Cebir Suçu ve Cezası – TCK 108. Madde

cebir sucu tck 108

Cebir suçu; maddi güç kullanarak bir kimsenin belli bir davranışta bulunmaya zorlanmasıdır. Halk dilinde zor kullanma olarak da bilinen cebir suçu ve cezası TCK 108. Maddede düzenlenmiştir. Tehdit, şantaj ve yağmaya çok benzemesine rağmen onlardan ufak ayrıntılarda ayrılır. Cebir kullanma suçu; bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için zor kullanılması demektir. Cebir suçu, TCK 108. maddesinde “Hürriyete Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesine rağmen, yaralama suçunun nitelikli hali olarak da uygulamada kabul edilmektedir. Cebir suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda 108. maddede düzenlenmiş olup şu şekillerde işlenebilir:

  • Mağduru bir şeyi yapmaya zorlama,
  • Mağduru bir şeyi yapmamaya zorlama,
  • Bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için mağduru zorlama.

Örneğin alacağını icra takibine koymak isteyen alacaklıyı icra takibinden vazgeçirmek için darp cebir suçunu oluşturmaktadır. Cebir suçu Türk Ceza Kanunu’nun 108. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Cebir suçu, mağdur ile fail arasında fiziksel teması gerektirir. Fiziksel bir temas gerçekleşmeden bu suç gerçekleşmez. Yaralamadan farkı, mağdurun iradesini yönlendirilmesinin amaçlandırılmasıdır. Yani yaralamada eylemin mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için değil, bunlar dışında bir nedenle gerçekleştirilmesi gerekir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak yazımızda cebir suçu ve cezasından (TCK m. 108) bahsedeceğiz.

Aslında bu suç, tipik yaralama suçudur. Bu suç, mağdurla fail arasında fiziksel bir teması gerektirir. Fiziksel bir temas gerçekleşmeden bu suç gerçekleşmez. Yaralamadan farkı, mağdurun iradesinin yönlendirilmesinin amaçlanmasıdır. Yani yaralamada eylemin mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için değil, bunlar dışında bir nedenle gerçekleştirilmesi gerekir. Örneğin; bir kimse aracının önüne başka birisinin aracını park ettiğini görüp, o kimseden aracını kaldırmasını istemesine karşın, o kimse bu isteği yerine getirmediğinden bahisle onu döver ve aracı oradan çekmesini isterse cebir suçu işlenmiş olacaktır.

İlgili Makale: İnfaz Hesaplama

cebir tck 108
cebir tck 108

Cebir Suçu Nedir?

Cebir suçu; maddi güç kullanarak bir kimsenin belli bir davranışta bulunmaya zorlanmasıdır. Halk dilinde “zor kullanma” olarak bilinir. Özelikle belirtelim ki; cebir suçunu oluşturan fiil fiziksel teması gerektirmektedir. Cebir suçu; failin, bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi amacıyla başka bir kişiye karşı zor kullanması veya o kişiyi yaralamasıdır. Dolayısıyla fiziki güç kullanarak bir kimsenin belli bir davranışta bulunmaya zorlanması ile cebir suçu oluşacaktır. Örneğin, bir kimse aracının önüne başka birisinin aracını park ettiğini görüp, o kimseden aracını kaldırmasını istemesine karşın, o kimse bu isteği yerine getirmediğinden bahisle onu döver ve aracı oradan çekmesini isterse cebir suçu işlenmiş olacaktır.

Cebir suçu;  5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlığını taşıyan İkinci Kısmının Hürriyete Karşı Suçlar başlıklı Yedinci Bölümünün 108. maddesinde yer almaktadır. Yasa maddesine göre bir kimseyi, fiziki güç kullanarak belli bir davranışta bulunmaya zorlayan kişiye; kasten yaralama suçundan verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar arttırılarak cezaya hükmolunur. Cebir suçunun cezası, en az 6 ay ve en fazla 5 yıl arasında hapis cezasıdır. Cebir suçunu konu edinen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 108. Madde metni şu şekildedir;

Madde 108 – Cebir Suçu

  1. Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.

Görüldüğü üzere cebir suçu bir bakıma, yaralama suçunun nitelikli yani daha ağır cezaya hükmedilen bir halidir. Cebir, hürriyete karşı işlenen suçlar bölümünde yer almasına rağmen işleniş biçimi nedeniyle kasten yaralama ile karıştırılan bir fiildir. Bunun sebebi her iki fiilde de kişinin vücut bütünlüğüne müdahalenin olması ve cebir suçunun işlenmesi halinde uygulanacak yaptırım konusunda kanun koyucunun TCK md.86 kasten yaralama suçuna atıf yapmasıdır. Bu düzenlemede, cebir kullanma suçuyla ilgili olarak öngörülen ceza, kasten yaralama suçundan dolayı verilecek cezanın belli bir oranda artırılmasından ibarettir. Cebir suçu aynı zamanda kasten yaralama suçunun nitelikli hali olarak kabul edilmektedir.

Madde metninde cebir suçu, mağduru bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için zorlama şeklinde karşımıza çıkar. Cebir aslında yaralama suçunda olduğu gibi insan vücuduna acı verici fiziki bir müdahale ile icra edilir. Yani cebir ile ilgili fiiller aynı zamanda kasten yaralama suçuna da vücut veren fiillerdir. Fakat kasten yaralama suçundan farklı olarak, bahse konu fiillerin icra ediliş amacı suçun niteliğinin cebir olarak kabul edilmesi şeklinde kanunda düzenlenmiştir.

