Tekzip kelime anlamı olarak yalanlama demektir. Hukuki olarak tekzip ise; gazete, dergi, radyo, televizyon ve benzeri medya kuruluşlarında yer alan bir haberin aslında gerçeği yansıtmadığının, haberi yapan kuruluş tarafından duyurulması olarak da ifade edilebilir. Herkesin kişilik hakları mevcuttur ve bu haklar kanun tarafından korunur. Kişilerin bu hakları içerisinde şerefi, onuru, itibarı, namusu, özel hayatın gizliliği gibi tüm değerler ve buna benzer tüm unsurlar yer alır. Günümüzde birçok basılı ve dijital platformlar üzerinden insanların kişilik haklarını zedeleyen yayınlar ile çok sıklıkla karşılaşılır duruma gelinmiştir. Özellikle günümüzde çok yaygın olan sosyal medya, gazete dergi internet gibi yollarla kişi hakkında yayınların yapılması kişilik haklarına saldırıların yollarıdır. Kişinin en temel haklarından olan kişilik haklarına bu denli müdahale edilir duruma gelinmesi hali pek tabi kişinin korunması için bir takım hukuki önlemlerin alınması gerekliliğini doğurmuştur. Bunlardan biri de tekziptir. Basın Kanununda tekzip, 5187 sayılı Basın Kanunu 14. maddesinde düzenlenmiş olup temeli Anayasamızın düzeltme ve cevap hakkı başlıklı 32. maddesine dayanmaktadır. Anayasamızda düzeltme ve cevap hakkının ancak;
- Kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması
- Veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması,
hallerinde tanınacağı ve kanunla düzenleneceği açıklanmıştır. Hukuki olarak tekzip, gazete, dergi ve bunlar gibi yayınlarda yer alan haber, eleştiri, karikatür ve resim benzeri yayımlara karşı Anayasanın 32. Maddesi ve Basın Kanunun 14. Maddesinde ‘’düzeltme ve cevap hakkı’’ başlığı altında tanımlanmış ve tekzip hakkının nasıl kullanılacağına dair yasal koşullar belirtilmiştir. Tekzip hakkının kullanılması ile beraber mahkeme tarafından verilen ilam sonucuna rağmen hala tekzipte bulunmayan yayınlara karşı Basın Kanunu’nun 18. Maddesinde yaptırımlar öngörülmüştür. Etik ilkeler ve kanunlar, toplumsal düzenin sağlanması ve temel hakların korunmasını amaçlamaktadır. Toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmesi beklenen medyada ise bu ilke ve kuralların ihlalinin toplumsal düzeni bozma açısından etkisi daha fazladır. Bu ihlallere karşı var olan tedbirleri ortaya koymak ve işleyişleriyle ilgili veriler elde etmek amacıyla Kadim Hukuk ve Danışmanlık tarafından hazırlanan bu çalışmada Cevap ve Düzeltme Hakkı incelenmiş ve etkinliği ölçülmeye çalışılmıştır.

Tekzip Nedir?
Tekzip, sözlük anlamıyla, bir haberi yalanlamadır. Yalanlama ise, doğal olarak bir cevap vermeyle veya düzeltmeyle yapılabilir. Diğer bir deyişle, hakkında şeref ve haysiyetini ihlal edici veya gerçek dışı yayın yapılan bir kişi, bu yayına karşı, ancak cevap vererek veya düzeltme yazarak kendisini savunabilir. Cevap ve Düzeltme Hakkı, genel olarak uygulamada “tekzip” kelimesiyle ifade edilmektedir. Kısacası tekzip yoluyla doğrudan Cevap ve Düzeltme Hakkının korunması sağlanmaya çalışılmaktadır. Düzeltme ve cevap hakkının kullanılması, ilgili kişiye, yayın konusu saldırıda yer alan bilgilerin gerçeğinin ne olduğunu kamuoyuna açıklama fırsatı verir. O halde tekzip, yöneltilen suçlamaların cevabının verilmesini amaçlayan bir açıklama davranışıdır.
Hukuki olarak tekzip ise; gazete, dergi, radyo, televizyon ve benzeri medya kuruluşlarında yer alan bir haberin aslında gerçeği yansıtmadığının, haberi yapan kuruluş tarafından duyurulması olarak da ifade edilebilir. Tekzip, haklarında haysiyet ve şerefe dokunan veya menfaati bozulan veyahut gerçeğe aykırı sözlerle kendilerinden söz edilmiş olan kimselerin, yayınlanan yazı hakkında, okuyucuların bilgisine sunmayı menfaatleri gereği saydıkları cevap ve düzeltmelerini dönemsel yayının çıkacak en yakın sayısında bastırmak hakkından ibarettir. Herkesin kişilik hakları mevcuttur ve bu haklar kanun tarafından korunur. Kişilerin bu hakları içerisinde şerefi, onuru, itibarı, namusu, özel hayatın gizliliği gibi tüm değerler ve buna benzer tüm unsurlar yer alır. Günümüzde birçok basılı ve dijital platformlar üzerinden insanların kişilik haklarını zedeleyen yayınlar ile çok sıklıkla karşılaşılır duruma gelinmiştir. Özellikle günümüzde çok yaygın olan sosyal medya, gazete dergi internet gibi yollarla kişi hakkında yayınların yapılması kişilik haklarına saldırıların yollarıdır. Dilimize Arapçadan geçen tekzip kelimesi “yalanlama” anlamına gelmektedir. Birçoğumuz bu kelime ile gazetelerin alt taraflarında küçük bir başlık olarak karşılaşmışızdır. Bu bağlık altında tekzip hakkının hukuki incelemesini ayrıntıları ile yapacağız.
