Hakim ceza ve hukuk davalarında karar verecek kişidir. Ceza Muhakemesi Kanununda, ceza davasına bakan hakimin bağımsızlık ve tarafsızlığını sağlamak üzere “hakimin reddi” ve “hakimin çekinmesi” olmak üzere iki kurum düzenlenmiştir. Ceza ve Hukuk davalarında karar verici konumunda olan hakim tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır. Hakimin görevini gerektiği şekilde yapabilmesi için hakim bağımsızlığının sağlanması tek başına yeterli değildir. Bağımsızlık kadar önemli olan ve bu kurumu tamamlayan tarafsızlığın da sağlanması gerekir. Hakimin tarafsızlığı, hakimin önüne gelen olayda taraflardan birisinin yanında yer almamasını, karar verirken bir tarafa meyletmemesini ifade eder. Dolayısıyla tarafsızlık bağımsızlığa nazaran daha somut niteliktedir ve her somut olay bakımından ayrı ayrı ele alınabilir. Adil yargılanma hakkını düzenleyen AİHS m. 6 kapsamında mahkemenin tarafsızlığı, mahkeme üyelerinin tamamının veya bir kısmının taraflardan birisi aleyhine veya lehine bir duygu ya da çıkara sahip olmamasını ifade eder. Bu nedenle Ceza Muhakemesi Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda, davaya bakan hakimin bağımsızlık ve tarafsızlığını sağlamak üzere “hakimin reddi” ve “hakimin çekinmesi” olmak üzere iki kurum düzenlenmiştir.
- Hakimin reddi; hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek nedenlerin ya da davaya bakamayacağı ve yargılamaya katılamayacağı hallerin varlığı halinde taraflarca reddedilmesidir. Bu hususlar kanunda tek tek belirtilmiştir. Kıyas yoluyla genişletilemez. Hakimin reddi, halk arasında reddi hakim olarak isimlendirilir. (CMK 24. Madde, HMK 36. Madde)
- Hakimin çekinmesi: hakimin davaya bakamayacağı ve yargılamaya katılamayacağı haller (Dostluk ve arkadaşlık ilişkisi, ihsası reyde bulunması, reddi hali dışında hısımlık bulunması hali) ile tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerin varlığı halinde kendiliğinden davaya bakmaktan çekinmesidir. (CMK 30. Madde, HMK 34. Madde)
Yasaklılık hallerinin varlığı durumunda hakim kendiliğinden çekinebileceği gibi hakimin reddini taraflar da isteyebilir. Kanun koyucu, hakimlerin bu durumlarını dikkate alarak, bazı durumların varlığı halinde hakimin kesinlikle tarafsız olamayacağını ön kabul ile (peşin olarak) kabul etmiştir. Bazı durumlarda ise, somut olaya göre hakimin tarafsız olamayacağı kuşkusu bulunmakta ise bu kuşkuya dayanarak davanın taraflarına hakimi reddetme imkanı tanımıştır. Bu durumların ne olduğu, işin doğası gereği önceden tek tek belirlenmemiş, her somut olayın özelliğine bırakılmıştır. Burada ilk önce, kanun koyucu tarafından ön kabul ile kabul edilen hakimin tarafsız olamayacağı durumlar (Hakimin davaya bakamayacağı/Kesin ret nedenleri), daha sonra ise her somut olaya göre taraflarca ileri sürülebilecek hakimin tarafsızlığından şüphe duyulan nedenlere bağlı yapılan hakimin reddi üzerinde durulacaktır.
Hakimin Reddi ve Çekinmesi Nedir?
Kanun koyucu, hakimlerin bu durumlarını dikkate alarak, bazı durumların varlığı halinde hakimin kesinlikle tarafsız olamayacağını ön kabul ile (peşin olarak) kabul etmiştir. Bazı durumlarda ise, somut olaya göre hakimin tarafsız olamayacağı kuşkusu bulunmakta ise bu kuşkuya dayanarak davanın taraflarına hakimi reddetme imkanı tanımıştır. Bu durumların ne olduğu, işin doğası gereği önceden tek tek belirlenmemiş, her somut olayın özelliğine bırakılmıştır.
