Tanıkla ispat, bir hukuki işlemin veya olayın varlığını veya yokluğunu tanıkların beyanlarıyla kanıtlama yöntemidir. Tanıkla ispat, hukukumuzda takdiri delildir yani mahkeme tanık beyanı ile bağlı değildir. Mahkeme tanık beyanlarını yorumlayarak ve çelişkileri gidererek karar verecektir. Tanık, taraflar arasında çekişmeli olan olaylar ve durumlarla ilgili olarak görgüsü ya da bilgisi olan kişilerdir. Tanıkla ispat Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca takdiri kanıtlar arasında yer almaktadır. Takdiri kanıtlar, hakimin üzerinde takdir yetkisini olduğu ve ileri sürülmesi durumunda onu serbestçe değerlendirebileceği kanıtlardır. Tanık dışında; keşif, bilirkişi ve uzman görüşü de takdiri kanıtlar arasındadır. Tanığın diğer ismine şahit denir. Halk arasında şahit yaygın kullanılır. Tanıkla ispat kuralının parasal sınırları;
- 2018 2.960 TL
- 2019 3.660 TL
- 2020 4.480 TL
- 2021 4.880 TL
- 2022 6.640 TL
- 2023 14.800 TL
- 2024 23.450 TL
Tanık, gördüğü bildiği şeyler hakkında bilgi veren kişidir. Tanıklar sadece gördüklerini ve duyduklarını aktarır. Bunun dışında tanığa konu ile ilgili görüşü sorulmaz. Bu nedenle tanık olayları yorumlayamaz. Tanıkla ispat takdiri bir kanıt şeklidir yani tanığın ifadesini hakim takdir etmektedir. Kararında tanığın beyanına dayanan hakim, bu durumu gerekçesinde belirtmek ve açıklamak zorundadır.
Tanıkla ispat durumunda taraflar da tanığın beyanlarının doğru olmadığını diğer kanıtlarla çürütebilirler. Özellikle tanığın davada yararı bulunması gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren nedenler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir. Ancak aksine ciddi ve inandırıcı kanıt ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir neden sayılamaz. Tanık sayısı veya tanıkların sosyal ve ekonomik durumları onların açıklamalarının üstün kılınmasına neden değildir.
Tanıkla İspat Kuralının: İstisnası Senetle İspat Zorunluluğu
Tanıkla ispat halinin takdiri kanıtlardan olduğunu söyledikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre kesin kanıt teşkil eden ve hakimin üzerinde takdir yetkisinin bulunmadığı, ileri sürüldüğü takdirde bunlarla bağlı olduğu kanıtlardır. Kesin kanıtlar HMK uyarınca senet, yemin ve kesin hüküm olarak belirlenmiştir. Kanıtlar sadece ispatı gereken konularda kullanılabilecek araçlardır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin (resen araştırma ilkesi) uygulandığı davalarda hakim kesin kanıtlarla bağlı değildir. Örneğin boşanma ve ayrılık davalarında, ikrar hakimi bağlamaz, yemin teklif edilemez ve hakim kanıtları serbestçe değerlendirir. Senetle ispat zorunluluğu genel olarak iki anlama gelmektedir. Birinci anlamı belli bir miktarın üzerindeki hukuki işlemlerin senetle ispatının zorunlu olması, diğer anlamı ise miktar ve değerlerine bakılmaksızın senede bağlı olan her çeşit iddialara karşı ileri sürülen iddiaların da senetle ispat edilmek zorunda olmasıdır (senedin senetle ispatı).
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuksal işlemler, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri 2024 yılı Ocak ayı itibari ile 23.450 Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat zorunluluğuna tabidir. Bu hukuksal işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle 23.450 TL’den aşağı düşse dahi HMK m.200/1 gereğince senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda senetle ispat zorunluluğu hatırlatılarak karşı tarafın açıkça muvafakat vermesi, kabul etmesi durumunda tanıkla ispat geçerli olabilir, HMK m.200/2 uyarınca tanık dinlenebilir. Bu yönüyle de senetle ispat kuralı kamu düzenine ilişkin değildir.