Tekzip Başvurusu Yapabilecek Kişiler
Şeref ve haysiyeti ihlal edici olan veyahut gerçeğe aykırı içerik barındıran yayımlardan dolayı kişilik hakları zarar gören kişiler tekzip hakkına başvurabilirler. İllaki bu iki durumun bir arada olması gerekmemektedir. Düzeltme veya cevap hakkına sahip kişinin merhum bir kişi olması veya yayından sonra vefat etmesi durumunda, mirasçılardan biri tarafından tekzip hakkının kullanılması mümkün olacaktır. Hem gerçek hem de tüzel kişilerin tekzip talebinde bulunabilmesi mümkündür.
Tekzip talebinin tüzel kişilik tarafından istenmesi durumunda tüzel kişiliği temsile yetkili organın veya kişinin tekzip metnini göndermesi gerekecektir. Bunların yanında yabancı ülke vatandaşlarının da mütekabiliyet ilkeleri çerçevesinde yurtiçinde gerçekleşen bir yayıma karşı tekzip talebinde bulunmalarına bir engel bulunmamaktadır.

Tekzip Başvurusu Hangi Durumlarda Yapılır?
Basın Kanunu’nun 14. maddesinde; “Süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde, bundan zarar gören kişinin göndereceği suç unsuru içermeyen, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmayan düzeltme ve cevap yazısını; sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın yayımlamak zorundadır.” Şeklinde düzenlenmiştir. Yukarıdaki kanun maddesinin ilgili bölümünden de anlaşılacağı üzere Cevap ve Düzeltme Hakkı’nın doğabilmesi için başlıca iki unsur olmalıdır; ‘kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici’ veya ‘kişilerle ilgili gerçeğe aykırı’ yayınların yapılması durumu hakkın kullanımında belirleyicidir.
‘Kişilerin şeref ve haysiyetini ihlâl edici yayınlar’ kavramı basın özgürlüğü ve basının eleştirel rolünü kısıtlaması yönünde eleştiriler bulunurken, Yargıtay kararlarından yola çıkılarak yapılan çıkarımlarda ince sınırlar ve kişilere göre farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Örneğin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2007’de verdiği kararda yüksek seviyedeki bir kamu görevlisi hakkında izin verilebilir eleştiri sınırları, sıradan vatandaşlara kıyasla daha geniştir.
‘Gerçeğe aykırı’ yayınlarda da Cevap ve Düzeltme Hakkı tanımlanmıştır. Gerçeğe aykırılık kavramı, haberin gerçek olması, içeriğin yayın sırasında olayla ilgili duruma uygun olması şeklinde açıklanmaktadır. Tatar, gerçekliğin somut gerçeklik olmayıp, görünürdeki gerçekliğe uygun olması şeklinde gerçeklik kavramını açıklarken haberin hukuka uygun ve hukukça korunur olabilmesi için tahrik edici, hedef kitlede husumet ve kuşku oluşturucu dilin kullanılmaması gerektiğini hatırlatmaktadır.
Kanun maddesine göre, “Düzeltme ve cevap hakkına sahip olan kişinin ölmesi halinde bu hak, mirasçılardan biri tarafından kullanılabilir.” Şeklinde belirtilerek kişinin vefatı halinde mirasçıların bu hakkı kullanabilmesi sağlanmıştır. Yasada ‘’süreli yayınlar’’ ibaresi kullanılması ile sadece bu tür yayınlara karşı tekzip başvurusu yapılabileceği belirtilmiştir. Yani belli aralıklar ile yayınlanıp dağıtılan gazete, dergi ve bu türevde basılmış eserler ile haber ajansları yayınlarına karşı tekzip hakkına başvurulabilecektir. Yayının türü bir önem arz etmemektedir. Haber, köşe yazısı, eleştiri, resim, karikatür, bilimsel değerlendirme, yorum gibi her türlü yayını kapsamaktadır.
