Kasten Yaralama Suçu ve Cezası – TCK 86. Madde

Kasten Yaralama Suçu ve Cezası – TCK 86. Madde

kasten yaralama sucu

Kasten yaralama suçu, kasıtlı bir eylem ile kişinin vücut bütünlüğüne zarar vermektir. Kasten yaralama suçu ile bir kimsenin vücuduna acı verilmesi, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktadır. Kasten yaralama suçu, TCK 86. Maddede düzenlenmiştir. Hukuka aykırı bir eylemin kasten yaralama suçu oluşturabilmesi için eylemin mağdurun “vücuduna acı vermesi”, “sağlığını bozması” veya “algılama yeteneğini bozması” gerekir. Netice olarak üç halden herhangi biri gerçekleşmemişse, fiil yaralama suçu olarak değerlendirilmeyecektir. Bu üç durum;

  • Mağdurun Vücuduna Acı Verme Suretiyle Yaralama: Vücuda acı verme, insan bedeninde herhangi bir düzeyde hissedilen acıyı ifade etmektedir. Örneğin, bir kimsenin koluna, kafasına vurarak acı çekmesine neden olmak basit yaralama suçu oluşturur.
  • Mağdurun Sağlığının Bozulması Suretiyle Yaralama: Sağlığın bozulması, mağdurun ruhsal veya fiziksel sağlığının hukuka aykırı eylem neticesinde bozulmasını ifade eder. Sağlığın bozulması sürekli olabileceği gibi geçici bir durum da arz edebilir. Örneğin, failin eylemi neticesinde mağdurda fiziksel veya psikolojik bir hastalık meydana gelmesi, sağlığın bozulması suretiyle yaralama suçuna örnektir.
  • Mağdurun Algılama Yeteneğinin Bozulması Suretiyle Yaralama: Algılama yeteneğinin bozulması; fiil nedeniyle mağdurun ruhsal durumunun değişmesi, sağlıklı düşünme, anlama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması halinde meydana gelir. Uygulamada savcılıklar tarafından algılama yeteneğinin bozulması gerekçe gösterilerek ceza davası açılmamaktadır.

Kasten yaralama suçu, Türk Ceza Kanununda “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının ikinci bölümü olan “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde düzenlenmiştir. TCK’nın 86. maddesi kasten yaralamayı düzenlerken, 87. maddesi neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunu düzenlemektedir. Biz bu makalemizde TCK’nın 86. maddesinde yer alan kasten yaralamayı inceleyeceğiz.

kasten yaralama sucu tck 86
kasten yaralama sucu tck 86

Kasten Yaralama Suçu Nedir?

Kasten yaralama suçu, bir kimsenin vücuduna acı verilmesi, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan etkili bir eylem işlemek suretiyle zarar verilmesidir. TCK’nin 86 ve devamı maddelerinde düzenlenen yaralama suçuyla korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür.” Burada kişinin fiziki varlığı yanında psikolojik varlığı, ruh sağlığını da koruma altına alınmıştır. TCK’nin 86 ve devamı maddelerinde kasten yaralama suçu düzenlenmiştir. Anılan Kanunun;

  • 86/1. maddesinde kasten yaralama suçunun basit hali,
  • 86/2. maddesinde kasten yaralama suçunun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif hali,
  • 86/3. maddesinde kasten yaralama suçunun bir kısım ağırlaştırıcı nedenleri,
  • maddesinde kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali,
  • maddesinde ise, kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi eylemleri düzenlenmiştir.

Kasten yaralama suçunu düzenleyen 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesi;

(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Asliye Ceza Mahkemesi) (Uzlaşma Kapsamında)

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz. (Asliye Ceza Mahkemesi) (Uzlaşma Kapsamında)

(3) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silahla,

f) Canavarca hisle,

İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır. (Asliye Ceza Mahkemesi)

Şeklindedir. Görüldüğü üzere maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun hangi hallerde oluşacağı belirtilmiştir.

