Tanık, yargılamaya taraf olmayan ancak yargılama konusu ile ilgili bilgilerini, gözlemlerini mahkeme önünde açıklayan kişidir. Tanık beyanı yargılamada en çok başvurulan delildir. Tanık deliline başvurmadan yargılama yapılması neredeyse görülmemektedir. Tanık beyanı ile gerçeğin ortaya çıkarılması, uyuşmazlıkların çözümü kolaylaşır. Ancak tanıkların olayın üzerinden uzun zaman geçmiş olması sebebi ile olayı unutması, etki altına alınmış olması gerçeğin ortaya çıkarılması ve nihayetinde hakkaniyetli bir sonuç alınmasını zorlaştırabilir. Dava sorgulama hizmetleri ile veya UYAP, e-devlet uygulamaları üzerinden vatandaşların haklarında yapılan yargılamalar hakkında bilgi almaları ve haklarında açılmış dosyaları sorgulamaları mümkündür. Ancak tanık olarak bir dosyada yer alan kişinin UYAP sisteminde veya e-devlet uygulamasında bu dosya gözükmez. Tanık, mahkeme tarafından tanık olması yönünde düzenlenen çağrı kağıdı ile bir dosyada tanık olarak dinlenmesi gerektiğini öğrenebilir. Çağrı kağıdına istinaden mahkeme kalemini arayıp bilgi alabilirsiniz.
Tanık olarak mahkemeye bildirilen kişilere mahkeme tarafından davetiye gönderilir. Davetiyenin içeriğinde tarafların adları, tanıklık yapacağı konu, dinleneceği mahkeme, duruşma günü ve saati, tanığın gelmemesinin veya gelmesine rağmen tanıklıktan ya da yemin etmekten çekinmesinin hukuki ve cezai sonuçları yer almaktadır. Ancak tanık olarak çağrılan kişiler nasıl şahitlik yapacağı konusunda ve süreç hakkında tam bir bilgiye sahip değildir. Tanıklık konusunda halk arasında merak edilen birçok konu bulunmakla beraber bu yazımızda Tanıklık nasıl yapılır? Bu soruyu cevaplamadan önce tanık nedir? Tanık çağrıldığında gitmek zorunda mıdır? Tanık gitmezse ne olur? Şahitlik yapmak zorunlu mu? Gibi sorulara cevap verilecektir.
Tanık Nedir?
Tanık, yargılamanın tarafı olmayan ve beş duyusu ile elde ettiği gözlemlerini yargıç önünde açıklayan kişidir. Tanık beyanı en önemli delil kaynaklarındandır. Bugün için tanıksız yargılama yok gibidir. Tanık olayın aydınlatılmasında ve gerçeğin bulunmasında yargıca ışık tutar. Ancak olayın meydana geldiği zamanla tanığın beyanına başvurulduğu zaman arasında uzun bir sürenin geçmesi, sanığın unutmasının mümkün olması ya da onun etki altına alınmak istenmesiyle, gerçeğin ortaya çıkarılması güçleşir.
Herkes tanık olabilir. Çocuklar, akıl hastaları (bunlar yeminsiz dinlenir). Sanığın yakınları, örneğin sanığın eşi, arkadaşı, düşmanı, iş ilişkisi olan kişiler (örneğin sanığın işçisi ya da işvereni), kötü şöhret sahibi kişiler, hatta yalan yere tanıklıktan mahkum olmuş kişiler bile tanık olabilirler. Bazı kişiler tanıklık yaparken, uzmanlıklarının kendilerine kazandırdığı bilgileri de aktarırlar. Bunlara bilirkişi-tanık denir. Bu kişiler hakkında tanıklara ilişkin kurallar uygulanır. Tanıklık yapan hekim A, B’yi 15 Ocak günü muayene ettiğini ve onun dört aylık gebe olduğunu saptadığını söylediğinde, kendisi bilirkişi-tanık sayılmalıdır.
Tanıklık Nasıl Yapılır ?