Burada, ilk önce, kanun koyucu tarafından ön kabul ile kabul edilen hakimin tarafsız olamayacağı durumlar (Hakimin davaya bakamayacağı/Kesin ret nedenleri), daha sonra ise her somut olaya göre taraflarca ileri sürülebilecek hakimin tarafsızlığından şüphe duyulan nedenlere bağlı yapılan hakimin reddi üzerinde durulacaktır.
Hakimin Davaya Bakamayacağı ve Yargılamaya Katılamayacağı Haller
Hakimin Davaya Bakamayacağı Haller
Hakimin tarafsızlığını sağlamaya yönelik olarak öngörülen davaya bakmasının yasaklı olduğu haller CMK m.22 ve 23 ve HMK m34’de düzenleme altına alınmış ve sınırlı sayıda belirlenmiştir. Genel kural hakimin önüne gelen davaya bakması olduğundan, istisnai nitelikteki bu düzenlemelerin kıyas yoluyla genişletilmesi söz konusu olamaz. Hakim CMK m. 22 ye göre,
- Suçtan kendisi zarar görmüşse,
- Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
- Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyundan biri ise,
- Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlat edinme bağlantısı varsa,
- Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan hısımlığı varsa,
- Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,
- Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,
- Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,
Hakimlik görevini yapamaz.
HMK m.34. maddesine göre ise hakim,
- Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.
- Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.
- Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında.
- Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.
- Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.
- Nişanlısının davasında.
- İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada,
talep olmasa bile çekinmek zorundadır.
Yukarıda belirtilenlere ek olarak 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 46/1 maddesine göre, karı koca, ikinci derece dahil kan ve sıhri hısımlar bir mahkemenin aynı dairesinde görev yapamazlar. (Aynı Mahkemede Görev Alma Yasağı)
CMK’ya Göre Hakimin Yargılamaya Katılamayacağı Haller
Bir karar veya hükme katılan hakim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz. Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hakim, kovuşturma evresinde görev yapamaz. Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim, aynı işte görev alamaz. (CMK m.23)
Kanun koyucu bu maddelerde öngörülen hallerde, hakimin tarafsız davranamayacağını davransa bile kamuoyunda adil bir yargılama yapıldığına ilişkin inancın sağlanamayacağını kabul etmiştir. Dolayısıyla bu hallerde sadece böyle bir durumun var olup olmadığının tespiti yapılır. Eğer hakimin yasaklı olduğu bir hal varsa, ayrıca bu durumun hakimin tarafsızlığını etkileyip etkilemeyeceği araştırılmaz. Bu hallerde hakim görev yapamaz. Görev yasaklarına uymamak, kesin hukuka aykırılık halidir. (CMK m.289/1/b)
Hakimin Reddi
Kanun koyucu, hakimin davaya bakmasının yasak olduğu haller dışında, tarafsızlığını şüpheye düşürecek hallerin de ortaya çıkabileceğini öngörmüştür. Ancak davaya bakmasının yasak olduğu haller gibi bunları tek tek, tahdidi olarak saymamış; sadece genel bir ifade kullanmayı tercih etmiştir. Hakimin yasaklı olduğu sebeplerden farklı olarak tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler bakımından iki aşamalı bir denetim yapılır. Birinci olarak hakimin tarafsızlığını tehlikeye düşüreceği ileri sürülen sebebin varlığı tespit edilir. İkinci olarak ise bu sebep var ise hakimin tarafsızlığını etkileyip etkilemeyeceğine bakılır.
Tarafsızlık, mahkemenin önüne gelen bir uyuşmazlığın çözümünde hakimin önyargılı olmaması olarak tanımlanır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hakimin tarafsızlığını objektif ve subjektif tarafsızlık olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Objektif tarafsızlık, hak talebinde bulunanlara karşı mahkemenin kurum olarak tarafsız bir görünüm vermesidir. Mahkeme hak arayanlara güven vermesidir. Subjektif tarafsızlık ise hakimin bireysel olarak tarafsız olması, örneğin, kişisel düşünce veya siyasi görüşlerini yargılama faaliyetine karıştırmamasıdır. Subjektif tarafsızlığın aksi ispatlanana kadar var olduğu kabul edilmektedir. Yargıtay kararlarında hakimin tarafsızlığı, hakimin “tarafsız olması” (subjektif tarafsızlık) ve “tarafsız görünmesi” (objektif tarafsızlık) şeklinde bir ayrıma tabi tutulmaktadır.
