Temyiz, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin son kararlarındaki (hükümlerindeki) hatalar veya hukuka aykırılıkları, yani “bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması” şeklinde ortaya çıkan hukuka aykırılıkları gidermek ve ülke genelinde içtihat birliği sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir kanun yoludur. Ceza davalarında temyiz kanun yolu CMK 286 ile 307. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Temyiz, henüz kesinleşmemiş kararlara karşı kabul edilen bir yol olduğundan olağan kanun yoludur. Nitekim temyiz yolunda, kural olarak bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin verdiği bozma dışındaki kararları hukuka uygunluk yönünden, yani dairelerin sabit kabul ettikleri olaylara hukuk normlarını uygularken hata yapıp yapmadıkları incelenir. Buna karşılık maddi sorunlar yani istinaf mahkemelerinin delillerin tespiti, değerlendirilmesi gibi yanılgıları üzerinde temyiz aşamasında durulmaz. Zira, bu safhada delillerin yeniden ortaya konması mümkün değildir. Temyiz kanun yolunun iki amacı vardır:
- Bunlardan birincisi, belirli bir olayda doğru bir kararın verilmesini sağlamak,
- İkinci amacı ise ülke içindeki hukukun aynı biçimde uygulanmasını sağlamaktır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) Altıncı Kitabının, olağan kanun yollarını düzenleyen ikinci kısmının, üçüncü bölümünde, CMK 286 ile 307. maddeleri arasında ceza davalarında temyiz kanun yolu düzenlenmiştir. CMK’nın sistematiğine göre temyiz, bölge adliye mahkemesinin bozma dışındaki hükümleri için Yargıtay tarafından hukuka aykırılık denetiminin yapıldığı kanun yolu aşamasıdır.
Ceza Davasında Temyiz Kanun Yolu Nedir?
Ceza yargılamasında temyiz kanun yolu, açıklanan ilk derece ceza mahkemesi ve sonrasında başvurulan istinaf mahkemesi kararlarının hukuka uygunluk yönüyle incelenmesini amaçlayan bir kanun yoludur. Temyiz, bölge adliye mahkemelerinin kesin olmayan kararlarındaki aykırılıkları gidermek amacıyla kabul edilmiş “olağan” kanun yoludur Temyizde görevli yargılama makamı ise Yargıtay’dır. Yargıtay bölge adliye mahkemelerinin kesin olmayan kararlarını denetler ve böylelikle uygulamada bir içtihat birliği oluşturmaya çalışır. Temyiz yargılamasında Yargıtay’ın görevi hukuki denetim yapmaktır. İstinaf denetimini yapan bölge adliye mahkemeleri, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararları hem maddi hem hukuki yönden denetlerken, Yargıtay uyuşmazlığı sadece hukuki mesele yönünden ele alır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) Altıncı Kitabının, olağan kanun yollarını düzenleyen ikinci kısmının, üçüncü bölümünde temyiz kanun yolu yer almaktadır. CMK’nın sistematiğine göre temyiz, bölge adliye mahkemesinin bozma dışındaki hükümleri1 için Yargıtay tarafından hukuka aykırılık denetiminin yapıldığı kanun yolu aşamasıdır. Temyiz, ceza davasında bir kararın, üst mahkemeye başvurarak yeniden incelenmesi ve değerlendirilmesi sürecidir. Temyiz, mahkeme tarafından verilen bir kararın hukuki ve usulü açıdan doğru olup olmadığının denetlenmesini sağlar. Ceza davasında, mahkeme tarafından verilen kararın temyiz edilebilmesi için, öncelikle davanın tarafı olan sanık, müdafi, katılan veya savcının, karara karşı temyiz başvurusunda bulunma hakkı vardır. Temyiz başvurusu için belirli bir süre vardır. Bu süre kararın tebliğ edildiği tarihten veya duruşmaya katılmışsanız tefhimden itibaren başlar.
