Boşanmadan sonra soyadı değişikliği nasıl yapılır? Bu soru her boşanan kadının merak ettiği bir konudur. Evlenme ile birlikte kadın erkeğin soyismini alır. Ayrıca kadın kendi soy kütüğünden eşinin soy kütüğü hanesine taşınır. Kadının kendi soyadını kullanmak istediği durumlarda evlendirme memuruna veya evlenmeden sonra nüfus memuruna dilekçeyle başvurulması halinde kadın, eşinin soyadının önüne gelecek şekilde kendi soyadını kullanabilecektir Boşanma da eşlerden birinin ya da ikisinin birlikte isteği ile gerçekleşir. Geçerli sebeplere bağlanan boşanma evlilik birliğinin hakim kararı ile sona erdirilmesidir. Diğer bir ifade ile evliliğin yasal olarak sona erdirilmesine boşanma denir. Boşanma 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 162 ve devamında düzenlenmiştir. Boşanma davalarında davayı kimin açtığının bir önemi yoktur, önemli olan tarafların kusur miktarları ve oranlarıdır. Boşanma davasının kesinleşmesi ile kadın boşanmadan önceki soyismini alır. Bu durum aile mahkemesi tarafından resen nüfus müdürlüğüne müzekkere yazarak kadının kızlık soyadına geçirilmesi sağlanır.
‘’Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.’’ (TMK m. 187) Kanundaki açık düzenlemeye göre kadın isterse kocasının soyadını alabilir, isterse de kocasının soyadının önüne bekarlık soyadını koyarak kullanabilir.
Soyadı herkesin kullanması gereken ve ad ile birlikte kullanılan bir aile adıdır. Kural olarak doğum ile kazanılırken evlenme, evlat edinme gibi yollarla da kazanılabilir. Bunların dışında soyadı idari yoldan da kazanılabilir. Örneğin anne babası bilinmeyen kimsesiz çocuklar ya da anne babası bilinmeyen zihinsel engelli bireyler için yetkili idare ad ve soyadı verebilir. 1934 tarihli Soyadı Kanunu yürürlüğe girince herkes seçme seçilme yoluyla soyadı belirleme hakkına sahip oldu. 2 yıllık bu süreç sonunda seçme yoluyla soyadının kazanılması dönemi sona erdi.
Boşanmadan Sonra Soyadı Değişikliği Nasıl Yapılır?
Boşanma davasının sonuçlarından biride boşanmadan sonra soyadı değişikliğidir. Boşanmadan sonra soyadı değişikliği Türk Medeni Kanunu 173. Maddede düzenlenmiştir. Bu maddede kadının, boşanmayla birlikte evlenmeden önceki soyadını alacağı hükme bağlanmıştır. Yani kadının eylenmeden önceki soyismi Yılmaz olsun. Evlendikten sonra eşinin soyismi Kaya ismini alsın. Yani Ayşe Yılmaz isim soyismi evlendikten sonra Ayşe Kaya olmuştur. Boşanmadan sonra soyadı değişikliği ile kızlık ismi olan Yılmaz’a geri dönecek. Yani Ayşe Yılmaz isim soyismini kullanır.
Kişiler evlilik birliğine girdikten sonra aralarında bazı anlaşmazlıklar çıkabilir. Bu anlaşmazlıklar; ekonomik, kültürel, bireysel farklı nedenli çatışmalardan kaynaklanabilir. Kişilerin hukuki, duygusal ve cinsel birlikteliklerini mahkeme kararı ile sona erdirmek istemeleri kişilere sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Kişiler boşanmadan sonra başka kişilerle de boşandığı kişi ile de yeniden evlenebilir. Boşanma, eşler henüz hayattayken, kanunda öngörülen sebeplerden birine dayalı olarak eşlerden birinin ya da ikisinin birlikte açacağı davanın sonucunda hakim kararı ile evlilik birliğinin sona erdirilmesidir. Boşanmanın konusu boşanma ve ayrılık olarak ikiye ayrılır. Boşanma da ayrılık da yenilik doğurucu haklardandır. Hakim boşanma talebine rağmen eşlerin ayrılmasına da karar verebilir. Ancak ayrılık talebine rağmen boşanmaya karar veremez. Boşanma davasının bir çok sonucu vardır. Boşanmadan sonra soyadı değişikliği de boşanma davasının bir sonucudur.