Bu sebeple süreli yayın, yaygın süreli yayın ve bölgesel süreli yayın ve yerel süreli yayınlara karşı gidilebilir. Bununla beraber belli aralıklarla yayımlanmayan kitap, armağan gibi basılmış eserlere yani süresiz yayınlara karşı yasal olarak başvurma imkanı bulunmamaktadır. Bu yayınlarla alakalı tekzip talebinde bulunulamazsa da tazminat davası açılması ve unsurları oluşmuş ise ilgili suçla alakalı soruşturma ve kovuşturma yapılması mümkündür.
Tekzip Talebi İçin Başvuru Süresi
Kişinin kişilik haklarını zedeleyen veya gerçeğe aykırı içeriklerin yayımından yani kamuya dağıtımından sonra iki ay içerisinde başvuru yapılması gerekmektedir. İlgilinin vefatı sebebiyle mirasçılardan biri tarafından bu hakkın kullanılması gerektiği takdirde bir aylık ilave süre verilecektir. Diğer bir değişle, mirasçılar yönünden yayım tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde başvuru yapılabilir. Bu sürelerin kaçırılması sonucu düzeltme ve cevap hakkının kullanılması mümkün olmayacaktır. Çünkü belirttiğimiz süreler hak düşürücü sürelerdir.
Başvurunun noterlik aracılığıyla yapılması durumunda başvurunun gazeteye ulaştığı tarih değil, noterliğe yapılmış olan başvurunun tarihinin dikkate alınması gerekmektedir. Kanun maddesinde düzenleme olmamakla birlikte başvuru yapılması gereken son gün resmi bir tatile denk gelirse başvurunun resmi tatilin bitiminin ertesi günü yapılması mümkündür. Eski hale getirmede de benzer süreçlerin ilerletilmesi gerekmektedir. Bakıldığında 5187 sayılı Kanunda bunun önünde bir engel oluşturacak hüküm bulunmamaktadır.
Tekzip Başvurusu Nereye Yapılır?
İlk olarak gazete veya derginin sorumlu müdürüne müracaatta bulunulması gerekmektedir. Tebligatın ilgili yazının künye kısmında bulunan sorumlu müdür adına, yani sorumlu müdür muhatap alınarak, süreli yayının yönetim yerine yapılır. “ alındı” belgesi karşılığında elden de verilmesi mümkündür. Noter aracılığıyla veya taahhütlü postayla gönderilmesi de mümkündür.
İspat kuvvetinin etkisini artırdığı için genel olarak en çok noterler aracılığıyla gönderme tercih edilmektedir. Sorumlu müdüre yapılan müracaattan netice alınamazsa ya da tekzip metni yasa maddesinin öngördüğü kurallara aykırı yayımlanırsa sulh ceza hakimine başvuru yapılabilir. Sorumlu müdüre başvuru olmaksızın hakimliğe müracaatta bulunulamaz. Hakim bu istemi duruşmasız bir şekilde 3 gün süre zarfında karara bağlar.
Cevap ve Düzeltme Yazısı Nasıl Yazılmalıdır?
Cevap ve Düzeltme Hakkı sahibi bu hakkı kullanırken belirli kurallara uymak zorundadır. Hak sahibi cevap ve düzeltme yazısını yazarken öncelikle içerisinde suç unsuru barındırmamasına dikkat etmeli. Örneğin gazete çalışanına ya da sorumlu müdüre veya üçüncü kişilere hakaret barındıran bir metin suç kapsamına girmektedir. Aynı şekilde cevap ve düzeltme yazısı üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmamalıdır. Bu şekilde olayla ilgisiz ya da cevap ve düzeltme yazısına konusuyla ilgisi olmayanların hakkın kullanımından zarar görmesinin engellenmesi amaçlanmıştır. Cevap metninin yapılan yayınla ilgili olması da bir diğer zorunluluktur. Bu nedenle ilgili maddede cevap ve düzeltmeye sebep olan yayının belirtilmesi de şart olarak koşulmuştur.
Ayrıca madde 14’te belirtildiği üzere, “Düzeltme ve cevap, ilgili yazıdan uzun olamaz. Düzeltme ve cevaba neden olan eserin ‘yirmi satırdan’ az yazı veya resim veya karikatür olması hallerinde düzeltme ve cevap ‘otuz satırı’ geçemez” şeklinde sınırları belirlenmiştir. Cevap ve düzeltme metninde yer alması gereken diğer bir önemli husus da metnin ilgili kişi veya vekili tarafından imzalanmasıdır. Öte yandan yine ilgili kanun maddesine göre “Süreli yayının birden fazla yerde basılması halinde, düzeltme ve cevap yazısı, düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasına sebebiyet veren eserin yayımlandığı bütün baskılarda yayımlanır” şartı da önemli bir ilke olurken zarar görene hakkın tam teslimi açısından dikkat edilmesi gereken hususlardandır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme ve İtiraz
Tekzip hakkı için verilmesi gereken hakimlik kararı sulh ceza hakimliğince verilmektedir. Yetkili hakimlik, başvurma hakkına sahip ilgilinin bulunduğu yer sulh ceza hakimliğidir. (5187 sayılı Basın Kanunu m.14/2). Bu yönde talepler için yayının ayrıca suç teşkil etmesi gerekmemektedir. Başka bir söylemle yayın suç unsuru içermese de kişilik haklarını ihlal ediyorsa düzeltme ve cevap hakkının yani tekzibin konusu olabilir. Eğer yayın, aynı zamanda suç teşkil ediyorsa tekziple alakalı taleplerde, suçun şikayete bağlı olup olmadığına göre CMK m.12 genel yetki kuralı da dikkate alınabilir.