Yukarıda da bahsedildiği üzere, temyiz incelemesinde maddi olayın yaşanıp yaşanmaması gibi sorunlar üzerinde durulmamaktadır. Yapılan inceleme verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı hususuyla ilgilidir. Yargıtay tarafından yapılan denetleme, derece mahkeme kararlarının maddi bölümünün, özellikle olguların saptanması ve delillerin incelenmesi kısmının inceleme dışında bırakılması şeklindedir. Özellikle kanunun 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık halleri temyiz kanun yolu bakımından önem taşımaktadır.
CMK Madde 286 – Temyiz
(1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;
a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
c) (Ek: 20/7/2017-7035/20 md.) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
d) (Yeniden Düzenleme -7165 s.k. m.7 – 28.02.2018) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272. maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
e) Adli para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
f) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
h) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları, temyiz edilemez.
(3) (Ek:17/10/2019-7188/29 md.) İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
- Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
- Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),
- Suç işlemeye tahrik (madde 214),
- Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),
- Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
- Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
- Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),
- Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
- Silahlı örgüt (madde 314),
- Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
- Terörle Mücadele Kanununun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31. maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar.
Kimler Temyiz Başvurusu Yapabilir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260. Maddesi temyiz kanun yoluna başvurma hakkı olanları düzenlemiştir. Bu hükme göre;
- Sanık,
- Katılan,
- Katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş olan müştekiler,
- Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar,
- Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.
Temyiz dilekçelerinin yeterince açık olmaması nedeniyle, Yargıtay’ca yapılan temyiz incelemesinde zorluklar çekilmektedir. Kararı temyiz edenin, katılan olarak mı, sanık olarak mı temyiz ettiği, hangi suçtan verilen hükmü temyiz ettiği, temyizin sınırı belirlenmelidir. Temyiz dilekçesini havale eden hakim, başvuruda bulunan tarafa gereken uyarıları yaparak onun temyizin sınırını açıkça çizmesini sağlamalıdır. Ceza yargılamasında kanun yollarına başvuru bakımından hukuk yargılamasından asıl ayrılan özellikse, avukatın kanun yollarına başvurma yetkisidir. Sanık müdafi veya katılan vekili, müvekkilin açık rızasına aykırı olmadığı sürece müvekkilin haberi olmadan kanun yollarına başvurabilmektedir. Bu durum, ceza yargılamasının kişinin üzerindeki etkileri göz önüne alındığında olağan bir husus olarak değerlendirilmektedir. Sanık veya katılanın hukuki konularda bilgisizliği değerlendirilerek getirilmiş bir düzenlemedir.
Temyiz Başvurusu Nasıl Yapılır?
Temyiz yoluna başvurma, temyiz yolu davası açmaktır. Temyiz, olağan bir kanun yoludur. Dolayısıyla olağan kanun yoluna başvurabilen temyiz yoluna da başvurabilir., yani temyiz davası açabilir. Temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bunun için temyiz talebi gerekmektedir. Sanıklardan birinin temyiz istemi, diğer sanıklar yönünden geçerli değildir. Temyiz başvurusu;
- Dilekçe yoluyla başvurarak ya da
- Zabıt katibine beyanda bulunarak yapılabilir.
- Bununla birlikte, temyiz kanun yoluna başvuracak kişi tutuklu ise, tutuklu istinaf başvurusunu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne de yapabilir.
Temyiz Başvurusu Nereye Yapılmalıdır?
Temyiz kanun yolu başvurusu, hükmü veren mahkemeye yapılır. Ancak yanılgıyla başka mahkemeye başvurulması hak kaybına neden olmaz. O mahkemenin başvuruyu hükmü veren mahkemeye göndermesi gerekir. Temyiz başvurusu, ceza davasında mahkeme kararına taraf olan kişiler tarafından yapılabilmektedir. Başvuru yaparken, temyiz talebinin gerekçelerini içeren, usul ve esasa ilişkin hataları belirten ve hukuki delilleri sunan bir temyiz dilekçesi hazırlanmalı ve sunulmalıdır. Bu dilekçe, başvuru sürecinde önemli bir rol oynar. Bu nedenle dikkatle hazırlanmalıdır. Temyiz başvurusu yapabilecek olanlar şunlardır:
- Sanık: Mahkeme tarafından verilen karardan etkilenen ve cezai yaptırıma tabi tutulan kişi, temyiz başvurusu yapabilir.