Kasten Yaralama Suçunun Unsurları

  • Fail

TCK’nın 86. vd. maddelerinde düzenlenen yaralama suçunun faili, herkes olabilir. TCK’nın 86. maddesinde başkasının vücudundan söz edildiğinden, suçun faili açısından herhangi bir özellik söz konusu değildir. Ancak, bu suçu bir kişi başka bir kişiye karşı işleyebilir. Mağdur ile faillik sıfatı, bu suç bakımından aynı kişide birleşmez. Bir kimsenin kendi kendini yaralaması, örneğin bileklerini kesmesi yaralama suçunu oluşturmaz. Ancak Kanunun, mağdurun kendini yaralamasını ayrı suç olarak saydığı haller, bu durumun istisnasıdır. Örneğin Askeri Ceza Kanunun 79. maddesine göre kişinin kendini askerliğe yaramayacak hale getirmesi ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir, ancak burada yaralama suçunun oluşmadığına dikkat edilmelidir. Yine sigortadan para almak için kendine zarar vermek de, yaralama suçunu değil, TCK’nın 158. maddesinde 10 düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur. Yine, başka bir kimsenin zorlaması ile bir kişi kendini yaralar ise, dolaylı faillik nedeniyle, zorlayan kimse fail olabilir, yaralama eylemini bizzat gerçekleştiren kimse fail olamaz, bu kimse mağdurdur.

Bununla birlikte faille mağdur arasındaki belirli dereceye kadar akrabalık ilişkisi, cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren hal olarak TCK’nın 86/3. Maddesinde öngörülmüştür. Ayrıca yaralama suçunun, kamu görevlisi tarafından nüfuzunu kötüye kullanarak işlenmesi hali de artırım nedeni olarak düzenlenmiştir. Öte yandan, kasten yaralamada eylem, başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığını ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmaktır. Bu nedenle eylemin kişinin kendisine yönelmemesi gerekmektedir. Yani fail ile mağdur aynı kişi olamaz.

  • Mağdur

Kasten yaralama suçunda mağdur bakımından bir özellik yoktur. Dolayısıyla herkesin bu suçun mağduru olması mümkündür. Mağdurun insan olması yeterlidir. TCK’nın 86. maddesinde düzenlenen yaralama suçunun mağduru, vücudu veya ruh sağlığı üzerinde, yaralama oluşturan hareketlerin gerçekleştirildiği kimsedir.” Bu kişi failin kendisi dışında olan ve yaşayan her insan olabilir. Mağdurun yaşı, ırkı, sosyal konumu, dini, cinsiyeti, uyruğu ne olursa olsun bu suçun mağduru olma açısından önemli değildir. Bir kadından doğan herhangi bir insan, bu suçun mağduru olabilmektedir. Bir canlının insan sayılması için, doğan cismin erkek sperminin kadın yumurtasının döllemesinden meydana gelmesi gerekir. Döllenmenin insan yakınlaşması sonucu meydana gelmiş olması da zorunlu değildir, suni döllenme sonucu yapılmış olsa bile, doğan canlı insan sayılacaktır.” Doğan canlının insana benzeyip benzememesi önemli değildir. Ancak insan ile bir hayvanın birleşmesi sonucu ortaya çıkan yaratık, insan olarak vasıflandırılamayacaktır

  • Suçun Konusu

Bu suçla korunan değer kişilerin vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığıdır. Kişilerin vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığı hakkı Anayasamızın 17. Maddesinde “…kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz…” hükmü uyarınca güvence altına alınmıştır. Kasten yaralama suçunun konusu, mağdurun bedensel veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareketle maddede belirtilen sonuçlardan biri oluşursa, kasten yaralama suçu meydana gelir.

  • Fiil

Başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden tüm hareketler bu suçu oluşturur. Bu nedenle bu suç serbest hareketli suç tipleri arasında yer alır. TCK’nın 86 vd. maddelerinde düzenlenen yaralama suçunun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Başka bir deyişle fail dışındaki bir kimsenin, bedeni veya ruhsal sağlığı bu suçun konusu olabilir. Yaşayan bir bedenden ayrılan doğal vücut parçaları, örneğin vücuttan ayrılan böbrek veya kol parçası, vücuttan ayrıldığı andan itibaren artık bu suçun konusu olamaz.

  • Suçun Manevi Unsuru

Yaralama suçu, genel kastla işlenebilen bir suçtur, özel kasta gerek yoktur. Yine bu suç doğrudan kastla işlenebileceği gibi, olası kastla” da işlenebilir. Burada genel kast için, failin mağdurun vücuduna acı veren, sağlığını ve algılama yeteneğini bozan hareketleri bilerek yapmış olması ve bu sonuçları istemiş olması gerekir.” TCK’da, 765 sayılı TCK’da yer alan “katil kastiyle olmaksızın ifadesine yer verilmemişse de, bu husus işin doğası gereğidir. Fail, öldürme kastıyla hareket etmişse artık yaralama suçundan değil, öldürmeye teşebbüs suçundan söz edilecektir. Hangi hallerde failin yaralama, hangi hallerde öldürme kastıyla hareket ettiğini belirlemeye yarayan kriterler konusun- da, adam öldürme suçunun manevi unsuru bölümünde geniş açıklama yapıldığı için burada aynı hususa girilmeyecek, önceki bölümde yapılan açıklamalara yollama yapılmakla yetinilecektir. Fail yaralama kastıyla, bir kimseyi yaralamak isterken başkasını yaralanması durumunda, kast yaralamaya yönelik olduğundan, fail doğrudan kastla yaralamadan sorumlu tutulmalıdır.