Yani özetle görevli ve yetkili mahkeme, talep edenin bulunduğu yer sulh ceza mahkemesidir. Yani, zarar gören kişi nerede bulunuyorsa, o yer sulh ceza mahkemesine başvurusunu yapacaktır. Sulh Ceza Hakimliği incelemesini yaparken yayının içinden bir bölüme değil, bütününe bakar. İncelemede yorum ve eleştirilerin kaynağı, yapılma nedeni, yazıyı yazanın toplumdaki konumu ve tüm yazının içeriği dikkate alınır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında,26 konuşmanın bütününe bakarak, “mazoist” ve “sadist” sözlerinin, davranıştaki çelişkiyi dile getirmek kastıyla kullanılmış olması nedeniyle, kişilik haklarına saldırı oluşturmadığını kabul etmiştir.
İlgililerin, yayım dolayısıyla zarar görenlerin, bulundukları yer sulh ceza hakimliğine yaptıkları tekzip talebinin reddedilmesi sonucunda kanunda belirtilen prosedür işletilerek sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir. Buna göre itiraz ilk olarak talebin reddine karar veren hakime yapılır. Kararın düzeltmediği takdirde o yerde birden fazla sulh ceza hakimliği varsa, numara olarak kendisini izleyen hakimliğe, son numaralı hakimlik için bir numaralı hakimliğe itirazı değerlendirmek üzere gönderir. Eğer ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hakimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliği, ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerde tek sulh ceza hakimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliği itirazı kesin olarak karara bağlar.
Tekzip Talebinin İçeriği ve Tebliğat
Talepte buna neden olan eser belirtilir. Talep yazısı suç unsuru içermeyecek, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı ve ilgili yazıdan uzun olmayacaktır. Eğer, tekzibe neden olan eser, yirmi satırdan az yazı veya resim yada karikatür ise düzeltme ve cevap yazısı otuz satırı geçemez. Buna göre, her halde en az otuz satıra kadar düzeltme ve cevap hakkı kullanılabilir. Tekzip hakkının kullanılmasına ilişkin olarak düzenlenen ve aynen yayınlanmasına karar verilen tekzip metninde yer alan ifadelerin yayımlanan ilgili metinde olmaması Yargıtay’ın bazı kararında bozma nedeni olarak görülmüştür.
Pratikte yargılamanın her safhasında gerek ilk derece mahkemelerinde gerek istinaf ve hatta Yargıtay aşamalarında tebligat usulsüzlüğü nedeniyle, diğer yasal koşullar oluştuğu halde, düzeltme ve cevabın yayımlanmaması suçundan çok sayıda beraat kararı çıkmaktadır. Bunun yanında sulh ceza hakimliğine başvurmadan önce, zorunlu olarak gazetenin sorumlu müdürüne yapılan tebligatlarda da bu açıdan tebligat usulsüzlükleri gündeme gelebilmektedir. Bu sebeple usulsüz tebligat tekzip talebinin sulh ceza hakimliğince reddine neden olabilmektedir.
Tebligat mutlaka künyedeki sorumlu müdür muhatap alınarak süreli yayının yönetim yerine yapılır. Tebligat sorumlu müdür adına çıkarılacak ve tebligatın doğrudan sorumlu müdüre yapılmasına çalışılacak. Geçici olarak sorumlu müdür veya sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili iş yerinde yoksa bu durum belirtilecek, yani geçici olarak işyerinden ayrılması nedenine dair yazılı şerhle onun adına sürekli çalışan memur veya müstahdeme tebliğ yapılabilecektir. Yargıtay kararları ile gündeme gelen bu uygulama bazen işeri zorlaştırarak sorumlu müdüre ulaşmayı güç hale getirir. Bir kısım Yargıtay kararlarında tebligatın sorumlu müdür adına, gazete tüzel kişiliğine çıkarılması veya sorumlu müdür adına yazılsa da gazete avukatına yapılan tebligatın da usulsüz olduğu vurgulanmıştır.
Tekzibin Yayımlanması Usulü
- Sorumlu müdür hiçbir düzeltme ve ekleme yapmadan, yazıyı aldığı tarihten itibaren, günlük süreli yayınlarda en geç üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda en geç üç günden sonraki ilk nüshada yayımlamak zorundadır.
- Tekzip metninin, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlanması zorunludur.