Hakimin Reddi Sebepleri ve Ret İsteminde Bulunabilecek Kişiler
CMK’nın 24. Maddesine göre, hâkimin davaya bakamayacağı hallerde reddi istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir. CMK da hâkimin reddini gerektirecek durumlar özellikle belirtilmemiş olup, tarafsızlığını düşürebilecek her durum hâkimin reddi talebine konu olabilecektir. HMK’nın 36. Maddesine göre ise hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir;
- Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.
- Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.
- Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması;
- Uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması.
- Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.
- Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması.
Hakimin reddini talep edebilecek kişiler ise CMK’nın 24. Maddesine göre,
- Cumhuriyet savcısı;
- Şüpheli,
- Sanık
- Bunların müdafii
- Katılan
- Katılan vekili
Olarak belirtilmiştir.
HMK2nın 38. Maddesine göre, davanın taraflarından her biri yargıcı reddebilir. Zorunlu dava arkadaşları hep birlikte reddedebilir. İhtiyari dava arkadaşları ise tek başına hakimi reddedebilir. Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme katılacak hakimlerin isimleri kendisine bildirilir.
Tarafsızlığını Şüpheye Düşürecek Sebeplerden Dolayı Hakimin Reddi İsteminin Süresi
Yasaklılık Nedenine Dayanan Red İsteminde
Buna dayanan bir red isteminde, bu istemi ileri sürmek için bir zaman sınırlaması yoktur. Yargılama bitinceye kadar kendisinde yasaklılık nedeni bulunan bir hâkim reddedilebilir. Böyle bir nedenden ötürü reddin sınırsız olmasının mantıki temeli vardır. Yasaklılık nedenleri, yasanın, o hâkimin mutlaka tarafsızlığı bozacağını kabul ettiği durumlardır. Bunun aksinin tartışılması söz konusu değildir. Bu nedenle tarafsız kalamayacağı yasaca kabul edilmiş bir hâkimin, belirli bir zamanın itirazsız geçmesinden sonra, yargıya katılmasına olanak tanınması, belirtilen mantıkla bağdaşmaz, yargı sakatlanmış olur.
Tarafsızlıktan Şüphe Edilmesine Dayanan Red İsteminde
Hemen belirtelim ki, bu durumda reddi isteme bakımından yasada zaman sınırlaması vardır. Belirli zaman dilimlerinin geçirilmesinden sonra, yasa tarafların bu alanda bir istekte bulunmasını engellemiştir. CMK m. 25. maddesine göre, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı bir hakimin reddi,
- İlk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu başlayıncaya,
- Duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve
- Yargıtay’da görevlendirilen üye veya tetkik hakimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir.
- Diğer hallerde, inceleme başlayıncaya kadar hakimin reddi istenebilir.
- Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hakimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır.
HMK’nın 38. Maddesine göre ise Hâkimin reddi sebebini bilen tarafın, ret talebini en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez.
Ret İsteminin Usulü
CMK’nın 26. Maddesine göre red istemi için iki yol öngörülmüştür. Birincisi, hakimin bağlı bulunduğu mahkemeye bir dilekçe vermek, ikincisi de mahkemenin zabit katibine bu konuda beyanda bulunmak ve onun için bir tutanak düzenlemesini sağlamaktır. Hakimin reddini isteyen taraf, reddi dayandırdığı nedenleri ve hakimin neden tarafsız kalamayacağını ispatlamak zorundadır. Kanun bu sonucu şöyle belirtmektedir; “Red isteminde bulunan, öğrendiği red nedenlerinin tümünü bir defada açıklamak ve süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.” Böylelikle her bir ret sebebinin ayrı ayrı sunulması nedeniyle yargılamamanın gereksiz yere uzatılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Başvuruda reddi istenen hakimin adı ve soyadı red nedenlerinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Bir hakimin reddi istendiğinde, mahkeme o yargıçtan red nedeni hakkındaki görüşlerini yazılı olarak açıklamasını ister. Bu durumda o hakimin bu konuda bilgi vermek zorundadır (m. 26/son).