2018 | 2019 | 2020 | 2021 | 2022 | 2023 | 2024 |
---|---|---|---|---|---|---|
2.960 TL | 3.660 TL | 4.480 TL | 4.880 TL | 6.640 TL | 14.800 TL | 23.450 TL |
Senetle İspat Kuralının İstisnaları
Senet alınmasının olanaksız olduğu durumlarda senetle ispat kuralının istisnaları getirilmiştir. Bu istisnalar ya maddi ya da manevi bir olanaksızlığa dayanmaktadır. Senetle ispat kuralının istisnaları şunlardır:
- Delil Başlangıcı
- Yakın Hısımlık
- Senede Bağlanması Yaygın Olmayan İşlemler
- Senet Alınmasının Mümkün Olmadığı ya da Son Derece Güç Olduğu Durumlar
- İrade Bozukluğu ve Aşırı Yararlanma (Gabin)
- Muvazaa İddiaları
- Senedin Olağanüstü Bir Olay veya Mücbir Sebeple Yitirilmesi
Senetle ispat kuralı konusundaki sınırlama, yalnızca hukuksal işlemler içindir; hukuksal eylemleri kapsamamaktadır. Hukuksal eylemler tanıkla ispat edilebilir. Örneğin tahliye taahhüdünün kiralayanın tehdidi altında imzalanması, ev sahibinin kira bedelini almaktan kaçınması, zilyetlik olgusunun gerçekleşmesi, zamanaşımının başlangıcını öğrenme veya bir işçinin fazla çalışma olguları, hukuksal eylem niteliğinde olduğunda tanıkla ispat edilebilir niteliktedir.
Senede Karşı Senetle İspat Kuralı
Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuksal işlemler 23.450 TL’den az bir miktara ait olsa bile senetle ispatlanması gerekir ve HMK m.201 uyarınca tanıkla ispat olunamaz. Bu durum senede karşı senetle ispat kuralı olarak adlandırılmaktadır. Örnek vermek gerekirse; senetten (sözleşmeden) doğan borcun ödendiği, senede konu taşınmazın gerçekte satılmayıp bağışlandığı, tamamen doldurulmadan verilen senedin sözleşmeye aykırı olarak doldurulduğu iddialarının senetle ispatlanması gerekmektedir.
Senede karşı ileri sürülen savunmanın aynı nitelikte bir senetle ispatlanmasına gerek yoktur. Adi bir senede karşı ileri sürülen savunma resmi senetle ispat edilebileceği gibi resmi bir senede karşı ileri sürülen iddia adi bir senetle ispat edilebilir. zira adi ve resmi senetler arasında kesin kanıt olma açısından bir fark yoktur.
Senede karşı senetle ispat kuralı yalnızca senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar de girmektedir. Mirasçılar saklı paylarına dayanmakta iseler o zaman murise göre üçüncü kişi durumunda olacaklarından senede karşı iddialarını senetle ispat etmek zorunda değildirler. Üçüncü kişiler senede karşı senetle ispat etmek zorunda olmayıp; örneğin bir senedin taraflarına karşı muvazaa iddiasında bulundukları takdirde bunu tanıkla ispat edebilirler.
Resmi sicil ve senetler belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluştururlar. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle bağlı değildir. Resmi sicildeki kayıtlar hukuksal bir eyleme ilişkin ise her türlü kanıtla; tanıkla ispat da dahil olmak üzere, ispatlanabilir, senetle ispat yükümlülüğü yoktur. Nüfus kayıtlarındaki doğum hukuksal bir olay olduğu için bunun aksi her türlü kanıtla ispatlanabilir. Buna karşılık, tapu kaydına karşı ileri sürülen savunma tanıkla ispat edilemez. Zira buradaki kayıt hukuksal bir eylem değildir.
Senede Karşı Senetle İspat Kuralının İstisnaları
- Senede karşı def’i olarak ileri sürülen hukuksal işlem hakkında delil başlangıcı varsa o işlem tanıkla ispat edilebilir nitelikte olacaktır.
- Senede karşı def’i olarak ileri sürülen hukuksal işlemin tanıkla ispat edilebileceği hakkında taraflar arasında bir kanıt sözleşmesi varsa hukuksal işlem tanıkla ispat edilebilir.
- Senede karşı ileri sürülen hata, hile, gabin ve korkutma iddiaları da tanıkla ispat edilebilir.
- Senede karşı def’i olarak ileri sürülen hukuksal işlem için alınmış senedin olağanüstü bir olay ya da mücbir bir sebeple yitirilmesi durumunda tanık dinlenebilir.
- Senede karşı def’i olarak ileri sürülen hukuksal işlem yangın, deniz kazası, düşman istilası gibi senet alınması mümkün olmayan veya son derece zor durumlarda yapılmışsa bu işlemler de tanıkla ispat edilebilir.
- Üçüncü kişiler senede karşı muvazaa savlarını tanıkla ispat edebilir.
