eş tam kusurlu sayılır. Nafaka ve tazminat talepleri mahkeme tarafından bu durum göz önünde bulundurularak hesaplanır.
Terk Nedeni ile Boşanma Davası Nedir?
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilmektedir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlama veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşin iki ay içerisinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinden ilan yoluyla yapılır. Fakat boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
Terk Nedeniyle Boşanma Davası Şartları
Üstteki maddeden de açıkça anlaşıldığı üzere, terk nedenine dayalı olarak boşanmanın gerçekleşebilmesi için bazı şartların bir arada gerçekleşmesi aranır. Bu şartlar aşağıdaki şekildedir:
- Ortak Yaşama Son Verilmesi
Zorunlu nedenler olmadıkça eşlerin aynı konutta yaşamaları evlilik birliğinin sürdürülmesi için gereklilik unsurudur. Ortak konut seçimi ile alakalı yeni medeni kanunun temel prensiplerinden biri olarak kadın-erkek eşitliği sayılmış ve ‘’reislik’’ kavramına son verilmiştir. Bu sebeple ortak konutun seçimi hakkında eşlere eşit hak tanınmıştır.’’ Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.’’(TMK m. 186/I) bu durumda yeni düzenlemeye göre terkten söz edebilmek için öncelikle ortak yaşamın sürdürüleceği konutun seçilmesi gerekmektedir. Resmi nikâhtan sonra eşler arasında ortak konutun seçilmesi konusunda uyuşmazlıklar çıkış ve bu sebeple ayrı yaşama veya başka yerde yaşama durumu gündeme gelmiş ise bu durumun TMK m.164 kapsamında değerlendirilmesi doğru olmayacaktır.
Terk genel olarak aktif bir eylemin yani haklı bir sebep olmaksızın evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla ortak konuttan ayrılmayı akla getirten bir kavram olsa da terkin her zaman aktif bir fiil şeklinde gerçekleşmesi zorunlu değildir. Yani ortak bir konutun seçilmesinden sonra buraya haklı bir sebep olmaksızın gelmeyen eşin bu eylemi de terk sayılmaktadır.
- Evlilik Ödevlerini Yerine Getirmeme
Terk, kanunun ifadesi ile eşlerden birinin ‘’evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla’’ ortak konuttan ayrılmasını ifade eden bir terimdir. Dolayısıyla bu şart evi terk eden veya eşini eve almayan karı veya kocanın kastına işaret etmektedir. Bu kasıt ya da amaç evlilik ödevlerini yerine getirmemektir. Yani terk eylemi, ortak yaşama son vermek niyet ve iradesiyle gerçekleştirilmiş olmalıdır. Bu amaç dışındaki ayrılmalar terk olarak değerlendirilmeyecektir. Aşağıdakiler bu durumlara örnek olarak verilebilir;
- Memuriyet nedeniyle başka yere atanma
- Askerlik görevini ifa
- Hastanede uzun süre yatmış olmak
- Ceza mahkûmiyeti öğrenim nedeni ile başka yerde kalmak
- Haksızlık Koşulu
Haklı bir sebep olmaksızın gerçekleştirilen terk eylemi boşanma nedeni sayılmıştır. Burada terk, ortak yaşamı sona erdirme amacına dayalı olsa bile, haklı bir sebepten kaynaklandığı sürece boşanma nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Terk belli bir kasıt ve irade ürünü eylem olduğundan ayırt etme gücüne sahip olmayan akıl hastası eşe karşı eve dönmesi için gönderilen ihtarın hukuki sonuç doğurması mümkün olmayacaktır.
- Süre Koşulu
Terk süresi yeni medeni kanun ile terk eyleminden itibaren 4 ay geçmesi, 4.ayın bitiminden sonra mahkeme kanalı ile 2 ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunması hususları içeren ihtarın terk eden eşe tebliğ edilmesi, ihtarın terk eden eşe tebliği tarihinden itibaren iki ay geçtikten sonra boşanma davası açılması, yani toplam ayrılık süresi 6 ay olmaktadır. Süreler hak düşürücü nitelikte olup taraflarca veya hakim kararı ile azaltılıp çoğaltılması mümkün değildir. Bu süreleri hakim resen inceler.