Boşanma davası bir çok farklı şekilde gerçekleşebilir. Gerekçeli kararın tebliğden sonra istinaf veya temyiz kanun yoluna gidilmeden kesinleşebilir, bu yollar tamamen tüketildikten sonra kesinleşebilir, bu yollara başvurup sonrasında başvurudan feragat ile gerçekleşebilir. Tüm bu durumlarda kesinleşme ile birlikte boşanmadan sonra soyadı değişikliği yapılabilir. Son duruşmada hakimin boşanma kararını taraflara sözlü olarak ifade ettiği anda boşanma gerçekleşmez. Hakimin gerekçeli kararı hazırlaması gerekmektedir. Bu kararını hemen de hazırlayabilir sonradan da. Sonradan hazırlanan kararlar 1-2 ayı bulabilmektedir. Bu gerekçeli karar avukata elektronik tebliğat ile tebliğ edilir. Tebliğ ile birlikte istinaf ve temyiz süresi başlar. Gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesi ve tebliğden sonra taraflara itiraz için verilen iki haftalık hak düşürücü süre başlar. Bu hak düşürücü sürede her iki tarafında itiraz etmemesi durumda boşanma kararı kesinleşmiş olacaktır. Taraflar bu süreyi beklemek istemezse mahkemeye feragat dilekçesi vererek kararın kesinleşmesini sağlayabilirler. Bu şekilde karar kesinleşir ve boşanmadan sonra soyadı değişikliği sağlanır.
Evlilik Birliği İçinde Kadının Soyadı
Kadın evlilik birliğinin kurulması ile kocasının soyadını alır. Ancak evlendirme memuruna ya da daha sonrasında nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadının önüne bekarlık soyadını da koyarak kullanabilir. Öncesinde iki soyadı kullanan kadın, bu hakkını yalnızca bir soyadı için kullanabilir. TMK m. 187’nin kadının yalnızca bekarlık soyadını kullanmasına izin vermediğini belirtmiştik.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ise kadının bekarlık soyadını kullanmak istemesi için haklı bir sebep olmasını aramamıştır. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) m. 8 ve Anayasa m. 10’daki eşitlik ilkesi bunu gerektirmektedir. Kadın ve erkek arasında cinsiyete dayalı bir ayrım yapılmamalı, taraflara eşit uygulama sağlanmalı aksi takdirde Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir. Bu aykırılığın giderilmesi de kadının evlilik birliği içerisinde bekarlık soyadını tek başına kullanması ile sağlanacaktır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi 22.02.2023 tarihinde bir karar vermiştir.
Söz konusu 2022-155/38 sayılı karara göre Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesi Anayasa’ya aykırı olduğu için iptal edilmiştir. Ancak bahse konu madde halen yürürlüktedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre, karar Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren 9 ay sonra yürürlüğe girecektir. Yani halen kadının bekarlık soyadını kullanabilmesi için dava açması gerekmektedir. Ancak yürürlük tarihinden sonra (24 Ocak 2024) kadının soyadını kullanması için dava açmasına gerek kalmayacaktır.
Davanın özeti şu şekildedir: Davacı kişi kadın; evlenme yoluyla kocasının soyadını almak zorunda kalmasının insan haklarına aykırı olduğunu belirtmiştir. Nüfus kaydının düzeltilerek kocasının soyadının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkeme ise söz konusu talebi reddetmiştir Temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay kararı onamıştır. İç hukuk yollarının tüketilmesinin ardından ise davacı kadın Anayasa Mahkemesi’ne giderek bireysel başvuruda bulunmuştur.
Boşandıktan Sonra Kimlik Değişimi Ne Zaman Yapılır?
Boşanmadan sonra soyadı değişikliği gibi bir çok husus nüfus müdürlüğü tarafından gerçekleşir. Boşanmanın gerçekleşmesiyle nüfus müdürlüğü; kadının soyadı, soy kütüğünü, her iki tarafın medeni haline ilişkin kimlikte yer alan “evli” ifadesi “bekar” ibaresi gibi hususları düzeltir. Bu önemli değişiklikler ile birlikte TC kimlik kartı, ehliyet, pasaport varsa ruhsatlar değiştirilir. Boşanma davasının ilk derece mahkemesi olan Aile Mahkemesinde sonlanmasından sonra, boşanmanın tamamlanması için yazılan gerekçeli kararın kesinleşme süresi beklenmektedir. Gerekçeli karar yazıldıktan sonra taraflara tebliğ edilir. Tebliğ gerçekleştikten sonra da taraflara iki haftalık itiraz süresi verilir. Bu süre hak düşürücüdür. Taraflar bu sürede karara itiraz etmez ise boşanma kesinleşmiş olur.