- Müdafi (savunma avukatı): Sanığın temyiz hakkını kullanarak, kararın üst mahkeme tarafından yeniden incelenmesini talep edebilir.
- Katılan: Eylemden zarar gören ve mahkeme tarafından katılma talebi kabul edilen müşteki temyiz başvurusunda bulunabilir.
- Müşteki (mağdur): Davaya taraf olan ve sanığın eyleminden zarar gören kişi, temyiz başvurusu yaparak kararın yeniden değerlendirilmesini isteyebilir.
- Cumhuriyet Savcısı: Ceza davasında, kamu adına davanın açılmasından ve yürütülmesinden sorumlu olan savcı, temyiz başvurusu yaparak kararın yeniden incelenmesini talep edebilir.
Temyiz başvurusu, temyize konu edilecek kararı veren mahkemeye yapılır. Temyiz başvurusu, Yargıtay’ın ilgili mahkemesine gönderilmek üzere yapılması gerekmektedir. Dosya, temyiz başvurusu üzerine Yargıtay’ın işbölümü dikkate alınarak ilgili daireye tevdii edilecektir. Buna ek olarak istinaf başvurusunda bulunmayan katılanın temyiz yoluna başvuramayacaktır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarınca da temyiz yoluna başvurmak isteyen katılan mutlaka istinaf başvurusunda bulunmalıdır.
Temyize Konu Edilebilecek Kararlar
Kural olarak ilk derece mahkemelerince verilen hükümlerin denetlenmesine imkan tanıyan ve bu itibarla ikinci derece yargılaması olan istinafa karşın, istinaf yargılaması sonucunda verilebilecek hükümlerin denetlenmesi yolunu açan temyiz incelemesi ise üçüncü derece ceza yargılamasını oluşturmaktadır. İstinaf yargılaması neticesinde verilen hüküm henüz kesinleşmemiş olduğundan, temyiz yargılaması da kesinleşmemiş kararların denetlendiği olağan kanun yoludur.
Temyiz yargılamasına konu edilebilecek diğer kararlarsa, hüküm niteliğinde olmamasına rağmen yargılama esnasında verilip hükme esas teşkil edebilecek nitelikte kararlardır. Bu kararlar yargılama esnasında ara karar olarak düzenlenmektedir. Ara kararların hükme esas teşkil ettiği kanıtlandığı takdirde, mahkemenin açık yargılama sonrasında vereceği asıl hükümle beraber temyiz edilebilmektedir. Bunun haricinde Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286. maddesinin 2. fıkrasında temyiz yoluna başvurulamayacak kararlar ayrıntılı olarak sayılmıştır.
İstinaf yargılaması sonrasında verilen karar, temyiz yolunun tüketilmesiyle birlikte kesinleşmiş olacağından, temyiz incelemesi olağan kanun yollarının son basamağını oluşturmaktadır. Bu yolun da tüketilmesiyle birlikte, artık hükme karşı sadece olağanüstü kanun yoluna başvurulabilir. Bu kapsamda Ceza Muhakemesi Kanunu m.286’da temyiz edilebilecek kararlar düzenlenmiştir. Bu hükme göre, bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
Temyiz Nedenleri
Temyiz, ancak bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması sebebiyle hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanmalıdır. Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilmelidir. Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir. Temyiz nedenlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Mahkemenin kanuna uygun olarak oluşmamış olması.
- Hakimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hakimin hükme katılması.
- Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hakimin hükme katılması.
- Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
- Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
- Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
- Mahkemece verilen hükmün CMK m.230 gereğince gerekçeyi içermemesi.
- Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
- Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
hallerinde, temyiz dilekçesinde veya beyanda değinilmemiş olsa dahi bu nedenler var olduğunda hukuka kesin aykırılık var sayılır ve hüküm bozulur. Bununla birlikte mahkemenin nihai kararının etkileyen durumların varlığı halinde de, bu ihlalin nihai karara etkisi araştırılarak, nihai kararı etkilemişse hüküm bozulacaktır. Örneğin, yeminsiz dinlenmesi gereken bir tanık, mahkemede yeminle dinlenmiş ve karar da büyük ölçüde bu tanık beyanına dayandırılmışsa, bu nitelikteki bir ihlal son kararı etkilemiş olacağından temyiz nedeni sayılmalıdır.
Her ne kadar kanunda temyiz sebeplerinin gösterilmemesinin temyiz başvurusunun reddedileceği düzenlenmişse de Anayasa Mahkemesi 08.03.2023 tarihli 2019/42687 sayılı Hüseyin Volkan Kurt başvurusunda “Süresinde temyiz sebeplerini gösterir dilekçe sunmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmesinin, başvurucunun mahkemeye erişim hakkına ağır bir müdahale teşkil ettiği açıktır. Bu ağır müdahale karşısında mahkemelerin birtakım tedbirleri/imkânları devreye sokması başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bu ağır müdahaleyi dengeleyebilir. Örneğin temyiz talebiyle ilgili karar verilmeden önce temyiz sebeplerinin bildirilmemesinin sonuçları hakkında başvurucunun bilgilendirilmesi bu ağır müdahaleyi dengeleyecek niteliktedir.” şeklinde karar vermiştir. Bu karara göre temyiz sebeplerinin gösterilmemesi sebebiyle temyiz başvurusunun reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal edeceğini, bu gibi durumlarda red kararının ölçülü olması için mahkemenin hüküm esnasında kişiye sebepsiz temyiz başvurusu yapılması durumunda temyiz başvurusunun reddedileceğinin ihtarının yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Temyiz Kanun Yolu ve Süreci
Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu bulunan sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabilir. Zabıt kâtibine başvuru hâlinde, kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan sanığa bir örneği verilir.
Kurum müdürüne başvuru hâlinde kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan sanığa bir örneği verilir, tutanak ve dilekçe derhal ilgili mahkemeye gönderilir. Zabıt katibi başvuruyu ilgili deftere kaydeder. Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan sanığa bir örneği verilir. Bu işlem yapıldığı zaman kanun yolları için bu Ceza Muhakemesi Kanununda belirlenen süreler kesilmiş sayılır. Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.
Temyize Konu Edilemeyen Kararlar
Kanun, önemsiz hukuka aykırılıklara göz yumulabileceği düşüncesinden hareketle bazı kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağını kabul etmektedir. Nitekim temyiz edilebilme kuralının istisnaları CMK m.286’da düzenlenmektedir. Bu hükme göre;
- İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,
- İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,
- Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
- İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272’nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
- Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
- Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
- On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,
- Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
- Aynı hükümde yer alan hapis cezalarının toplamı 5 yılı geçse dahi, istinaf mahkemesinin bu kararlarına karşı da temyiz kanun yoluna başvurulamaz.
Öte yandan, bazı suçlar için yukarıdaki durumlar söz konusu olsa dahi ceza miktarına veya temyiz sınırına bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurma hakkı vardır. Bu suçlar şu şekildedir:
- Hakaret (TCK m.125)
- Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (TCK m.213)
- Suç işlemeye tahrik (TCK m.214)
- Suçu ve suçluyu övme (TCK m.215)
- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (TCK m.216)
- Kanunlara uymamaya tahrik (TCK m.217)
- Cumhurbaşkanına hakaret (TCK m.299)
- Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (TCK m.300)
- Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (TCK m. 301)
- Silahlı örgüt (TCK m.314)
- Halkı askerlikten soğutma (TCK m.318) suçları.
- Terörle Mücadele Kanunu’nun 6’ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan propaganda suçu.
- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32’nci maddesinde yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşü suçu.