- İhtar Koşulu
Terk nedeni ile boşanma davası açılabilmesi için ihtar çekilmesi gereklidir. İhtar evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla eşini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen eşe, diğer eş tarafından mahkeme kanalıyla yapılan son bir çağrı ve uyarıdır. Amaç, boşanma davası açılmadan önce terk eden eşe son bir şans verilmesi, böylece evlilik birliğinin yeniden kurulup devam etmesi yönünde son bir olasılığında ortadan kalkmasıdır.
İhtarda samimiyet esasından anlaşılması gereken: ihtarın boşanma davası biçimsel koşulunu yerine getirmiş olmak için değil terk edene samimi olarak ortak konuta çağırmak ve ortak yaşamı, yani evlilik birliğini devam ettirmek amacı ve istenciyle yapılmış olmasıdır. Ancak amaç burada içsel bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Yasada öngörülen şekil şartlarını yerine getiren eşin amacı soyut şekilde algılanamaz. Asıl olan, kişilerin yasal amaç doğrultusunda, iyi niyetle hareket etmiş olmalarıdır. Aşağıda sayılan durumların varlığı halinde samimiyetten bahsedilemez.
- İhtar Çekilen Eşe Birtakım Sözler Kullanılması
- İhtar Tebliğinden İtibaren Uzun Bir Sonra Dava Açılması
- İhtara Rağmen Karşı Cinsle Yaşama
- Hastalığıyla İlgilenmeyerek Eşinin Ailesinin Yanına Dönmesine Neden Olma
- Dava Dilekçesinde Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığını İleri Sürmek
- Ayrılık Döneminde Başka Kadınlarla Evlenme Görüşmesi Yapma
- Terk Etmiş Olan Eşin Operasyon Geçirmesine Rağmen Arayıp Sormamak
- Gelemeyeceğini Bildiği Halde İhtar Göndermek
- Evin Kilidini Değiştirmek
- İhtarın Samimiyetine Etki Etmeyen Durumlar
- İhtarın İçeriği
Eşin davet edildiği konutun açık adresi gösterilmelidir. Bununla beraber davet edilen konuta dönüş süresi gösterilmelidir. İhtara uyulmamasının sonuçları belirtilmelidir. Yol masrafı belirtilmelidir. Konut dört ay önce hazır edilmiş olmalıdır. Konut ihtar talebinden dört ay önce hazırlanmalıdır. Ev girişe hazır bulundurulmalıdır. Ev döşenmiş (mefruş) olmalı ve yeterli yiyecek içecek bulunmalıdır. Elektrik, su, doğalgaz gibi kaynaklar bulunmalıdır. Eşlerin birlikte seçtiği veya hâkim tarafından belirlenen bir konut olmalıdır. Konut, ihtar çekenin de yaşadığı ev olmalıdır.
İhtarın Geçerli Olması İçin Şartlar
Terk edilen eş, eve dön çağrısıyla terk eden eşe yaptığı ihtarda ‘samimi’ olmalıdır, terk eden eş için ortak konutu hazır etmelidir. İhtarda bulunması gereken hususlar ise, Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden Eşin Ortak Konuta Davet Edilmesi İşlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Yönetmeliğinin 8. Maddesinde belirtilmiştir:
- İhtar gönderen eş ile gönderilen eşin ad, soyadı ve adresi,
- İhtar gönderilen eşin davet edildiği ortak konut adresi,
- Davet edilen eşin ve yanında çocukları var ise bunların ortak konuta dönmesi için gereken giderler ve ortak konuta kabul edilmemesi halinde de dönüş ve konaklama giderini karşılayacak paranın teslimine ilişkin açıklama,
- Davet edilen ortak konutun anahtarın bulunduğu yer,
- Davet edilen eşin iki ay içerisinde eve dönmesi gerektiği, dönmemesi halinde boşanma davası açılabileceği olarak belirtilmiştir.