HMK’nın 28/2. Maddesine göre hâkimin reddi, dilekçeyle talep edilir. Bu dilekçede, ret talebinin dayandığı sebepler ile delil veya emarelerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir. Hâkimin reddi dilekçesi, reddi istenen hâkimin mensup olduğu mahkemeye verilir ve ret talebi geri alınamaz. Hâkimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf bir hafta içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra yazı işleri müdürü tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri, dosya ile birlikte reddi istenen hâkime verilir. Hâkim bir hafta içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin kanuna uygun olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek, dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere yazı işleri müdürüne verir. Hâkim, taraflardan birinin ret talebi üzerine veya kendiliğinden çekilme yönünde görüş bildirirse, ret talebini incelemeye yetkili merci, bu çekilmenin kanuna uygun olup olmadığına karar verir.
Hakimin Reddi İstemine Karar Verecek Mahkeme
CMK’nın 27. Maddesine göre, hakimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir. Ancak, reddi istenen hakim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi;
- Reddi istenen hakim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesine,
- Reddi istenen hakim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde ise en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
- Ret istemi sulh ceza hakimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hakime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.
- Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.
Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hakim veya mahkeme görevlendirilir.
HMK’nın 40. Maddesine göre ise hâkimin reddi talebi, reddi istenen hâkim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir. Reddedilen hâkimin katılmamasından dolayı mahkeme toplanamıyor ya da mahkeme tek hakimden oluşuyor ise ret talebi, o yerde asliye hukuk hâkimliği görevini yapan diğer mahkeme veya hâkim tarafından incelenir. O yerde, asliye hukuk hâkimliği görevi tek hakim tarafından yerine getiriliyorsa, o hakim hakkındaki ret talebi, asliye ceza hâkimi varsa onun tarafından, yoksa en yakın asliye hukuk mahkemesince incelenir.
Sulh hukuk hakimi reddedildiği takdirde, ret talebi, o yerdeki diğer sulh hukuk hâkimi tarafından incelenir. O yerde, sulh hukuk hâkimliği görevi tek hâkim tarafından yerine getiriliyorsa, o hâkim hakkındaki ret talebi, bulunma sıralarına göre; o yerdeki sulh ceza hâkimi, asliye hukuk hâkimi, asliye ceza hâkimi, bunların da bulunmaması hâlinde, en yakın yerdeki sulh hukuk hâkimi tarafından incelenir. Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi talebi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece karara bağlanır. Hukuk dairelerinin toplanmasını engelleyecek şekildeki toplu ret talepleri dinlenmez.
CMK’nın 31. Maddesi ile HMK’nın 41. Maddesine göre ise aşağıdaki hallerin mevcut olması halinde kabul edilmeyerek geri çevrilir;
- Ret talebi süresinde yapılmamışsa.
- Ret sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemişse.
- Ret talebinin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
Bu hallerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
Ret İstemi Üzerine Verilecek Kararlar ve Başvurulacak Kanun Yolları
CMK’nın 28. Maddesine göre ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar kesindir, kabul edilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine verilen ret kararı hükümle birlikte incelenir. HMK’nın 43. Maddesine göre ise Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, hâkimin reddi talebiyle ilgili merci kararları kesindir. Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararları kesindir.
Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir. Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilebilir. Yargıtay’ın bu husustaki kararı kesindir.
Reddi İstenen Hakimin Yapabileceği İşlemler
CMK’nın 29. Maddesine göre reddi istenen hakim, ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar. Ancak, hakimin oturum sırasında reddedilmesi halinde, bu konuda bir karar verilebilmesi için oturuma ara vermek gerekse bile ara vermeksizin devam olunur. Şu kadar ki, 216. madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hakim tarafından veya onun katılımıyla bir sonraki oturuma başlanamaz.
Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca bulunan hal nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır. HMK’nın 43/3. maddesine göre ret talebinin reddine ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak kaldırılması veya ret talebinin kabulüne ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur.