Söz konusu ise ceza miktarına bakılmaksızın her durumda temyiz kanun yoluna başvurulabilir.
Temyiz İstemi ve Temyiz Süresi
Temyiz istem süresi hak düşürücü sürelerden olup, 15 gün içerisinde yapılmalıdır. Süre hükmün açıklanmasından itibaren başlar. Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bununla birlikte, sanık yokluğunda aleyhine verilen hükümlere karşı eski hale getirme isteminde bulunabilir. Eski hale getirme süresi içinde de temyiz süresi işler. Sanığın eski hale getirme isteminde bulunduğu durumlarda, ayrıca temyiz isteminde bulunması gerekir. Bu halde temyiz istemi ile ilgili işler, eski hale getirme istemi hakkında karar verilinceye kadar ertelenir. Eski hale getirmeye başvurulduğunda asıl dikkat edilmesi gerekilen husus, eski hale getirmenin talep edildiği dilekçe ile beraber temyiz dilekçesinin de verilmesi gerektiği hususudur. Eski hale getirme dilekçesiyle birlikte temyiz dilekçesinin verilmediği durumlarda temyiz süresinin geçtiği kabul edilmektedir
Temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararının tefhimi veya tebliğinden itibaren 15 gündür (CMK 291/1. madde).Temyiz süresinin hesaplanmasında kararın verildiği gün hesaba katılmaz, son gün tatile denk gelirse sonraki ilk iş günü temyiz süresinin son günü olarak kabul edilir. Davanın tarafları duruşmada hazır ise karar kendilerine sözlü olarak açıklanır, bu duruma kararın tefhimi denilir. Karar hemen öğrenildiği için tarafların 15 günlük temyiz süresi de öğrenme tarihi olan duruşma gününden hemen sonraki gün işlemeye başlar.Tefhimden sonra başlayan temyiz süresine, kararın ilgiliye tebliğ edilmesinin herhangi bir etkisi yoktur.
Hükmü veren mahkeme, karara ilişkin başvurulacak kanun yollarını ve süresini belirtmek zorundadır. Mahkemenin kanun yollarını veya süresini yanlış belirtmesi gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bu duruma mahkemenin yanlış olarak belirttiği tarihlere uygun olarak yapılan temyiz başvurusunun süresi içinde yapıldığı Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Temyiz süresinin son günü resmi tatile denk geldiği takdirde, süre bir sonraki günün çalışma saatine kadar uzar. Son günün yarısı (öğleden sonrası) resmi tatile rastladığı takdirde, süre saat 13’de sona erer. Son günün resmi tatiller arası verilen idari izine denk gelmesi durumunda ise, süre uzamaz ve temyiz isteminin o gün yapılması gerekir.
Dosyanın Kabul Edilebilirlik İncelemesi
Temyiz kanun yolu istemi öncelikle kabul edilebilirlik denetimine tabi tutulur. Bu denetimi hükmü temyiz olunan mahkeme (bölge adliye mahkemesi ya da ilk derece mahkemesi) yapar. Temyiz istemi, hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesi ya da ilk derece mahkemesi tarafından aşağıdaki durumlarda reddedilir: (CMK m.296/1)
- Temyiz istemi, kanuni sürenin geçmesinden sonra yapılmış ise,
- Temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş ise,
- Temyiz edenin buna hakkı yoksa temyiz istemi reddedilir.
Temyiz eden, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde Yargıtay’dan bu hususta bir karar vermesini isteyebilir. Bu takdirde dosya Yargıtay’a gönderilir. Ancak, bu nedenden dolayı hükmün infazı ertelenemez.
Hükmü veren bölge adliye mahkemesince reddedilmeyen temyiz istemine ilişkin dilekçesinin bir örneği karşı tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir. Cevap verildikten veya bunun için belirli süre bittikten sonra dava dosyası, bölge adliye mahkemesi tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.
Dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda İncelenmesi
Dosyanın Yargıtay’a gelmesinden sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir tebliğname düzenlenir. Tebliğname, Başsavcılığın dosyayla ilgili görüşlerini içeren yazılı belgedir. Tebliğnamede Başsavcılık, temyiz gerekçelerine katılıp katılmadığını, başka temyiz nedeni bulunup bulunmadığını açıklar. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhine sonuç doğurabilecek görüş içermesi durumunda sanık veya müdafii ile katılan veya vekillerine ilgili dairesince tebliğ olunur. Karşı taraf, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevabını verebilir. Bu kapsamda yapılacak tebligatlar, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur
Dosyanın İlgili Dairede İncelenmesi
Dosya, Başsavcılık kanalıyla temyiz talebini incelemeye yetkili ceza dairesine gönderilir. İncelemeye gelen dosyalar ön incelemeye tabi tutulur. Ön inceleme esnasında;
- Görev ve iş bölümü,
- Temyiz olanağının bulunup bulunmadığı,
- Temyiz isteminin süresi içinde olup olmadığı,
- Temyiz koşulu ve diğer usul eksikliklerine bakılır.
Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder. On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini uygun görmesi halinde re ’sen duruşma yoluyla yapabilir. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi ve vekile haber verilir. Sanık, duruşmada hazır bulunabileceği gibi, kendisini bir müdafi ile de temsil ettirebilir. Ancak, sanık, tutuklu ise duruşmaya katılmak isteminde bulunamaz.
Yargıtay’da hüküm CMK m.231 gereğince açıklanır. Yargıtay tarafından verilebilecek kararlar şu şekildedir:
- Esastan ret kararı (Onama),
- Islah kararı,
- Bozma kararı verilebilir.
Temyiz Kanun Yolunda Verilebilecek Kararlar
Esastan Ret Kararı (Onama)
Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtay’ca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir. Bu karara ilişkin dosya, hükmü veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilir. Bölge adliye mahkemesi, dosyayı Yargıtay’dan geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde gereğinin yapılması için ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmek üzere bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına verir.
Islah Kararı
Yargıtay’ın istisnai olarak, mahkemenin vermiş olduğu son kararı kaldırarak yerine yeni bir son karar vermesi veya son karardaki hukuka aykırılığı düzeltmesi mümkündür. Bu durumda ıslah kararından söz edilir. Nitekim, hükme esas alınan olaylara hukuk normlarının uygulanmasında hukuka aykırılık bulunduğu gerekçesiyle bozma kararı veren Yargıtay, CMK m.303 de belirtilen hallerde davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılıkları da düzeltebilir:
- Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse.
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddiasına uygun olarak sanığa kanunda yazılı cezanın en alt derecesini uygulamayı uygun görürse.
- Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu hâlde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise.
- Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece sanığa verilecek cezanın belirlenmesinde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise birinci hâlde daha az bir cezanın hükmolunması ve ikinci hâlde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse.
- Sanığın açıkça saptanmış olan doğum ve suç tarihlerine göre verilecek cezanın belirlenmesinde gerekli indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise.
- Artırma veya indirim sonucunda verilecek ceza süresi veya miktarının belirlenmesinde maddî hata yapılmış ise.
- Türk Ceza Kanunu’nun 61 inci maddesindeki sıralamanın gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza verilmiş ise.
- Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen ücret tarifesine aykırılık mevcutsa.
Bu şartlardan birinin varlığı halinde Yargıtay mahkemenin son kararını ıslah edecek, yani mahkemenin son kararını kaldırıp kendisi yeni bir son karar koyacaktır.
Bozma Kararı
Yargıtay temyiz edilen hükümde, temyiz başvurusunda gösterilen ve son kararı etkileyecek nitelikte olan hukuka aykırılıklar görürse son kararın bozulmasına hükmeder. (CMK m.302). Ancak hukuka aykırılık hallerinde, bunlar temyiz dilekçesinde veya beyanında gösterilmiş olmasa dahi, hüküm mutlaka bozulur. Esasında bozma kararı hukuka aykırılık nedeniyle son kararın ortadan kaldırılmasıdır. Yargıtay, son kararı bozması halinde, bozma nedenlerini, ilamda birer birer göstermelidir. Hukuka kesin aykırılık hallerinin hükme etki edip etmediği Yargıtay tarafından tespit edilemiyorsa, hükme etki ettiğinin kabulü gerekmektedir. Hüküm temyiz dilekçesinde gösterilen nedenlerle bozulduğunda, dilekçede yer almamakla beraber, tespit edilmiş olan diğer hukuka aykırılıklar da bozma kararında gösterilir.