Bu değişiklerin hepsi boşanma davasının kararın kesinleşmesinden sonra yapılır. Boşanma davasının son duruşmasında hakimin karar vermesiyle birlikte gerekçeli kararın hazırlanması gerekir. Gerekçeli kararın hazırlanması mahkemenin iş yükü ve diğer hususları gözetildiğinde 1-2 ayı bulabilmektedir. Gerekçeli karar taraflar tebliğ edilir. Gerekçeli kararın taraflara tebliğden sonra iki haftalık istinaf başvurusu süresi başlar. Bu süre hak düşürücü süredir. Bu itiraz süresinden tarafların itiraz etmemeleri şartıyla boşanma davası karar kesinleşir. Fakat bu süreyi kısaltmak isteyen taraflar, mahkemeye gerekçeli karara karşı itiraz etmeyeceklerine dair feragat dilekçesi vererek haklarından vazgeçebilirler.
Kararın kesinleşmesi ile birlikte hakimin ilgili nüfus müdürlüğüne yapacağı bildirimle nüfustaki değişimler gerçekleşecektir. Bu süre bir kaç haftayı bulabilir. Boşanan taraf, nüfus memurluğuna giderek kimliğinin değişmesini talep etmelidir. Bu talebi yaparken kimlik değişimi talep eden tarafın bizzat başvuruyu gerçekleştirme şartı bulunmaktadır. Boşanmadan sonra soyadı değişikliği bu şekilde sağlanmış olur. Ehliyette meydana gelecek değişiklikler yine hakim tarafından re’sen Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak bildirecektir. Boşanan kişi buradan ehliyetinin yenilenmesini talep ederek ehliyetine boşanmadan kaynaklı nüfus değişikliklerini yansıtmış olacaktır.
Boşanmadan Sonra Soyadı Değişikliği Konusunda Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi’nin 2022-155/38 Sayılı Kararı
- İtiraz Konusu Kural
İtiraz konusu kuralda; evlenen kadının kocasının soyadını alacağı ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadının önünde önceki soyadını da kullanabileceği, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra tek başına kullanamayacağı öngörülmüştür.
- Başvuru Gerekçesi
Başvuru kararında özetle; soyadının kadının kimliği ile kişiliğinin bir parçasını oluşturduğu, itiraz konusu kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını kullanma hakkına getirilen sınırlamanın meşru bir amacının bulunmadığı, erkeğin doğumla kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkün iken aynı hakkın kadına tanınmamasının eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) söz konusu farklı muamele nedeniyle ihlal kararları verdiği, ayrıca bireysel başvuru alanında Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararlarının da bulunduğu ancak değiştirilmeyen kuralın idare tarafından uygulanmaya devam edildiği, bu durumun ise Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesini ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
- Mahkemenin Değerlendirmesi
Kişiliğin bir parçası olan soyadını taşımak yalnızca bir yükümlülük değil aynı zamanda Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında bir hak niteliğindedir. Nitekim AİHM de anılan hakkın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi kapsamında yer aldığını kabul etmiştir. Süreç içerisinde yapılan anayasal değişikliklerle hem kanun önünde eşitlik ilkesinin hayata geçirildiğinden söz edilebilmesi için kadın ve erkek eşitliğinin tam anlamıyla sağlanması gerektiği güçlü bir biçimde vurgulanmış hem de anayasa koyucunun eşitlik ilkesinin eşler arasındaki görünümüne verdiği önem açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu itibarla evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da kullanılması yönünden kadın ile erkeğin karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda bulundukları sonucuna ulaşılmıştır. Erkek evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da tek başına kullanabildiği hâlde kuralla kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra ancak kocasının soyadının önünde kullanabileceği öngörüldüğünden karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda olan eşler arasında cinsiyet temelinde farklı muamelenin yapıldığı açıktır.
Kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da kullanmasına izin verilmemesinin hak ihlaline yol açtığı ileri sürülmek suretiyle AİHM ve Anayasa Mahkemesine birçok bireysel başvuru yapılmıştır. Bu kapsamda AİHM kadının evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanmasına izin verilmemesinin Sözleşme’nin 8. maddesi bağlamında 14. maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi ise uluslararası sözleşmelerin erkek ve kadının evlilik sonrasında soyadları bakımından eşit haklara sahip olmasını öngören hükümleri ile evli kadının kocasının soyadını kullanması zorunluluğunu öngören iç hukuk düzenlemelerinin aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle Anayasa’nın 90. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınmasının gerektiğini, bu itibarla başvurucular hakkında 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesinin uygulanmasının kanunilik ilkesiyle bağdaşmadığını ve ihlale yol açtığını belirtmiştir. Öte yandan kadının soyadına ilişkin davalarda önemli bir içtihat geliştiren Yargıtay da Anayasa Mahkemesi gibi kadının evlenmeden önceki soyadının kullanmasına izin verilmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta Anayasa’nın 90. maddesinin beşinci fıkrası gereğince uluslararası sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini kabul etmiştir. Diğer yandan kadının erkekle eşit haklardan yararlanmasının öncelikle hukukun asli kaynağı olan kanunla güvence altına alınması ve bu güvenceyi hayata geçirebilecek idari uygulamaların geliştirilmesinin gerektiği, bu bağlamdaki yargısal içtihatların tek başına yeterli güvenceyi sağladığının kabul edilemeyeceği açıktır.
Benzer durumda olanlara farklı muamele yapılmasının nesnel ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığının veya farklı muamele öngörülebilmesinin hangi dereceye kadar mümkün olacağının değerlendirilmesinde kamu otoritelerinin belirli ölçüde takdir yetkisi bulunmaktadır. Cinsiyet temelli farklı muamele söz konusu olduğunda ise kamu makamlarının takdir yetkisi daralmaktadır. Ayrıca anayasa koyucunun eşitlik ilkesinin eşler arasındaki görünümüne verdiği önem gözetildiğinde eşler arasında cinsiyet temelli farklı muamele bağlamında kanun koyucunun son derece sınırlı bir takdir yetkisinin bulunduğu da açıktır.
Nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesi ve soy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesinde kamu yararı bulunmaktadır. Ancak söz konusu kamu yararının sağlanmasının yegâne yolunun kadının evlendikten sonra kendi soyadını eşinin soyadının önünde kullanması olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle nüfus kayıtlarının düzeni sağlama amacı, kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilemez. Ayrıca kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almasının ailenin ortak bir soyadına sahip olmasını mümkün kılan tek seçenek olmadığı açıktır. Bu bağlamda eşlere içlerinden birinin soyadını veya bunun dışında bir adı ortak soyadı olarak belirleme imkânının tanınması ya da ortak soyadının eşlerin evlenmeden önceki soyadlarının birleşimden oluşacağının öngörülmesi de mümkündür. Kaldı ki ortak soyadının aile bağlarını korumanın zorunlu unsuru olduğunun, bu manada eşlerin ortak soyadı taşımamaları hâlinde aile bağlarının hiçbir şekilde korunamayacağının söylenmesi de zordur. Buna göre aile bağlarının korunup güçlendirilmesi amacının da kuralla öngörülen farklı muamelenin makul nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu değerlendirmeler ışığında, evlenmeden önceki soyadının evlendikten sonra da tek başına kullanılması bağlamında kadın ve erkek arasında kuralla öngörülen farklı muamelenin eşitlik ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Boşanmadan Sonra Kadının Soyadı
Boşanmadan sonra kadının hukuki durumu hakkında TMK’da ayrı bir madde düzenlenmiştir. Kural olarak boşanma gerçekleştikten sonra kadın evlenmeden önceki soyadını tekrar kazanır. Evlenmeden önceki soyadının bekarlık soyadı olabileceği gibi, daha eski evliliğinden olan soyadı da olabilir. Çünkü kadın evlenmeden önce eşini kaybetmiş olabilir. Kadın 2. evliliğinden önce başka bir evlilik yaparak eşini kaybetmiş olabilir. Bu durumda 2. Evliliğinin boşanma ile sona ermesi sonucunda kadın vefat eden eşinin soyadını kullanmak istemiyorsa hakimden bekarlık soyadını kullanmasına izin verilmesine istemelidir.