- Süreli yayının birden fazla yerde basılması halinde, tekzip hakkının kullanılmasına sebebiyet veren eserin yayımlandığı bütün baskılarda yayımlanır.
- Tekzip metni yukarıda belirtildiği şekilde yayımlanırsa sorun kalmaz. Buna karşılık tebligata rağmen yayımlanmazsa ya da yasanın öngördüğü şekil dışında veya eksik yayımlanırsa ilgililer oturdukları sulh ceza hakimine müracaat ederek yayımlanmasını isteyebilirler. Tebligata rağmen yasal süresinde yayımlanmazsa, yani maddenin birinci fıkrasında öngörülen süre bitiminden, tekzip metni yasaya aykırı yayımlanmış ise aykırı yayım tarihinden itibaren onbeş gün içinde hakimden yayımlanmamasını isteyebilirler. Sulh ceza hakimi istemi üç gün içerisinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu durumda, günlük süreli yayınlarda, yayım için tanınan sürenin bitiminden itibaren (yani tekzip metninin alındığı tarihten üç günden sonraki) onbeş içinde yayımlanmasını isteyebilirler. Günlük süreli yayınlar için bu da tekzip metninin alındığı tarihten itibaren 18 günlük süreye denk gelir.
- Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına hakim tarafından karar verilmesi halinde, yukarıda belirtilen üç günlük süreler, sulh ceza hakiminin kararına itiraz edilmemişse kararın kesinleştiği tarihten, itiraz edilmişse yetkili makamın kararının tebliği tarihinden itibaren başlar. Başka bir deyişle, hakim, talebi kabul ettiğinde, bu karar ilgili yayın kuruluşuna tebliğ edilir. Yayın kuruluşu, sulh ceza hakiminin kararına itiraz etmezse, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde karar kesinleşir. Kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç gün içinde yayımlamak zorundadır. Yayın kuruluşu, talebin kabulüne dair karara itiraz etmişse yetkili makamın buna ilişkin verdiği kararın tebliği tarihinden itibaren üç gün içinde yayımlamak zorundadır.

Tekzip Yayınlamama Suçu
Süreli yayınlarda şeref ve haysiyetlerinin ihlal edildiğini veya kendileriyle alakalı gerçeğe aykırı yayım yapıldığını iddia ederek bundan zarar gördüğünü söyleyen kişi, yayının sorumlu müdürüne, yasal süresinde, düzeltme ve cevap yayınlanmasına dair talepte bulunduğu halde bu isteği yerine gelmezse bulunduğu yerin sulh ceza hakimine başvurabilir. Hakim tarafından bu talep yerinde görülür ve karar kesinleşmesine rağmen buna uymayan süreli yayın yetkilileri 5187 sayılı kanunun 18. Maddesi uyarınca suçu işlemiş olacaktır.
Yargıtay kararında düzeltme ve cevabın yayınlanmaması suçunun basit yargılama usulünün uygulanma şartları yönünden sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Tekzip metninin yayımlanmasına ilişkin tebligat parçasının dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, belirtilen eksikliğin giderilmesinden sonra dosyanın incelenmek üzere mahalline tevdi edilir. Gerekçeli kararda suç tarihinin, sulh ceza mahkemesinin tekzip metninin yayımlanmasına ilişkin kararının kesinleştiğinin tebliğinden itibaren üçüncü günden sonraki gündür.
Cezai Yaptırım Gerektiren Durumlar
Tekzibin yayınlanmasına ilişkin kesinleşmiş hakim kararlarına süresinde uyulmamış veya yasaya aykırı eksik uyulması durumunda olur. Talebin ilk başta sorumu müdür tarafından reddedilmesi ya da yasaya aykırı yayımlanması durumunda suç oluşturmaz. Bu aşamadan sonra ve hakimin, talebin kabulüne dair kararı kesinleştiği halde süresinde yayımlanmamış veya yasaya aykırı olarak yayımlanması durumunda suç teşkil edecektir. Yargıtay kararına göre tekzip yayınlanmaması cezai sorumluluk doğurur ancak hukuki sorumluluğa sebep vermez.
Düzeltme ve cevabın yayınlanmaması suçu, seçimlik hareketli bir suç olmakla, suçun maddi unsurunu oluşturan fiil, düzeltme ve cevap metninin yayınlanmasına dair kesinleşmiş kararın, usulüne uygun şekilde sorumlu müdüre tebliğine rağmen günlük süreli yayınlarda ise tebliğden itibaren üç gün içinde, diğer süreli yayınlarda ise tebliğden sonraki ilk nüshada “hiç” yayımlanmaması veya “gereği gibi” yayınlanmamasıdır. Suçun failleri ise; kanun metninde açıkça yazılı olduğu üzere sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilidir.