Hakimin Çekinmesi ve İnceleme Mercii
CMK’nın 30. Maddesine göre hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir. Hakim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılan işler hakkında 29. madde hükmü uygulanır. Hakim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hakimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir. Bu tür durumlarda merciin hakimin dayandığı sebebin hukuka uygunluğunu denetleme imkanı yoktur. Kanun koyucu yasaklı olduğu hallere dayanarak hakim çekindiğinde onun kararına güvenmenin yerinde olacağını takdir etmiştir.
Hakim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Buradaki merci, hakimin reddi halinde inceleme yapmaya yetkili olan merciidir. (CMK m.27) Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hakim veya mahkeme görevlendirilir.
HMK’nın 35. Maddesine göre ise çekinme kararına karşı üst mahkemeye başvurulabilir. Yasaklama sebebinin doğduğu tarihten itibaren, o hâkimin huzuru ile yapılan bütün işlemler, üst mahkemenin kararı ile iptal olunabilir. Hüküm ve kararlar ise herhâlde iptal olunur. Bu durumda, hâkim yargılama giderlerine mahkûm edilebilir. Çekinme kararının ilk derece mahkemesi hâkimince verildiği hâllerde, başvuru üzerine bölge adliye mahkemesinin vereceği karar kesindir. Ayrıca hâkim, reddini gerektiren sebeplerden biri varken bizzat çekilmezse, iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir. Hâkim, taraflardan birinin ret talebi üzerine veya kendiliğinden çekilme yönünde görüş bildirirse, ret talebini incelemeye yetkili merci, bu çekilmenin kanuna uygun olup olmadığına karar verir.
Zabıt Katibinin Reddi veya Çekinmesi
CMK’nın 32. Maddesi ile HMK’nın 45. maddesinde göre yukarıda hakimlerle ilgili olarak ret ve çekinme hususları zabıt katipleri hakkında da uygulanır. Zabıt katibinin reddi veya kendisinin reddini gerektiren sebepleri bildirerek görevden çekinmesi halinde gereken karar, yanında çalıştığı mahkeme başkanı veya hakim tarafından verilir. Aynı işte zabıt katibinin hakim ile birlikte reddi istemi hakkında veya çekinmelerine karar verecek merci, hakime göre belirlenir.
Zabıt Katibinin Yasaklılığı ve Reddi – HMK Madde 45
- Davada görevli zabıt kâtibi hakkında 34 ve 36 ncı maddelerde düzenlenen sebeplerden birisiyle ret talebinde bulunulabilir. Ret talebi, zabıt kâtibinin görev yaptığı mahkeme tarafından karara bağlanır. Bu konuda verilecek kararlar kesindir.
- Zabıt katibi 34 üncü maddedeki sebepleri bildirerek görevden çekinebilir. Bu hâlde gereken karar, görev yaptığı mahkeme tarafından verilir.
- Zabıt kâtibinin aynı işte hâkim ile birlikte reddi veya çekinmesinin istenmesi hâlinde, hâkim hakkında ret veya çekinmeyi inceleyecek olan merci, her ikisi hakkında karar verir.