Yukarıda sayılan şartların hepsinin aynı anda gerçekleşmiş olması halinde terk sebebiyle boşanma davası açılabilecektir. Terke ilişkin olarak kanun koyucu belirli zaman şartları düzenlemiştir. Bu hususta, terkin üzerinden en az dört ay geçmiş olmalı ve ardından terk eden tarafa mahkeme veya noter vasıtasıyla ihtar çekilmiş olmalıdır. Ayrıca ihtardan sonra en az iki ay geçmeli ve terk durumunun devam etmesi gerekmektedir. Kısacası altı aydan önce terk nedeniyle boşanma davası açılamaz. Ancak altı aydan sonrası için herhangi bir üst süre belirtilmemiş olduğundan dava, belli bir hak düşürücü süreye tabi değildir. Bununla birlikte, örneğin seneler sonrasında dava açılmışsa, mahkeme, bu durumu dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirecektir.
Terk Nedeni ile Boşanma Davası Tarafları
Davacı
Gerçek terk halinde, yani hiçbir sebep olmadığı halde evin terk edilmesi halinde terk edilen eş, konutta kalan eştir. Varsayımsal terk halinde, yani fiilen konuttan ayrılan terke zorlandığı hali düzenleyen TMK m.164 hükmü gereğince diğerini, ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Diğer eşi terke zorlayan, örneğin eşini evden kovan eşin dava açma hakkı bulunmamaktadır. Dava açma hakkı bulunmayan kişinin açtığı dava, kanaatimize göre sıfat yokluğundan reddedilmelidir. Terke zorlayan eşin davacı sıfatı bulunmadığı için ancak davalı olabilir. Bu sebeple, terke zorlanmış bulunan ve bu nedenle konutu terk eden eş ihtar prosedürünü işleterek terke dayanan boşanma davası açabilecektir. Boşanma davası devam ederken taraflardan birinin ölümü ile boşanma davası konusuz kalır. Evliliğin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusunun kalmadığı nazara alınarak bu yönde hüküm verilmesi, ölenin mirasçıları tarafından davaya devam edildiğine göre, kusur tespiti için bir karar verilmesi gerekecektir.
Davalı
Terk nedeniyle boşanma davasında davalı’’ terk eden eş’’ tir. Gerçek terk halinde bir tereddüt bulunmamaktadır. Varsayımsal terkte, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlama halinde, evi terk etmekte zorlanan eş terk eden sıfatına sahip olamayacağından, kendisine karşı diğeri tarafından dava açılamaz. Kaldı ki, yukarıda bahsettiğimiz gibi terke zorlayan eşin terk edilen sıfatı olmayacağı için onun dava hakkı yoktur.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
- Görevli mahkeme: Görev, 4787 sayılı kanunla hukukumuza giren aile mahkemelerine aittir. Aile mahkemeleri olmayan yerlerde bu davalara asliye hukuk mahkemesinde aile mahkemesi sıfatıyla bakılır.
- Yetkili mahkeme: Türk Medeni Kanununun 168. maddesinde, “Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya adan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olduğu açıklanmıştır. Buna göre, boşanma davası eşlerden birinin yerleşim (ika- met) yeri mahkemesinde açılabilir. Bu eşlerden birinin yerleşmek amacıyla oturduğu yer mahkemesinde boşanma davası açabileceği anlamına gelir.
Ayrıca eşlerden biri, dava açılmadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde de boşanma davası açabilirler. Boşanma davası açan eş bu iki yer mahkemelerinden birinde davasını açabilir.
Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açılma Şekilleri
- Sadece terk nedene dayanılarak münhasıran açılabilir.
Böyle bir durumda ihtar ve koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulacak ve koşullar gerçekleştiğinde evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı araştırılmadan boşanma kararı verilebilecektir. Aksi takdirde davanın reddine karar verilecektir. Münhasıran terke dayalı açılan davalarda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına dayalı hüküm tesis edilemez. Dava makul bir sürede açılmalıdır. Yargıtay uygulamalarına bakıldığında, terk ihtarı üzerine 2 aylık sürenin dolmasında çok uzun bir süre sonra davanın açılması dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaz. İhtar isteği üzerine tebliğ edilen ihtar kararına dayanılarak hiçbir haklı ve kabul edilebilir sebep gösterilmediğinden 3 yıl sonra terk sebebiyle boşanma davası açılması dürüstlük kurallarına uygun olmadığı gibi geçen zaman dikkate alındığında ihtar talebinin samimi olduğundan da bahsedilemez.