Cebir SuçuTCK 108. Madde
Kanun Maddesi5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 108
ŞikayetCebir suçu şikayete tabi tutulmamıştır.
Zamanaşımı8 yıldır.
Tutuklama ve Adli KontrolTutuklama ve adli kontrol kararı verilemez.
UzlaşmaŞikayete tabi olsa da uzlaşmaya tabi değildir.
Etkin PişmanlıkHiçbir hali için etkin pişmanlık kurumu düzenlenmemiştir.
İndirimEtkin pişmanlık hükümleri düzenlenmemiştir.
Görevli MahkemeAsliye Ceza Mahkemesidir.

Cebir Suçu Şartları Nedir?

Cebir suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlığını taşıyan İkinci Kısmının Hürriyete Karşı Suçlar başlıklı Yedinci Bölümünün 108. Maddesinde yer almaktadır. TCK madden 108’te düzenlenen cebir suçunun oluşabilmesi için zor kullanma ile mağdurun iradesinin bozulmasına ve yönlendirilmesine neden olmasıyla beraber suç tamamlanmış olur. Suçun oluşmasına elverişli olmak şartıyla, kullanılan fiziksel gücün az veya çok olması fark etmez. Şartları genel olarak yaralamaya benzemekle birlikte failin amacı konusunda yaralamadan fazlasıyla ayrılır. Bu sebeple cebir suçunun şartlarını bilmek çok önemlidir. Öncelikle fail suçu bilerek ve isteyerek yapmış olmalıdır. Yani fail kendi özgür iradesiyle mağdura karşı zor kullanmalıdır ve onu yaralamalıdır. Mağdurun suçun neticesinde yaptığı şeyi failin zor kullanması neticesinde yapmış olması gerekir.

TCK madde 108’de düzenlenen cebir suçunun hukuki konusu ceza normları ile  koruma altına alınan menfaat ve değerlerdir. Cebir suçunda fail mağdurun vücut bütünlüğünü ihlal etmelidir. Fiziksel şekilde mağduru zorlamalıdır. Cebir suçu; kanunda belirtilen bazı suç tiplerinin tamamlayıcı unsurudur. Yani kanunda belirtilen suçun işlenebilmesi için cebir suçunun da işlenmesi gerekir. Cebir suçunun şartları şu şekildedir;

  • Bir şeyi yapmaya zorlama,
  • Bir şeyi yapmamaya zorlama,
  • Bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için mağduru zorlama
cebir sucu nedir
cebir sucu nedir