Tanıklık, tanık (şahit), dava konusu olay hakkında bilgi sahibi olduğu bilinen; ancak davaya taraf olmayan şahıslardır. Tanık yani şahitler dava konusu olay hakkında bilgi sahibi olduğu bilinen ve davaya taraf olmayan kişilerdir. Bu nedenle tanık beyanı delil niteliğindedir. Bir kişinin tanık olduğu olayla ilgili bilgilerini adli makamlar önünde ifade etmesi şahitlik olarak adlandırılmaktadır. Tanığın, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümü hakkında bilgi sahibi olması da zorunlu olmayıp tanık gördüğü ve bildiği hususlar hakkında şahitlik yapabilmektedir. Tanığın bizzat şahit olmadığı, sadece tarafların anlatımıyla bilgi sahibi olduğu konularda tanık beyanları mahkemece dikkate alınmamaktadır. Bu nedenle dava konusu olayla ilgili birebir şahitliği olan kişilerin tanık olarak adli makamlara bildirilmesi daha faydalı olacaktır.
Mahkemeye intikal eden bir olayı görmüş ve duymuş olabilirsiniz. Bu nedenle davaya konu taraflarca tanıklık yapmanız talep edilebilir yahut mahkemece re’sen tanıklık yapmanız istenebilir. Tarafınıza mahkeme tarafından gönderilen tebligatla mahkemenin olacağı tarih ve zaman bildirilir. Bu belirtilen zamanda mahkemelerin duruşma salonu önünde olmanız yeterlidir. Ankara ili gibi büyük illerde adliyeler bölünmüş ve farklı yerlerde olabilmektedir. Bu nedenle tanıklık için yola çıkmadan önce tebligatın üzerinde yazan mahkemenin hangi adres ve konumda olduğuna dikkat ediniz.
Tanıklık yapacağınız duruşmanın sırası ve zamanı geldiğinde mahkemede görevli olan mübaşir tarafından size seslenilir ve kimliğiniz istenir. Mübaşir tarafından çağrılmadan duruşma salonuna girilmesi durumunda tanıklık yapma kabiliyetini yitirirsiniz. Ve böylece lehine tanıklık yapacağınız kişinin ispat hakkını zora sokarsınız. Duruşmada sizin sıranız geldiği zaman mübaşir isminizi okur ve sizi içeri alır. Mübaşir isminizi söylemeden salona giremezsiniz. Nitekim sizin tarafsız ve objektif bakış açınızın olması adına duruşmayı izlemenize izin verilmez.
Tanık Olduğum Davayı Nasıl Öğrenirim?
Dava sorgulama hizmetleri ile veya UYAP, e-devlet uygulamaları üzerinden vatandaşların haklarında yapılan yargılamalar hakkında bilgi almaları ve haklarında açılmış dosyaları sorgulamaları mümkündür. Ancak tanık olarak bir dosyada yer alan kişinin UYAP sisteminde veya e-devlet uygulamasında bu dosya gözükmez. Tanık, mahkeme tarafından tanık olması yönünde düzenlenen çağrı kağıdı ile bir dosyada tanık olarak dinlenmesi gerektiğini öğrenebilir. Çağrı kağıdına istinaden mahkeme kalemini arayıp bilgi alabilir.
Tanıklık için çağrılan kişi kendisine çağrı kağıdı ile bildirilen tarih ve saatte yine çağrı kağıdı ile kendisine bildirilen mahkemeye gitmek zorundadır. Usulüne uygun olarak kimlik tespiti yapılan tanık, gerçeği söylemesi adına yemin ettirilir. Tanık olay hakkında tüm bildiklerini gerçekten sapmadan olduğu gibi mahkeme huzurunda anlatmalıdır. Tanık olarak dinlenecek kişiye hakim, avukatlar ve hakimin izni ile taraflar soru yöneltebilir. Tanık bu sorulara da cevap vermek durumundadır. Tanıklık yapan kişi hakkında talebi olması halinde masraflarını karşılaması için tanıklık ücreti verilmesine hükmedilir.
Mahkemede Tanık Olmak Sicile İşler Mi?