Failin olası kastla hareket etmesi durumda ise, fail aslında mağduru yaralamak istememekte veya bu kadar ağır bir şekilde yaralamak istememektedir, ancak bu sonucun doğacağını öngörmesine karşın, bu sonuç doğarsa doğsun diye düşünüp hareketini yapmaktadır. Örneğin fail, mağdurun yüzüne sopa ile vurmuştur, ancak bu darbenin mağdurun gözüne geleceğini bilerek ancak bu sonucu kabullenerek hareket etmiş ve sonuçta da, mağdurun gözü görmez duruma gelmiştir, bu durumda sanık olası kastla neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamadan sorumlu olacaktır. Çok açıklayıcı şu Yargıtay Kararını buraya almakta fayda görmekteyiz:

“5237 sayılı Yasanın 21. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde, doğrudan kast; “suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmış, 2. fıkrasında ise; “Kişinin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işleme si halinde olası kast vardır” denilmek suretiyle “olası kast” tanımına yer verilmiştir.

Doğrudan kast, failin hareketinin yasal tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir, ancak failin hareketiyle hedeflediği doğrudan sonuçların yanısıra, hareketinin zorunlu sonuçları ya da kaçınılmaz yan sonuçlar da, açık bir isteme olamasa dahi doğrudan kast kapsamında değerlendirilmelidir.

Olası kastın Yasanın 21. maddesinin 2. fıkrasında; “öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanarak, başkaca ayırıcı bir unsura yer verilmeme- si, olası kast ile 5237 sayılı Yasanın 22. maddesinin 2. fıkrasında; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” şeklinde tanımlanan bilinçli taksirle karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, yasa koyucu da, madde metninde yer vermediği “kabullenme” ölçüsüne, madde gerekçesinde; “Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir.” şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak ölçüyü ortaya koymuştur.

Görüldüğü gibi, kastın bir türü olarak tanımlanmasına karşın, olası kast bilinçli taksire daha yakın olup, her somut olayda, bilinçli taksirle de karıştırılma olasılığı bulunmaktadır. Her iki kusurluluk şekli arasındaki ayırıcı ölçüleri, yargısal kararlar ve bilimsel görüşlerden de yararlanmak suretiyle şu şekilde belirlemek mümkündür.

  • Suçun Nitelikli Halleri

Müessir fiil suçunun ağırlaştırılmış şekilleri ETCK’nın 456/2, 3. ve 457. maddelerinde düzenlenmiş, hafif şekli ise aynı Yasanın 456/4, maddesinde hüküm altına alınmıştı. YTCK’da ise suçun nitelikli halleri olarak 765 sayılı TCK’nın 456/2, 3. maddelerinin karşılığı olarak 87. maddesi, 457. maddenin karşılığı olarak da 86/3. maddesi düzenlenmiş, yaralama suçunun daha hafif hali olarak da 86/2. maddesi hükmü konulmuştur.” Bu düzenlemeler arasındaki farklara yukarıda değinilmiş olduğundan, burada tekrar edilmeyecektir. Burada önce suçun ağırlaştırıcı nedenleri ele alınacak, daha sonra hafif hali irdelenecektir. Sonuçta kitabımızın uygulamaya yönelik olması nedeniyle ağırlaştırıcı nedenler madde ve fıkralar üst başlığı göz önünde tutularak açıklanacaktır.

TCK madde 86’da kasten yaralama suçunun nitelikli halinin için gereken durumlara da yer verilmiştir. Bu haller şunlardır:

  • Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı

Suçun üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi durumunda suçun nitelikli hali oluşur. Bu kapsama üvey üstsoy ve alt soylar girmez. Ama üvey kardeş bu kapsamdadır. Yine eşin bu kapsama girebilmesi için resmi nikâhlı olması gerekir.

  • Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı

Burada sözü geçen “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durum” yaş küçüklüğü, ileri yaşta olma, hastalık, sakatlık olabilir. Ayrıca bilinç kaybı, narkoz ya da uyuşturucu madde etkisinde olma veya herhangi bir ruhsal bozukluk nedeniyle direnememe de olabilir. Önemli olan mağdurun kendini koruyacak güçten yoksun bulunmasıdır. Mağdur bu ve benzeri durumlarda ise suçun nitelikli hali oluşur.

  • Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle

Burada önemli olan, suçun kamu görevi nedeniyle işlenmesidir. Yani yaralama eylemi ile kamu görevi arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Kasten yaralama suçu, mağdur görevinin gereklerine uygun davrandığı için işlenmelidir.

  • Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle

Burada aranılan, failin kamu görevlisi olması ve mağdur üzerinde nüfuza sahip bulunmasıdır. Örneğin amirin memurunu dövmesi durumunda bu bent uygulanır, ama memurun başka memuru dövmesi bu kapsama girmez.

  • Silahla

TCK 6. Maddesinde “silah” deyimi tanımlanmıştır. Buna göre şunlar “silah” sayılır:

  • Ateşli silâhlar,
  • Patlayıcı maddeler,
  • Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
  • Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
  • Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler.

Kasten yaralama suçunun bunlardan biri ile gerçekleştirilmesi halinde ceza ağırlaştırılacaktır.

kasten yaralama sucu cezasi
kasten yaralama sucu cezasi

Kasten Yaralama Suçunun Cezası

Basit kasten yaralama suçu, TCK 86. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre,  mağdurun vücuduna acı verme veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmanın yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

Aynı maddenin 2. fıkrası ise suç oluşturan eylemin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması durumunu hafifletici neden olarak düzenlemiştir. Basit tıbbi müdahaleden kasıt, sağlık mensubu olmayanlar tarafından da yapılabilecek müdahale veya ilk yardımdır. Adli Tıp Kurumunun basit tıbbi müdahaleleri saydığı bir listesi mevcuttur.

Kasten Yaralama Suçu CezasıKanuni Dayanağı
Suçun Temel Hali1 yıl ile 3 yıl arasında hapis cezası TCK 86/1
Basit Yaralama4 ay ile 1 yıl arasında hapis cezası veya adli para cezası TCK 86/2
Yaralamanın Nitelikli HalleriYukarıda yer alan cezalar ½ oranında artırılarak verilir. TCK 86/3
Kasten Yaralamanın İhmali Davranışla İşlenmesiYukarıdaki cezalarda ⅔’e kadar indirim yapılır.
  • Basit Kasten Yaralama Suçunun Silahla İşlenmesi Nedeniyle Arttırım

Suçun silahla işlenmesi halinde, “silahla adam yaralama suçu” meydana gelir. Uygulamada bıçakla kasten yaralama, silahla kasten yaralama gibi deyimler bu tür adam yaralama suçu türü için kullanılır. Yaralamanın etkisi basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilebilecek türden ise silahla basit kasten yaralama suçunun cezası, 6 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası veya 1/2 oranında arttırılmış adli para cezasıdır. Yaralamanın etkisi basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilemeyecek türden ise silahla basit kasten yaralama suçunun cezası 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezasıdır. (TCK 86/3-e madde)

  • Temel ve Basit Kasten Yaralamada Cezayı Arttıran Diğer Haller (TCK m.86/3) 

Temel ve basit kasten yaralama suçunun cezası, aşağıdaki hallerde arttırılır:

  • Mağdurun yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  • Üstsoy, altsoy, eş ve kardeşe karşı işlenirse,
  • Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı işlenirse,
  • Kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle işlenirse,

kasten yaralamanın etkisi basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilebilecek türden ise basit adam yaralama suçunun cezası, 6 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası veya 1/2 oranında arttırılmış adli para cezasıdır. Yaralamanın etkisi basit tıbbi müdahale (BTM) ile giderilemeyecek türden ise silahla basit adam yaralama suçunun cezası 1,5 yıldan 4,5 yıla kadar hapis cezasıdır. (TCK 86/3-e madde)

  • Sağlık Personeline Karşı Kasten Yaralama Suçu

Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama suçunda, ceza yarı oranında arttırılır. Ayrıca hükmedilen hapis cezası ertelenemez. (7243 sayılı Kanun 28. madde)

Suçun Özel Görünüşleri

  • Teşebbüs

TCK m.35’te teşebbüsü kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması hali olarak düzenlenmiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir. Kasten yaralama suçunda teşebbüs olanaklıdır. Bu kapsamda TCK madde 35 uygulanacaktır.