Hakimin Reddi ve Çekinmesi Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/767 E., 2021/8659 K. “İçtihat Metni”
- Hakimin Reddi ve Çekinmesi
- Ceza Muhakemesi Kanunu 22-30. Madde
Hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından hükümlü …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143, 35, 116/4 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay 22 gün ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2018/121 esas, 2019/87 sayılı kararının Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2019/608 esas, 2019/1031 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi sonucu kesinleşmesini takiben, hükümlü tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.06.2020 tarihli ve 2018/121 esas, 2019/87 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair mercii Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli ve 2020/522 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 07.12.2020 gün ve 17256-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2021 gün ve 2020/112250 sayılı tebliğ namesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğ namede;
Hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/2-h, 143, 35, 116/4 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay 22 gün ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2018/121 esas, 2019/87 sayılı kararının Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2019/608 esas, 2019/1031 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi sonucu kesinleşmesini takiben, sanık tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Denizli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.06.2020 tarihli ve 2018/121 esas, 2019/87 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair mercii Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli ve 2020/522 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. 5271 sayılı CMK. nun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanunun 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir” şeklindeki düzenlemeler karşısında, ilk kararı veren hakimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümde belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, olaya tamamen yabancı, farklı bir hakimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği cihetle, somut olayda ilk yargılamada görev alan Hakim Necmettin Öter’in yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair kararda da görev almış olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Gereği Düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi karşısında çözümlenmesi gereken olay, yargılamanın yenilenmesi talepleri olduğunda, talebe konu kesinleşmiş hükmü veren mahkemenin kabule değerlik konusunda bir karar vermesi gerekip gerekmediğinin, bu konuda yasal engel olup olmadığının tespitine ilişkindir. Konuya dair CMK’da; Hakimin davaya bakamayacağı haller 22. maddede sayılmıştır. Yargılamaya katılamayacak hakim başlıklı 23. maddesi “(1) Bir karar veya hükme katılan hakim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz. (2) Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hakim, kovuşturma evresinde görev yapamaz. (3) Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim, aynı işte görev alamaz. “ şeklindedir. 23. maddenin 3. fıkrasına dair gerekçede; “Yargılamanın yenilenmesi talebi halinde de önceki yargılamada görev yapan hakimin aynı işte görev alamayacağı şeklinde üçüncü fıkraya eklenmiştir. Böylece aynı uyuşmazlık hakkında daha önce kanaatini belirtmiş olan hakimin daha sonra yargılamanın yenilenmesi sürecinde görev yapması önlenerek, hakim tarafsızlığı bu yönüyle de sağlanmak istenmiş ve 23. madde olarak kabul edilmiştir.” denilmiştir. CMK 30. maddesi; “(1) Hakim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hakimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir. (2)Hakim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hakim veya mahkeme görevlendirilir. (3) Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılan işler hakkında 29 uncu madde hükmü uygulanır.” Konuya dair CMK 318/1. fıkrası da; “(1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” şeklindedir. Bu düzenlemeler karşısında; yargılamanın yenilenmesi talebi halinde, talebe konu önceki yargılamada görev alan hakimin aynı işte görev alamayacağı gibi CMK 318/1. fıkra gereği hükmü veren mahkemeye verilecek olan talep konusunda da kabule değer olup olmadığına dair karar ile müteakip işlemlerin önceki yargılamada görev alan hakimler tarafından yapılamayacak, heyette de yer alamayacaklardır. CMK 23/3 fıkrasının CMK’da “Hakimin Davaya Bakamaması ve Reddi” başlıklı bölümünde düzenlemenin olması, CMK’nın 30. maddesinde “Hakimin çekinmesi ve inceleme merci” konusunun düzenlenmesi karşısında CMK 22. maddede sayılan evlilik bağı, kan-hısımlık bağı gibi nüfus kayıtlarının şekli incelemesi ile tespit edilecek hallerde olduğu gibi 23/3. fıkradan kaynaklanan yasaklılık halinde de talebi alan hakim karar veren hakim ise veya heyette yer almışsa CMK 30/1 gereği bu hususu belirten “çekinme kararı” vererek CMK’nın “Beşinci Bölümünde” belirlenen usule uygun olarak merciye dosyayı göndermek suretiyle sürecin işlemesini sağlaması gerekmektedir. Yasaklılık hali olarak kabul edilmesi ve CMK’nın “Beşinci Bölümü”nde düzenlenmiş olması bu bölümdeki usule uygun kararla nizanın çözümünü gerektirir. Bu çerçevede yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına ilişkin kararın aynı mahkemece, fakat asıl kararı veren hakim, başkan ve üyeler dışındaki hakimlerce oluşturulacak heyetle verilmesi gerekir. Önceki kararı veren hakimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisinde kalabileceği, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, olaya tamamen yabancı, farklı bir hakimin yer aldığı heyetin/hakimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi doğru olacaktır. Yukarıdaki tespit, kabul ve değerlendirmeler karşısında; Somut olayda; yenileme talebine konu mahkûmiyet hükmünü veren hakimin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar veren hakim olması nedeniyle Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin yukarıda belirtilen kanun hükümleri gereğince itirazın kabulüne karar vermesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar vermesi nedeniyle kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden (DENİZLİ) 5. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 02.07.2020 tarihli ve 2020/522 Değişik İş sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrasının uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının a bendi uyarınca sonraki işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 20.04.2021 tarihinde Daire üyelerimiz… ve …’ın kabule değerlik incelemesini aynı hakimin yapabileceğine dair karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.