Tanık olmak hususunda bazı kişiler tereddütte kalmaktadır. Bu kişiler yaptıkları tanıklığın sicillerine işleyeceğini düşünerek tanıklık yapmaktan çekinmektedir. Ancak kural olarak tanıklık yapmak zorunludur. Mahkeme tarafından tanıklık yapmak üzere çağrı kağıdı aldığınızda gitmek zorundasınız. Aksi durumda mahkeme zorla getirilmenize hükmedebilir. Ancak tanıklıktan çekinme durumu olan kişiler bakımından durum farklılık arz etmektedir.
Tanıklıktan çekinme hakkı bulunan kişilerden olmayan tanıkların mahkemeye tanık olarak katılması zorunludur. Bir mahkemede tanıklık yapmak sicile işlemez ve bu hususta herhangi bir kayıt tutulmaz. Tanık bildiği her şeyi değiştirmeden ve olduğu gibi anlatmakla yükümlüdür. Tanığın yalancı tanıklık yapma durumunda yalan tanıklık yapıldığının tespit edilmesi durumunda hapis cezasına hükmedilmesi söz konusu olabilir.
Tanıklık İçin Çağrıldığımda Gitmezsem Ne Olur?
Tanık olarak gösterilen kimse Cumhuriyet Savcısına, hakime veya mahkemeye gelmek, bildiklerini anlatmak ve doğru söylediğine dair yemin etmek zorundadır. Ancak istisnai durumlarda kanunda sayılan kişiler şahit olmaktan çekinebilirler. Bunun dışında adli makama tanık olarak bildirilen kişinin huzurda tanıklık yapması zorunludur. Şahitlik tanık olacak kişinin iznine tabi değildir. Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı halde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık;
- Zorla getirtilir,
- Gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur.
Kişinin kendi rızası ile şahitlik yapmak üzere adli makama gelmemesi halinde zorla getirilmesine karar verilir. Tanığın, geçerli bir mazereti olmaksızın davetiyeye uygun olarak katılım sağlamaması halinde mahkeme tarafından tanık hakkında ihzar çıkartılarak bir sonraki duruşmada hazır edilmesi için kolluk kuvvetlerine müzekkere yazılır. Kanuni düzenlemeye göre tanık bir sonraki duruşmaya davetiye ile çağrılmaz ve kolluk kuvvetlerince evinden alınarak duruşma salonunda belirtilen gün ve saatte hazır edilir. Ancak kanuni düzenleme bu olsa da uygulamada bu süreç, kolluk görevlisinin tanığı “telefonla arayarak” daveti neticesinde gerçekleşmektedir.
Tanıklık Nasıl Yapılır? Tanıklıkta Yalan Beyanda Bulunmak Suç mu?
Tanıklık/şahitlik, kamu hukukundan doğan bir görevdir. Bu nedenle tanığın, adli makamlar huzurunda tanık olduğu olayları gerçeğe uygun bir şekilde anlatması gerekmektedir. Tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak beyanda bulunduğu halde TCK md.272’de düzenlenen “yalancı şahitlik” suçu meydana gelecektir. Tanığın bilinçli olarak gerçeğe aykırı beyanda bulunması gerekir.
Yalan tanıklık suçunun oluşabilmesi için kişinin, gerçeğe aykırı şahitlik yapması ve yargılama konusu olayla ilgili bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunarak yalan söylemesi gerekmekle tanığın kendisine sorulan sorularda olayla ilgili bilgisini saklamasıyla da bu suç oluşur. İşbu nedenle tanıklık yapacak kişilerin olayla ilgili bilgisini ve görgüsünü gerçeğe uygun olarak ifade etmesi gerekir.
Tanıklıktan Çekinmek Mümkün mü?
Tanıklıktan çekinme hakkı kanunda belirlenmiştir. Kanuna göre tanıklıktan çekinme hakkı bulunanlar; şüpheli veya sanığın nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi, şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığım dan üstsoy veya altsoyu, şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları, şüpheli veya sanıkla aralarında evlatlık bağı bulunanlardır. Yine tanıklıktan çekinme hakkı bulunan kişiler kanunda belirtilmiştir. Ancak tanıklıktan çekinme sebebi bulunmayan kişiler bakımından tanıklık yapmak zorunludur.