Cebir Suçu Unsurları

  • Fail: Bu suçta fail açısından TCK’nın 108. Maddesi metninde özel olarak aranan bir özellik bulunmamaktadır. Bu suç özgü suç tiplerinden değildir. Kanunda suç olarak tanımlanan fiili işleyen kişi suçun failidir. Cebir suçunun özgü bir suç olmayıp genel suç olarak düzenlenmesinden dolayı faili gerçek kişi olmak kaydı ile herkes olabilir. Cebir suçunun faili olabilmek için herhangi bir özellik aranmamaktadır. Eğer fail zor kullanma yetkisine sahip bir kamu görevlisi ise ya da kişilere karşı görevinin gereği olarak zor kullanma yetkisi yasayla kendisine verilen bir kişi ise bu kişilerin gerçekleştirdikleri zor kullanma yetkisi içindeki cebir eylemi suç oluşturmayacaktır.  Ancak, bu kişiler zor kullanma yetkisinin sınırını aştıklarında, haklarında 5237 sayılı TCK’nun 256. maddesi yani ‘’Zor Kullanma Yetkisine İlişkin Sınırın Aşılması’’ suçu uygulama alanı bulacaktır. Ancak zor kullanma yetkisine sahip olmayan kamu görevlisi nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cebir fiilini uygularsa öncelikle TCK m.86/1-2 uyarınca ceza belirlendikten sonra 3-d. fıkrasınca artırılır. Son olarak ise TCK m.108 maddesi uygulanır.
  • Mağdur: Cebir suçunun madde düzenlemesinde “kişi” den söz edildiği için bu suçun mağduru gerçek kişi olmak şartıyla herkes olabilir. Mağdur açısından özgü bir durum söz konusu değildir. Ancak, bu fiil, üstsoy, altsoy, eşe, kardeş veya beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı işlenirse; bu durumda TCK m. 86/3 gözetilerek cebir suçundan hüküm kurulur. Her ne kadar tüzel kişiler, suçun kişi özgürlüğüne karşı suçlardan olması sebebiyle bu suçun mağduru olamasa da tüzel kişilerin organlarını oluşturan kişilerin cebir suçunun mağduru olmasında bir engel yoktur. Mağdurun isnat yeteneğine sahip olması gerekmez. Cebirde kural olarak mağdurun beden bütünlüğüne yönelik bir saldırı bulunması yeterli olmakla birlikte mağdurun failin yaptırmak istediği şeyi anlaması beklenmez. Öyle ki cebir gerçekleştiğinde; temyiz kudretine sahip olmayan çocuk, akıl hastası gibi isnat yeteneği olmayan ya da eksik olanlar bu suçun mağduru olabilirler. Cebir suçu kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla işlenirse m.265’de düzenlenmiş bulunan görev yaptırmamak için direnme suçuna vücut verecektir.
  • Suçun Hukuki Konusu: Suçun hukuki konusu, hukuk tarafından korunan hukuki değer ya da hukuki menfaat olarak nitelendirilen; ceza normları ile de koruma altına alınan menfaat ve değerlerdir. Cebir suçunda korunan hukuki yarar, bireylerin kendi başlarına karar alma ve böyle alınmış bir karara göre hareket etme, irade özgürlüğü ve bu kapsamda olmak üzere kişinin vücut bütünlüğüdür. Cebir suçunun konusunu mağdurun bedeni, fiziki yapısı oluşturur. Bu suç mağdurun bedeni üzerinde yani fiziki varlığı üstünde işlenir. Bu suçla korunan hukuki yarar kişinin iradesi olsa bile; bu suçun işlenmesiyle sağlanmak istenen kişinin iradesi bir şeyi yapmak istemesine rağmen mağdura karşı fiili gerçekleştirerek; bedeni üzerinde engeller oluşturmak suretiyle bedeni ile iradesinin çatışmasıdır. Tehdit, şantaj gibi diğer hürriyete karşı suçlardan farklı olarak cebirde kişinin beden bütünlüğüne yönelik bir saldırı mevcuttur. Bu nedenle cebir suçu diğer hürriyete karşı suçlardan farklı olarak ayrıca kişinin ruh ve beden bütünlüğü de korunmaktadır.
  • Suçun Maddi Unsuru: Suçun maddi konusu suçun üzerinde gerçekleştiği kişiler ya da şeylerdir. Cebir suçunun oluşabilmesi için mağdura bir şey yapması veya yapmaması aya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi şiddet içeren davranışlar gerekir. Bu söz hareket ve davranışların fiziki ve zorlayıcı güç taşıması gerekmektedir. Hangi olayın cebir hangi olayın yaralama olduğunu anlamak bazen zor olabiliyor, bu yüzden her somut olayda ayrı ayrı değerlendirmek daha doğru olacaktır. Cebir suçu ile beraber mağdurun iradesi ve hareketlerinin kısıtlanması gerekmektedir. Mağdura herhangi bir şey yapması, yapmaması veya kendisinin yapmasına müsaade etmesi saikiyle fiziksel ve zorlayıcı güç kullanılması veya mağdurun iradesi ile hareketlerinin kısıtlanması durumunda cebir suçu oluşacaktır. Hangi eylemlerin cebir suçu niteliğinde olduğu hangi eylemlerin yaralama niteliğinde olduğunu somut olaya göre hakim belirleyecektir.
  • Suçun Manevi Unsuru: Ceza hukukunda manevi unsur, işlenen fiil ile fail arasındaki bağı ifade eder dolayısıyla suçu kasıtla mı taksirle mi işlendiğini belirtir. Cebir suçu genel kastla işlenen bir suçtur. Başka birisinin bir şeyi yapacağını veya yapmayacağını veya o şeyin yapılmasına müsaade edeceğini kendi hareketinin sonucu olarak öngörmek suretiyle o kişiyi zorlama bilinç ve iradesiyle hareket etmek bu suçun kast ögesini oluşturur. Failin amacı mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisine müsaade etmesi dışında bir amaç ise, cebir suçu oluşmayacaktır. Örneğin; failin cebir suçunu maddede sayılan hususlar dışında başka bir amaçla işlemesi halinde, mesela maddi bir çıkar sağlamak için gerçekleştirdiğinde cebir suçu değil yağma suçu söz konusu olacaktır.

Cebir Suçu Cezası Ne Kadar?

Cebir suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 108. Maddesinde düzenlenmiştir. Cebir suçunun yaptırımı, fiilin oluşturduğu kasten yaralama suçu için tayin olunacak cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılmasıdır. Öncelikle kasten yaralama veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçlarına göre (TCK m.86 ve m.87) verilecek ceza belirlenecek ve bu ceza üzerinden belirtilen oranda artırım yapılacaktır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi cebir suçunun oluşması için istenilen amacın gerçekleşmesi koşulu yoktur. Amaç gerçekleşmiş ise bu husus 61’inci madde uyarınca cezanın bireyselleştirilmesinde, temel cezanın tayininde nazara alınabilir.

  • Cebir suçunun temel halinin cezası: Türk Ceza Kanunu’nun 108. Maddesinde yer alan Cebir suçunun temel halinin cezası; fiilin oluşturduğu kasten yaralama suçu için tayin olunacak cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılmasıdır. Öncelikle kasten yaralama veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçlarına göre (TCK m.86 ve m.87) verilecek ceza belirlenecek ve bu ceza üzerinden belirtilen oranda artırım yapılacaktır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi cebir suçunun oluşması için istenilen amacın gerçekleşmesi koşulu yoktur. Amaç gerçekleşmiş ise bu husus 61’inci madde uyarınca cezanın bireyselleştirilmesinde, temel cezanın tayininde nazara alınabilir.
  • Cebir suçunun indirim halleri: TCK’da cebir suçuna ilişkin bir indirim hali düzenlenmemiştir. Ancak bazı hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde cezasızlığa hükmolunabilir ya da hakimin takdiri indirim uygulaması ile cezada indirime gidilebilmektedir. Failin kusurluluğunu etkileyen haller; hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi, zorunluluk hali, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik, akıl hastalığı, geçici nedenler, alkol ve uyarıcı madde etkisinde olma şeklindedir.
  • İndirim halleri: TCK’da cebir suçuna ilişkin bir indirim hali düzenlenmemiştir. Ancak bazı hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde cezasızlığa hükmolunabilir ya da hakimin takdiri indirim uygulaması ile cezada indirime gidilebilmektedir. Failin kusurluluğunu etkileyen haller aşağıdaki gibidir:
    1. Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi
    2. Zorunluluk hali
    3. Haksız tahrik
    4. Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik
    5. Akıl hastalığı
    6. Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma

Cebir Suçu CezasıKanuni Dayanağı
TCK 108 Basit Hali CezasıEn az 6 ay ve en fazla 5 yıl arasında hapis cezasıdır
Cebir Suçunun Teşebbüste KalmasıCebir suçunda teşebbüs durumunda TCK 35. Maddesi gereği faile verilecek cezalarda indirim yapılmaktadır.
Cebir Suçunun Tüzel Kişilerce İşlenmesiCebir suçunun tüzel kişiler tarafından işlenmesi mümkün değildir.

cebir sucu cezasi ne kadar
cebir sucu cezasi

Cebir Suçu Örnekleri

  • Cebir suçuna örnek vermek gerekirse; alacağını icra takibine koymak isteyen bir alacaklı düşünelim. Bu kişi alacağını icra takibine koymak istediği için borçlu tarafından şiddete uğradığı bir olayda cebir suçu gerçekleşmiş olacaktır. Failin mağdura şiddet göstermesinin amacı mağdurun alacağını icra takibine koymasını engellemektir Failin mağduru “bir şeyi yapmamaya zorlama” şeklinde davranışlarda bulunması cebir suçunu oluşturur.
  • Bir başka örnek ise şu şekildedir; Bir kişi başkasının arazisinden izinsiz yol geçirmek istiyor olduğunu varsayalım. Ancak arazi sahibinin buna karşı çıktığını düşünelim. Bu kişi, arazi sahibini darp etmek suretiyle yol geçirmeye müsaade etmeye zorlaması cebir suçunu oluşturmaktadır. Cebir suçu; mağduru bir şeyi yapmaya zorlama, mağduru bir şeyi yapmamaya zorlama veya bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için mağduru zorlama şeklinde seçimlik hareketlerle yapılabilmektedir. Bu noktada vermiş olduğumuz örnekte fail, mağduru arazisinden yol geçirmeye izin vermesi için darp etmiş yani mağduru bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için zorlamıştır. Neticesinde de cebir suçu meydana gelmiştir.

Cebir Suçu Özel Görünüş Şekilleri

  • Teşebbüs: Cebir suçu teşebbüse elverişli suçlardandır. Bu suçta mağdur bir şey yapmaya veya yapmamaya ya da failin yapmasına izin vermeye zorlanmaktadır. Bu zorlamanın gerçekleştiği anda fiil tamamlanmaktadır. Cebir suçunun teşebbüs aşamasında kaldığından bahsedilebilmesi için failin elinde olmayan nedenlerden ötürü icra hareketlerini tamamlayamaması gerekir. TCK 35. maddesi teşebbüsü, kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması hali olarak düzenlemiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere teşebbüs kasıtlı suçlara mümkünken, taksirle işlenen suçlarda teşebbüs mümkün değildir. Cebir de yaralama suçunun bir türü olduğu için kasıtlı haline teşebbüs mümkünken taksirli haline teşebbüs mümkün değildir. Örneğin; bir kimse, bir şeyi yapması ve yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için başka bir kişiye cebir kullanmak üzere hareket edip ve fakat araya girenlerin engellemesi ile icra hareketlerini tamamlayamazsa bu gibi hallerde, cebir kullanma suçu teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.
  • İştirak: TCK 37. madde gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesidir. Yine madde metninden anlaşılacağı üzere iştirak kurumunun oluşması için ortada bir suç işleme kararı ve fikir ve eylem birliği olması gerekmektedir. Cebir kullanma suçu iştirak açısından genel kurallara tabi olup, herhangi bir özellik göstermez. Suça azmettiren ya da işlendiği sırada yardım eden kişiler kanundaki durumlar gözetilerek cezalandırılırlar. Suçun birlikte işlenmesi halinde ise TCK 37’inci maddesi uyarınca cezalandırma söz konusu olur. Cebir altında suç işleyen kişi ise TCK m.28 gereği sorumlu tutulmaz. Bu durumda, araç olarak kullanılan kişi mağdur konumunda bulunduğu için kusuru bulunmadığından dolayı cezalandırılmaz. Bu gibi hallerde cebir uygulayarak suç işlettiren fail bu suçtan dolayı cezalandırılır.
  • İçtima: Cebir suçu TCK’da ayrı bir maddede düzenlenmiş genel ve tamamlayıcı bir suç tipidir. Bu nedenle kural olarak cebir ile birlikte başka suçların işlenmesi halinde gerçek içtima hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşacaktır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok ihlal etmesi, dolayısıyla ile failin birden çok suçtan değil tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK’nun 44. maddesi fikri içtimai ise şöyle anlatmaktadır: ‘’İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçlardan dolayı cezalandırılır.’’