Yaralama suçunun basit halinin düzenlendiği TCK’nın 86/1. maddesine göre, bu suçun oluşması için “başkasının vücuduna acı verme veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olma” hususlarından birisinin gerçekleştirilmesi gerekir. Yaralama suçunun tamamlanması için failin yaralamaya yönelik hareketi yapması yeterli değildir, aynı zamanda mağdur üzerinde gösterilen sonuçların da meydana gelmesi gerekir. Bu nedenle yaralama suçu, bir zarar suçudur ve tüm zarar suçlarında olduğu gibi, teşebbüse elverişli bir suçtur. Failin, mağduru yaralamak için harekete geçip elinde olmayan nedenlerle, sonuç alamadığı durumlarda, yaralama suçuna teşebbüs gerçekleştirilmiş olacaktır. 195 Burada önemli olan failin elverişli hareketlerle yaralama suçunu icraya başlamış olması, ancak elinde olmayan nedenlerle, mağdurun vücuduna acı verme, sağlığını ya da algılama yeteneğini bozma ögelerini gerçekleştirmemiş olmasıdır. Bu hususlar varsa fail yaralamaya teşebbüs etmiş olacaktır.

  • İştirak

TCK m. 37 gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesidir. Bu suça iştirak her hali ile mümkündür. Bu suç, suça iştirak halleri olan azmettirme, faillik, yardım etme durumlarına uygundur. Suçu işleme kararı birlikte alınmışsa ve hareket birlikte gerçekleştirilmişse müşterek faillik oluşur. Suça katılım birlikte karar almadan olursa, her fail kendi fiilinden ayrı ayrı sorumlu tutulur.

Bu suça iştirakın her türlüsü mümkündür. İştirakle ilgili özel bir hüküm yer almamaktadır, genel hükümler uygulanacaktır. Olası kastla yaralama fiiline iştirak mümkün kabul edilmemiştir. Yaralama eylemine, mağduru tutarak katılan kimsenin eyleminin TCK’nin 37. maddesi kapsamında kaldığı kabul edilmektedir.” eylem ve fikir birliği içerisinde mağdura yönelik fiili ika ettikleri hallerde TCK’nin 37/1 maddesi uyarınca müşterek fail olarak en ağır neticeden sorumlu tutulmaları gerekir.

  • İçtima

Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşmaktadır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok kez ihlal etmesi, dolayısı ile failin birden çok suçtan değil yalnızca tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK m. 44 fikri içtimai şöyle tanımlamaktadır: “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.”

Kasten yaralama suçuna gelince; aynı nitelikte birden fazla hareketin bulunması halinde suçların içtimaı ortaya çıkmaz. Fail mağdura birden fazla yumruk atarsa tek suç oluşur. Öte yandan eylem yumruk ile başlayıp, kesici veya delici aletle devam ederse, hakim tek bir fiilden ceza verir. Burada hakimin tehlikenin ağırlığını, mağdura verilen zararı ve eylemin niteliğini nazara alarak cezanın alt sınırından uzaklaşması gerekir. Öte yandan failin mağdura yöneltmiş olduğu fiilin hangi zaman zarfında gerçekleştiği de önemlidir. Buna göre bir suç değil, birden çok yaralama suçu gerçekleşebilir.

kasten yaralama yatari
kasten yaralama yatari

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  • Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezası, yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Mahkeme, kasten yaralama suçu nedeniyle verdiği hapis cezasını, somut olayın koşullarına göre adli para cezasına çevirebilir. Maddede eylemin mağdır üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek derecede hafif olması durumunda, mağdurun şikâyeti üzerine hapis veya adli para cezasına hükmedilebileceği açıkça düzenlenmiştir.

  • Erteleme

Erteleme kararı şudur: Mahkeme yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit etmiş ve onu hakkında hapis cezasına hükmetmiştir. Ama mahkeme kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçmişse, ortada erteleme kararı vardır.  Kasten yaralama suçuna gelince, hükmedilen ceza 2 yıl veya daha az ise ve erteleme kurumuna ilişkin diğer şartlar varsa erteleme kararı verilebilir.

  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan, bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Kasten yaralama nedeniyle verilen hapis cezası 2 yıl veya daha az ise, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilecektir.

Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

  • Soruşturma Aşaması

Yaralama eyleminin mağdur üzerindeki etkisi basit tıbbî müdahaleyle giderilebilecek derecede hafifse, soruşturma yapılması için mağdurun gerekir. Böyle bir duruma maruz kalan mağdurun yetkili makamlar nezdinde şikayette bulunması gerekir. Şikayet herhangi bir şekle bağlı değildir. Yetkili makamlara yazılı olarak ya da tutanağa geçirilmek yoluyla sözlü olarak da yapılabilir. Şikayet 6 ay içinde yapılmalıdır. Önemle belirtelim ki; basit tıbbi müdahaleyi aşar nitelikteki yaralamanın ve yaralamanın nitelikli halinin soruşturulması şikayete tabi değildir.