Mahkemede tanıklık yapmak istemeyen kişiler genel olarak tanıklıklarının sicile işleyeceği veya tanıklık yapmaları sebebiyle ceza alacaklarını düşünmektedir. Ancak tanıklık yapmak sicile işlememekte ve kişi tanıklık yapması sebebi ile ceza almamaktadır. Ancak kişinin yalan tanıklık yaptığının tespit edilmesi veya yapılan yargılama sonucunda tanığın da suça karıştığı yönünde delillerin çıkması durumunda da tanık hakkında sanık olarak yargılama yapılıp ceza verilebilir. Tanığın; tanıklıktan çekinme, kendisi ve yakınları aleyhine açıklamada bulunmaktan çekinme, tazminat ve masraflarını isteme hakkı da vardır.
CMK madde 45’de yar alan düzenlemeye göre;
(1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu.
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilirler.”
HMK madde 248’de yer alan düzenlemeye göre de;
(1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler:
a) İki taraftan birinin nişanlısı.
b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.
c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.
ç) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.
d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.
e) Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.”
Tanık olayla ilgili bildiklerini gerçeğe uygun olarak ifade etmesi gerektiğinden bir yakınının cezalandırılmasına veya menfaatine aykırı bir sonuca neden olacak konularda gerçeği söylemekte zorlanabilir. Bu nedenle tanığa yemin ettirilir ve tarafsızlığı sağlanmaya çalışılır. Ancak yukarıdaki kanun maddelerinde belirtilen kişilerin gerçeklik noktasında zor durumda kalacağı düşünülerek tanıklıktan çekinme imkanı verilmiştir.
Tanık Nasıl Dinlenir?
Hakim tanığı yemin ettirip dinlemeden önce yaptığı görevin önemini onun anlayacağı bir dille anlatır. Tanığa teklif edilecek yemin tanıklıktan önce “bir şey saklamaksızın ve bir şey katmaksızın kimseden korkmayarak bir tesire kapılmayarak bildirimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söyleyeceğime yemin ederim” biçimindedir. Yemin tanıklıktan sonra “bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söylediğime yemin ederim” biçiminde olacaktır (m.55). Yemin verilirken herkes ayağa kalkacaktır.
Her tanık tek tek ve sonradan dinlenecek tanıklar yanında olmaksızın dinlenir. Bunun amacı, sonradan dinlenecek tanıkların öncekileri dinleyerek beyanlarını onlarınkine uydurmalarını engellemektedir. Tanıkların birbirleriyle ve sanıkla yüzleştirilmesi bu kuralın istisnasını oluşturur. Yüzleştirme son soruşturmada mümkündür. Fakat son soruşturma açılıncaya kadar, ancak gecikmede tehlike olan ya da kimliklerin belirlenmesine ilişkin hallerde yüzleştirme mümkündür.
Tanığa ilkin adı, soyadı, yaşı, işi ve ikametgahı sorulacak ve gerekirse beyanının olayı ne kadar aydınlatacağı ve özellikle sanık ve mağdurla olan ilişkisi sorulacaktır. Daha sonra hakim uyuşmazlık konusu olayı tanığa anlatacak, sanık hazırsa onu kendisine gösterecek ve beyanını yapmasını isteyecektir. Yasanın tanığın tanıklık ederken sözünün kesilmeyeceğini söylemesi, tanığın olay hakkındaki bilgisini ve gözlemlerini rahat biçimde anlatmasını sağlamak içindir. Daha sonra işi aydınlatmak için tanığa soru sorulabilecektir.
Tanığın Görevleri Nelerdir?
Tanığın görevleri üç tanedir. Bunlar, hazır bulunma, beyanda bulunma ve yemin etmedir.