Tekzibin Yayınlamaması Sebebiyle Verilen Adli Para Cezası ve Diğer Yaptırımlar
Kural olarak sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili sorumludur. Bununla birlikte sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilen adli para cezasının ödenmesinden yayın sahibi de bunlarla birlikte müteselsilen sorumludur. Adli para cezasına karar verilir. Sadece adli para cezası olduğundan ön ödemeye tabidir. 5187 sayılı Kanununun 18/1,2 ve 5237 sayılı TCK’nın 75. maddeleri uyarınca 10 (on) gün içinde maliyeye ödeme yapılır ve alındı makbuzu ilgili cumhuriyet başsavcılığına ibraz edildiği takdirde ilgililer hakkında kamu davası açılmaz. Buna aykırılık halinde ve belirtilen adli para cezası süresi içinde ödenmezse kamu davası açılabileceği hususu ön ödeme bildiriminde ihtar edilir.
Hakim kararına rağmen, düzeltme ve cevap (tekzip) yazısı yayımlanmaz veya yukarıda yazılı usul ve esaslara uyulmadan yayımlanırsa hakim ayrıca, masraflar yayın sahibi tarafından karşılanmak üzere, tekzip yazının, tirajı yüz binin üzerinde olan iki gazetede, ilan şeklinde yayımlanmasına da karar verir. Bu takdiri bir durum olarak verilebilen bir karar değildir. Eğer düzeltme ve cevabın yayımlanmaması suçunun işlendiğine hükmedilirse bunun zorunlu sonucu olarak da tirajı yüz binin üzerinde iki gazetede ilan şeklinde tekzibin de yayımlanmasına karar verilir.” Yasa maddesinde tekzibin yayınlanacağı iki gazetenin nasıl belirleneceğine dair hüküm yoktur. Hakimin, ihlale neden olan gazetenin okuyucu kitlesini ve tekzipten beklenen faydayı dikkate alarak bunu belirtmesinin yerinde olup olmayacağı tartışılabilir.
Tekzip Yayınlanmaması Suçunda Dava Süreleri
Tekzibin hakimin kararına rağmen yayınlanmaması suçu da dahil olmak üzere, basılmış yayımlar yoluyla işlenen suçlarda dava açma süreleri; günlük yayımlanan basımlar yönünden 4 ay, diğer basılmış eserler yönünden ise 6 ay içerisinde açılır. Sorumlu müdürün ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkilinin karşı çıkmasına rağmen yayımlatıldığı iddia edilen eserden dolayı yayımlatan aleyhine açılacak davalarda süre, sorumlu müdür veya sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilecek beraat kararının kesinleşmesi ile başlamaktadır.
Sorumlu müdürün yayımlanan eserin sahibini bildirmesi durumunda, eser sahibi aleyhine açılacak davada süre, bildirim tarihinden itibaren başlar. Kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zaman aşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar. Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur. Durma süresi dört ayı geçemez.
Tekzip Metni Örneği
TEKZİP METNİ:
“Muhalif TV’lere göz açtırmayan RTÜK, yandaşı koruyor” üst başlıklı ve “FOX, Halk TV ve Tele 1’e ceza yağdıran RTÜK, ölüm tehditleri savrulan kanalı, bırakın ceza vermeyi, gündemine bile almadı!” alt başlığıyla duyurulan “Muhalifse Kes Cezayı” başlıklı Sözcü Gazetesi’nin manşeti mesnetsiz, gerçek dışı ve hayal mahsulüdür.
Anılan haber araştırılmadan, sorumsuzca ve basın meslek ilkeleri ayaklar altına alınarak art niyetli olarak kaleme alınmıştır.
Ulusal bir gazete olan Sözcü’nün Basın Ahlak Esaslarını ayaklar altına alarak Anayasal bir kurum olan RTÜK’ü, Başkanı’nı ve Üyelerini haksızca hedef alması ve gerçekleri saptırması bir kamu görevi olan gazetecilik mesleğine yakışmamaktadır.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, haberde bahsi geçen Üst Kurul toplantısına 3 ay önceden belirli İstanbul’daki bir divan toplantısına başkanlık etme görevi nedeniyle mazeret bildirerek katılmamıştır. Haberin gazetede yayımlandığı gün bir canlı yayın programına katılan RTÜK Başkanı Şahin, bahse konu yayının raporlandığını ve Üst Kurul gündemine geleceğini deklare etmiştir.
Öte yandan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin oy oranlarına göre belirlenen kontenjanlardan seçilen Üyelerle görev yapmaktadır. Halen RTÜK’te 4 AK Parti, 2 MHP, 2 CHP ve 1 HDP kontenjanından seçilen Üye vazife yürütmektedir.
Anayasa ve 6112 sayılı Kanun’a göre faaliyetlerini devam ettiren RTÜK, özerk ve bağımsız bir Üst Kurul’dur. Bu nedenle belirli yayıncıların karşısında ya da belirli kanalların yanında olması gibi bir durum söz konusu değildir.