Senetle ispat zorunluluğu sadece hukuksal işlemler hakkındadır. hukuksal işlem sayılmayan durumlar takdiri kayılar ve özellikle tanıkla ispat edilebilir. Bunların da en önemli örnekleri haksız fiillerdir.
Senetle ispat zorunluluğuna ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin değildir. Bu sebeple senetle ispati gereken durumlarda taraf tanık dinletmek isterse hakim diğer tarafa senetle ispat zorunluluğu hakkındaki hükümleri hatırlatarak karşı tarafın açık izniyle tanıkla ispat halini kabul edebilir, tanık dinleyebilir. Burada iddiasını senetle ispat zorunda olan tarafın tanık dinletmek istemesi üzerine hakimin bu istemi derhal reddetmek gibi bir hakkı yoktur. Hakimin diğer tarafa iddianın aslında senetle ispatlanması gerektiğini hatırlatması, tarafa yol göstermek anlamına gelmemektedir. bu yol göstermek değil, kanunun hakime yüklediği bir yükümlülüktür.
Önalım Davasında Tanıkla İspat Kuralı
Önalım davası, kişinin bir taşınmaz üzerindeki payını kısmen ya da tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde, paylı mülkiyet dahilindeki diğer paydaşların bu payı öncelikle satın alma yetkisi almasıdır. Önalım davasında taraflar dayandıkları delilleri ispat etmekle yükümlüdür. Önalım davasında, kişiye bedelde muvazaa iddiasında bulunulursa, resmi belgeye karşı tanıkla ispat edebilme hakkı tanınmıştır. Ancak bunun için Yargıtay kararlarında bazı şartlar belirlenmiştir:
- Görgüye dayalı tanıklık yapılmalı,
- Tanık ifadesi; keşif, bilirkişi raporu gibi delillerle desteklenmeli,
- Tanık, ifadesini verirken net değer (bedel) üzerinden tanıklık yapmalı, tahmin yürütmemelidir.
Özetle tanık beyanları keşif ya da bilirkişi raporu gibi delillerle desteklenmediği sürece soyut iddialar olara kalacağından kişinin bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayacaktır. Ayrıca tanık tahmine dayalı yorumlarda bulunmamalıdır. Eğer önalım davası; tanıkla, keşifle ya da sair delillerle ispat edilemezse bu durumda davanın reddine karar verilmelidir. Eğer davanın reddine karar verilirse kesinleştiği tarihten itibaren de taraflar açısından kesin hüküm teşkil edecektir.
Tanıkla İspat Hakkında Mahkeme Kararları
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/9079 E. 2010/2251 K. ve 02.03.2010 Tarihli Kararı
Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak mahkemece bu konuda dinlenilen davacı tanıkları bedelde muvazaa iddiası konusunda görgüye dayalı bir beyanda bulunmamışlardır. Yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu edilen payın satış tarihi itibariyle değerinin 7800.-TL olduğu bildirilmiş ise de muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arz eder. Davacı muvazaa iddiasını tanık beyanları ile kanıtlayamamıştır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2004/1976 E. 2004/2338 K. ve 05.04.2004 Tarihli Kararı
Davacı paydaş satış sözleşmesinde taraf olmadığı için bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile ispat edebilir. Davacının dinletmiş olduğu tanıklar bedelde muvazaa iddiasını teyit eder nitelikte bir açıklamada bulunmamışlardır. Bilirkişiler marifetiyle yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu, tek başına bedelde muvazaanın varlığını göstermez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 1996/1053 E. 1996/1257 K. ve 12.02.1996 Tarihli Kararı
Davacı şufalı payların satış bedellerinin tapuda yüksek gösterildiğini muvazaalı olan bu satışın gerçek değerinin 150 milyon üzerinde olduğunu iddia etmiştir. Davacı bu satış akdinin tarafı olmadığından bedeldeki muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilme olanağı vardır. Ne var ki bu konuda dinlettiği tanıklar davalıya yapılan satıştaki gerçek bedelin ne kadar olduğu yolunda görgüye dayalı ve bizzat şahit oldukları bir olayı naklederek bir açıklamada bulunmamışlar duyduklarını nakletmişler veya taksimen değerine ne olacağını bildirmişlerdir. Bu tanık ifadeleri ile bedelde muvazaa iddiasının kanıtlandığı söylenemez. Esasen davacı dahi satış bedelinin ne olduğu yolunda kesin bir iddiada bulunmamış 150 milyon civarında olduğu yolunda tahmini miktardan söz etmiştir.