İçtima kurumlarından olan zincirleme suç kavramı da TCK m.43’te düzenlenmektedir. Buna göre; bir kimseye karşı bir şeyi yapması ve yapmaması ya da bir şeyi yapmasına müsaade etmesi için kullanılan fiziki gücün aynı mağdura karşı değişik zamanlarda, birden fazla kez kullanılması halinde TCK m.43/1 gereği zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Fail, aynı saikle TCK m. 108’de öngörülen hareketi, birden fazla kişiye karşı tek bir eylemle işlemesi halinde yine TCK m.43/2 gereği zincirleme suç hükümlerinden cezalandırılacaktır. Örneğin; fail bir şeyi yapması veya yapmaması ya da bir şeyi yapmasına müsaade etmesi için bir olayda iki kişiyi iteklerse TCK m.43/2 gereği ceza artırılacaktır.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Kanunda belirtilen belli başlı suç tiplerinin dışında, yani cebir kullanma suçunun araç olmadığı suç tipleri haricinde, fail sadece cebir suçundan dolayı cezalandırılacaktır. Ancak fail, cebir suçunun araç olduğu başka bir suç işlerse bu sefer cebir suçundan değil söz konusu suçtan cezalandırılacaktır. Örneğin; cebir, kamu görevlisine karşı görevini engellemek için gerçekleştirilirse cebir suçu değil, TCK m.265’te düzenlenen ‘’Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu’’ oluşur. Veya; kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak amacıyla cebir kullanılırsa TCK’nun 109/2. maddesinde belirtilen nitelikli hal oluşur.

cebir
cebir

Cebir Suçu Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı

  • Cebir Suçu Adli Para Cezasına Çevirme: Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Kanunda cebir suçunun cezası olarak kasten yaralama suçundan verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılması öngörülmüştür. Kasten yaralama suçunda ise, ilk fıkrada belirtilen hal işlendiği zaman adli para cezasına hükmedilmez. İkinci fıkradaki durumlar gerçekleştiğinde ise belli seviyede bir adli para cezasına hükmedilebilir. Bundan sebeple cebir suçu kasten yaralamanın temel halinin şekliyle işlendiğinde adli para cezasına hükmedilmesinin olanağı yoktur. Ancak cebir suçu, kasten yaralamanın ikinci fıkrasında belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeyde işlendiyse, hâkim burada fail hakkında adli para cezasına hükmedebilir.
  • Erteleme: Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Erteleme, TCK m. 51/1’de; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır” şeklinde düzenlenmiştir. Cebir nedeniyle verilen cezanın 2 yıl ve altında olduğu hallerde hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür. Mahkemece kişinin suçlu olduğu tespiti gerçekleştirilmiştir ve kişi hakkında mahkemece bir hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen yargılama sonucundaki bu hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Cebir suçunun cezalandırılmasında, bahsedilen erteleme kararının verilmesi mümkündür.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı: Sanık hakkında belirlenen cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. (hagb makalemiz için tıklayın).  Kanunda belirtilen şartlar gerçekleştiği takdirde ve mahkeme tarafından sanığa 2 yıl veya altında bir hapis cezası verilirse yine mahkemenin takdiri ile fail hakkında Hagb kararı verilebilir.

Cebir Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

  • Soruşturma Aşaması

Şikayet, TCK m. 73’te; “Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Bir suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olabilmesi için kanunda bu durumun açıkça belirtilmesi gerekir. Cebir suçunun düzenlendiği kanun maddesinde, bu suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu belirtilmediği için şikayet gerekmeyecek, soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından re’sen takip edilecektir. Cebir  suçu şikayete bağlı suçlardan değildir. Bu sebeple bu suç oluştuğunda ve soruşturma makamları tarafından öğrenildiğinde re’sen soruşturma işlemleri başlatılacaktır.

Savcı, suçun işlendiği ile ilgili bilgi edindikten sonra araştırmaya koyulacak ve bu araştırmada şüphelinin aleyhine ve lehine olan delilleri toplayacaktır. Savcı, araştırması sonucunda yeterli delile ulaşırsa iddianame düzenleyerek dava açacak; aksi takdirde kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verecektir. Savcının bir iddianame düzenlemesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphenin varlığı gerekmektedir. Yeterli şüphe şartının aranmasının temel nedeni ise kişilerin gereksiz yere yargılanmalarının önüne geçilmesini sağlamaktır. TCK m. 108 de düzenlenen cebir suç şikayete bağlı suçlardan değildir. Adli makamlarca resen kovuşturulur. Cebir sonucu gerçekleşen tıbbi yaralama basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek olsa bile, bu suç ayrı bir suçtur. Ayrıca bu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu konusu da 108. Maddede yer almamaktadır. Dolayısıyla resen soruşturmanın kural olduğu düşünülürse cebir sonucu basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama fiilinin oluşması durumunda takibi şikayete bağlı değildir.

  • Kovuşturma Evresi

Soruşturma aşamasının iddianame düzenlenip kamu davası açılarak tamamlanmasının akabinde artık bir ceza davasının varlığından bahsedilir ve kovuşturma aşamasına geçilmiş demektir. Başka bir deyişle, kovuşturma evresi, iddianamenin kabul edilmesi veya kabul edilmiş sayılması ile başlar. Kovuşturmanın içinde farklı evrelerden bahsedilebilir; duruşma hazırlığı, duruşma, hüküm ve kanun yolu bu evrelerdendir. Soruşturmanın tamamlanması sonrasında cebir suçuna ilişkin kovuşturma aşaması gerçekleştirilecek ve kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek sonuç ceza belirlenecektir.