- Hakim Önünde Hazır Bulunma: Bir ülkenin yargılama erkine tabi olan herkes tanıklık yapmak zorundadır. Bir ülkede yaşayan yabancılar için de durum böyledir. Bütün bu kişiler, yöntemine uygun biçimde çağırıldıklarında, hakim önüne gelmek zorundadırlar. Tanıklar davetiye ile çağrılır (CMK m.43). Kural budur. Çağrıya uymamanın yaptırımı davetiyede gösterilir. Tutuklu ya da acele işlerde tanıkların davetiye göndermeksizin, doğrudan doğruya ihzar müzekkeresi (zorla getirme) belgesi ile hakim önüne getirilmeleri mümkündür (CMK m.43/2). Bu kişilerin tanıklıktan çekinme hakları bulunsa bile, bu kural değişmez ve bunlar hakim önüne gelmek zorundadırlar. Tanık gelmediğinde kendisine hangi yaptırımların uygulanacağını CMK 44’üncü maddesi düzenlemiştir. Buna göre, yönteme uygun olarak çağrılan tanık gelmezse, kendisi zorla getirilir (ihzar), ayrıca kendisine gelmemekten ötürü neden olduğu giderler yüklenir ve para cezasına da çarptırılır. Gelmeyen tanık özür bildirir ve özürü kabul edilirse, yeniden davetiye ile çağrılık ve ona para cezası ve gider ödettirilmez. Çağrı üzerine gelmediği için zorla getirilen tanık özür bildirir ve özrünü ispat ederse, ceza ve gider ödeme hükmü kaldırılır. Aksi takdirde, para cezasının tahsiline karar vermek gerekir.
- Beyanda Bulunma: Kural olarak her tanık beyanda bulunmak zorundadır. Fakat bu kuralın istisnaları vardır. Bunları dört grupta toplamak mümkündür:
- Sınırsız tanıklıktan çekinme hakkı olanlar: Bunlar, şüpheli veya sanığın nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi, şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığım dan üstsoy veya altsoyu, şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları, şüpheli veya sanıkla aralarında evlatlık bağı bulunanlardır (CMK m.45/1). Bu kişilere tanıklık yapmadan önce tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu hatırlatılacaktır (m.45/3). Bu kişiler önceden tanıklık yapmış olsalar bile, sonradan da çekinme haklarını kullanabilirler. Hatta bu hakkı kullanmayacağını bildiren bir tanık, beyanda bulunurken de çekinme hakkını kullanacağını belirtebilir ve bu kabul edilmek zorundadır (m.45/3).
- Sınırlı tanıklıktan çekinme hakkı olanlar: Müdafiler, müdafilik sıfatları nedeniyle ve hekimler ve ebeler de meslekleri nedeniyle öğrendikleri sırlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak sır sahibi muvafakat ederse, bu kişiler tanıklık yapmak zorundadırlar (CMK m.46). Bu grupta yer alan kişilerin tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğu konusunda kendilerine bir hatırlatma yapılacağına ilişkin bir kural yasada yer almamaktadır. Öte yandan devlet başkanları da görevleriyle ilgili sırlar konusunda tanıklıktan çekinebilirler. Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi takdir eder (m.47/son)
- Tanıklık yapmaları izne bağlı olanlar: Devlet memurlarının tanıklık yapabilmeleri, bağlı bulundukları makam amirinin iznine bağlıdır. Bu izin verilmedikçe, bir memur görevine ilişkin bir konuda bildiği sırrı açıklayamaz, bu konuda tanıklık yapamaz. Devlet memuru görevden çekilmiş olsa bile, bu kural uygulanır. Bakanlar için izni Cumhurbaşkanı, TBMM üyeleri için Meclis verir. İdari katlar içinde bir memurun tanıklık yapmasına izin verilmemesine ilişkin tasarruf idari niteliktedir ve sanık idari yargı yollarına başvurabilir. İzinsiz tanıklık yapan memurun fiili TCK’nın 257’nci maddesi çerçevesinde görevi kötüye kullanma olarak değerlendirilecektir.
- Bazı sorulara cevap vermekten çekinebilen tanıklar: Bir tanık kendisine sorulan bir soruya cevap verdiğinde, kendisi ya da yakınları hakkında ceza kovuşturması yapılabilecekse, bu tanık bu sorulara cevap vermekten çekinebilir .Örnek: Çocuk düşürtme suçundan sanık bir hekimin yargılanması sırasında bir kadın tanığa, bu hekimin ona da çocuk düşürtüp düşürtmediğinin sorulması halinde, bu tanık kadın bu soruya cevap vermeyebilir. Vereceği cevap üzerine kendisinin de çocuk düşürme suçundan kovuşturulması mümkündür.