‘’Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir. Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.’’ (TMK m. 173)
Boşandıktan Sonra Kadının Kocasının Soyadını Kullanması
Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunabilir. Bu durumun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa eğer hakim talep üzerine, kadının kocasının soyadını taşımasına izin verebilir. Boşanan kadının kural olarak kocasının soyadını kullanmayacağı belirtilmiştir. Ancak kocasının soyadını kullanmakta menfaati varsa ve bu kocaya zarar vermeyecekse mahkeme kararı ile bu soyadı kullanmaya devam edebilir. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanabilmesi için bazı şartlar vardır:
- Kadın Kocasının Soyadını Kullanma İsteğini Belirten Bir Dava Açmalıdır: Boşanan kadın kocasının soyadını kullanmak istiyorsa usulüne uygun bir dava açmalıdır. Çünkü bu talep boşanmanın eki niteliğinde değildir ve peşin harca tabidir. Davalının boşanmadan sonra boşandığı kocasının soyadını taşımasına izin verilme talebi boşanmanın feri niteliğinde değildir. Cevap dilekçesinde bu konu hakkında talepte bulunması durumu dava haline getirmez.
- Kadının, Kocanın Soyadını Kullanmakta Menfaati Bulunması Gerekmektedir: Boşanan kadının kocasının soyadını alması için diğer bir şart da soyadını kullanmaktaki menfaatidir. Menfaat sadece kadınla ilgili değil çocukları da kapsayan geniş bir alandır. Örneğin velayet kadına bırakılmış çocuk varsa ve herhangi bir engel yoksa, kadının talebi ile velayet bitimine dek kocasının soyadını taşıyabilir. Başka bir örnek ise kadının uzun yıllar evli kaldığı eşinin soyadını taşıması ve bu süre boyunca çeşitli diplomalar, kitaplar, tezlerde evlilik soyadını taşımasıdır. Bu durumda soyadının kullanılması kocaya herhangi bir zarar vermiyorsa kadının burada menfaati bulunmaktadır. Yani bu hükmün amacı kadının sosyal durumunu korumaktır.
- Koca, Kadının Soyadın Kullanmasından Zarar Görmemelidir: Kadın, boşanmadan sonra kocasının soyadın kullanmasındaki menfaatini ispat etmelidir. Koca da eğer soyadının kullanılmasını istemiyorsa bu kullanımın kendisine zarar vereceğini ispat etmelidir. Koca, soyadını kullanılmasının kendisine zarar vereceğini ispat edemezse kadın kendi menfaatini ispat etmiş olur. Kadının da eski kocasının soyadını kullanmasına mahkemece izin verilir.
Soyadı Kullanılan Eski Eşin İznin Kaldırılması İçin Dava Açması
Boşanmadan sonra kadın kocasının soyadını kullanmaya mahkeme kararı ile devam edebilir. Ancak bunu sağlayan koşullar zaman içinde değişiklik gösterebilir. Koşulların değişmesi halinde koca verilen bu iznin kaldırılmasını isteyebilir. Kadın, boşanmadan sonra kocasının soyadını kullanmak için dava açma hakkına sahip olduğu gibi kocasının da böyle bir hakka sahip olması gerekir. Bu nedenle de şartlar değişirse koca mahkemece verilen soyadının kullanılması izninin kaldırılması için dava açabilir.
Kadının, soyadının kullanılmasında menfaati kalmazsa şartlarda değişiklik oluşmuş demektir. Örneğin kadın iş hayatından çekilirse eski eşi şartların değiştiğini ileri sürerek o soyada menfaati kalmadığını ileri sürerek iznin kaldırılmasını isteyebilir. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmada menfaatinin devam ettiği ve eski kocasına zarar vermediği ispat edilirse hakim soyadının kullanılmasına izin verebilir.
Görevli Mahkeme
Boşandıktan sonra eski kocanın soyadını kullanma talebi olan dava aile mahkemesinde açılır. Talebi içeren dava kocanın soyadını kullanmaya devam etmek için açılır. Bu istek boşanma davası sırasında ya da boşanma hakkında karar verildikten sonra da ileri sürülebilir. Bu iki farklı durumda da davanın niteliği ve görevli mahkeme değişmemektedir. Bunun dışında kocanın soyadını kullanma iznini kaldırma davasına da aile mahkemesi bakmaktadır.
Aile mahkemesinin görevli olduğu hususu 4787 sayılı kanunda yer almaktadır. Söz konusu kanunun 4. Maddesinde aile mahkemesinin görevleri belirtilmektedir. ‘’Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler: 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 3.12.2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve. Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, 20.5.1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi, Kanunlarla verilen diğer görevler.’’ (4787 sayılı Kanun m. 4) Görev kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle mahkeme yargılamanın her aşamasında dikkate almalıdır.