Soruşturma aşamasında savcı, yeterli delilin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecektir. Aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir. Halk arasında bu karara takipsizlik kararı da denmektedir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe söz konusu olmalıdır. Böyle bir şüphe şartının şart koşulmasının nedeni, yargının iş yükünün gereksiz davalarla artırılmaması ve insanların gereksiz yere yargılanmamasıdır.

  • Kovuşturma Aşaması

Kovuşturma aşamasında; suç üzerine soruşturma aşaması tamamlanmıştır. Artık bir ceza mahkemesinde dava açılmış demektir. Kovuşturma aşamasında; yargılama makamı, savcılık makamı ve savunma makamının işbirliği söz konusudur. Savcının düzenlediği iddianamenin Mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Kovuşturma aşamasında ceza mahkemeleri görevli olacaktır. Kovuşturma evresi son evredir. Kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek cezaya hükmolunur. Eğer sanık suçsuz bulunursa beraatına hükmedilecektir.

Kasten yaralama suçlarından, yalnızca TCK’nın 86/2. maddesinde düzenlenen ve mağdurun BTM ile giderilebilecek şekilde yaralandığı durumlarda, soruşturma ve kovuşturma mağdurun şikâyetine bağlıdır. (6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 17/1. maddesinin “Spor alanlarında kasten yaralama suçunun veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde şikayet şartı aranmaksızın 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddelerine göre cezaya hükmolunur” hükmü gereğince spor alanlarında gerçekleştirilen yaralama eylemlerinin takibi şikayete bağlı değildir.

Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma kararı için hâkim kararı aranmamaktadır. Gözaltı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 91. maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünde zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan bu düzenlemeye göre kasten yaralama suçunda Cumhuriyet Savcısı’nın vereceği kararla şüpheli gözaltına alınabilecektir.

Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın 100. maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli ve sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır. Ceza yargılamasında asıl olan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman istisnai bir nitelikte olan koruma tedbiridir. Sadece adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

Türk Ceza Kanunu md. 86/2’deki kasten yaralama fiilinin mağdurun şikayetine tabi olması ve cezanın dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası olması nazara alındığında, Ceza Muhakemeleri Kanununun 100. Maddesindeki şartları taşımadığından tutuklama kararı verilemez. Ama kasten yaralama fiilinin Türk Ceza Kanununun 86/1. Maddesi ile 86/3. Maddesinde düzenlenen kasten yaralamanın nitelikli hali varsa, CMK’nin 100. Maddesinde yer alan şartların varlığı halinde hakim tutuklama kararı verebilir. Diğer yandan CMK’nin 100/3 maddesine uyarınca, kasten yaralama silahla işlenmişse veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama mevcutsa, tutuklama nedeni var sayılır, hakim doğrudan tutuklama kararı verebilir.

Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Zamanaşımı

Kasten yaralama suçuna ilişkin dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Dava zamanaşımı süresi içinde, yani suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl geçmiş ve bu suçla ilgili dava açılmamışsa ya da açılan dava sonuçlandırılmamışsa ceza davası düşer.

  • Uzlaşma

Ceza hukukunda uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. ve 254. maddelerinde düzenlenmiştir. Suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir. Uzlaşma şikayetten vazgeçme değildir.

Kasten yaralama suçlarına gelince; basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralamalar (TCK m. 86/2) hariç diğer kasten yaralama suçları (TCK m. 86/1, m. 86/3) takibi re’sen yapılır. Buna göre, madde 86/1 ve 86/2’deki suçlar uzlaşmaya tabi suçlardandır. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama varsa, mahkeme mağdurun şikayeti olup olmadığını inceler, şikayeti yoksa düşme kararı verir. Şikayet varsa ya da mağdur şikayetten vazgeçse dahi, fail vazgeçmeyi kabul etmiyorsa, CMK hükümlerin uyarınca uzlaşmaya gidilir. Ayrıca TCK madde 86/1 ve 86/2’deki durumlar, TCK madde 86/3 veya TCK madde 87’deki durumlarla birleşirse uzlaşma hükümleri uygulanamayacaktır.

  • Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bir kişisel cezasızlık ya da cezada indirime sebep olan kurumdur. Etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için düzenlenmemiştir. Kimi suç tipleri için öngörülen etkin pişmanlık hükümleri, kanunilik ilkesi gereğince yalnızca düzenlenmiş olduğu suç tipleri bakımından uygulanabilecek bir hukuki müessesedir. Evrensel hukuka göre, kimsenin kendi vücut bütünlüğü ve bununla ilgili haklar üzerinde sınırsız tasarruf yetkisi yoktur. Öte yandan kasten yaralamaya ilişkin herhangi bir etkin pişmanlık düzenlemesi de bulunmamaktadır. Zaten suç işlendiği anda mağdur zarar görür, telafisi de mümkün değildir.  Tüm bu değerlendirmelerin sonucu olarak vurgulamak isteriz ki; kasten yaralama suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.

  • Görevli Mahkeme

5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 14. Maddesine gereğince; “Mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur”. Türk Ceza Kanununun 86. maddesine göre cezaların üst sınırı on yıldan az olması nedeniyle kasten yaralama suçunda asliye ceza mahkemesi görevlidir.

Kasten Yaralama Suçuna İlişkin Emsal Yargıtay Kararları

Yargıtay 18. Ceza Dairesinin Esas No: 2015/35229, Karar No: 2017/9337 sayılı ve 20.09.2017 tarihli kararı

  • Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 86. Madde
  1. Sanık hakkında takibi şikayete bağlı olmayan silahla yaralama eylemi sebebiyle dava açılmışsa da, sanık hakkında suçun silahla işlendiği sabit olmadığından TCK.86/3e maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi karşısında, TCK’nın 86/2 maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunun şikayete tabi hale geldiği, müştekinin de soruşturma aşamasında şikayetinden vazgeçtiği dikkate alınarak, sanığa şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonucuna göre açılan kamu davasının düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi zorunluluğu,
  1. Sanık hakkında tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün, “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçuna dair olması karşısında, bu suçu düzenleyen TCK’nın 191. maddesinde 18.06.2014 tarih ve 6545 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle yapılan değişiklik çerçevesinde sanık hakkındaki dayanak mahkûmiyet ilamıyla ilgili bir değerlendirme yapılıp yapılmadığı araştırılarak, tekerrüre esas alınmasını gerektirecek kasti suçtan mahkûmiyet niteliğinde olup olmadığının belirlenmesinde ve bunun sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘nun ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmüş olmakla, tebliğnameye kısmen aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA …”


Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Esas No: 2017/6153, Karar No: 2018/154 sayılı ve 16.01.2018 tarihli kararı

  • Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 86. Madde

a) Avukat stajyeri olan müştekinin, Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nde görevli haciz memuru tanık … ile birlikte olay tarihinde sanığa ait iş yerine haciz işlemi için gittikleri, sanığın haciz işlemine itiraz etmesi üzerine taraflar arasında yaşanan tartışmada, sanığın maket bıçağı ile müştekiyi yüzünde sabit iz oluşturacak şekilde yaraladığı olayda; sanığın üzerine atılı suçu silahtan sayılan maket bıçağı ile kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlemesi karşısında sanık hakkında; 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken birden fazla ağırlaştırıcı nedenin ( 86/3-c, 86/3-e) birarada bulunması nedeniyle alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,

b) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas- 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı 321. maddesi uyarınca isteme aykırı BOZULMASINA …”


Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Esas No: 2016/18679, Karar No: 2018/190 sayılı ve 16.01.2018 tarihli kararı

  • Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 86. Madde

1) Sanık hakkında kasten yaralama ve … suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;

Kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünde, sanığın 5237 sayılı TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca verilen temel cezasının, 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan satırla mağduru yüzünde sabit iz oluşacak nitelikte yaralaması nedeniyle artırım yapıldığı paragrafında uygulama maddesinin 86/3-e maddesi yerine, 86/2. maddesi olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de, bu husus infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

… hükmün bu sebeple, 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 322. maddesi gereğince, … hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA …”


Yargıtay 2. Ceza Dairesinin Esas No: 2016/4956, Karar No: 2018/6175 sayılı ve 14.05.2018 tarihli kararı

  • Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 86. Madde

Suça sürüklenen çocuk hakkında mahkemenin 07/12/2011 tarih ve 2011/247 esas, 2011/416 sayılı kararı ile hırsızlık suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği 13/03/2012 tarihinden itibaren 3 yıllık denetim süresi içerisinde 07/07/2013 tarihinde işlediği kasten yaralama suçu nedeniyle bildirim yapılan Çorum 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/06/2014 tarih 2013/393 esas ve 2014/476 karar sayılı mahkumiyetine konu suçun 5237 sayılı TCK’nın 86/2-3.a maddesinde düzenlenen suça ilişkin öngörülen cezaların türü ve üst sınırı itibariyle uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak öncelikle denetim süresi içerisinde işlenen suç yönünden uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA …”