Cebir Suçu Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma karar için hâkim kararı aranmamaktadır. Gözaltı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun  91.maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan bu düzenlemeye göre Cebir suçunda Cumhuriyet Savcısının vereceği kararla şüpheli gözaltına alınabilecektir.

Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanununda en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın 100. Maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli veya sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır. Ceza yargılamasında aslolan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman bir istisnai nitelikte olan koruma tedbiridir Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla cebir suçu basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralama (TCK m.86/2) ile gerçekleşirse bu hal için tutuklama kararı verilemez. Tutuklamanın somut koşulları bulunmaktadır. Bu koşullar şu şekilde sıralanabilir:

  • Kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır.
  • Bir tutuklama nedeni bulunmalıdır.
  • Tutuklama, somut olayda orantılı bir tedbir olmalıdır.

İfade, Savunma ve Yargılama Süreci

İfade, kişi hakkında yapılan suç duyurusu ve şikayet nedeniyle olay hakkındaki bilgi ve savunmasının alınması için yapılan bir usuldür. Nitekim cebir suçu şikayete tabi bir suç olduğundan kişinin şikayette bulunması gerekmektedir. Bu nedenle, mağdur şikayette bulunduğu için suç hakkında beyanları alındıktan sonra failin ifadesi de alınır. Eğer şüpheli şahıs ifadeye gitmiyorsa bu durumda hakkında yakalama kararı çıkarılacaktır. İfade kolluk görevlileri tarafından alınabileceği gibi bizzat Cumhuriyet Savcısı tarafından da alınabilir. Buna benzer şekilde sorgu ise şüpheli ya da sanığın hakim ya da mahkeme huzurunda kovuşturma evresinde suç hakkında dinlenmesidir.

Savunma hakkı ise şüpheli ya da sanığın en önemli haklarından biri olup irade özgürlüklerini ifade etmektedir. Çünkü kişi üzerine isnat edilen suç hakkında kendisini savunabilmelidir. Bu nedenle kişiye ayrıntılı olarak üzerine isnat edilen suç anlatılır. Ayrıca kendisini savunabilmesi için belirli bir süre de kişiye verilmektedir. Şüpheli şahıs kendisini bizzat savunabileceği gibi bir avukatın yardımından da yararlanabilir. Kadim Hukuk ve Danışmanlık olarak bu noktada destek vermekteyiz. Cebir suçu işlendiği takdirde koruma tedbirlerinin uygulanması da mümkündür. Örneğin koruma tedbiri ve uzaklaştırma kararı konulabilir. Yargılama 5235 sayılı kanunun 10, 11, 12. Maddeleri uyarınca asliye ceza mahkemelerinde yürütülecektir.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Şikayet Süresi: Türk Ceza Kanunun 108. maddesindeki cebir suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı tutulmamıştır. Bu sebepten de re’sen soruşturulur. Yani mağdur cebir suçuna maruz kaldığında savcılığa şikayette bulunması gerekmez. Savcılık, söz konusu durumu re’sen araştıracaktır. Araştırmalar neticesinde de yeterli delile ulaşılabildiği takdirde kamu davası açılacaktır. Kamu davasına şikayetçi olarak müdahil olan herhangi bir kimse varsa bile şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine dikkat edilerek dava dilekçesi verilmesi suretiyle her zaman ihbar ve şikayete tabi olabilecektir. Yani  TCK’nin 108. maddesinde düzenlenen cebir suçu takibi şikâyete bağlı suçlar için öngörülen 6 aylık şikayet süresine tabi değildir. Her zaman şikayet edilebilir.
  • Zamanaşımı: Dava zamanaşımı; suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. TCK md 66’da düzenlenmiştir. TCK’ya göre dava zamanaşımı süresi, her suç için kanunda belirlenen cezanın üs sınırı dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenir. Önce suçun üst sınırı bulunur, suçun üst sınırına göre TCK md 66/1’de düzenlenen zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı tespit edilir. Tüm bu bilgiler ışığında cebir suçunun basit halinde (TCK m. 86/1) suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
  • Etkin Pişmanlık: Etkin pişmanlık, kişilerin işledikleri suçtan sonra kendi iradeleri ile pişman olması, suçtan dolayı meydana gelen olumsuzlukların giderilmesi ve adalete katkı sunması ile bazı ceza indirimleri öngören bir kurumdur. Etkin pişmanlığın söz konusu olabilmesi için bahse konu suçun kanunda sayılan suç tiplerinden biri olması gerekir. Ayrıca hüküm verilene kadar verilen zarar giderilmelidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 168. Madde hükmüne göre; suç tamamlandıysa ancak bu suç nedeniyle kovuşturma başlamadıysa, fail, azmettirici, yardım eden şahısların pişmanlık göstermesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Bu kişilerin bizzat pişmanlıklarını göstermesi gerekir şöyle ki vermiş olduğu zarar maddi olarak giderilebiliyorsa aynen geri verilmesi ve tazmin edilmesi gerekmektedir. Böyle bir durumda verilecek cezanın üçte ikisine (2/3) kadarı indirilmektedir. Etkin pişmanlık kişinin işlemek üzere olduğu suçtan kendi rızası ile vazgeçmesidir. Etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için düzenlenmemiştir. Kimi suç tipleri için öngörülen etkin pişmanlık hükümleri, kanunilik ilkesi gereğince yalnızca düzenlenmiş olduğu suç tipleri bakımından uygulanabilecek bir hukuki müessesidir. Cebir suçunun hiçbir hali için etkin pişmanlık kurumu düzenlenmemiştir.
  • Görevli Mahkeme: ‘’Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.’’ (5235 sayılı kanun m. 11) Aynı kanunun 14. Maddesinde ise mahkemelerin görevlerinin belirlenirken, ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin gözetilmeden suçun cezasının üst sınırının dikkate alınacağı belirtilmiştir Cebir suçunda belirlenen ceza, kasten yaralama sonucu verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılması sonucu belirleneceği için, belirlenecek ceza en fazla 4 buçuk yıl olabilir. Bu sebeple belirlenen ceza sınırı 10 yılın altında kaldığı için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi olur. Cebir suçu işlendiği takdirde dava Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür.
cebir sucu cezasi
cebir sucu