- Terk Nedeniyle Boşanma Davası, Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanma Davası İle Birlikte Açılamaz.
Zina, hayata kast, pek fena muamele, suç işleme vs. gibi diğer bir kısım özel boşanma sebeplerinden farklı olarak, terk nedeniyle boşanma davası TMK m. 166/1 hükmünde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle birlikte açılamaz. Diğer bir anlatımla, bir davada davacı, hem TMK m. 164 hem de TMK m. 166/1 hükmüne istinaden dava açamaz Yargıtay’ın verdiği kararlar bu yöndedir. Hem terk nedenine hem de evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayanılamaz. Birbirleri ile çelişen bu iki sebebe aynı davada birlikte dayanılamaz. İhtar isteği sebebiyle, bundan önceki kusurlu tutum ve davranışları ortadan kaldırır. Aynı olaylardan dolayı ihtar çekilen eş artık kusurlu görülemez.
- Karşı Dava Olarak Açılabilir
Cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde aynı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır (HMK m. 133/1). Terk nedeniyle boşanma davası karşı dava olarak da açılabilir. Örneğin, esas dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle veya başka bir nedenle açılmışsa, esas davanın davalısı, davacı aleyhine “terk” sebebine dayanan boşanma davasını “karşı dava” olarak açabilir İhtar prosedürü sonucunda 2 aylık süre cevap süresi içinde dolmuşsa, böyle bir yöntem tercih edilebilir. Zira uygulamada zaman zaman, kendisine terk ihtarı gönderilen eş, ihtar gönderene karşı TMK m. 166/1 hükmüne istinaden boşanma davası açabilmektedir. Böyle bir durumda, ihtar gönderen eş cevap dilekçesiyle veya ayrı bir dilekçe ile terk nedeniyle karşı dava olarak boşanma davası açabilir. Terk eyleminin haklı olmadığı bir durumda, terke dayalı boşanma davası açılmasının ardından terk eden eşin geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açman dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz.
Terk Nedeniyle Boşanma Davasında Talepler
- Maddi ve Manevi Tazminat: TMK m. 174/1 hükmüne göre, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşan a yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir” Terk nedeniyle boşanma davası açan bu hükme istinaden maddi tazminat talep edebilir. Zira terk nedenli boşanma davası kabul edilip, boşanma hükmü kesinleşmişse kusurun tamamen davalıda olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda maddi tazminat talep edilmesi mümkündür.
- Yoksulluk Nafakası: TMK m. 175/1 hükmüne göre, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek ta- kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü randa süresiz olarak nafaka isteyebilir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Bunun sonucu olarak, terk nedeniyle boşanma davası açan eş, ayrı dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Terk nedeniyle boşanma davası kabul edildiğinde karşı taraf tam kusurlu olacağından, dava açan eşin yoksulluğa düşecek olması koşuluyla dava sonunda boşanmaya ek olarak yoksulluk nafakasına hükmedilebilir.
- Tedbir Nafakası: Terk nedeniyle açılacak boşanma davasında, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ihtiyacı olan davacı eş yararına tedbir nafakası talep edilebilir.
- İştirak Nafakası: Terk nedeniyle açılan boşanma davasında, davacı ortak çocuğun velayetinin kendisine verilmesiyle birlikte diğer eşten iştirak nafakası talebinde bulunabilir.
- Velayet: Davacı eş terk eden davalı eşten olan ortak çocuklanın velayetinin kendisine verilmesini aynı dava dilekçesiyle isteyebilir. Çocuğun üst yaran gözetilerek, velayetin davacıya verilmesine hükmedilebilir.
- Kişisel ilişki Kurulması: Davacı eş terk nedeniyle açtığı boşanma davasında velayetin davalıya verilmesini, ancak kendisiyle de kişisel ilişki kurulmasını dava dilekçesin de isteyebilir. Örneğin, davacı erkek, çocuğun psikolojisinin bozulmaması için çocuğun annede kalmasının daha uygun olacağı sonucuna varabilir.