Hüküm bozulduktan sonra hangi mahkemeye gönderileceği hususu Yargıtay’ın takdir yetkisindedir. Yargıtay hangi mahkemenin kararının bozulduğu görüşündeyse o mahkemeye geri gönderilmesi eğilimindedir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi’nin duruşma açarak inceleme yapması durumunda bozma kararı Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmektedir.
Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması halinde, kararın sanık lehine bozulması mümkündür. (CMK m.265) Aynı şekilde cumhuriyet savcısının, temyiz yoluna sanık lehine başvurmuş olması halinde kararın sanık aleyhine bozulması da mümkündür. Ancak bu durumda yeniden verilen ceza, önceki hükümde tayin edilen cezadan daha ağır olamaz. (CMK m. 256) Buna, “aleyhe bozma (değiştirme) yasağı” denir.
Hükmün Bozulmasının Diğer Sanıklara Etkisi
Temyiz başvurusu, niteliği gereği derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararların kesinleşmesini engellemektedir. Hükmün kesinleşmesini engellemekle beraber infazı da engellenmektedir. Temyiz başvurusunun durdurma etkisinden bahsedebilmek için başvurunun süresinde yapılması gerekmektedir. Süresinde yapılmayan başvuru, eski hale getirmenin koşulları oluşmuş olsa dahi hükmün infazını engellemez.
Hüküm sanıkların lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunan diğer sanıklara da uygulanma ihtimali bulunuyorsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanır. Örneğin, Yargıtay hükmü eylemin suç oluşturmaması nedeniyle bozmuşsa, bu karardan temyiz yoluna başvurmayan sanıklar da yararlanır. Zira eylemin suç oluşturmaması tüm sanıkları etkiler.
Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller. Hüküm, temyiz eden Cumhuriyet savcısına ve ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükmün temyiz edildiğinin bölge adliye mahkemesince öğrenilmesinden itibaren gerekçe yedi gün içerisinde tebliğ edilir.
Temyiz Sürecinde Duruşma
Yargıtay temyiz incelemesi, kural olarak dosya üzerinden yapar. Fakat 10 yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini uygun görmesi halinde duruşma açabilir. Sanık, müdahil veya cumhuriyet savcısının talebi üzerine veya Yargıtay tarafından resen hükmün temyiz incelemesi duruşmalı yapılabilir. Yargıtay Ceza Dairesinde duruşma (mürafaa) yapılırsa tarafları dinler ve bir karar verir. Kararın gerekçesi daha sonrasında yazılı olarak taraflara tebliğ edilir.
20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 100 üncü maddesiyle değiştirilen 5271 sayılı CMK’nin 299. Maddesi; “On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi ve vekile haber verilir. Sanık, duruşmada hazır bulunabileceği gibi, kendisini bir müdafi ile de temsil ettirebilir.” Şeklindedir.
