Boşanma davasında yetki ve görev mahkeme, tüm davalarda olduğu gibi dava açılmadan önce araştırılması gereken bir husustur. Zira yanlış mahkemede açılacak dava hem yargılamayı uzatacak hem de davacının yargılama giderlerine mahkum olması sonucunu doğurabilecektir. Bu sebeple boşanma davası açılmadan önceki süreçte ve dava sürecinde uzman bir boşanma avukatından hukuki destek alınması kişilerin yararına olacaktır. Bu makalemizde boşanma davasında yetkili ve görevli mahkeme hususunu açıklayacağız.
Boşanma davası evlilik birliğini sona erdiren bir davadır. Eşler, aralarında çıkan ihtilafın çözümü için mahkemeye başvurmayı seçtikten sonra, davanın hangi mahkemede ve nerede açılması gerektiğinin saptanması gereklidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, mahkemelerin görevi kanunla belirlenir.
Boşanma Davasında Yetki
TMK m. 167 uyarınca, “Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.” Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, TMK m. 168’de özel olarak düzenlenmiştir. TMK m. 168 uyarınca, “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” Kanunda özel hüküm bulunması nedeniyle boşanma ve ayrılık davalarında bu madde ki hüküm uygulanmalıdır. Hükme göre boşanma davası iki yerde açılabilecektir. Bunlar:
- Eşlerden birinin yerleşim yeri,
- Eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Boşanma davasında yetki hükmünde davacı veya davalı şeklinde bir ayrım yapılmadığından dava, davacının yerleşim yerinde açılabileceği gibi davalının yerleşim yerinde de açılabilir. Ancak öncelikle yerleşim yerinin neresi olduğunun tespiti gereklidir.
TMK m. 19 uyarınca yerleşim yeri, “bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” ve “Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamaz.” Sürekli kalma niyetinden kişinin hayatını orada geçirmek istemesi, sürekli olarak orada kalmayı tercih etmesi anlaşılır. Buna göre her olayda ayrı ayrı değerlendirme yapılarak kişinin yerleşim yeri, fiilen oturulan yer ile sürekli oturma amacı araştırılmalıdır.
Yerleşim yeri belirlenirken 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu madde 7/g uyarınca kişinin aile kütüğünde kayıtlı yerleşim yeri karine olarak değerlendirilir. Karine, aksi ispat edilinceye kadar geçerlidir. Muhtarlıklardan alınan belgeler ise karine oluşturmayıp, bunlar ancak kişinin oturma yerini gösterebilecek niteliktedir. Bu sebeple belirtilen adreste sürekli oturma gayesinin varlığı da ispatlanmalıdır. Kanun davacıya, isterse eşiyle birlikte davadan önce son defa altı aydan beri oturdukları yer mahkemesinde de boşanma davası açabilme imkanı tanımıştır. Buna göre dava açacak eş, eşiyle en son ne zaman 6 ay aralıksız beraber oturdukları yeri tespit edecek ve davasını bu yer mahkemesinde açabilecektir.
Boşanma davasında yetkili ve görevli mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri ve son defa 6 aydır birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesidir.
Boşanma Davasında Yetkiye İtiraz
Boşanma ve ayrılık davaları ile ilgili olarak düzenlenen yetki kuralları kesin yetki kuralları değildir. Bu sebeple mahkeme re’sen yani kendiliğinden davada yetki kurallarına uyulup uyulmadığını araştırmayacaktır. Mahkeme ancak, yetkiye davalı tarafından itiraz edilmişse, yetki itirazı ile ilgili karar vermek durumunda kalacaktır.
HMK m. 19 uyarınca, “…(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.”
Hukuk muhakemeleri kanununun tamamını buradan okuyabilirsiniz. https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6100.pdf
Buradaki yetki kesin yetki olmadığı gibi yetki konusu kamu düzeni ile de ilgili değildir. Bu nedenlerle mahkemenin yetkisiz olduğu konusu HUMK m. 187/II de belirtildiği gibi ilk itiraz olarak ileri sürülmediği takdirde, mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmaz. Yani davalı taraf yetki itirazında bulunmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.01.2015 tarihli, E.2014/16138, K.2015/497 Sayılı kararına göre, “Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (Tmk md. 168). Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir ( TMK md. 168). Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz (HMK md. 19/2). Davalı kadın süresinde sunduğu cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ve İstanbul Anadolu Aile Mahkemesi’nin yetkili olduğunu bildirmiştir. Mahkeme tarafından İstanbul Anadolu Aile Mahkemesi’ne yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, … bozmayı gerektirmiştir.”
Boşanma Davasında Görev
Boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemesi olup, aile mahkemesinin olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır. Kararın aile mahkemesi sıfatıyla verilmemesi bozma nedenidir. Boşanma davalarında 9.1.2003 yılında kabul edilen 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine ait kanunda belirtildiği gibi Aile Mahkemeleri görevlidir. Bazı ilçelerde aile mahkemesi bulunmadığı için davayı asliye hukuk mahkemesinde açmanız gereklidir.
Aile mahkemelerinin kurulmadığı yerlerde Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk mahkemeleri görevlidir.
Görev kamu düzenine ilişkin bir husus olduğundan mahkeme göreve ilişkin durumu re’sen araştırır. Davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Yapılan itirazları değerlendirir. Eğer dava görevli olmayan mahkemede açılmışsa görev yönünden reddedilecektir.
Yetkisizlik veya Görevsizlik Kararı
Davalı tarafından yapılan yetki itirazı üzerine yetkisizlik ya da göreve ilişkin olarak mahkemece re’sen verilen görevsizlik kararı üzerine, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir. Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.
HMK m. 331/2 ise görevsizlik ya da yetkisizlik hallerinde yargılama giderlerine hangi mahkemenin karar vereceğini belirlemiştir. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.