Terk Nedeniyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Mal rejiminin tasfiyesi davası boşanma davası açıldıktan sonra açılabileceği gibi boşanma davasının sonuçlanmasından sonra da açılabilecektir; ancak mal rejimi tasfiyesi davasının görülerek karara bağlanması için boşanma hükmünün kesinleşmiş olması gerekmektedir. Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde, artık değere katılma konusunda, TMK m. 236/I hükmünde düzenlemeye gidilmiştir. Hükme göre, her eş veya mirasçıları, diğer eşin artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olur. Maddenin ikinci fıkrasında ise, zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakimin, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.
Terk nedeniyle boşanma davasında mal paylaşımı genel hükümler kapsamında yapılır. Terk nedeniyle boşanma durumu ise ilgili maddenin ikinci fıkrasında sayılan zina veya hayata kast hallerinden biri olmadığından, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olması halinde TMK m.236/I’ deki hüküm uygulama alanı bulacaktır. Eşin kusurlu olarak evi terk etmiş olması her ne kadar nafaka ve tazminat hususlarında aleyhine olacaksa da mal rejimi tasfiyesi sırasında hakkı olan payı almasına etki etmeyecektir.
Terk Nedeniyle Boşanma Davası Yargıtay Kararları
2. Hukuk Dairesi 2015/14545 E. , 2016/5851 K.
- Terk Nedeniyle Boşanma Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır (TMK m. 164). Türk Medeni Kanunun 164. maddesi gereğince boşanma davası açma hakkı, terk edilen eşe aittir. Eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır ve bunun sonucu olarak terk hukuki nedenine dayalı boşanma davası açamaz. ( TMK m. 164/1). Davacı erkek davalı kadına fiziksel şiddet uygulamış, bu sebeple ceza almış, kadın da evi terk etmek zorunda kalmıştır. O halde, davacı eş, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan eş konumunda bulunduğundan, terk hukuki nedenine dayalı davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
2. Hukuk Dairesi 2012/17402 E. , 2013/3468 K.
- Terk Nedeniyle Boşanma Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava Terk (TMK md 164) hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı kadının müşterek konutu haklı bir sebep olmadan terk ettiği sabit olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan terk hukuksal nedenine dayalı boşanma davasının reddi için evden ayrılmanın haklılığı değil, eve dönmemekte haklılığın ispatı gerekli olup bu nedenle mahkemece davanın reddine dair gerekçe isabetsiz ise de; Davacı kocanın daha önce …. Mahkemesinin ….sas sayılı dosyasında 24.3.2008 tarihinde açtığı “terk” hukuki nedenine dayalı boşanma davası geçersiz ihtara dayanılarak açıldığından bahisle reddedilmiş ve bu karar 29.6.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı yine terk hukuki nedenine dayalı olarak açtığı eldeki bu boşanma davasına dayanak olan davalı kadına eve dön ihtarı gönderilmesi talebini ise 19.7.2010 tarihinde yapmış….Mahkemesinin 23.7.2010 tarihli eve dön ihtarı kararı 11.8.2010 tarihinde davalı kadına tebliğ edilmiştir. Davalı kadının davacı koca tarafından açılan ve retle sonuçlanan …. Mahkemesindeki dava süresince ayrı yaşama hakkına sahip olması karşısında; terk ihtarı gönderebilmek için haklı bir sebebe dayanmayan ayrılığın başlangıcından itibaren geçmesi gereken dört aylık süre önceki boşanma davasından verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren başlayacağına ve terk ihtar talep tarihine göre, bu süre gerçekleşmediğinden; ihtar sonuç doğurucu nitelikte kabul edilemez. Bu nitelikteki ihtara dayalı olarak da Türk Medeni Kanununun 164. maddesi uyarınca boşanma kararı verilemez. Bu bakımdan mahkemenin davayı ret kararı hüküm sonucu olarak doğru olmakla birlikte gerekçesi isabetli değildir. Bu nedenle ret hükmünün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/son maddesi uyarınca gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple davanın reddine ilişkin karar gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.13.02.2013