Cebir Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Ceza Dairesi -1.6.2015, 7676- 2015/30232 K.

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın, istediği ilacı yazmayan katılana “ilacı yazmanız için illa sizi dövmemiz mi lazım, illa sizi vurmamız mı lazım” biçiminde sözler söyleyip akabinde darp ettiği eyleminde, söylenen sözlerin yaralama iradesini açıklamaya yönelik olması nedeniyle sadece cebir suçunun oluştuğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, tehdit suçundan da ayrıca mahkumiyet hükmü kurulması bozma nedenidir.


Yargıtay 4. Ceza Dairesi -1.11.2011 gün,2009/13053 E.-2011/19863 K.

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın, ayrı yaşadığı eşi mağdureyi eve geri dönmesini sağlamak ve boşanma davasından vazgeçirmek amacıyla yaralama eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 108. Maddesinden düzenlenen “cebir” suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmamış ise de karşı temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.


Yargıtay 3. Ceza Dairesi 07.07.2015 gün, 3785/24048

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın aleyhine icra takibi yapan müşteki avukatı taşınmazları üzerindeki haczi kaldırmasını talep ettiği müşteki avukatın bu hususu kabul etmemesi nedeniyle müştekiyi buna zorlamak için yaraladığı, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 108/1. maddesindeki cebir suçunu oluşturduğu ve söz konusu madde uygulanarak cezanın artırılması gerektiği gözetilmede yazılı şekilde eksik ceza tayini…


Yargıtay 3. CD 18.04.2007 tarihli, 2006/7207 Esas, 2007/3495 Karar

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde
  1. Mağdur Z.Ç… hakkında Erzurum N. Hastanesi Baştabibliği tarafından düzenlenen 03.07.2001 tarihli raporda yaralama sonucu mağdurun yaşamsal tehlike geçirmeksizin çene kemiğinde kırık meydana geldiğinin bildirilmiş olmasına göre, 5237 sayılı Yasanın 87/3. maddesinde belirtildiği üzere kırığın hayat fonksiyonlarına etkisini tespit eden yeni bir adli rapor aldırılıp, hükümden sonra 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 4. maddesi ile 5237 sayılı Yasanın 87/3. maddesinde yapılan değişiklik gözetilerek sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
  2. Şartları oluşmadığı halde sanık hakkında 5237 Yasanın 87/3. maddesi ile tayin olunan cezada aynı Yasanın 108/1. maddesi uyarınca artırıma gidilmesi,

Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi CMUK’un 326. maddesi uyarınca kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA…


Yargıtay 4. CD 01.06.2015 tarihli,2015/7676 Esas, 2015/30332 Karar

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanığın, istediği ilacı yazmayan katılana ‘ilacı yazmanız için illa sizi dövmemiz mi lazım, illa sizi vurmamız mı lazım’ biçiminde sözler söyleyip akabinde darp ettiği eyleminde, söylenen sözlerin yaralama iradesini açıklamaya yönelik olması nedeniyle sadece cebir suçunun oluştuğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki ‘fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi’ çerçevesinde alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, tehdit suçundan da ayrıca mahkumiyet kurulması bozmayı gerektirmiştir.


Yargıtay 4.CD 06.03.2013 tarihli, 2010/17352 Esas, 2013/6292 Karar

  • Cebir Suçu
  • Türk Ceza Kanunu 108. Madde

Sanık Serkan D.’nin mağdura ait dükkanın bahçesinden ablasının evine geçmek için izin istemesi, mağdurun da izin vermemesi nedeniyle aralarında çıkan tartışmanın şiddetlenmesi üzerine birbirlerini hırpaladıklarını savunması karşısında, sanığın mağduru bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesini (somut olayda bahçeden geçmeye izin vermesini) sağlamak amacıyla mı, yoksa mağdurun bahçeden geçmesine izin vermemesinden doğan kızgınlıkla mı yaraladığı belirlenerek sonucuna göre TCK’nın 108. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi yerine, yetersiz gerekçeyle anılan madde uygulanarak fazla cezaya hükmedilmesi…


Cebir Suçu Örnek Şikayet(İhbar) Dilekçesi

………  (Suçun İşlendiği Yer Buraya Yazılacak) Cumhuriyet Başsavcılığı’na

Müşteki: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres

Vekili: Av. Umur YILDIRIM

Şüpheli: İsim Soyisim (TC Kimlik No) – Adres

Suç: Cebir Suçu (TCK m. 108)

Suç Tarihi ve Yeri : …/…/…

Konu     :Şüpheli …’nın 5237 sayılı TCK’nun madde 108 ‘’Cebir’’ suçundan ve şüpheli hakkında tarafınızca da tespit edilecek diğer suçlardan cezalandırılması.