Bu gerçekler ortadayken, Sözcü Gazetesi kendisini basın onuruna yakışmayacak şekilde adında geçen kelimeyi yanlış yorumlayarak halkın değil de sanki bir siyasi partinin sözcüsü gibi kullandırmış ve sorumlu olduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kandırmayı tercih etmiştir.
Bahse konu yayınla alakalı iş ve işlemleri hakkıyla yürüten Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, ilerleyen toplantılarında hazırlanan raporu gündemine alacaktır. Kararı, TBMM tarafından seçilen Üst Kurul Üyeleri verecektir. RTÜK’ün görevi kişileri yargılamak ya da cezalandırmak değil, 6112 sayılı yasada geçen yayın ilkelerini ihlal eden medya hizmet sağlayıcılara gerekli müeyyideleri uygulamaktır.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’na göre Tekzip
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu , hangi isim altında olursa olsun, yurt içine ve yurt dışına yapılan radyo ve televizyon yayınları ile tüm medya araçlarından yapılan yayınları düzenlenmeyi amaçlamaktadır. Bu kanunun 27. Maddesine göre Tüm yayınlar tekzip hakkının konusunu oluşturabilir. Yayınının kültür sanat, haber, açık oturum, belgesel veya reklam olmasının önemi yoktur. Tekzip hakkının doğumu iki koşuldan birinin gerçekleşmiş olmasına bağlanmıştır. Bunlar:
- Yayının haysiyet ve şerefe dokunması,
- Yayının gerçeğe aykırı olması.
Tekzip hakkının doğması için kişinin haysiyet ve şerefine dokunan yayının, ayrıca Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş hakaret suçunu oluşturması gerekmemektedir. Yayın, hakaret suçunu oluşturmasa bile, haysiyet ve şerefe dokunuyorsa, tekzip hakkı kullanılabilir.
Gerçeğe aykırı yayından ötürü tekzip talebinde bulunabilmek için, yayının aynı zamanda başvuran kişiyle ilgili olması gerekir. Tartışmalı nokta, gerçekten ne anlaşılması gerektiğidir. Radyo ve televizyon görevlisinin maddi gerçeği araştırıp bulma yükümlülüğü yoktur. Olay, haberin verildiği andaki durum ve iddialara uygun yansıtılmışsa, gerçek kabul edilir. Aksine bir anlayış, basın özgürlüğünü sınırlayacaktır. Gerçeğe aykırı yayın, tek başına tekzip hakkının doğumu için yeterlidir. Ayrıca haysiyet ve şerefe dokunulmuş olması gerekmez.
Başvuru süresi, yayın tarihinden itibaren yedi gündür. Bu süre hak düşürücü bir süredir. Öğrenme tarihinin bir önemi yoktur. Yayından sonradan haberdar olunması, sürenin başlangıç tarihini değiştirmeyecektir. Kaçırılması halinde eski hale getirme talebinde bulunulamaz. Doğrudan mahkemeye başvuru yolu kapalıdır. Hakkını kullanmak isteyen kişi, tekzip metnini, yedi gün içerisinde, önce TRT’ye göndermek zorundadır. Başvuran, gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olmalıdır. Kamu tüzel kişisi, TRT yayınları nedeniyle bu hakkı kullanamaz. TRT Kanununun 19.maddesi gereğince yapılan yayınlarda, TBMM’de grubu bulunan muhalefet partileri de bu hakkı kullanabilecektir. Kişi hakkını kullanmadan ölmüşse, mirasçıları ölenin bu hakkını birlikte kullanabilir. Ancak, başvuru birlikte yapılmayıp ayrı ayrı yapılmışsa, bu durumda yalnız ilk başvuran mirasçı bu haktan yararlanacaktır.