20. Hukuk Dairesi 2017/6712 E. , 2017/4273 K. “İçtihat Metni”
- Hakimin Reddi ve Çekinmesi
- Ceza Muhakemesi Kanunu 22-30. Madde
İstinaf kanun yoluna başvuru aşamasında davalı… vekili tarafından reddi hakim yoluna başvurulmuştur. Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
Davalı … vekili 23.12.2016 tarihli temyiz ve reddi hakim dilekçesinde; “… Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi Başkanının Konya 5. Hukuk Dairesi Ticaret Mahkemesi hakimi olduğu dönemde 27.12.2013 tarihli ve 2013/1309 D.iş sayılı reddi hakim ve hakimin çekinmesi ile ilgili verdiği kararda reddi hakim talebini tarafsız şekilde değerlendirmediğini, vekili olduğu tüm davalarda müvekkiller nezdinde itibarsızlaşmasına neden olacak şekilde tehdit ederek tarafsız kalamayacağını ortaya koyduğunu, yasal mercilere gereği konusunda ihbarda bulunulduğunu, aralarında HMK’nın 36/1-d maddesi uyarınca husumetinde olduğunu…” belirterek reddi hakim talebinde bulunmuştur. Reddedilen hakim tarafından, reddi hakim talebinin reddinin gerektiği ancak istinaf incelemesine gönderilen ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1009 E. sayılı davasının 25.09.2014 tarihli celsesinde hakim olarak görev yaptığından HMK’nın 36/c maddesi gereğince davadan çekildiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından “…vekilin kendinden kaynaklanan sebeplerle reddi hakim istendiği, red sebeplerinin yerinde olmadığı, kötü niyetle yapıldığı, reddi istenilen hakimin istinaf incelemesine konu davanın 25.09.2014 tarihli oturumunda hakim olarak görev yaptığı…” gerekçesiyle reddi hakim talebinin reddine, davalının 2.000.-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına, çekilme isteğinin HMK’nın 36/c maddesi gereğince kabulüne ilişkin verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazları reddi hakim talebinin reddine ve disiplin para cezasına yönelik olup, davalı vekili tarafından ileri sürülen ret nedenleri 6100 sayılı HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden olmadığından reddi hakim talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Reddi istenilen hakimin çekilme isteği HMK’nın 36/c maddesi gereğince kabul edilmiş ise de anılan madde ancak reddi istenilen hakimin temyiz incelemesine konu davada esasa ilişkin işlemler yapmış olması halinde uygulanma imkanı bulmaktadır. Reddi istenilen bölge adliye mahkemesi hakimi istinaf incelemesine konu davanın 25.09.2014 tarihli oturumuna hakim olarak katılmış ise de anılan duruşmada sadece “davanın değeri itibariyle dosyanın heyete tevdiine” yönünde ara karar vermiş olup, başka duruşmalara çıkmamış, nihai karara da iştirak etmemiştir. Reddi istenilen hakim, temyiz incelemesine konu davada esasa ilişkin işlem yapmadığından HMK’nın 36/c maddesindeki koşul oluşmadığı halde anılan madde uyarınca verilen çekilme kararın merci tarafından aynı gerekçe ile kabul edilmesi doğru değil ise de aleyhe bozma yasağı sebebiyle bozma nedeni yapılmayıp değinilmekle yetinilmiştir. Ancak, HMK’nın 42/4. maddesi uyarınca disiplin para cezasına hükmedilebilmesi için reddi hakim talebinin esastan reddi ile ret talebinin kötü niyetle yapılması gerekmektedir. Somut olayda ise ret talebini inceleyen merci tarafından “vekilin kendinden kaynaklanan sebeplerle reddi hakim istendiği, red sebeplerinin yerinde olmadığı, kötü niyetle yapıldığı” gerekçesiyle davalı asilin 2.000.-TL disiplin para cezası ile cezalandırılması isabetsiz ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının üç rakamlı bendinin tamamen kaldırılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2 maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11.05.2017 günü oy birliğiyle karar verildi.