Duruşmadan önce görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor üyelere açıklanır. Üyeler, ayrıca bizzat dosyayı incelerler. Bu hususlar gerçekleştikten sonra duruşma açılır. Duruşmada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya yerine görevlendirdiği Yargıtay Cumhuriyet savcısı, sanık, müdafii, katılan ve vekili iddia ve savunmalarını açıklar. Temyizi istemiş olan tarafa önce söz verilir. Her hâlde son söz sanığındır. Sanık tutuksuz yargılanmakta ise temyiz duruşmasında kendi hazır bulunabileceği gibi avukatı da hazır bulunabilir. Ancak sanık tutuklu ise temyiz duruşmasında hazır bulunma hakkı yoktur. (CMK 299/2. madde)
Ceza Davasında Temyiz Kanun Yolu Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 20.06.2023 tarihli ve 2021/18041 E., 2023/4473 K. sayılı kararı
- Ceza Davasında Temyiz Kanun Yolu
İlgili kişinin yüzüne karşı verilen bir hükme yönelik yasal temyiz süresi, tefhimle birlikte başlamakta olup sonradan yapılan karar tebliği, temyiz süresini yeniden başlatmayacaktır. Ancak, tefhim ile birlikte temyiz süresinin işlemeye başlaması için kanun yolu bildiriminin Kanun’un öngördüğü şekilde ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde yapılması gerekmektedir. Anayasa’nın 40/2 nci maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6 ncı maddeleri uyarınca gerek yüze karşı, gerekse yoklukta verilen hüküm ve kararlarda, başvurulacak kanun yolu süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıkça belirtilmesi zorunludur. Yanılgılı bildirim nedeniyle temyiz hakkının etkin kullanılmasının engellendiği hâllerde temyiz isteminde bulunan bu yanılgısından faydalanması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi, 20.06.2023 tarihli ve 2022/6914 E., 2023/5817 K. sayılı kararı
- Ceza Davasında Temyiz Kanun Yolu
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) “Sürelerin hesaplanması” başlıklı 39 uncu maddesinin birinci fıkrası; “Gün ile belirlenen süreler, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar.” şeklinde, aynı maddenin dördüncü fıkrası ise “Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.” biçiminde düzenlenmiştir. Gün ile belirlenen sürelerin, tebliğin yapıldığı tarihin ertesi gününden itibaren işlemeye başlayacağı ve son günün tatile isabet etmesi durumunda sürenin tatil gününü takip eden ilk iş günü sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Sanık müdafiinin elektronik tebligat adresine gönderilen, … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin, 02.12.2021 tarihli ve 2021/1081 Esas, 2021/1170 Karar sayılı kararı, 22.12.2021 tarihinde elektronik posta adresine ulaşmıştır. Bu itibarla 7201 sayılı Kanun’un 7/a maddesinin dördüncü fıkrası gereği bu tarihten beş gün sonra ilgili evrak tebliğ edilmiş sayılacaktır. Bu açıklamalar doğrultusunda ilgili kararın sanık müdafiine 27.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği ve 5271 sayılı Kanun’un 291 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen 15 günlük kanunî temyiz süresinin son gününün, tatil gününe rastlamayan 11.01.2022 tarihi olduğu, ancak sanık müdafiinin bu süre geçtikten sonra 19.01.2022 tarihinde sunduğu temyiz dilekçesi ile hükmü temyiz ettiği sanığın 02.05.2023 tarihli dilekçesinin de temyiz iredesi taşımadığı anlaşıldığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, oy birliğiyle REDDİNE…
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 25.10.2022 tarihli ve 2021/5371 E., 2022/7405 K. sayılı kararı
- Ceza Davasında Temyiz Kanun Yolu
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde halen kendisine tebliğ edilmeyen ancak UYAP üzerinden edindiği davalı vekilinin temyiz gerekçelerine cevaplarını da sunduğunu bildirmesi karşısında; davalı vekilinin temyiz dilekçesinden haberdar olması üzerine yaptığı temyizin katılma yoluyla temyiz olduğu kabul edilse dahi, katılma yoluyla yapılan temyizin davalı tarafın temyiz istemine bağlı olarak doğan tamamlayıcı temyiz talebi mahiyetinde olduğu, bu kapsamda, hükmün davalı taraf bakımından kesin olması nedeniyle katılma yoluyla yapılan temyizin de kendisine hak kazandırmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin katılma yoluyla yaptığı temyiz başvurusunun da REDDİNE
Temyiz kanun yoluna başvurmak için Ceza Avukatı I Kadim Hukuk ve Danışmanlık ile irtibata geçebilirsiniz.