TRT’ye gönderilen tekzip metninde, yayının niteliği, yayında ne şekilde gerçeğe aykırı bir husus atfedildiği veya şeref ve haysiyete nasıl dokunulduğu açıklanmalıdır. Eğer gerçeğe aykırı yayın yapıldığı iddiası ileri sürülüyorsa, gerçeğin ne olduğu da kısaca açıklanmalıdır. Her hâlde tekzip metni, tekzibe esas olan yayın süresinin ilgili bölümünün süresini aşmamalıdır. Genel Müdürlük, tebellüğden itibaren üç gün içinde metni yayınlamakla yükümlüdür. Tekzip metni, yasanın belirlediği usûle uygun değilse, suç niteliğindeki ifadeler taşıyorsa, yeni bir tekzip hakkı doğurur nitelikteyse, Genel Müdürlük bu talebi reddettiğini, yayınlamakla yükümlü olduğu üç günlük sürenin bitiminden itibaren iki gün içinde ilgilisine bildirir. İstemi reddedilen kişi, iki gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edebilir. Hâkim öncelikle talebin süresinde TRT’ye gönderilip gönderilmediğini, tebligat mazbatalarına göre değerlendirir. Ayrıca, tekzip metninin suç niteliği taşıyıp taşımadığını, yayınla ilgisinin bulunup bulunmadığını, belirtilen koşullara uyup uymadığını inceler. Yayımlanması istenen metin yeni bir tekzip hakkını doğurur nitelikte olmamalıdır. Sulh ceza mahkemesi, en geç iki gün içinde incelemesini bitirerek kararını verir. İnceleme ve değerlendirme sonucunda hâkim cevap veya düzeltme metninin aynen yayınlanmasına karar verebileceği gibi, uygun değişiklikleri bizzat yaptıktan sonra da yayınlanmasına karar verebilir. Sulh ceza mahkemesi, verilen kararın birer örneğini taraflara gönderir. Taraflar bu karara karşı, tebliğden başlayarak iki gün içinde asliye ceza mahkemesine itiraz edebilirler. Yetkili mahkeme, Ankara Asliye Ceza Mahkemesidir. Ancak mevcut asliye ceza mahkemelerinden38 hangisinin bakacağı konusunda yasada açıklık yoktur. Basın suçlarında olduğu gibi, bu itirazlara da iki numaralı Asliye Ceza Mahkemesinin bakması, Yasanın ruhuna uygun bir uygulama olacaktır. Asliye ceza hâkiminin vereceği karar kesindir. Bu kararın Genel Müdürlüğe tebliğinden itibaren en geç iki gün içinde tekzibin yayınlanması zorunludur.
TRT yayınlarına karşı tek yetkili ve görevli mahkeme belirlenmiştir: Ankara Sulh Ceza Mahkemesi.39 Bu yetki kuralı, TRT yayınlarının ulusal düzeyde yapılıyor olması nedeniyle yerinde bir düzenlemedir. Hakkı ihlal edilen kişi Ankara dışında oturuyor olsa bile, itirazını bulunduğu yer sulh ceza mahkemesi aracılığıyla Ankara Sulh Ceza Mahkemesine göndermelidir.
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun
İnternet ortamındaki yayınların, öncelikle insan onuruna, temel hak ve özgürlüklerine saygılı yapılması gerekir. İnternet ortamında yapılan yayından kasıt, internette yer alan ve içeriğine belirsiz sayıda kişilerin ulaşabileceği verilerdir. Kanunun amacı, içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcılarının yükümlülük ve sorumluluklarını belirlemektir. Ayrıca internet ortamında yapılan yayınlar aracılığıyla işlenen bazı suçlarla mücadele usûlleri de bu Kanunla düzenlenmiştir.
İlgili Kanuna göre Tekzip hakkı 9.maddede “İçeriğin yayından çıkarılması ve cevap hakkı” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre, hakkı ihlal edilen herkes, internet yayınının içeriğinden dolayı tekzip hakkını kullanabilir. Bu kişi, gerçek bir kişi olabileceği gibi, özel hukuk tüzel kişisi de olabilir.
Hakkın kullanılabilmesi için tek koşul getirilmiştir: Kişinin hakkının ihlal edilmiş olması. Yayının gerçeğe aykırı olması gibi bir şart öngörülmemiştir. Ancak, gerçeğe aykırı yayın yapılması durumunda da kişilik hakkı zedelenmiş olacağından, yine kişilik hakkının saldırıya uğradığı kabul edilmelidir. İnternet ortamında yapılan yayının içeriği, katalog suçlardan birisini oluşturursa veya oluşturduğu konusunda yeterli şüphe taşırsa, bu durumda koruma tedbiri olarak erişimin engellenmesi yoluna da gidilebilir.
İnternet yayınlarında, doğrudan mahkemeye başvuru yolu bulunmamaktadır. Öncelikle içerik sağlayıcısına başvuru usûlü öngörülmüştür. Buna göre, hakkının ihlâl edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurur. Talebini bizzat yapabileceği gibi, internet ortamında da yapabilir. Sorumludan, kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın, bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını ister. İçerik veya yer sağlayıcı, istemin kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde, reddedilmiş sayılır. Talebi reddedilmiş sayılan kişi, on beş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini ister. Sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde, duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı yedi gün içinde asliye ceza mahkemesine itiraz yoluna gidilebilir.
Sulh ceza hâkiminin kesinleşen kararının, başvuruyu yerine getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına tebliğinden itibaren iki gün içinde, içerik yayından çıkarılarak hazırlanan cevabın yayımlanmasına başlanır. Cevaba ilişkin yayın, kullanıcıların ana sayfadan doğrudan ulaşabileceği şekilde ve “tekzip” başlığı altında yapılmalıdır. Mahkeme kararını yerine getirmeyen kişi için hapis cezası öngörülmüştür. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması durumunda, yayın sorumlusu bu yaptırım ile karşı karşıya kalacaktır. Görevli mahkeme Sulh Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, hakkı ihlal edilenin yerleşim yeri mahkemesidir. Yani, zarar gören nerede oturuyorsa, o yer sulh ceza mahkemesine başvuracaktır.