- Yemin Etme: Her tanık, istisnai durumlar hariç, yemin etmek ve beyanını yeminle kuvvetlendirmek zorundadır. Yeni düzenlemeye göre bu aşamada da yeminsiz tanık dinlemek mümkün değildir. Yasanın yeni kuralı, savcılara hakim yetkisi veren bir kural olarak kabul edilmelidir. Savcılara böyle bir yetkinin verilmesi, yalan tanıklığı önlemesi bakımından yerindedir. İstisnalara bakacak olursak;
- Yemin yasağı uygulanan tanıklar: Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar, ayırt etme gücüne sahip olmamaları yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar yeminsiz dinlenirler.
- Yeminden çekinme hakkı olanlar: CMK 45’inci maddede sayılan ve tanıklıktan çekinme hakkı olan tanıklar çekinme haklarını kullanmadıkları ve beyanda bulundukları takdirde de, yemin etmekten çekinebilirler. Hatta yasa bu kişilere yeminden çekinme hakları olduğunun hatırlatılmasını da öngörmüştür (m.51).
Tanıklıktan Ücret Alabilir Miyim?
Tanığın harcadığı zaman göz önünde tutularak tanığa ücret takdir edilir. Ayrıca tanık başka bir şehirden gelmiş ise yaptığı seyahat ve ikamet masraflarının karşılanması da savcılıktan veya mahkemeden talep edebilir. 15 Aralık 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2023 Yılı Tanıklık Ücret Tarifesi’ne göre tanığa, tanıklık nedeniyle kaybettiği zamanla orantılı olarak günlük 40,00 ila 80,00 Türk Lirasına kadar ücret ödenir. Tanık hazır olabilmek için seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki ikamet ve beslenme giderleri de karşılanır. Şahit olarak dinlenecek kişi, gönderilen davetiyede yazan mahkemeye belirtilen gün ve saatte dinlenmek üzere gitmelidir. Şahitlik yapacak kişi kimlik belgesini yanında bulundurmalıdır. Mahkeme mübaşirine hangi dosya için geldiğini bildirerek duruşmada dinleneceğini zamanın gelmesini ve mübaşirin salona çağırmasını beklemelidir. Mübaşir çağırmadan salona girilmemelidir.
Tanıklıkla İlgili Önemli Bilgiler
- Sanık tanık olamaz. Bizim hukukumuzda böyle bir yol yoktur. Ancak anglo-amerikan hukuku bunu kabul eder.
- Tanıklık görevi hakimlik görevinden önde gelir. Yargıç bir davada tanık olarak dinlenmişse, hakimlik görevinden yasaklanmış olur (m.22/bent h).
- Savcı tanıklık yaparsa, iddia görevini yapamayacağı kabul edilmek gerekir. Çünkü bu durumda savcının objektifliği tehlikeye düşmüş olur. Aynı sonuç, savcının beyanının birlikte yargılanan birkaç sanıktan birini ilgilendirmesinde de geçerlidir.
- Müdahilin durumu tartışmalıdır. Müdahil iddia görevi yapar, yargılamada taraftır. Tanık ise tarafların dışında olmak zorundadır. Bu nedenle müdahil tanık olamaz.
- Aynı sonuç müdahil vekilliği için de geçerlidir. Müdahil vekili, iddia görevi yapan müdahile hukuki yardımda bulunan kişidir. Bu iki kavram birbiriyle bağdaşmaz. Bir kişinin müdahil vekili olması ile tanık olması ihtimalleri karşılıklı geldiğinde, bu kişi bunlardan birini seçmek zorundadır.
- Müdafi bakımından yasal kural yoktur. Ancak her iki syjeliğin birbiriyle bağdaşmayacağı kabul edilerek, tanıklık yapan müdafiin müdafilik görevini yapamayacağı sonucuna varmak gerekir.