Açıklamalar

  • Şüpheli … isimli şahıs, …/…/…. tarihinde müvekkilim …’yı arayarak müvekkilimin kendi arabasını ona satmasını istemiştir. Ancak bu araba için, aracın ortalama piyasa değerinden çok daha aşağı bir fiyat önermiştir.
  • Bu fiyat üzerine müvekkilim, doğal olarak ve sakin bir dille kendisine arabasını satmayacağını belirtmiştir.
  • Bu telefon görüşmesinin yaşandığı günü takip eden gün şüpheli … isimli şahıs müvekkilimin iş yerinin önüne gelerek müvekkilimin çıkış saatini beklemiştir.
  • Müvekkilim işten çıktıktan sonra şüpheli şahıs, bir önceki günkü önerisini tekrarlamış ve müvekkilimin üzerine yürümüştür. Ancak müvekkilimin yine bu teklifi reddetmesi üzerine şüpheli şahıs müvekkilime yumruk atarak ‘’Bu arabayı bana satacaksın’’ demiştir.
  • Bu hareket üzerine korkan müvekkilim şüphelinin söylediklerini kabul ederek arabasını satmayı onaylamıştır. Ardından müvekkilim ve şüpheli notere gidip söz konusu arabanın satışını gerçekleştirmişlerdir.
  • Şikayet konusu olayda cebir suçunun oluştuğu açıktır. Bu sebeple müvekkilim adına bu suçtan dolayı şikayette bulunmak hasıl olmuştur.

Hukuki Sebepler: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

Hukuki Deliller: Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar, noterde yapılan satış işleminin bir örneği, müvekkilimin vücudun yer alan ve uzman doktor tarafından teşhis edilen darp izleri ve ilgili her türlü yasal delil.

Sonuç ve İstem: Şüpheli …’nın ; müşteki müvekkilim …’yı, kendi arabasını şüphelinin belirttiği fiyata şüpheliye satması için öneride bulunduğu, müvekkilim tarafından reddedilen bu öneri üzerine şüpheli …’nın müvekkilime yumruk atarak ve ‘’Bu arabayı bana satacaksın!’’ diye bağırarak müvekkilime karşı zor kullandığı ve bunun sonucunda iradesi sakatlanan müvekkilimin çaresiz kalması sonucu beraber notere giderek satış işlemini gerçekleştirdikleri sebeplerinden ötürü şüpheli …’nın 5237 sayılı TCK’nun 108. maddesinde değinilen ‘’Cebir’’ suçunun işlenmesinden ve resen değerlendirilecek nedenlerle, şüpheli hakkında ilgili sevk maddeleri nedeniyle kamu davası açılmasına ve yargılama sonunda cezalandırılmasına karar verilmesini, saygıyla arz ve talep ederiz. …/…/….

                Müşteki Vekili

          Av. Umur YILDIRIM


Cebir Suçu Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

  • Cebir suçu şikayete tabi mi?

Cebir suçu şikayete tabi bir suç türü değildir. Savcılık tarafından resen takip olunmaktadır. Aynı zamanda cebir suçu şikayete tabi sular için öngörülen 6 aylık şikayet süresine de tabi değildir. Cebir suçu esasında kasten yaralama suçunu da barındırır. Basit Tıbbi Müdahale ile giderilebilecek düzeydeki kasten yaralama suçları şikayete bağlıdır. Ancak cebir suçu bir koşulun yerine getirilmesini de arayan ayrı bir suç türü olarak şikayete bağlı tutulmamıştır.

  • Cebir suçunun cezası nedir?

Cebir suçu Türk Ceza Kanunu’nun 108. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili hüküm gereği; cebir suçunun cezası kasten yaralama suçundan verilecek cezanın üçte birinden yarısına kadar artırılmasıdır. Verilecek ceza; failin kullandığı cebrin niteliği, mağdurun uğradığı zarar, failin kast derecesi, suçun işlenme şekli ve zamanı gibi hususlara göre değişebilir.

  • Cebir hukukta ne demek?

Cebir hukuken; kişinin bir şeyi yapması, yapmaması ya da kendisi tarafından yapılmasına müsaade etmesi için fiziksel güç kullanımı şeklinde ifade edilir. Cebir uygulayan fail mağdurun;

  • Bir şeyi yapmasını sağlamak,
  • Bir şeyi yapmamasını sağlamak,
  • Bir şeye müsaade etmesini sağlamak amaçlarıyla bu suçu işler.
kesinlesmis hapis cezasi bozdurma

Kesinleşmiş Hapis Cezası Bozulur Mu? Nasıl Bozulur?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

darp raporu

Darp Raporu Nedir? Nasıl Alınır?

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

papara suclari nedir

Elektronik Para Üzerinden İşlenen Suçlar ve Cezaları

Nafaka indirim davası, nafaka yükümlüsü ya da alacaklısının maddi durumunda gelen değişiklik sebebiyle nafaka miktarının değiştirmek için açılan davaya denir. […]

X
kadim hukuk ve danışmanlık