Yargıtay 8. Ceza Dairesinin Esas No: 2017/26406, Karar No: 2018/8521 sayılı ve 09.07.2018tarihli kararı

  • Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 86. Madde

1. Sanık … hakkında katılan …‘ne yönelik yaralama, sanık … hakkında ise genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz incelemesinde;

Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık … müdafii ve sanık …‘ın bir sebebe dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

Sanık … hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde;

2.Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Bozmadan önce 02.11.2010 tarihli hükümde sanığa doğrudan verilen adli para cezasının, TCK.nun 52/4. maddesi gereğince 9 taksitte tahsiline karar verildiği ve hüküm yalnız sanık tarafından temyiz edildiği halde bozma sonrası verilen kararda, taksit yapılmaması suretiyle CMUK.nun 326/son maddesinde yer alan kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi,

Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında taksitlendirmeye yer olmadığına ilişkin E-3 bölümünün hükümden çıkarılması yerine “Sanığa verilen adli para cezasının miktarı, sanığın ödeme gücü nazara alınarak 5237 sayılı TCK.nun 52/4. maddesi uyarınca birer aylık arayla 9 eşit taksit halinde tahsiline” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3. Sanık … hakkında, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik sanığın temyiz itirazı ile mağdur …‘e yönelik yaralama suçundan kurulan ve kesin olarak verilen hükmün suç vasfına yönelik Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan temyiz itirazının incelemesinde ise;

Sanığın eylemi nedeniyle mağdur …‘ün adli tıp raporunda belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı ve eyleminin TCK.nun 86/1. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmakla;

Sanığa yüklenen suçların yasa maddelerinde öngörülen cezalarının türü ve üst sınırı itibariyle 5237 sayılı TCK.nun 66/1-e maddesinde belirlenen 8 yıllık asli dava zamanaşımının, son kesen usulü işlem savunmasının alındığı 21.04.2008 tarihinden 10.05.2016 günlü hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, kamu davalarının düşürülmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,

Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısı ve sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 66/1-e, 67/3 ve CMK.nun 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİNE …”


Ceza Genel Kurulu 04.04.2017, 2017/3-35-2017/210

  • Kasten Yaralama Suçu
  • TCK 86. Madde

Özet: Adli rapor, mağdur beyanını doğruluyor ise, yaralama suçunun sübuta erdiğinin kabul olunmalıdır.

09.01.2009 tarihinde katılanın, zeytin toplamakta olan sanıkla tartıştığı, tartışma sırasında sanık tarafından darbedilerek bacağından yaralandığı iddiasıyla telefonla durumu ilçe jandarma komutanlığına bildirdiği, aynı gün görevlilerce götürüldüğü Çine Devlet Hastanesi’nde düzenlenen adli raporda, katılanın sağ bacağında basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte morluk ve yaygın ekimozların bulunduğunun belirtildiği olayda; katılanın anlatımları ve bu anlatımlar ile uyumlu adi rapor içeriği, tanık Cihan’ın olay günü sanıkla katılan arasında tartışma yaşandığına ilişkin beyanları ve sanığın da olay günü katılanla zeytin toplama nedeniyle tartıştığını doğrulaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı kasten yaralama suçunun sübuta erdiğinin kabulü gerekmektedir.


Kasten Yaralama Suçuna İlişkin Emsal Kararlara Yargıtay’ın Sitesinden Ulaşabilirsiniz. https://www.yargitay.gov.tr/

Kasten Yaralama Suçu Örnek Suç Duyurusu

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına

Mağdur: Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi

Vekili    : Av. Umur YILDIRIM

Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat: 4 No: 7, 06530 Çankaya/ ANKARA

Şüpheli : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) – Adresi

Suç         : Kasten yaralama (TCK md. 86)

Suç Tarihi : …/…/….

Konu    : Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılması ve soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikayet dilekçesidir.

Açıklamalar                          :

  1. Burada müvekkil hakkında, kim olduğuna ve şüpheli tarafından kasten yaralama suçunun nasıl konu edildiğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir.
  2. Yaşanılan olay ayrıntılı bir biçimde izah edilmelidir.
  3. Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
  4. Dilekçenin ekinde yer verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.

Hukuki Sebepler: TCK ve ilgili diğer tüm mevzuat.

Hukuki Deliller: Tanık, suça konu olayın video görüntüleri ve ilgili her türlü delil.

Sonuç ve İstem: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Tarih

     Müşteki Vekili                                                                                                             

Av. Umur YILDIRIM

       İmza

X
kadim hukuk ve danışmanlık